05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

re yüksekliğinde bir kayayla bakışıyoruz; "Ben, diyor kim bilir kaç yüz bin yıldır buradayım; gölün oluşumunu gördüm "... Üzerinde kartal yuvaları. Ağaçların ilki olan zeytin, sarmış gövdesini yüce kayanın. Kıyıda balıkçıllar, leylekler, uzakta karamekeler. Balıkçı lokantasına giderken, imparatorluk surlarını geçiyorum; Kuçuk Ayasofya'yı ve her yıl gelen leyleklerini kim yüreği gümgüm etmeden anabilir? İznik'in üst üstekapüarını, Latin kapısını, Bizans kapısını, Osmanlı kapısını, Yenişehir kapısını görüp de oradan tarihe girili ' verildiğini kim duyumsamaz? Çiniler, değil mi? Tarla sürenler, her kankta birkaç parça bulabilir. Tarihsürmektedirler. KırgızlarTek Bergama Cenglz Bektasın dünü bugune baulayan kentl kesi'nin oralar, yol boyu elma kokar. tnsan yapısı tabilir ne haltlar karıştıracak." rih ile yalın doğanın birbirini hiç incitmeden yaşayıGirit'ten Cunda'ya, Cunda'dan Bozcaada'ya göçşı! Seviyorum göl güzelini. Çocukların kırdığı söğüt müş Mustafa. Niko Midilli'ye göçeli ise olmuş bir on dalını aldıın; evimin önünde diktim toprağa; pek on beş yıl. Kıbrıs savaşından sonra. Belki bir savcı umudum da yoktu; tuttu; benim boyumu da geçti iki varmış, belki bir kaymakam, günahlarını almayalım. yılda. AdınıMemidikkoydum. Beklerbizihep. EvliÇok çoğaldı bu Rumlar, çok da çalışıyorlar, camlarıya Çelebi'nin Yalakdere tepelerinden îznik'e gidişina iki tık tık... Büyük taş değil, şöyle küçüklerden! ni seviyorum. Sincaplarkaçışıyorönümüzden. AdlaAh, tadıkalmadıBozcaada'nın. rı sulardan doğmuş köyler ve Boyalıca, Çakırca, îzTatile gidecekseniz, boşverin Bozcaada'yi Bana nik. Her varışımda, varlığımın en eski sevdalarından sorarsanız, tatili de sevmem zaten. Ama insan tanıbirisineyeniden kavuşuyorum. mak derseniz o başka. Lakabı Hurdacı, kendisi balıkçı. Hurdacı lakabı Rumcaydı, öyle söyledi Mustafa, ama not almayıp unuttum. Hurda balık tuttuğundan değil, lakap aileden gelme, Mubtafa ubta balıkçı. FERİDE ÇİÇEKOĞLtt "Gün gelecek, bak şu adam bir kilo barbun tuttu diye "Niko vardı burda, benim iyi gazeteler yazacak" diyor Mustafa. Karadeniz teknearkadaşım. Bana dedi bir gün, leri geldi geleliBozcaada'nınsularıdabozlaşmış. bir mevta varmış, gel gidelim... "Samiotisa, samiotisa .. Sisamlı kız, kürekleri altınNe yapacağım ben mevtayı, gitdan altın bir kayıkla kaçırmaya geleceğim seni. Saçlamem dedim. Öyle değil, dedi rı siyah, yüzündeki ben zeytin tanesi. Aşkınla kırkiki Niko. Ne zaman birinin kiloparça ettin beni." Zeytinağaçlarına kürek çekiyor metrosu doldu, biz bayram yaMustafa. parız. Bir mikrop eksildi dünyaBozcaada'da zeytin ağacı yok. dan. Ne zaman doğdu biri, yas Disko da yok Bozcaada'da, o yüzden tatüe gitmetutarız. Geldi bir mikrop, kimyin derim. Kale'ye karşı rakı içmek isterseniz o başka. Mustafa'ya rastlarsanız, selam söyleyin. Arif Damar. "Sevgiıim Bozcaada" Bozcaada Gelecek yılaçıkmaklçln MÜFMMM Birden düşüncemi değiştirdi m. Bozcaada'ya, Bodrum tarikiyle (yoluyla) gitmeye karar verdim. îki gündür Türkbükü köyündeyim. Yol biraz uzamış oluyor, olsun. Acele edecek ne var ki... Yarından sonra buradan ayrılacağım. İlk hedefim îzmir. Bir Hulkl Aktunç Iznlk'e göl güzell dlyor. Insan yapısı tarlh lle, yalın doganın blrblrinl incitmeden ya»ayışını sevlyor orada. S A YFA gece orda kalıp Ayvalık'a doğru yola çıkacağım. Istanbul'da sözleştik, çarşamba günü, akşam yemeğini orda bir dostumla birlikte yiyeceğiz. Diyesim ra kımızı birlikte içeceğiz. Ertesi sabah ver elini Bozca ada. "Sevgilim Bozcaada." Dostum beni İstanbul'dan gelecek diye bekliyor. Anlayışlıdır, kızmaz bundan dolayı. Hem onun için ne fark eder ki! Konakladığım yerlerde sevdiğim, özlediğim insanlar var. Yoksa ne işim var benim Bodrum'da, Türkbükıi köyünde, lzmir'de, Bozcaada / Tenedos'ta. Artık "sevgilim"in eski / özgürlüğe kavuşmuş. Geçen yaz baktım adada Tenedos diye bir tecim ortaklığı kurulmuş. Kocaman harflerini okudum. Homeros baba da sevinç duymuştur benim gibi. tmroz'un adını Gökçeada yaptık da ne oldu ki? Homeros'un "kayalık lmroz"u Ûyada'da ve uygar dünyanın bütün dillerinde tmroz'dur yine, öyle kalacaktır. 1964'ten sonra îmroz'a bir daha ayak basmadıni. Çünkü ordaki birkaç sevdiğim insan artık yoktu. tlki de Niko, balıkçı Niko'ydu. Kendi adını taşıyan beş yaşındaki torunu annesi babasıyla gidince, duramadı. Arkasından çekip gitti. üldukça yaşhydı. Gurbet elde ölene toprağı bol olsun denir mi ki!.. Ne diyebilirim ki başka, siz söyleyin! Yol boyunca, hele yarı yoldan sonra hep memleketimiz ne güzel, yurdumuz, dağlarımız, ovalarumız, ağaçlarımız, sularımız ne güzel, toprağımız nasıl bereketli diye söyleştim kendi kendimle. Selam verdim, merhaba dedim Bafa gölüne; sonra Akdeniz görününce denizsiz bir memlekette mutsuz yaşayacağımı bir kez daha anladım. Halikarnas Balıkçısı'nın kitabının adını yineledim, devrik biçimde "Akdeniz Merhaba"! Neden saklayayım? Bozlurda, yaylada, düz ovalarda yol uzunsa, sıkdıyorum. Denize varmak yoksa sonunda, kesin böyle bir yolculuğu göze alamam. G 10 CUMHURİYET KİTAP SAYI 6»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle