Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tartışma CBT 1468/8 Mayıs 2015 19 HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz okcesizhayrettin@gmail.com 30 milyar dolarlık kimyasal madde ithalatı yapıyoruz... İ Prof. Dr. Mehmet Doğan lk büyük sanayileşme çağının ana üretim alanı maden kömürü ve demirçelik üretimine dayanıyordu. Gerekli enerji kömürün yakılmasıyla sağlanıyor, buhar gücüyle tekstil fabrikaları çalıştırılıyordu. Üretilen çelik demiryolu, gemi, tren ardından kamyon otobüs ve araç gibi her çeşit kara taşıtları yapımında kullanılmaya başlamasıyla sanayileşme hız kazandı. Yeni enerji kaynağı olarak petrol ve ürünlerine ihtiyaç arttı. Petrol önem kazandı ve başlıca enerji kaynağı olarak kömürün önüne geçti. Petrol ürünleri de yeni petrokimya ve polimer sanayisinin başlıca maddesi oldular. İnşaat sektörü, yol, liman, köprü, havaalanı, tünel yapımı, sanayi ürünlerinin üretimini, taşınmasını ticaretini artırdı. Sanayinin ihtiyaç duyduğu hammadde işgücü ve yeni pazarlar sömürgeciliği geliştirdi. İlk sanayileşen İngiltere ve Batı Avrupa ülkeleri, sonra da kuzey Amerika ülkeleri zenginleştiler. 20. yüzyılda bilim ve teknolojideki hızlı gelişme sanayinin yönünü ve yelpazesini de değiştirdi. Özellikle 20. yüzyılın 2. yarısından itibaren geliştirilen HTileri teknoloji iletişim, haberleşme ve enerji teknolojisi ise başlıca elektronik sanayisini geliştirdi. Tıbbi ve görüntüleme teknikleri, bilgisayar teknolojisinin ana maddesi yarıiletkenlerdir tüm bu yeni ileri teknoloji ürünleri özellikle silisyum elementine dayanmaktadır. Bu nedenle ileri teknolojide başarılı olmak silisyum ve bazı bileşiklerinin kullanılmasını zorunludur. . Bu alanda öncü ülkeler ABD ve Almanya gibi batının eski sanayi ülkeleri yanında hızla zenginleşen Japonya, Tayvan, Singapur, G. Kore ve hatta Çin gibi Uzakdoğu Asya ülkeleri hep silisyum ve bileşiklerini üretmektedirler. Silisyum yer kabuğunda oksijenden sonra en çok bulunan element olup, yerkabuğunun yaklaşık dörtte birini oluşturmasına rağmen ileri teknoloji çağı başlayıncaya kadar önemsiz bir elementti. Yay çeliği üretimi için çeliğin silisyum içermesi istenir. Doğada silikatlar halinde veya kum ve kayalarda silisyum dioksit halinde bulunan silisyum bileşiklerinin cam, kuvarz üretimi ve inşaat malzemesi, adsorbant, kiselgur gibi sıradan kullanımı dışında, özelikle saf silisyum elementinin önemli bir kullanım alanı da yoktu. 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra özellikle transistör ve ışın alıcı dedektörlerin geliştirilmesiyle yarı iletkenlerin de önemi her geçen gün artmış, bilgisayar teknolojisi ve fotovoltaik güneş panellerinin yaygınlaşmasıyla saf silisyum elementinin kullanımı da hızla artmıştır. İleri teknoloji merkezleri tüm dünyada bu alanda öncü ABD deki ”silicon valey” ile aynı ismi almışlardır. Silisyuma ek diğer ileri teknoloji ürünlerinin üretimini destekleyecek grafit, karbon ve allatroplarını (elmas, karbon nanotüpler, grapen, karbon nanolifler) üretimi çalışmalarına başlamalıdır. Geleceğin ve ileri teknolojinin, özellikle nanoteknolojinin ana maddelerinden olan ve birçok yeni kullanım alanı bulunan titan elementi ve özellikle nanokristalize titan dioksit, altın ve altın nanoküre üretim setleri, metalik sodyum ve ileri teknolojik borbileşikleri üretimi planlanmalı veya teşvik edilmelidir. Bu üre Benim Cumhuriyet’lerim Dün (7 Mayıs 2015, Perşembe) Cumhuriyet’in 91’inci kuruluş yıldönümüydü. Neredeyse bir asır sonra yepyeni, koleksiyon değeri yüksek bir gazeteyle karşı karşıyayız. Bu gazetenin, kuruluşundan beri dayanamadığı, direnemediği fırtına olmamıştır. Hep rotasında kalmıştır. Rotası Atatürk’tür. Rotası Türkiye Cumhuriyeti’nin temel kuruluş ilkeleridir. Bunları sorgulamak başka gazetelere düşer. Bunları sorgulayan yazarlar bu gazeteye düşmüşlerse, yanlış adreste olduklarını bir süre sonra göreceklerdir. Bu gazete Babıali gazetesidir. Medya Tower’larda pişmez. Halkın yüreğinde kıvamını bulur. Halkın kaderiyle kavrulur. Halkın derdiyle hemdert olur. Atatürk’ün gazetesi böyle olunur. “Orijinallik”lerle, kötü kalite taklitlerle, geri kalmış reprodüksiyonlarla halkın gazetesi olunmaz. Bunları gazetenin ufkunda kara bulutlar olarak gördüğüm için şimdiden yazıyorum. Bu gazetenin birinci özelliği düzeydir. Zor okunmasıdır. Dayanıklıdır. Elinize yapışır. İki dakikada kesekâğıdı oluvermez. Okuyan hergün ufkunda yeni şeyler keşfeder, ufku bunlarla daha da genişler. Bu gazete bir okuldur. Öğretmeden öğretir. Bu gazete cesurdur. Cesaretini okuyanların okudukları için, yazarlarının yazdıkları için öldürülmelerinden alır. Özverilidir. Aç biilaç yapılır, okunur. Bu gazete Cumhuriyet’in bekçisidir. Çünkü okurları Cumhuriyet’in bekçileridir. Evet bir avuç kaldılar, ama varlar. Tirajımızdan bellidir. Ama bir avuç çetin ceviz! Cumhuriyet’i hâlâ yıkamadılarsa bundandır. Yıkmak isteyenler başıbozuk sürüleriyle dayandıkları kapılarda aklı ve vicdanıyla direnen Cumhuriyet yurttaşlarıyla karşılaşırlardı. Cumhuriyet geçilmezdi! Cumhuriyet geçilmez... Öyle bir ateşte kor olmuşlar, onca ustanın örsünde dövülmüşler ve kendilerine öyle bir sınavda su verilmiştir ki, her iki Cumhuriyet de çelikleşmiştir. Eğilmeyeceklerdir. Körelmeyeceklerdir. Bir gazeteye çağın gereklerine uygun yenilikler getirmek kaçınılmazdır. Ama bu gerekler ödevini yadsımaya dek götürüyorsa, yok olmak var olmaktan evladır. Cumhuriyet kendini yenilerken başkalaşıyor mu? Bir dönüşümle karşı karşıyayız. Postdemokrasinin bir Postcumhuriyeti kaçınılmaz olabilir. Her iki Cumhuriyetıin başında bu kargalar dönüp duruyor. Yere indiklerinde onları algılatacak bir mecalimiz elbette kalmayacak. Ama önceden görebilmeliyiz. Nasıl bir Cumhuriyet olmalı yenisi? Okur sayımız elli bin idiyse, bu okurların her birinin gözünde yenilenmek nasıl olacaksa, öyle yenilenmeli. Onların arzularına ters düşen bir yeni gazete dayatılmamalı. Yenileşmenin tomurcuklarını onlardan almalı ve onlardan yeni okurlar istemeli. Bu gazetenin bir patronu yok, der dururuz. Ama bu gazetenin sahibi var. Bu sahiplik alinin velinin hukuksal tasarruf yetkisi değildir. Bu gazetenin sahipliği derin kökleri, olgun meyveleri, kendi özsuyudur. Biz gazetemizin satmasını değil, okunmasını isteriz. Biz gazetemizin ülkemizi satmasını değil, korumasını isteriz. Yeni Cumhuriyet böyle bir gazete midir? Hayır! Öyle olmasını bekleyenlerin dışında, bu düşü gören hiçbir kimse bu çatının altında yok, olamaz zaten. Olmamalıdır da... Bir gazeteye yazar gelirken onunla bağlanırsınız. Onu bağlamak istiyorsanız, işte bu, şu ünlü «sadakat»le asla bağdaşmaz. Eski gazetemizin yenilenerek, yönünde daha başarılı olabilmesi için elimizden geleni, okurları olarak yapmaya daima hazırız. Yalnızca binlerceyiz, ama yüz binlerden daha içteniz, özveriliyiz. Bir küçük (aslında büyük) bir önerim var: Gazetemizde hergün «Nutuk»un iki sayfasını yayımlayalım! Salt bunun için onu hergün alacak yurttaşlarımız olacaktır. Okumayanlar buradan okuyacak, okuyanlar hergün iki sayfasını yeniden okumanın hüzünlü coşkusunu yaşayacaktır.Başımızı kaldıralım. Baş kaldırmak, başını bir güneşe doğru kaldırmaktır. Bu güneş Cumhuriyettir. Ülkemiz yüksek teknoloji ürünü ihracatını artırmak için ileri teknoloji kimyasallarının ülkemizde üretimini teşvik etmelidir. timler ülkemizin katma değeri yüksek ileri teknoloji üretiminin gelişmesine yardımcı olacaktır. Ülkemiz gecikmeli başladığı sanayileşmede oldukça oldukça mesafe almış, sanayi ürünlerinin genel ihracatı içindeki payı %90 seviyesine ulaşmıştır. Ancak sanayi üretimi için daha çok yarı sanayi ürünü ithal etmek zorunda kalmaktadır. İhracatı da doygunluğa gelmekte, daha hızlı artıramamaktadır. Bu durgunluktan ancak kimya sanayisini yeniden planlama ve yeni yönelmelerle çıkabilir.Zira kimya sanayi diğer tüm imalat sanayi kolları, hatta inşaat sektörü ve tarımhayvancılık alanları için de sürükleyici ve destekleyici sanayi alanıdır. Kimya sanayisinin gelişimi tüm üretim alanlarını geliştirir. ALMANYA İHRACAT ŞAMPİYONU Almanya’yı uzun yıllardır ihracat şampiyonu ve AB lideri yapan kimya sanayisindeki başarısıdır. Günümüzde kimya sanayimiz yeterince geliştiremediğimizden ülkemizde kimya ticareti yılda enerjiden sonra en çok dış ticaret açığı veren üretim sektörüdür. Kimya sanayimizin toplam ihracatı 1011 milyar dolarlık, ithalatı ise 30 milyar dolarlık kadardır. (2012 yılı kimya sanayi şurası raporu verileri). Kimya İhracatçılar Birliği verilerine göre kimya sanayisi ihracatının geliri kg başına 98 Ecentdir. Almanya’nın ise kg başı geliri 3 E’dur. Kimya stratejisinin genel amacını ve dolayısıyla stratejik hedefleri gerçekleştirmek üzere, kimya sektörünün güçlü ve zayıf yönleri ile sahip olduğu fırsatlar ve karşı karşıya kaldığı tehditler göz önünde bulundurularak kimya sanayi sektörel planı hedefleri saptanmıştır. 2010 yılında kimya sanayi 123 milyar USD değerinde 126 milyon ton üretim yapmıştır. Aynı yıl 66 milyar $’lık ithalat, 13 milyar $ ihracat yapmış, ithalatı karşılama oranı %20 olmuştur. İhracatın içinde en büyük paya sahip kalemi ambalaj ürünleri ve plastik borular oluştururken, ithalatta en büyük kalemi yine petrokimya ürünleri, plastik hammaddeleri oluşturmaktadır. Kimyasal madde olarak Etibor üretimi borik asit ve sodyum borat tonaj olarak en büyük paya sahip olup, yaygın inanışın aksine işlenmeden satılan bir ton bile bor yoktur. Katma değeri daha yüksek ürün satışı daha düşüktür. Yukarıda saydığımız ileri teknoloji ürünlerini ülkemizde üretebildiğimiz takdirde ülkemizin fotovoltaik güneş panelleri başta olmak üzere diğer enerji teknoloji gibi ileri teknoloji üretimleri hızla artacaktır. Ancak bu üretimlerin yatırımları pahalı olup dış yatırımın gelmesi zor olduğundan bu alanlara yatırım için devlet desteği ve yerli teknoloji gelişimi şarttır. 4 aydır yayımladığımız ülkemizin bilim potansiyeli ülkemiz kimyacılarının en başarılı bilimciler olduğunu gösteriyor. Bu potansiyelden yararlanabilirsek hem ülkemiz teknolojisi yükseleceği gibi ihracatta ileri teknolojisi üretim payı da Doğu Asya ülkeleri düzeyine yükselebilir, dünyanın en güçlü 10 ekonomisi arasına girebilir ve 2071 hedeflerini, gerçekleştirebiliriz. Kaynaklar 1 Kimya Sanayi Şurası notları, 2 Kimya Sektörü Stratejik Hedefleri Bilim Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı web