22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tablo 1: Türkiye’nin Enerji Dengesi (2011) (Bin Tep) Kömür       Birincil Enerji Arzı /Tüketimi 33,925 Üretim 17,840 Üretim/T. Tüketim (%) 52.6 İthalat 15,533 Üretim/İthalat (%) 114.9 Dönüşüm 20,832 Elektrik Santralleri 16,266 Petrol Rafinerileri 0 Diğer 4,566 Nihai Kullanım 13,095 Sanayi 6,939 Ulaşım 0 Diğer 6,156 Enerjidışı kullanım 0 Toplam tüketim 33,925 Ham Petrol 20,621 2,342 11.4 17,963 13.0 20,622 0 22,228 1,606 0 0 0 0 0 20,621 Petrol Ürünleri 9,798 0 0 18,521 0 18,430 144 22,536 3,962 28,229 1,559 14,557 6,169 5,944 9,798 Doğal Hidrolik Jeotermal Gaz   Güneş, Rüzgâr 36,778 625 1.7 36,115 1.7 19,112 15,497 0 3,615 17,666 7,877 219 9,318 252 36,778 4,501 4,501 100 0 0 4,501 4,501 0 0 0 0 0 0 0 4,501 3,095 3,095 100 0 0 1,192 1,003 0 189 1,904 0 0 1,904 0 3,095 Biyoyakıt Elektrik ve Atıklar     3,661 3,661 100 0 0 115 91 0 24 3,546 0 16 3,530 0 3,661 78 0 0 392 0 15,725 18,965 0 3,240 15,805 7,366 58 8,381 0 78 Isı 0 0 0 0 0 1,216 0 0 1,216 1,216 1,216 0 0 0 0   Toplam 112,457 32,064 28.5 88,524 36.2 31,003 18,537 308 12,774 81,461 24,957 14,850 35,458 6,196 112,457 Kaynak: International Energy Agency (2014) veri tabanından hareketle oluşturuldu. Tablo 2: Sektörlerin Nihai Enerji Tüketiminin Enerji Türlerine Göre Dağılımı (%) (2011) Kömür Nihai Kullanım Sanayi Ulaşım Diğer Enerjidışı kullanım 16.1 27.8 0.0 17.4 0.0 Petrol Ürünleri 34.7 6.2 98.0 17.4 95.9 Doğal Gaz 21.7 31.6 1.5 26.3 4.1 0.0 0.0 0.0 0.0 0.0 Hidrolik Jeotermal Biyoyakıt Güneş, ve Rüzgâr Atıklar 2.3 4.4 0.0 0.0 0.0 0.1 5.4 10.0 0.0 0.0 Elektrik 19.4 29.5 0.4 23.6 0.0 Isı Toplam 1.5 4.9 0.0 0.0 0.0 100 100 100 100 100 Kaynak: International Energy Agency (2014) veri tabanından hareketle oluşturuldu. Tablo 3: Enerji İthalatının Toplam İthalat İçerisindeki Payı Enerji İthalatı (Milyar $) Toplam İthalat (Milyar $) Enerji İthalatı/Toplam İthalat (%) 2002 9.2 51.5 17.9 2003 11.6 69.3 16.7 2004 14.4 97.5 14.8 2005 21.3 116.7 18.3 2006 28.9 139.5 20.7 2007 33.9 170.1 19.9 2008 48.3 201.9 23.9 2009 29.9 140.9 21.2 2010 38.5 185.5 20.8 2011 54.1 240.8 22.5 2012 60.0 235.0 25.5 bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilmesi giderek daha fazla önem kazanıyor. • Türkiye elektrik üretiminde ithalata dayalı doğalgaz ve taşkömürü yerine, yenilenebilir enerji kaynakları başta olmak üzere, yerli enerji kaynaklarının harekete geçirilerek enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerekiyor. • Burada sıkça dile getirildiği üzere, Türkiye’nin enerji kaynaklarının yetersiz olduğu, bu nedenle ithalata dayalı bir enerji politikasının zorunlu olduğu şeklindeki teslimiyetçi (yanlış) savın olumsuz etkilerine değinmek gerekiyor. Bilimsel hiçbir delile dayanmayan bu yaklaşım sonucunda arama faaliyetleri (petrol, doğalgaz ve kömür) etkin bir biçimde sürdürülememekte, potansiyel enerji kaynaklarımızın kullanımı engellenmektedir. • Ülkemizde enerji sektöründe potansiyellerin ortaya konması için enerji envanterinin çıkarılması ertelenemez, acil bir noktaya gelmiştir. Bu çerçevede enerji envanteri il düzeyinde ele alınarak, tüm illerin enerji potansiyellerinin ortaya çıkarılması gerekiyor. • Türkiye ekonomisi 1950’li yıllardan itibaren karayollarına dayalı bir ulaşım ağına ağırlık vermiş, 1930’lu yıllarda son derece başarılı olan “şimendifer” politikasından vazgeçmiştir. Türkiye’nin petrolde dışa bağımlı olduğu göz önüne alınırsa, yeniden demiryollarına ağırlık veren bir ulaştırma politikasının önemini belirtmek gerekiyor. Zira Türkiye’de petrol ürünlerinin %52’si ulaşım sektöründe kullanılmakta bu da artan ithalatı gündeme getirmektedir. • Son yıllarda giderek birer doğa katliamına dönüşen HES yatırımları başta olmak üzere, tüm enerji yatırımlarında çevresel etkileri gözeten bir enerji politikasını hayata geçirmek gerekiyor. Kaynak: TÜİK veri tabanından hareketle oluşturuldu. enerji arz güvenliği söz konusu olduğunda, salt özel kesimin teşvikine dayalı bir enerji politikasının yetersiz olduğunu belirtmek gerekiyor. Bu bağlamda devletin üretici bir aktör olarak enerji yatırımlarına girmesi gerekiyor. Bunun için neoliberal saplantılardan uzak, yeni bir yatırım politikasının önemini ısrarla vurgulamak gerekiyor. • Makroekonomik planlamanın bir bileşeni olarak enerji sektörünün geleceğini de planlamak gerekiyor. Başka bir ifadeyle, enerji gibi ülkenin güvenliği ile yakından ilintili bir sektörün geleceğini özel kesimin yatırım davranışlarına ve piyasasının inisiyatifine bırakmak önemli riskler içeriyor. Enerji sektörünün geleceği planlanarak üretimden tüketime Sonuç olarak, Türkiye ekonomisinde birincil enerji tüketimi yıllar itibariyle hızla artarken bu enerjinin yerli üretimle karşılanma oranının düştüğü görülüyor. Türkiye’nin 2012 yılında enerji hammaddeleri ithalatına ödediği 60,1 milyar dolar göz önüne alındığında, bu değer tüm ithalat tutarının %25.5’üne karşılık geliyor. Son dönemlerde izlenen politikaların sürdürülmesi halinde; birincil enerji tüketiminde % 70’ler düzeyinde olan dışa bağımlığın daha da artacağını belirtmek gerekiyor. Bu bağlamda enerji ithalatını ikame edecek yeni bir enerji politikasının önemini ısrarla belirtmek gerekiyor. Yeni ilaçlar Down Sendromunda değişim yaratabilir Son dönemlerin çığır açıcı buluşları kromozomlarla ilintili bu bozukluğa çözüm getirebilecek farmakolojik yöntemlerin geliştirilmesine olanak tanıyabilir B ugüne dek yaygın görüş Down sendromuyla dünyaya gelen kişilerdeki gelişimsel gecikmenin onulmaz bir durum olduğu yönündeydi, ama artık değil. Son birkaç yılda yapılan çeşitli laboratuvar çalışmaları beyinde işlev dışı kalmış kimi kimyasal yolakların ilaçla onarılabileceğini ortaya koyuyor. Şimdi Johns Hopkins Üniversitesi genbilim uzmanlarından Roger Reeves de Down sendromunun en temel eksikliklerinden olan öğrenme ve bellekle ilgili işlevleri düzeltebilecek yeni bir ilacı rastlantı sonucu bulmuş olabilir. Down sendromu dünya çapında yılda yaklaşık 1000 doğumdan bir tanesinde tanık olunan bir durum. Bu durum 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması ve kromozomun içerdiği 300500 arasında genin her birinin diğerine göre daha çok okunması sonucunda ortaya çıkıyor. Down Sendromu Araştırma ve Sağaltım Vakfı yetkililerinden Michael Harpold, “2004 gibi yakın bir geçmişe bile uzanacak olursanız, araştırmacıların bu gelişimsel bo zuklukla bağlantılı düzenekler konusunda pek bir bilgiye sahip olmadıklarını görürsünüz,” diyor. Ne var ki, artık tümden farklı bir durum söz konusu. Reeves, son altı yedi yıldır bu konuda çığır açıcı birtakım gelişmeler kaydedildiğineDown sendromunun nörokimyasını anlamak söz konusu olduğunda ‘çığır açıcı gelişme’ deyiminin kesinlikle abartılı olmadığına dikkat çekiyor. Reeves ve arkadaşları Down sendromuna özgü nitelikleri taşımak üzere üretilmiş farelerin beyincik boyutunu eski durumuna getirmeye çalışıyorlardı. Beyincik beynin alt kesiminde yer alan ve motor işlevleri, motor öğrenme ve dengeyi denetleyen bir organdır. Down sendromlu kişilerde ve Down sendromlu örnek farelerde beyinciğin normal boyuttan yaklaşık yüzde 40 daha küçük olduğu görülüyor. Reeves ve arkadaşları beyinciği normal boyutlarına getirmek suretiyle Down sendromlu bir beyinde anomalilere yol açan süreçlerle ilgili daha net bir görüntü elde etmeyi umuyorlardı. Ekip yeni doğmuş Down sendromlu farelere önemli bir sinirsel gelişim yolağını devinime geçiren ve beyincik gelişiminin yanı sıra başka işlevleri de düzenleyen bir kimyasal enjekte etti. Reeves, “Beyinciği onarmış olmamıza gerçekte hiç şaşırmadık, çünkü amaçlanan zaten buydu,” diyor. Ne var ki, işlemin uygulanmasından üç ay sonra beyincikleri onarılan farelerin su labirentinde yollarını bulabil meleri beynin bir başka bölgesi olan hipokampus tarafından denetlendiğine inanılan öğrenme ve bellekle ilintili bir işlevi yerine getirmeyi öğrenmeleri Reeves ve arkadaşları için hiç beklenmedik bir durumdu. Araştırmacılar hipokampusu ayırdında olmadan mı onardıkları, yoksa beyincikle öğrenme ve bellek arasındaki ilintinin sanıldığından daha mı yakın olduğu konusunda henüz kesin bir bilgiye sahip değiller. Gerçekten de, Down sendromuna çözüm getirme amacıyla sürdürülmekte olan diğer çalışmalar hipokampus bölgesini hedef alırken, bu belli kimyasal yolağı hedef alan hiç bir çalışma yok. Reeves’in Science Translational Medicine adlı dergide yayımlanan araştırması Down sendromluların çok daha bağımsız bir yaşam sürdürmelerine olanak tanıyabilecek farmakolojik bir sağaltım yöntemine işaret ediyor olabilir. Reeves, “Down sendromlu insanların öğrenme ve bellekle ilgili yeteneklerinde belirgin bir gelişme sağlanabileceği aklımın ucumdan bile geçirmediğim bir olasılıktı. Oysa şimdi oyunun kuralları değişti ve bu olasılık artık bir gerçekliğe dönüşüyor,” diyor. (RU, Scientific American Online/ 1 Mart 2014) CBT 1432 9 /29 Ağustos 2014 ENERJİ POLİTİKALARI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle