25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Birçok Türk Avrupa rüyasını bir karabasan gibi yaşıyor. Ancak iş, "biz onlar gibi değiliz" türünden bir yadsımayla kapatılacak kadar basit değil. Eğer " Avrupalılaşmak" diye bir süreçten söz edilebilirse, Türk insanı bu yönde çok yol almamış mıdır? Türkiye Cumhuriyeti devleti, Türk işadamı ve bürokratı bu süreçte ilerlemek için belirli diyetler ödememiş midir? öyleyse? Olmaz bir rüya mı bu? Zeynep Göğüş, konuya hem Türkiye'den hem de Avrupa'dan bakmış, bakmanın ötesinde "yaşamış" bir gazeteci. Bir muhabir olarak gitmiş, sormuş soruşturmuş, konuşmuş, notlar almış "Avrupai" bir Türk kadını. Avrupa üzerinde düşünürken Avrupalı olmak (ve olmamak) konusundaki ikilemler onu da tedirgin edip durmuş. 1980'li ydlar boyunca Türkiye'nin Avrupa forumlarında kendini kanıtlama savaşımının heyecanını, sıkıntısını ve yer yer de utancını hissetmiş... Son yıllarda Avrupa'dan gelen tüm olumsuz sinyallere rağmen karamsar bir sonuca varmıyor Göğüş. 2000'lere doğru giden yıllarda, elindeki olanakları iyi kullarursa, Türkiye'nin kendisini Avrupa'ya (ki ille AT üyeliği demek değil bu) kabul ettirebileceği kanısında. Bu olanakların neler olabileceğine de değiniyor. Ufku son derecede geniş. Sayılarla, raporlardan alıntılarla dolu sıkıcı bir inceleme değil "Bir Avrupa Rüyası". Bir roman gibi akıcı, bir röportaj gibi canlı, bir deneme gibi düşündürücü... 2000'li yıllara aktarılacak olan bu temel gündem maddemizi anlamak ve anlatmak isteyen herkes gecikmeden alıp okumalı. D unrnı Londra, 26 Nisan 1985 Turklyı 'Avrupa' dlyor îTIımı ZEYNEP GÖĞÜŞ "BİR A VRUPA RÜYASI'NDA GERÇEK OLA YLARDAN YOLA ÇIKARAKTÜRKÎYENİNUMUDA YOLCULUĞUNUANLATIYOR. Rüya ve gercek Bir Avrupa Rüyası / Zeynep Göğüş / Afa NALUK ŞANİN Yayinlan, İst. 19917 220 s. / 20.000 TL. Ünlü İtalyan gazeteciyazar Luigi Barzini'nin Avrupalılar (The Europeans) adlı kitabının giriş bölümünde, kitleleri harekete geçiren irrasyonel duygulara örnek olarak "Avrupa Rüyası" gösterilir. "Çok eski bir rüyadır bu," der Barzini. "Dante, De Monarchia adlı eserinde tüm kıtanın umudunu dile getirmişti. Asırlar boyunca büyük prensler, Imparatorlar, devlet adamları, düşünürler, şairler ve gözleri hülyalı idealistler her derde deva olarak bunu önerdiler. Hiç gerçekleşmedi, ama hiç ölmedi de." Barzini'ye göre bu rüyanın temelinde "hepimizin C U M H U R İ Y E T KİTAP SAYI 95 bildiği ve tüm yabancı ziyaretçilerin hemen algıladıkları" bir olgu vardır. "Sonsuz farklılıklara rağmen, farklı nice tarihlere, dinlere, mutfaklara, dillere ve lehçelere rağmen, özünde aynı cins insanlarız; birbirlerinin ülkesinde ve evlerinde rahat eden, yabancılık çekmeyen insanlar..." Zeynep Göğüş'ün "Bir Avrupa Rüyası", bu olguyu bizim ne ölçüde paylaştığtmızı sorguluyor. Barzini'nin sözünü ettiği, "birbirlerinin ülkesinde ve evinde rahat eden, yabancılık çekmeyen insanlar" arasında bizTürkiyeüTürklerdevarmıyız? Bu soruya özellikle, 196O'lı yılların başında Avrupa'ya işçi olarak giden yurttaşlarımız açısından cevap ararsak verilecek cevap "Hayır" olacaktır. Evet, Avrupalılar kendi aralarında farklı, ama biz daha farklı bir biçimde farklıyız. Onların evinde kendimizi çok rahat hissetmiyoruz, doğrusu ya onlar da bizim yanımızda kendilerini çok rahat hissetmiyorlar. Bunu da, bazen kibarca ima ederek, bazen de duvarlarına "Türken Raus" gibi şeyler yazarak belli ediyorlar. Downing sokağı 10 numarada, başlangıçta herşey çok sakindi. Marilyn Monroe kadar ünlü bir başka sarışın, o sabah garip bir huzursuzluk duyarak uyandı. Kirpiklerini rimellerken de tedirginliği devam ediyordu. Rujunu sürdü. Pudrasının ponponunu yüzünde son bir kez gezdirirken, aynada kendi kendisiyle göz göze geldi. Ve işte tam o anda, köprüyü hatırladı. Sarışın kadın, Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher'dı ve Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayacak ikinci köprünün inşaatının tnsiliz ortaklı konsorsiyuma verilmesi için Mister Ozal adındaki o şişman Türk'e oturup bir de mektup yazmıştı. Aslında bu mektubu yazmak kendi fikri değildi, ama biri krizdeki çelik sanayiinin, diğeri de köprü ihalesine giren firmanın bulunduğu bölgelerden iki milletvekili, bir cumartesi sabahı başının etini yemişlerdi. Sonunda ikna olmuş ve mektubu göndermişti. Çok da fena etmiş saydmazdı. Türkiye ne de olsa büyük pazardı. Istanbul'da doğdu. Hur Brüksel Untversitesi Gazetecilik tletişim Bölümü'ndcn lisan, Ekonomi Fakültesi'nden yüksek lisans diploması aldı. Belçika RTFB Radyosu'nda çalıştı. Akajans ve TRT'nin Brüksel muhabiri olarak Avrupa Topluluğu'nu ve NATO'yu izledi. Halen Hurriyct Gazetesi Ekonomi Servısi'nde çahşıyor ve "Dünyada Ufuk Turu" köjesini hazırlıyor. S A Y F A 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle