Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
G EÇ I N G E L E C E f i l Blrblrlnden llginç konular MBJHCEVDETMIDAV Alacakaranlığın mizahı özellikteki süresi; nesnelliği (öykü Queneau'nun bakış açısından anlatılmıştır); kişilerin dağılımı (kahramanlar, ikincil ve üçüncül kişiler biçiminde); topÇeviren: Tahsin Yücel / Can Yayınları, lumsal çevre ve dekor birliği (Paris); öyküleme biçimlerinin çeşidiliği ve dengesi (anlatı ve konuşma). îst. 1991 / 206 s. / 16.000 TL. / CKK Kod Stendhal'dan Zola'ya, Fransız romanının bütün tekNo: 021. 490 niğini buluruz burada." Raymond Çjueneau'nun dilimize kazandınlan iki roman da onun anlatı sanatımn belli başlı özelliklerini Can Yayınları ünlü Fransız yaortaya koyacak niteliktedir. Yazarın benzersiz dili, zarı Raymond Çjueneau'nun iki kenar mahallelere, sirklere, halktan insanlara duyduromanını birden yayımladı: Dosğu içten ilgi, en çiğ gerçeklerin öykülenmesi sırasında tum Pierrot ve Zazie Metroda. bile kendini belli eden düşsel boyut ve gerçeküstü Her iki yapıtı da dilimize Tahsin öğeler ve olgular her iki romanda da durmamacasına Yücel çevirdi. karşımıza çıkar. Queneau'nun en belirgin özelDostum Pierrot*, ilk yayımlanışında, şu sözlerle suliklerinden birinin şaşırtıcıuğı olnulur: "Dostum Pierrot'yu yazarken, yazar, (okur duğu söylenebilir. önce sanat etfazla uyanık olduğundan) en iyi dedektif romanının kinliklerinin zenginliği ve çeşitliliğiyle şaşırtır: Yirmi yalnızca katilin değil, bir cinayet işlenip işlenilmedidolayında roman, on şürkitabı, birçok deneme, inceğinin ve dedektifın kim olduğunun bile bilinmeyeceleme, çeviri yayımlamış, bu arada, işin içinde oyuncuği dedektif romanı olduğunu düşünmüştiir." Bu sözluk da olmak üzere, gösteri ve sinema dünyasına süler, romanın bir dedektif romanı olarak da okunabirekli katkıda bulunmuştur. Bilgisinin enginliğiyle şaleceğini gösterir bize. Ancak Dostum Pierrot, dedekşırtır: Başta matematik ve felsefe olmak üzere, çok tif romanını fazlasıyla aşar: Başka özellikleri yanında, değişik bilgi alanlarında rahatlıkla at oynatır. Bağıminsanlık koşulunun, yalnız insanla da sınırlanmayan sızlığı ve özgünlüğüyle şaşırtır: Gerçeküstücüler arabir sevginin, bir sevme gücünün romamdır aynı zasında yer almış, varoluşçularla belirli bir yakınlığı olmanda. Burada da istek nesnesi, gerçek dışı bir nesne muş, yapıtlarıyla Yeni Roman arasında koşutluklar gibi durmamacasına kahramanın elinden kaçar, sokıırulmuştur, ama hep sınırlı ve geçici yakınlıklardır nunda da nerdeyse bir başka varhğa dönüşür; ama en bunlar. Kendisine büyük gerçek durhayranlıklannı mamacasına ona belirtmiş olan Geyönelen istek ve orges Perec ve Itasevgidir. Bu da lo Calvino gibi yadünyayı aydınlatzarlarla da ortak maya yeter. noktaları sınırlıZazie Metroda dır. için çok şeyler yaQueneau'nun zdmıştır. Roland en çok yaklaştığı Barthes, Queneayazar, hiç kuşkuu'nun bu en ünlü suz Flaubert'dir. yapıtı konusunda Bu yakınlık önce ileri sürülen göro/nanlannın yarüşleri üç öbekte lınlığında gösterir toplayarak kimilekendini. Gerçekrinin onu derinleten de çağımızın mesine bir çözümen zengin ve en leme gerektiren özgün yapıtlarınciddi bir yapıt, kidan birini verdiği milerinin kaba ve söylenen bu ilginç saçma bir roman yazara göre iki teolarak gördüklerimel anlatı örneği ni; kimilerininse vardır: Ilyada ve Ouenuunun "Zazto ttotroda" sı, toyazperdeye deuyarlandı. vapıt Içln ıierl bu kitaptan hiçbir bellr Odisseia. Kendisi sürulen gOruşlerln çellsklll olu$u, Barthes a göre çagda$lıgınını tMllrtislydl" şey anlamadıklarıde bu örneği izler. Roland Barthes, "Zazie ve Yazın" nı söylemekle yetindiklerini belirtir. Ona göre görüşadlı yazısında, onun yapıtlarının bu yalın kurgusu kolerin bu çelişkiliği bir bakıma Q ueneau'nun ve yapıtınusunda şunları söyler: "Yazınsal mimari açısından, nın çağdaşlığının belirtisidir. Queneau'nun çağdaşlıZazie 'iyi kurulmuş' bir romandır. Eleştirinin saptağıysa, yazınla, yazının içinde kalarak cebelleşmesi, bir yıp övmektcn hoşlandığı bütün nitelikleri buluruz yandan yazının maskesini takıp bir yandan da onu onda: Sürece sınırlı bir oluntu (bir grev) söz konusu parmağıyla göstermesidir. Queneau'nun başka birolduğuna göre klasik özellikteki kurgusu; bir yol, bir çok özellikleri gibi bu özelliği de Zazie Metroda' da duraİdar dizisi söz konusu olduğuna göre destansı doruk noktasına ulaşır. D Ünlü Fransız yazarı Queneaunun ikiyapıtı Türkçede Hep ilgi ile izlcdiğim bir dergidir DEFTER dergisi. NisanTemmuz 1991 tarihli nüshasındaki "Ulusal Dcvletin Krizi" adlı toplu konuştnayı bütün aydınlarımızın, özellikle yurt ekonomisine yön veren görevlilerin okumalarını isterdim. Ben iki kez okudum. Çağlar Keyder'le konuşanlar da şunlar: tskender Savaşır, thsan Bilgin, Orhan Koçak, Meltem Ahıska, Nurdan Gürbilek, Semih Sökmen. önceden hazırlanmış olan soruların tümünü buraya alacak değilitn, gerçekte bunlar söyleşinin canlılığı içinde hem birbirinin içine giriyor hem de sınırlarını genişletiyorlar. Ancak ilk soruya bir göz atmak, okurumuza bir kapı açabilir. " 1980'ler boyunca başta rcklam scktörü ulmak üzere, medya, turizm ve genel olarak hizmet sektörü Türkiye'deki kamuoyunu giderek daha çok işgat etmeye başladı. Bu yalnızca medyanın kendisinin yarattığı bir yanılsama mı yoksa Türkiye'de de sermayenin bileşiminde Batı'dakine benzer bir değişme mi yaşanıyor; yatırımlar ve istihdam içerisinde hizmetler sektörünün payı sanayinin aleyhine mi değişiyor?" Bu sorudaki, "yoksa Türkiye'de de sermayenin bileşiminde Batı'dakine benzer bir değişme mi yaşanıyor" sözü, tüm söyleşi bakımından bize bir ipucu verir gibidir. "Batı'daki değişme" nedir? Bunu bir uzmanlık sorunu olarak değerlendirmek, ilgimizin sönmesini ve bu da çağımızda yaşanan, hepimizi etkileyecek güçteki, bilinçle ilişkili ya da değil, kimi temel oluşumlardan habersiz kalmamızı sonuçlar. Bu "habersiz kalma" ise "yabancılaşma"nın en tipik örneklerinden biridir, ki ilerde başırmza gelecekleri "kader" saymamıza yol açar. Geçmişten bir örnek: Ingiltere'de kapitalizm başladığında dünya bu yeni oluşumun neler getireceğinden habersizdi. Yoksa günümüz, kapitalist üretim açısından, benzer bir yeni dalgayı mı yaşıyor? Bundan daha meraka değer kaç konu sayabiliriz? Şöyle diyor Keyder: "Gerçekten bu sözü edilen sektörlerle ilgili, medya, parayla oynayan sektörler ve de bunların getirdiği üretimden nispeten kopmuş bir para süreci, paranın dönüştüğü, dolaştığı bir süreç, Türkiye'de çok önemli oldu." DEFTER dergisinde çıkan bu önemli söyleşinin ilginç bir yanı da konuşma ilerledikçe ortaya yeni konular çıkmasıdır. lskender Savaşır şöyle bir sorun atıyor ortaya: "Söylediklerin şu iki şeyden biri olabUir gibi geliyor bana. Birincisi, belli anlamda bir idealizm olabilir. Yani modernleşmeciliği aydınlanmacılık, artı liberalizm diye tarif etmek... Yani sonuç olarak tayin edici olan bu karmaşık görüşlerin eldemlenmesidir, deyip nedenselliği sadece oraya atfetmek. Üretim tarzı vs. vardır, ama sonuç olarak belirleme ilişkisi burada kurulur, diyor olabilirsin. Ya da aslında, belirleyici olan yaşanmış bir tarihtir, kapitalizmin şu yaşanmış tarihidir, içinden sosyalizmi üreterek, romantizmi üreterek, bunları içinde eriterek yaşanmış tarihidir, diyorsun. Şimdi üçüncü dünyacılık yapacağım; biraz postmodernizmin hakkının verilmesi açısından da soruyorum; yaşanmış o tarih, başka tarihleri dışlayarak yaşanmış bir tarih. Bütün tarihlerin bütün imkânlarını tükettiğini ya da bütün o tarihlerin bugün görünen yüzlerinin, doğurabilecekleri, doğurdukları biçimlerden ibaret olduklarını düşünmek için de elimizde çok fazla neden yok..." Ah miktarım ycterli olsaydı, Savaşır'ın bu ilginç saptamasını nasıl da dört başlı kurcalamak isterdim! Belki de o yapar bunu. Zazie Metroda / Raymond Queneau CUMHURİYET K İ T A P SAYI $» S A Y F A S