Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık CBT 1466/24 Nisan 2015 17 Çocukluğun Erişkinlikteki İzleri Çocukluk çağı ruhsal travmalarının beden ve ruh sağlığına yaşam boyu etkileri bu konuda en etkili değişkenlerden birini oluşturmaktadır. Prof. Dr. Vedat Şar V.K.V. Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı S inema filmlerinden çoğumuza tanıdık gelen bir anlayış vardır: Ruh hekimi kişinin “çocukluğuna iner”. Bu doğrudur ve çocukluk çağı ruhsal travmalarının yaşam boyu süren ruhsal ve bedensel etkilerini gidermede önemlidir. Ergenlik çağı öncesine rastlayan dönemdeki kronik ve yineleyici stres yaşantıları, özellikle de insan ilişkileri ve ailesel etkenlere bağlı olanlar yaşamın sonraki yıllarında ortaya çıkan stres yaşantılarından çok daha farklı ve etkili izler bırakmaktadır. Bunda çocukluğun gereksinim, algılama, ve beyin gelişimi açısından hassas bir dönem olmasından kaynaklanmaktadır. İnsan ruhu ilişkisel özellik taşır. Tüm canlılarda olduğu gibi, insan yaşamında temel içgüdü “bağlanmadır”. Anababa bakımında güvenli bağlanmanın sağlanamayışı (bu tüm iyi niyete rağmen başarılamayabilir) sonraki bir çok sorunun ana kaynağını oluşturmaktadır. Öte yandan, insan yaşamında diğer canlılara oranla en uzun süreyi kaplayan çocuk yetiştirme süreci hayvanlarda olduğunun aksine bütünüyle verili bir içgüdüden kaynaklanmamaktadır. Bu nedenle standart olmayıp çeşitliliğe açıktır. Çocuk yetiştirme tarzları binyıllar içersinde kuşaktan kuşağa devredilerek kültürel bir evrimden geçerek oluşmuştur, çeşitlilik gösterir ve toplumsal etkilere açıktır. Dünyaya yeni gelen bir bireyin tüm ruhsal potansiyelini gerçekleştirmesine izin verebilen bir yetiştirme tarzı ancak son yüzyıllarda ortaya çıkmış bir gelişmedir. Yani insanlık bir kabustan yeni uyanmaktadır. Özetle, çocukluk çağı travmaları insanlık tarihinde istisnadan çok kuraldır. Amaç yetişmekte olan bireye destek olma görevi yerine getirilirken onun sınırlarına saygı gösterilmesi (kendimizi ona yansıtmamak) ve ruhen büyümesinin amaçlanmasıdır. Yetişen birey anlamlı engellenmelerden de büyüyerek çıkar ve istenilen onu aşırı koruma altına alarak kırılgan yapmak da değildir. Buna karşın, insanoğlunun baskıdan çok özgürlükten korktuğu bilinen bir gerçektir. Özgürlüğü yönetebilmek ancak ona göre yetiştirilmiş olmakla olanaklıdır. Buna karşın, her çağda, her coğrafya ve toplumda, ya da her ailede, hatta her bireyin iç dünyasında eski çağlara ait (anakronistik) yetiştirme modlarına (fosil mod) rastlamak mümkündür. Bu durum bireysel ve toplumsal yaşamda özgürlüğün büyüme paniği yaratmasına, şiddete, ve kendini, yakınlarını, ve toplumu geriye götürmeye, küçültmeye yol açar. GÜVENLİ BAĞLANMA Bir stres yaşantısının ruhsal travmaya dönüşmesi onun zihinsel bakımdan sonuna kadar işlenemeyip yarım kalması, ortaya çıkan yeni durumun anlamlandırılamaması, ve gereken tepkinin verilememiş olmasından kaynaklanır. Özellikle insan eliyle yaratılan çocukluk çağı travmalarında buna yol açan kişi ile kurban durumundaki çocuğun güçlerinin dengesiz olması (yaş, sosyal durum, kurumsal yapı, gelenek gibi nedenlerle) böyle bir tepkiyi olanaksız hale getirebilir. Travma odaklı psikoterapi kişinin iç dünyasında yapılır. Çünkü başlangıçta dış dünyadan kaynaklanan travmatik stres artık iç dünyada bir toksik etkene dönüşüp kişiyi yaralamaya devam etmekte ve tüm yaşamını ve ilişkilerini yönetmektedir, hatta başkaları tarafından yönetilmesinde zayıf noktayı oluşturmaktadır. Travmanın öznel yanı onu tedavi etmek ve dönüştürmek için klinisyene büyük bir fırsat verir. Çocukluk çağı travmaları hemen daima insan eliyle olan, kimi zaman aile bireylerinin de yanlış tutumları ile katkıda bulundukları ya da bizzat etken oldukları, yineleyici, kronik, ve gelişimi etkileyen, çoğu zaman insan ilişkileri ile ilgili olan olaylardır. Bunu yaşayan çocuk yaşının gereği olarak ve aynı olaylarla kronik olarak karşılaşmaktan dolayı (alışma ve uyum) başından geçenlerin travmatik niteliğinin farkına bile varmayabilir, ancak bu uyum onu kısa ya da uzun vadede “hasta” eder. Bu durum kronik belirtilere neden olur: Kronik depresyon, kişilik bozukluğu, anoreksiya, bulimiya, dissosiyatif bozukluklar (çoğul kişilik), tıbbi neden bulunamayan bedensel yakınmalar, nedeni açıklanamayan intihar düşünce ve girişimleri, alkolizm, madde bağımlılığı, sigara kullanımı, psikosomatik hastalıklar, ve giderek kanser, immün, kalp dolaşım, dermatoloji, gastrointestinal, ve endokrin sistem problemleri bunlar arasında yer alabilir. Çocukluk çağı travmasına neden olan ailelerin iki türü vardır. Birincisi açıkça istismar ya da ihmal yaşantılarının olduğu aile türüdür. Çocukların hakaret ya da aşırı eleştiriye uğramaları (duygusal taciz), fiziksel ceza ve dayağa başvurulması (bedensel taciz), ya da bir aile bireyi tarafından cinsel yaklaşıma maruz kalmaları (ensest) çeşitli is RUHSAL TRAVMA tismar türlerine örnek oluştururken duygusal (sevgi göstermeme) ya da fiziksel ihmal (aç bırakılma, doktora götürülmeme) de görülebilir. Öte yandan, “görünürde normal aile” lerde travmatik yaşantılar dolaylı olarak oluşmakta ve bazen önceki nesillerden aktarılmaktadır. Bu ailelerde güvensiz bağlanma sorunlarına ve aşırı koruyucu anababa tutumlarına sık rastlanmaktadır. SAĞLIK HİZMETİ SIRASINDA OLUŞAN TRAVMALAR Bedensel hastalığın neden olduğu yaşamsal tehdit hastalanan hemen herkes için son derecede önemlidir. Her bedensel ya da ruhsal hastalık kendisi de başına gelen kişi ve yakınları için bir travma yaratabilir ve bu yönden de ek psikiyatrik tedavi gerekebilir. Öte yandan, bazı tanı ve tedavi süreçleri, gerçekten de önemli boyutta fiziksel acıya neden olabilmektedir. Özellikle çocuklarda yinelenen bu gibi tıbbi müdaheleler ruhsal travma boyutuna ulaşan kronik etkilere neden olabilmektedir. Kimi zaman fiziksel kapasitenin geçici ya da kalıcı biçimde zarar görmesi hastalanan kişide travmatik bir etki yapmakta ve uyum süreci tamamlanana kadar (kimi zaman hekime ve tedavi ekibine de yönelen) öfke, inkâr, negativizm gibi tepkilere neden olmaktadır. Çocukluk çağı ruhsal travmalarının psikolojik ve psikiyatrik sonuçları tedavi edilebilmektedir. Bu tip tedavilerde uygun teori, model, ve tekniklerin gerekli zamanda uygulanması ile etkin bir psikoterapi gerekmektedir. Sıradan tavsiyeler (stresten uzak durma, tatile çıkma vb.) etkili olmamaktadır. Örneğin, EMDR (Eye movement desensitization and reprocessing) ya da Türkçe’deki karşılığı ile Göz Hareketleri Eşliğinde Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemden Geçirme travmatik yaşantıların etkilerini giderme amacını güden bir psikoterapi protokolüdür. Bu tip çalışmalar oldukça kısa sürede ve sanılandan geniş bir etki sağlamakta ve kişiyi takıldığı noktalardan kurtararak geleceğini olumlu etkilemektedir. Kuşkusuz kişinin problemi ne kadar sınırlı ise tedavi o denli kolay ve kısa sürede olmaktadır. ETKİN TEDAVİ OLANAKLI Tıp bilimleri teknolojik atılımların katkısı ile son bir kaç on yılda önemli aşamalar kaydetmiştir. Ancak bu gelişmelerden yararlanırken, ruh sağlığı olmadan beden sağlığı olamayacağını da hatırlamamız gerekmektedir. Çocukluk çağı ruhsal travmalarının beden ve ruh sağlığına yaşam boyu etkileri bu konuda en etkili değişkenlerden birini oluşturmaktadır. Öte yandan, gerek bireyin gerekse toplumun tarihinde çözümlenmemiş ruhsal travmalar yeniden gündeme gelme eğilimi taşırlar. Bir toplumda geçerli olan çocuk yetiştirme tarzının, yani bireysel yaşamın toplumsal olayları belirlemede rol oynadığını ve daha güzel bir toplumsal gelecek için anahtar nitelik taşıdığını dikkate almak gerekmektedir. Sonuç olarak, çocukluk çağı ruhsal travmaları konusunda gelişen bilinç bireysel ve toplumsal yaşamda “makus talihin” yenilmesi için gerekli bir kritik bilgi olarak karşımıza çıkmaktadır. foli ODTÜ Fizik. Hande Sözer ODTÜ (K.K.T.C.) Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Hüsnü Emrah Ünalan ODTÜ Metalurji ve Malzeme. İlker TemizerBilkent Üniv. Makine. Mehmet Z. Baykara Bilkent Üniv.Makine. Murat Güray Kırdar Boğaziçi Üniv. Ekonomi. Müjdat Zeybel Koç Üniv. İç Hastalıkları Nurcan Tunçbağ ODTÜ Biyoloji. Özge Zihnioğluİstanbul Kültür Üniv. Uluslararası İlişkiler. Özge Kemahlıoğlu Sabancı Üniv. Siyaset Bilimi. Özgür Kütük Başkent Üniv. Tıbbi Genetik. Özlem YalçınKoç Üniv. Fizyoloji.Pınar Duygulu Şahin Bilkent Üniv. Bilgisayar Pınar Yılgör Huri Ankara Üniv. Biyomedikal. Rana Özbal Koç Üniv. Arkeoloji ve Sanat Tarihi. Recep Zan Niğde Üniv. Fizik. Rezan Demir Çakan Gebze Teknik Üniv. Kimya. Serkan Küçükşenel ODTÜ Ekonomi. Süleyman Ulusoy Zirve Üniv. Matematik. Süleyman Serdar KozatBilkent Üniv.Elektrik ve Elektronik. Şenol MutluBoğaziçi Üniv. Elektronik. Şule Erten Ela Ege Üniv. Enerji Bilim Dalı. Tahsin Çağrı ŞişmanTürk Hava Kurumu Üniv. Fizik. Tilbe Göksun Koç Üniv. Psikoloji Tülün Ergin TÜBİTAK Astrofizik. Uğur Bozkaya Atatürk Üniv. Teorik Kimya. Volkan PatoğluSabancı Üniv. MekatronikYamaç Pehlivan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Fizik. Yavuz DedeGazi Üniv. Fizikokimya RUH SAĞLIĞI OLMADAN BEDEN SAĞLIĞI OLMAZ BAGEP ÖDÜL TÖRENİ Bilim Akademisi Genç Bilim İnsanları Programı’nın (BAGEP) 2015 ödüllerinin verileceği töreni 30 Nisan 2015 Perşembe saat 16:00’da Boğaziçi Üniversitesi büyük Toplantı Salonu’nda düzenliyor. Ödülleri destekleyen bağışçılar arasında Doğuş Holding, Elginkan Vakfı, Vehbi Koç Vakfı, Eczacıbaşı Holding, Bilim Akademisi, Mehveş Demiren, Mark de Vriesİdil de Vries, Faruk Eczacıbaşı, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Nermin Öztuş yer alıyor. Kazanalar şöyle; Ali Kemal Okyay Bilkent Üniv.Elektrik ve Elektronik. Alper Uzun Koç Üniversitesi Kimya ve Biyoloji. Başak Zeynep Baysal İstanbul Üniv. Hukuk. Berna Zengin ArslanÖzyeğin Üniv. Sosyal Bilimler Fak. Can Küçük Dokuz Eylül Üniv. İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi Sistem Biyotıbbı Ebru Kaya Boğaziçi Üniv. İlköğretim Böl. Emin Karagözoğlu Bilkent Üniv. İktisat. Emine Şule Yazıcı Koç Üniv. Matematik. Esra Erdem Sabancı Üniv. Bilgisayar. Fatih KocabaşYeditepe Üniv. Genetik ve Biyomühendislik. Fatih Şen Dumlupınar Üniv. Biyokimya. Gabor Rudolf Koç Üniv. Endüstri Müh. Haluk Külah ODTÜ Elektronik. Hande Tof