Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Edebiyatçılarımız tatil mekânlannı anlatıyor Bu yaz nereye ? Cemrelerin birbiri ardına düşüp, sıcak günlerin tenimize dayandığı şu günlerde yazın adamları; şairler, öykücüler, romancılar yaz ve tatil mekânı üstüne neler düşünüyorlar merak etmeye değmez mi? Bizler şezlongumuza uzanmış, kitabımızın sayfalarını çevirirken , o sayfaları yazanlar nerede olacaklar acaba? Hep aynı tatil mekâmnı mı seçiyorlar, yoksa değişik yolculukları mı? Zeyyat Selimoğlu'nun yaz için bazı koşulları var. Hilmi Yavuz Bodrum, Cengiz Bektaş Bergama diyenlerden. Arif Damar şiirini Bozcaada'da yakalıyor. Hulki Aktunç ise Göl Güzeli Imparatorluk: İznik 'te. HAZIRLA y>\A/: REFİK Koşullu yaz tatlll 1991 ZEYYAT SEÜMOfiLU önümüzdeki yaz, denizimiz yosun leşlerini, saz artıklarını, dışkı örneklerini, yalancı doltna kutularını, ekşimiş karpuz kabuklarını, domates, padıcan, biber çürüklerini, dondurma külâhını, meduza ailelerini, pet şişeyi, bet her şeyi önümüze yığmak zorunda kalmaz da denizin tadına varabilirsek... Kente gidiş dönüşlerdc Şehir 1 lattı vapurlarındaki kimi yolcular ayakkabdarını çıkarıp yan gelerek çoraplı ayaklarını suratımıza uzatmazsa... Pazar günlennin müziksever (!) gruplan darbukalanyla, kasetçalarlarıyla ada sokaklarında dağı taşı ayağa kaldırmazsa... Tatil havası düzenli gidip de iki gün yaz, üç gün kış, üç gün kış, iki gün yaz diyerek şaşırtmaca vermezse... Ozon tabakasının deliği daha da büyümüj olarak, güneşlenme isteğimizi haşlanma, kızartılma isteğidir sanmazsa... Martı martılığını, karga kargalığını, güvercin gü vercinliğini bilir de birbirinin yerine geçmeye kalkışmazsa... Tespih böceklerinin, küçük kurbağaların, örümceklerin, karıncaların, kapkara karasineklerin, sipsivri sivrisineklerin istilasma uğramazsak... Pazarları Ada'ya piknik için gelenler poşederini, kâğıtlarını, karton kutularını çamların altına ekip dikmezse... Ada'daki inşaat tırtınasının tuzu dutnanı, kiri pası peşımize düşmezse... . ...İşteozaman,"neey na na na!" Nasılunuturum? HİLMİ YAVUZ Doğrusunu söylemek gerekir;.e, yolcuJuklardan nefret ederım! Bir kentten ötekine, bir ülkeden ötekine! Hiç sevmem... Belki de çocukluk yıllarımda, habire Anadolu'yıı dolaşmaktan kaynaklanan bir duygu bu: Babam, bir kentten ötekine o kadar sık atanırdı ki, daha okula ve arkadaşlarıma alışmadan bir başka kente göçerdik! 'Ben daima uçurumlar edinirim/ Bir yerden ötekine göçerken' dizeleri, biraz da bu yolculuk bulantdannı anlatmak için yazdmıştır. Ben 'Odamda Seyahat'i yeğlerim ya da örneğin 'Taormina'dadasöylediğimgibi.Gümüşsuyu'ndan Galatasaray'a gitmek biJe bir 'yolculuk'tur benim için... Bir istisnasıyla! Bu istisna, Bodrum'dur! Bodrum imgesi, bende yaz imgesiyle bütünleşmiştir. Bodrum'a gitmek, sanki yaza gitmek gibidir. Yaz, nasd kaçınılmaz ise nasdsa yaz gelecekse; Bodrum'a gitmek de kaçınılmazdır benim için. İlk kez, 1977'de Bodrum'a gütürüldüğümde (çünkü gitmemiş, götürülmüştüm, deyiş yerindeyse!) İstanbul'a dönüşü hayal ediyordum yol boyunca. Ama işte bir kez görmek yetti bana... İnandmaz bir şeydi bu: îstemeye istemeye birçok kent görmüştüm, ama hiçbiri Bodrum'u ilk kez gördüğümde yaşadığım o anlatdmaztutkuyuyaşatmamıştıbana. Biliyordum; artd< Bodrum'suz bir yaz, benim için var olmamış demekti. İnanın, abartmıyorum. On dört yıldır her yaz Bodrum'a gidiyorum. Her yaz, denizin, mandalina ağaçlarının ve dağlardaki morluğun, tıpkı bir çiçek dürbünündeki gibi, beni yeni imgelerle, yüreğimi uçuran imgelerle donattığını görüyorum. Ortakent'te denize girmeyi, Türkbükü'nde rakı içmeyı, gece tepedeki otelden ona bakmayı hiçbir şeye değişmem; ya da Sapa'da, bar'da, taze bademle (caminin yanındaki payamcıdan aldığım) bir tek viskiyi! (çok sevgdi Taner Arman artık iyice iyilejmeli dc bu yaz yeniden Sapa gecelerine haşlamalıyız!) Bakın, 'Taormina'yı Bodrum'da tasarladım (1988), orada bitirdim. 'Yaz Şiirleri', Bodrum için yazdmışlardır. Yaz Şiirleri'ndeki 'Taflan'ı, Kumbahçe'deki evin dağa bakan penceresinden CRüzgârlı Camlar') günlerce dağa bakarak yazdım. 'NereusKızları' CSöylenŞiirleri'), tenhayaz saatlerinde o evdeyazıldı. Nasd unuturum? Bergama'daydım... CBKtZBBITA| Son bayram günlerinde Eskiçağ kentlerindeydim. O günlerden birinde de Bergama'da... Eskiçağ Bergama krallığının tüm ülkeyle birlikte Roma'ya kalıt bırakdmış dağın başındakibajkentinde... Trajan Tapınağı'nın ak mermerden kolonlarına doğru yürüyordum. Yaklaşmıştım, çalıçırpı vardı aramda yalnızca... Birden ayırdına vardım: Çalıçırpıya belki yüzlerce adak çaputları bağlanmıştı. Tapındırmanın, enginar yaprakları biçiminde de olsalar Korent başlıklarının taş bakışlarını çapudarla üst üste gördüm. Ha dün, ha bugün! Insanın yufkacdt yüreğini ha taşa ha çaputa bağlayanlar... Hiç değişmemiş gibiydi çağlar... Geçtim tapınağın içinden, yürüdüm gidiyorum... Bir daha görmek istedim... Döndüm... Martı martılıOını, yaz yazlıOını yaparsa; vapuriar darbuka seslerlyle Inlemezse Zeyyat SellmoOlu Ada da olacak. S A Y F A C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 69