02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tartışma CBT 1466/24 Nisan 2015 19 HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz [email protected] Kuzey Amerika, Güney Amerika ve Orta Doğudan Amerika da Bilim ve Mühendislikten doktora alanlar: 19912011 Alan Tüm Alanlar Bilim&Müh. Mühendislik Bilim Zirai Bilimler Biyoloji Bilim. Bilgisayar Bil. Yer/Atm./Deniz Matematik Tıp ve Diğer Yaşam Bilimleri Fizik Bilimleri Psikoloji Sosyal Bilim. Bilim&Müh. Dışı Kuzey ve Güney Amerika Ülkeleri* T.Ülkeler Kanada Meksika 28.759 21.634 4.331 17.303 2.037 4.114 733 780 1.058 1.030 2.058 1.270 4.223 7.125 11.329 7.511 1.098 6.413 263 1.614 253 254 342 556 903 897 1.331 3.818 4.458 3.717 866 2.851 578 593 112 140 204 98 315 84 727 741 Brezilya 3.904 3.168 750 2.418 422 543 174 133 164 172 162 80 568 736 T.Ülkeler 19.660 16.169 7.118 9.061 627 1.603 924 264 741 563 1.482 442 2.405 3.491 Orta Doğu Ülkeleri ** Türkiye İran Ürdün 7.254 6.138 2.728 3.410 258 511 348 109 299 55 592 123 1.173 1.119 3.290 3.079 1.800 1.279 68 300 120 29 138 66 322 38 198 211 2.012 1.737 738 956 84 173 91 14 83 148 187 8 166 275 * Kuzey Amerika ülkeleri: Bermuda, Kanada ve Meksiko. Güney Amerika ülkeleri: Arjantin, Bolivya, Brezilya, Şili, Kolombiya, Ekvator, Guyana, Paraguay, Peru, Surinam, Uruguay ve Venezuela. ** Orta Doğu ülkeleri: Bahreyn, Gazze Şeridi, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Oman, Katar, Sudi Arabistan, Suriye, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri, Batı Şeria ve Yemen. Not: Veri tabanına devamlı ve geçici oturanlar dahildir. ülke konumuna geldi. Brezilya %2, Hindistan %3 oranı ile hızlı büyüyen ülkeler arasındadır. İran’ın küçük olan yayım oranı da %1 yükseldi. Amerika’da her iki yılda bir yayımlanan “Bilim ve Mühendislik göstergeleri” tüm dünyayı kapsıyor. Benzer göstergeler OECD, UNESCO ve diğer bazı ülkelerce de yayımlanmakta. Fakat Amerika NSF’in veri tabanı OECD’nin yayımını kısmen içine alan daha geniş bir veri tabanı olup her on yılda bir ülkelerin bilim ve teknolojideki gerçek kalitelerin hesaplayarak sıralıyor. 2006’da yayımlanan raporlarda Türkiye, fizik, kimya, matematik, mühendislik ve biyokimyada ilk 45 ülke arasında yoktu, tahminen 7080. sıralardaydı. 2016’da ülkelerin on yıllık değerlendirilmesi yeniden yapılacak. İngiltere, Almanya ve bazı ülkelerde benzer fakat daha sınırlı göstergeler yayımlanıyor. Aslında tüm bu göstergeler devletlerin bilim ve teknoloji politikalarını oluşturmalarında veri tabanı olarak kullanılıyor. NSF 2014 ve OECD 2014 raporlarında Türkiye’nin bulunduğu bazı tablolardan kısaca örnekler vereceğiz. Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH) göre bazı seçilmiş ve komşu ülkelerin ARGE Harcamaları (2011) % olarak: ABD 2.85, Kanada 1.74, Brezilya 1.16, Almanya 2.88, Fransa 2.24, İngiltere 1.77, İtalya 1.25, Finlandiya 3.78, Danimarka 3.09, Macaristan 1.21, Yunanistan (2007) 0.60, Romanya 0.50, Bulgaristan 0.57, Sırbistan 0.73, Türkiye 0.86, İsrail 4.38, İran 0.79, Mısır 0.43, Tunus (2009) 1.10, Rusya 1.09, Hindistan 0.76, Pakistan 0.33, Çin 1.84, Japonya 3.39, G. Kore 4.03, Tayvan 4.03, Singapur 2.23, Tayland 0.25, İndonesya 0.08, Avustralya 2.20, toplam Avrupa birliği 1.94,OECD* ülkeleri 2.34, G20 2.02. MÜHENDİSLİK GÖSTERGELERİ Burada verilmeyen başka bir tabloda ise bu yabancılar arasında yapılan anket sonucunda Türkler dahil bunların %42 ile %48 arasında Amerika’da kalmak istedikleri görülmektedir. Çok detaylı ve yorumları da yapılan bu göstergelerden burada veremediğimiz yüzlerce tablo ve grafiklerde ulus Not. *Organisation for Economic Cooperation and development (OECD) 34 ülkeden ibaret olup bunlar: Amerika, Avustralya, Avusturya, Belçika, İngiltere, Danimarka, Almanya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, Portekiz, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Meksika, Polonya, Slovakya, G. Kore, Şili, Estonya, Slovenya, İsrail. (2005) 102, 16569. [2] C&EN NEWS, (2008) May 26. [3] Ö.Bekaroğlu Bilim ve Teknoloji Politikalarının Belirlenmesinde Yöntemler ve Yönetimi, EğitimBirSen, 21. Yüzyılda Türkiye’nin Eğitim ve Bilim Politikaları Sempozyumu, 10,11 Aralık 2011, Ankara. (2011) 183. [4] NSF Science and Engineeriwng Indicators 2014. [5] OECD Science and Engineerin Indicators 2014. [6] C.A. Tisdell, Science and Technology Policy (Priorities of Goverments), Chapman and Hall, London, New York (1981). lararası müşterek çalışmalara ait olanlarda ilgi çekicidir. Amerika diğer ülkelerle müşterek çalışma ve yayımlara çok önem vermeye başlamış kendi bilim insanlarını teşvik edici fonlarda vermektedir, yani yabancılarla müşterek çalışma projeleri yapmaya zorlamaktadır. Bunun sebebi çok açıktır. Amerika’nın yabancı ülke yayımlarına katkısı 2002 ve 2012 arasında çok arttı. Örneğin; 2002’de Çin makalelerine katkısı %36 iken, 2012’de bu oran %48’e çıktı. Türkiye makalelerine müşterek yazar katkısı 2002’de % 39.7 iken, 2012’de % 40.3’e çıktı. Buna karşılık Türkiye’nin Amerika uluslararası makalelerine ortak oluşu 2002’de % 0.9 iken, 2012’de %1.3 oldu. Komşu ve diğer gelişmekte olan ülkeler içinde durum benzer şekildedir. Bilim ve teknoloji politikası ile uğraşan bilimcilere göre, uluslararası müşterek çalışmalar yararlıdır, ancak bir nevi rekabet olarak görüldüğünden daha ziyade piyasa uygulaması olmayan, astronomi, deniz bilimleri ve meteorolojide yapılabilir [6]. Nitekim göstergelerde verilen tablo ve grafiklerde en fazla müşterek araştırma oranı bu bilimlerde görülmektedir. NOBEL bilim ödülleri ne makale sayısı ne de hfaktörüne göre verilmektedir. Başlangıcından beri Nobel alan bilim adamlarının bir iki satırı geçmeyen sadece özet veriliş gerekçeleri takip edilirse altında yatan ana düşünceyi anlamak mümkündür. Örneğin; Japon anne ve Norveçli bir babanın oğlu olan ve Japonya’da doğan Charles J. Pedersen, Japonya’da liseyi tamamlayıp Amerika’ya giderek kimya okuduktan sonra sadece master derecesini alarak Amerika’da yerleşip emekli olana kadar Du Pont Şirketlerinin araştırma laboratuvarlarında çalıştı ve 1969’da emekli oldu. Hiç makale yazmazken çevrenin ısrarı ile tesadüfen bulduğu “crown etherler” üzerine1967’de yazdığı yirmi sayfalık ilk ve son makalesinden ötürü 1987’de Nobel Ödülü aldı ve 1989’da öldü. Şimdi iki soruya cevap vermek gerekir sanırım, Birincisi, Pedersen’in hfaktörü acaba kaç ve İkincisi, Japon, Norveç yoksa Amerika bilim adamımı sayılmalı? Bilim ve Nobel tarihine bakılırsa bu konuda benzer bir çok örnek görülecektir. Referanslar [1] Jorge E. Hirsh, Proc.Natl.Acad. Sci., “Türk Ulusu demezseniz, Türkiye de demezsiniz. Türkiye demezseniz, Türkiye’li de demezsiniz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de demezsiniz. Peki ne diyeceğiz tüm bunların yerine? Türk’üm diyen yüzde seksen beşi nereye koyacaksınız? Onca kültüre, uygarlığa ne ad vereceksiniz? Türkçe yazılmış onca şeyi ne yapacağız? Nece konuşacağız? Gelin Türk ulusu kalalım, Türkçe konuşalım. Bu sırada isteyen istediğini olsun, konuşsun. (Bu sözlerim, siyasal yapıyı dağıtırsak sonucun ne olacağına dair bir kaygıyı dile getirmektedir. Her yurttaş elbette, istediğini olmakta ve konuşmakta tüm temel haklar örgüsü içerisinde bütünüyle özgürdür. Bu çerçeveyi aşan bir biçimde Türkiye’nin toprağını erozyona uğratırsak geriye kalacak olanlar onu korumaya asla yetmeyecektir. Ülkemiz sömürünün, talanın alanı olacaktır.)” Bir CBT okurumuz ve meslektaşım Facebook’taki bu kısa yazıma, “Sizi yanlış tanımış olacağım ki, durum notunuza şaşırdım. Fena halde ‘Kürtlere ve türbana özgürlük’ demiyor muydunuz? Ulusalcıları kınamıyor muydunuz? İyi dileklerimle.” dedikten sonra, iki hafta önceki yazımdan aşağıdaki kısmı alıntılıyor: “Dört yol var: Özerklik verilmesi, bastırma, devlet kurmaları ve üniter bir devlette birlikte yaşama... Özerklik ülkenin tümüyle kaybının kapısıdır. Bastırmak da yol değil. Laik, demokratik sosyal bir hukuk devleti olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurtarabilmenin yolu, Kürtlere devlet kurma seçeneğinin sunulmasıdır. O bölgedeki halkın bunu isteyeceği, zayıf bir olasılıktır, ancak bu seçenekle tüm taşlar yerine oturacak, tüm maskeler düşecek, kavga bitecektir. Bu bildirim, birlikte yaşamak bilincini ve yeteneğini kazanmak bakımından yararlı olacaktır. Etnisitelerin, dinsel cemaatlerin kurallara uymak yerine özerk, yani başına buyruk kural koyma hevesleri dışlanmalıdır. Bizim görevimiz her bir birey için onurlu, özgür bir yaşamı güvence altına alan bir Cumhuriyet Ulusu kurmak ve her yurttaşı buna katılmaya çağırmak olmalıdır. Benim tüm Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına çağrım, Anayasa’nın ikinci maddesi çerçevesinde modern yetkin bir demokratik hukuk devletini elbirliğiyle kurmaya girişmektir.” Ardından şu eleştiriyi yapıyor ve retorik sorularını soruyor: “Yukarıda ki metinde ‘Kürtlere devlet kurmak seçeneğinin sunulmasıdır’ diyorsunuz. Siz bir hukukçusunuz. Devlet, siyasetçiler gibi taktik kullanarak deneme/yanılma yolu kullanabilir mi? Rejimin Hukuk temeline dayanarak davranmaz mı? Üniter devlet neden yaşamalıdır? Üniter devlet olmamızın dünya ve ülkemiz barışına etkisi nedir? Bu etkilerin temel ve tali kaynakları nelerdir? Kürtler neden dört ülkeden koparılacak toprak parçası ile yeni bir devlete kavuşmak istiyor? sorularının yanıtlarını halkın bilincine getirmek en doğrusu değil mi? Hem ayrıca devlet kurmak hakkı verilerek Kürt halkının devlet kurmak isteyip istemediğini öğrenmek yerine referandum yolu denenemez mi ? Kaldı ki böyle bir referandumun TC Devletini magazinleştireceğini benden çok daha iyi bilirsiniz. Bu ülkede bir tek Kürtler mi ezildi, sürüldü, kıyıldı, acı çekti? Değerli hocam, ben Türkiye’nin bazı aydın ve bilim adamlarına şaşıyorum. Şimdi ki Cumhuriyet Gazetesi’nin (Değerli O. Bursalı ve benzerleri dışında ) yayın politikasına şaştığım gibi! Saygı ile.” Başkaca sitemkâr ve sert sözlerine, “Sevgili Leyla Hanım, düşüncelerimi kitaplarımdan veya daha kestirmeden, bloğumdan (okcesizhayrettin.blogspot.com) yeterince okuyabilirsiniz. Yeni bir şey söylemiyorum. Ben ne isem hep o oldum. İyi akşamlar...” diyerek vedalaştım. Giderek kangrenleşen bu soruna bir “kategorik emperatif koşulsuz buyruk” olarak şu ilke önerisini yapmak istiyorum: “Kimseye kendine biçtiğinden başka bir kimlik dayatılamaz. Hiç kimse yurttaşlık dayanışmasını zayıflatacak bir siyasal talep ileri süremez. Dayanışma üstün değerler karşısında herkesin eşitliği ilkesiyle gerçekleşir ve bu değerlerin gerçekleştirilmesini amaçlar.” Böyle bir ilkenin sonuçları sanırım adalet ve barış getirebilecektir. Ulusal Egemenliğimiz Kutlu Olsun Çocuklar!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle