26 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Haberler CBT 1487/18 Eylül 2015 15 K Hiyerarşi yoksa eşitlik var! yetişkinler arasındaki iletişimde “çocuk dili” kullanılmıyor. Avcı ve toplayıcılar genel olarak dolaysızlık ilkesine göre yaşıyorlar. Dillerinde sadece şimdiki zaman var, geçmiş veya gelecek veyahut da bağlaç görevi yapan kipler yok. Maniq topluluğu hiçbir şeyi depolamıyor, yiyecekler hemen yeniyor. Burada örneğin öbür dünya görüşünün de hep iddia edildiği gibi evrensel olmadığı görülüyor diyor araştırmacılar. Bu tür araştırmalar insanlığın geçmişteki avcı ve toplayıcı yaşam biçimleri hakkında bilgi vermeleri açısından önemlidir. Ne var ki günümüzde avcı ve toplayıcı toplulukların sayıları hızla azalıyor. Bu toplulukların çoğu artık yarı yerleşik yaşıyor veya turizm topluluğuna dönüşmüşlerdir. Mesela Afrika’daki San topluluğu yaşam biçimlerini sırf yabancı ziyaretçiler için korumaya devam ediyorlar. Bu gruplar zamanında uyum sağlayamazlarsa yok oluyorlar, aslında turizm hayatta kalmak için tek strateji. Maniq topluluğu Hakami’nin tahminine göre bu yaşam biçimini göre en fazla on beş yıl daha koruyabilecek. lasik avcı ve toplayıcı topluluklarda hiyerarşi yok, kadın ve erkek eşittir. Tahminlere göre günümüzde dünya genelinde geriye beş ila on tane avcı ve toplayıcı topluluk kaldı diyor Avusturya Bilimler Akademisi’nden Khaled Hakami. Bunlardan biri Tayland’ın güneyindeki yağmur ormanlarında yaşayan Maniq topluluğu. 350 – 400 kadar insan burada küçük gruplar halinde göçebe olarak ve hiçbir mal mülke sahip olmadan genelde barışçıl bir şekilde yaşıyor. Biz genelde çocuk yetiştirme veya erkeklerin araç sürerken gösterdikleri saldırganlığın biyolojik olabileceğini tahmin ederiz ama avcı ve toplayıcı toplulukları izleyerek, bu tür davranış biçimlerinin evrensel değil daha çok kültürel olduğunu görüyoruz diyor Hakami. Maniq topluluğunda örneğin herkes eşit, ne kadın ve erkek arasında ne de farklı yaş grupları arasında bir ayrımcılık yoktur. Ayrıca bir hiyerarşi veya bir liderleri de yok. Bilinçli bir paylaşım, herkesin eşit olmasını garantiliyor. Örneğin bir avcı avını bırakıyor, derisini çıkarmak başka bir grup üyesine, hayvanı parçalamak ve pişirmek ise yine başka birine düşüyor. Bu şekilde kontrolün tek bir kişinin elinde kalması engelleniyor. Sahiplenme fikri olmadığı için de ayrımcılık yaşanmı 200 menhirli “İlkel Stonehenge” Güney İngiltere’de daire biçiminde dizilmiş menhirlerden oluşan Stonehenge buluntu yeri tek değil. Bilim insanları üç kilometre uzaklıktaki bir “İlkel Stonehenge”in varlığını kesin kanıtladı. Söz konusu alan 4.6 metre yüksekliğindeki en az iki yüz taştan oluşuyordu ve bu taşların bazıları hala yerinde duruyor. Durrington Walls alanının aşağısında yer alan menhirleri bilim insanları kazmaya bile gerek duymadan buldu. Araştırmacılar 2010 yılından bu yana “The Stonehenge Hidden Landscapes” projesi çerçevesinde Stonehenge alanın çevresindeki on kilometrekarelik alanı toprak radarı ve manyetometre ile karış karış arıyor. Bu jeofiziksel yöntemler özellikle de yer altındaki yapıların ve alanların ayrıntılı üçboyutlu görüntülerini veriyor. Durrington Walls, Stonehenge’ın üç kilometre kadar uzağında. 500 metrelik çapıyla (Stonehenge’ın çapı 110 metredir) en büyük Henge anıtlarından biri. Alan 30 metre genişliğinde ve üç metre yüksekliğindeki bir “duvar” ve içteki 18 metre genişliğindeki çukurdan oluşuyor. Eldeki kanıtlar Durrington Walls’ın batı yarısının en azından 200 menhirle çevrili olduğunu gösteriyor. Bu da onu İngiltere’nin en büyük anıtı yapıyor. Yeraltında gizli kalmış taşların çok yakınında buz devrindeki bir nehir tarafından biçimlendirilen yarım daire şeklinde kireçtaşı tümseği var. Bu tümsekte kolay işlenebilir çakmaktaşı yatakları var ki bu da insanların buraya niçin yerleştiklerini gösteriyor. Yeni keşfedilen alan, Stonehenge’e kıyasla 4000–4500 yıl daha eski. yor. Eğer yine de çatışmalar meydana gelirse, genelde kavgacılar grubu terk ediyor diyor Hakami. Ekonomilerinin en önemli temeli paylaşma ilkesine dayanıyor, bu yüzden de dillerinde “teşekkür” kelimesinin karşılığı bulunmuyor. Çocuklara da farklı davranılmıyor, onlar da yetişkinler gibi tütün kullanıyor veya bıçaklarla çalışıyorlar. Galibi veya kaybedeni olan yarışmaya dayalı oyunlar oynanmıyor. Çocuklar ve Anne sütü niçin bu kadar sağlıklı? Şu sıralar İsviçre ve Avustralya’da dünyanın ilk anne sütü araştırma kürsüleri kuruluyor. Şimdiye dek yapılan araştırmalar anne sütünün etkili olduğunu gösterse de ne şekilde etkili olduğunu pek açıklamıyordu. Anne sütü örneğin erken – ve yenidoğanları bazı hastalıklardan koruyor ve sağlıklı gelişmelerine yardımcı oluyor. Fakat anne sütü yalnızca erken doğanlarda ve emzirilen bebeklerde olumlu etki yapmakla kalmıyor. Çeşitli araştırmalar çocukların ve gençlerin de anne sütü içtiklerinde iltihaplı hastalıklardan daha iyi korunduklarını gösterdi. Hatta anne sütü lösemi hastalığında bile olumlu etki yapıyor diyor Zürih Üniversite Kliniği’nden Dirk Bassler. Anne sütünden yetişkinler bile yararlanıyor. Mesela anneler doğum sonrası depresyon ve diyabet hastalığına daha az yakalanıyor. Hatta sağlıklı yetişkinler bile anne sütünün faydalarından yararlanabilirler. Mesela bazı sporcular, dayanıklılık ve yenilenme sunduğu için anne sütünü bir tür yasal doping maddesi olarak kullanıyor. Kısa bir süre önce de anne sütünde kök hücrelerinin de bulunduğu ortaya çıkmıştı. İnsan üzerinde etkili olan binlerce küçük içeriklerin bulunduğu düşünülüyor ki bu yüzden de şimdiye kadar yapay anne sütü üretilememişti. Çünkü anne sütü tıpkı kan gibi karmaşık bir sıvı. Bebek maması olarak satılan süt tozunda, anne sütünde bulunan sadece, protein ve karbonhidrat gibi birkaç içerik var. Bu şekilde anne sütünün şaşırtıcı etkilerini göremeyiz. Yeni kürsüler farklı konulara ağırlık verecek. Avustralya’nın batısındaki Perth’de daha çok biyokimya üzerinde durulurken, Zürih’te tıbbi sorular ele alınacak. (ndo) Afrika’daki akbabaların soyları tükeniyor Çevre organizasyonu WWF alarm verdi: Afrika’daki akbabaların sayıları önemli ölçüde azalıyor. Kıtadaki yirmi iki ülke tehdit altında. Akbabaların azalışı olağanüstü sonuçlar doğurabilir. Akbabalar savanların sağlık polisi gibidir ve ekosistem için çok önemli bir rol oynar. WWF’nin açıklamaları doğa bilimcisi Darcy Ogada’nın araştırmasına dayanıyor. 9 Afrika akbaba türünden sekizinde son 30 yıl içinde akbabaların sayısı en az yarı yarıya azalmış. İncelenen akbaba türlerinden 7 tanesi ise yüzde seksen oranında azalmış. WWF buna neden olarak avcılar tarafından öldürülen fil veya gergedan leşlerinin zehirlenmesini gösteriyor. Avcılar kuşları uzak tutmak için zehir kullanıyor, çünkü daire çizerek uçan akbabalar yaban hayatını koruyanlar için bir işaret oluyor. Ölü bulunan akbabaların yüzde altmışı zehir yüzünden ölmüş. Ayrıca sığır çobanları da, saldırıya uğrayan hayvanlarını çakallardan korunmak için zehirliyor. Tabii bu zehir akbabaları da etkiliyor. Akbaba ölümlerinin durdurulabilmesi için mesela zehir kullanımının daha sıkı kontrol edilmesi gerekir. Hayvanları koruma kuruluşları Güney Asya’da da akbaba ölümleriyle mücadele ediyor. Örneğin Hindistan’da Bengal akbabaları için özel “restoranlar” var. Bengal akbabalarının sayısı yüzde 99 azalmış. Hindistan, Nepal ve Pakistan’daki Bengal akbabalarının soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. (Conservation Letters).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle