Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Müzik ve lirizmden çok anlatıya önem veren bir şatr; Şavkar Altınel 'Şiirim herkese yönelik' Şiir Atı Yayınları / 48 s. Kraliçe Viktorya'nın Düşü / Şavkar Altınel QNMNMMW Kitabının birinci kısmına aldı ğı dört şiirde Şavkar Altınel, dört büyük yazarın, Joseph Conrad, T. S. Eliot, Vladimir Nabokov ve îvan Turgenyev'in incelik ve yalınlıkla birer portrelerini çizer. Bu şiirlerde bu yazarlar büinen hayat hikâyelerinin birer uzantısı olan tanıdık nesneler, çevreler ve düşünceler içindedirler gerçi, ama başlannın çevresinde, sanki ilk bakışta nereden geldiği anlaşdama yan bir hüzün hâlesi vardır. "Ama taşırdı kirli bir sır gibi içinde / Gizlice, yoksul ve korkunç ülkesini" (îvan Turgenyev / Sürgünde) Tıpkı kendisi gibi doğup yetiştikleri ülkeden uzaklaşan ve başka "bir iklimde", ama edebiyatın içinde yaşayan bu yazarların ruhsal dünyalarında Altınel'in bulduğu hüznü anlamak zor değildir belki. Ama ilginç olan, bizde pek örneğîgörülmeyen bu anlatımcı şiirlerde Şevkar Altınel'in "kahramanlarına" yaşadıkları günün gerilimleri ve beklentileri içinden değil, hayatlarının bittiği yerden, sanki, zamanla birlikte durduğu bir noktadan bakması, böylece hüzünle birlikte bu olağanüstü yaşamların bile boşluğunu ortaya çıkarabilmesidir. Kitabının "Çin Lokantası" adlı ikinci kısmında Şavkar Altınel, kendi hayatına da sanki aynı bakışla bakar: Okullardan uzaklaşılmış, yolculuklar bitmiş, büyük düşünceler düşünülmüş, müzeler gezilip dışarı çıkılmıştır. Çin lokantasında bile aynı duygu var dır. "Çevremizde bitmiş yemeğin kalıntıları." Hayattan pek fazla bir şey beklemek boşunadır, zaten beklenilecek bir şey de yoktur. "Kı§" adlı şiirinde Altınel, bu duygunun, bir şey beklememe halinin sırrını bize verecekmiş gibi olur: "Ve yel hışırdatırken ağaçlan / Yeats gibi ben de bakıyorum onlara / Düşünerek olması gerekirken olmamış şeyleri / Ve olanları olmamalıyken." Bugün İngiltere'de edebiyat ve polisiye romanlarla soluk alıp vererek yaşayan Şavkar Altınel'in şiir dünyasındaki bu niteliğin özyaşamsal kaynakları ne olursa olsun, ilginç olan bu dünyayı onun nasıl kurduğudur. Önce şiirinin temel özelliklerinden biri olan bir resmi rahatça, ustalıkla çizer: "Parkın çimleri yamyassı, / Neredeyse donmak üzere gölciik. / Uzun yollarının ortasında / Mola vermiş göçmen kuğular. / Sessizce kayıyorlar suyun üstünde." Okuyucu bu izlenimci resmin etkisi altındayken de "hayattan pek fazla bir şey beklememe" duygusu "kış göğü" gibi ağır ağır bastırır. Böylece, anlatımcı ve yalın bir şiirin rahatlığıyla şairin dış dünyadan seçip bize şavkar Altınel, bir Ikl çarpıcı Imge kullanarak okurun llalslnl çekmeye çalı$an türden siınerin kendlslne yabancı olduOunu bellrtiyor gösterdiği resimlerle (hatta "kartpostallarla") şiirin ağırlığını taşıyan duru hüzün yer değiştirir. olarak şiiri de bağlar; 2) Şiir helli bir "duygu" uyanÖyle ki Altınel'in kitabındaki şiirler arka arkaya dırmak ya da "hava" yaratmak için değil, nesnel bir okunduğunda, bir süre sonra, sıradan günlük hayat durumu betimlemek için yazılmalıdır. Tabii bu dudurumlarına bir kederin sindiği hissedilir. rum bir duygu uyandırabilir ya da belli bir havanın kaynağı olabilir; ama şair kullandığı her sözcüğün "Bazı uykum kaçtığında, / Alçalmaya başladığında bu durum bağlamındaki işlevini belirterek bu söztavan, / Kalkıp gidiyorum cama: / Kirli bir ay süzülücüklerin hesabını verebilecek durumda olmalıdır. yor bulutlardan / Tepelerde sis ışıkları." Çağdaşlarımın çoğu, sözcükleri, belli bir durumu Her türlü entelektüelizm ve öğrenilmiş moderbetimlemek için değil, salt bunların taşıdıkları çağrınizmden uzak olan ve ustaca incelikler gösteren bu şişımlar için kullanıyorlar. Nesnel bir yapısı ve mantıirlerde bizim için ilginç olan bir başka nokta ise, çok ğı olmayan ve salt bir duygu yaratarak, bir iki çarpıcı sevdiğimiz, kimi zaman fetişleştirdiğimiz o duyguya, imge kullanarak okurun ilgisini çekmeye çalışan bu "hüzne" anlatımcı bir şiirin açık, duru ve kendiliğintür şiirler bana yabancı. "Kör hüznün yeşil ağzı yine den diliyle varılabileceğini kanıtlarnasıdır. Bu da bizi o eski yalaklarda" filan gibi dizeler bana pek çekici bir başka soruya götürür: Mallarme'nin "şirin keligelmiyor. Ve 3) Şiir hiçbir zaman, romantiklerin özmelerle yazıldığı" yolundaki sözünü gereğinden fazla lediği biçimde, tümüyle "orijinal" olamaz, çünkü önemsemiş, hatta kimi zaman şiiri yalnızca kelime klasistlerin pek iyi bildiği gibi bir yanıyla hep "geleolarak görmüş günümüz genç Türk şiiri için yeni bir neksel"dir. kapı açabilecek şiirler, bugün Ingiltere'de yazüıyor olabilir mi acaba? Şavkar Altınel'in açık, yalın ve ince Yıllardır İngiltere'de yaşıyorsun. Burada çizlikli şiirlerindeki anlatımcılık bize bu soruyu sordudiğin şiir modeli de müzik ve lirizmden çok anlatıya önem veren ya da lirikliği anlatının içinde arayan İnruyor. giliz şiirine uyuyor, öyle değil mi? **• I I T A F T A N I Geco mfizlğl Bazı uykum kaçtığında Alçalmaya başladığında tavan, Kalkıp gidiyorum cama: Kirli bir ay süzülüyor bulutlardan, Tepelerde sis ışıkları, Inverness yolunda büyük kamyonlar, Karanlıkta Macbeth'in cadıları, "Neredesin? Neredesin?" diyorlar. (...) T ır îskoçya, 1979 Şavkar AltıntNe sAyteşl W L K İ OZOKUtV Sevgili Şavkar, bu ilk kitabın, ama şiir okurlan seni on yılı aşkın bir süredir Yazı, Oluşum, Tan, Gergedan gibi dergilerde yayımladığın şiirlerinden tanıyorlar. Bu şiirleri okuyanlann belki ilk edindiği izlenim de herkesten başka, kendine özgü bir çizgide olduğun. Bir döneme egemen şiir retoriğine bakıp, "Ha demek şiir buymuş, ben de böyle yazayım da benim yazdıklanm da şiir olsun" diyen "şair"lerden değilim. Şiirim, şiirin ne olduğu, ne olmadığı konusunda uzun bir düşünmenin ürünü. "tlke"lerimi gerekirse şöyle özedeyebiliriz: 1) Şiirlerle düzyazı arasındaki fark niteliksel değil nicelikseldir. Şiir, düzyazmın "asgariye indirilmiş", damıtılmış, arıtılmış bir biçimi olabilir, ama düzyazırun mantığı ve kuralları sonuç Haklısın. Benim bu sözcüklere yüklediğim anlamda, mantık ve yapıya önem vermiş Türk şairleri yok değil tabii. örneğin, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet, en büyükleri Cahit Sıtkı'dan başlayarak tüm hececiler, Orhan Veli ve bu ilk bakışta biraz garip görünse de Edip Cansever. Ama özellikle "kişisel şiirlerim" dediğim, kitabımın "Çin Lokantası" adlı ikinci bölümünde yer alan şiirlerin "anekdotal" bir karakter taşımasında Ingiliz şiirinin büyük etkisi var. "İngiliz" olan başka bir yanım da şiirimin "eğlendirici" olmasına çalışmam. Kendimi yine, korkarım, birçok çağdaşımın yaptığı gibi "kültürsüz ve adi" yığınların anlayamayacağı "nadide" ve ince bir yaratık olarak görmek istemiyorum. Benim şiirim anlaşılabilir, herkese yönelik, öykü ve roman okumaya ve bunların keyfini çıkarmaya alışkın okurlarm da sevebileceği bir şiir. D CUMHURİYET KİTAP SAYI «9 S A Y F A 7