24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap sahip bir lazer ışınının Raman Saçılmasını önemli ölçüde güçlendirdiğini ve lazerimsi bir biçime dönüştürdüğünü keşfetmişlerdi. Raman Lazer olarak bilinen bu yöntemle, uzak mesafelerden de tespit edilebilen çok daha parlak bir sinyal çıkıyor örnekten. TU Viyana araştırmacıları iki yıl önce bu etkiden patlayıcı maddeleri tanımak için yararlanan bir sistem tasarlamışlardı. Hokr ile çalışan ekip şimdi bu sistemi uzaktan kumanda için kullanarak, özel bir lazerle kimyasala benzer çeşitli beyaz tozları ışınladı. Mesela 400 m uzaklıktan baryum sülfat, sodyum nitrat, potasyum nitrat ve amonyum nitrat birbirinden kesin bir şekilde ayırt edilmiş. Sistem iyileştirildiği zaman bu tür maddeler bir kilometre uzaklıktan tespit edilebilecek. Darwin, Tanrı ve Yaşamın Anlamı Evrim kuramı bildiğimiz herşeyi nasıl altüst etti? Dünyamızın uydusu büyüklüğündeki gökcisimlerinin kaderi şu şekilde belirlenmişti: Bunlar en başından itibaren sıcaklıklarını hızla kaybederek çekirdeklerine kadar soğurlar. Kütleleri sıcaklığı içlerinde tutmaya veya üretmeye yeterli olmuyor. Bu yüzden Ay’ın tamamen sertleşmiş ve soğuk bir Uydumuz hiç de soğuk değilmiş Kutup ayısının bakımından sorumlu veteriner 28 yaşındaki ayıyı, karaciğer yetmezliği ve kronik artrit yüzünden acı çektiği için uyutmak zorunda kalmış. Wang, 1986 yılında türünün Afrika’da korunması için bir değişim programı çerçevesinde Japonya’dan, Johannesburg’a getirilmişti. Eşi GeeBee’nin ocak ayında ölmesinden sonra Wang, Afrika kıtasındaki son kutup ayısı örneği olarak kalmıştı. Johannesburg Hayvanat Bahçesi sözcüsü Jenny Moodley, bundan sonra kutup ayısı ithal etmeyeceklerini açıkladı. Wang olarak isimlendirilen kutup ayısı ait olmadığı bir kıtada yaşayan son örnekti. Johannesburg hayvanat bahçesi Wang’ın ölümü nedeniyle yasta. Afrika’nın son kutup ayısı öldü Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com CBT 14327 / 29 Ağustos 2014 gökcismi olduğu sanılıyordu, diyor Japon uzay ajansı JAXA’dan Junichi Haruyama. “Bu yüzden de Ay’daki tüm volkanik etkinliklerin son bulduğunu düşünüyorduk.” Oysa Japon Ay sondası, Çin’in Chang’e1 sondası ve Ay’ın etrafında dönen diğer uzay sondalarının yardımlarıyla gerçekleştirilen son ölçümler, bu tahminlerin doğru olmadığını gösterdi. Çin Yerbilimleri Üniversitesi’nden Yuji Harada ve ekibi uyduların pozisyon verilerini ve gravite ölçümlerini değerlendirdi. Nasıl Ay’ın çekim kuvveti dünyada gelgit olaylarına neden oluyor ve kayaları biçimlendiriyorsa, dünyamızın yerçekimi de minik ve düzenli olarak tekrarlanan değişimlere neden oluyor. Özellikle de Apollo misyonlarından Ay’ın içinde demir içerikli bir çekirdeğin ve kayadan oluşan bir mantonun bulunduğu biliniyor. Fakat bugüne kadar her ikisinin de soğuk ve katılaşmış olduğu kabul ediliyordu. Son araştırma verileri Ay mantosunun en alt kısmının sadece kızgın değil, aynı zamanda erimiş durumda olabileceğini de gösterdi. Çünkü ancak kayayı biçimlendiren yumuşak bir tabakanın varlığıyla Ay’da ölçülmüş olan “deformasyonlar” açıklanabilir. İlk kez Ay’ın en derin kısmının yumuşak olması gerektiğini gösteren bir kanıt söz konusu ve jeolojik açıdan ölü olan Ay görüşü de doğru değil (Nature Geoscience). Yaz mevsimindeki aşırı sıcak dönemler son on yıldır gitgide artıyor. Bunların bir kısmı küresel ısınmayla açıklanabiliyor ama bu dönemlerin aşırılığını ve uzunluğunu bu şekilde açıklamak pek mümkün değil. Fosil yakıt kullanımına bağlı karbondioksit emisyonları elbette ki atmosferi ısıtıyorlar, fakat Avrupa ve ABD gibi yerlerde uzun süre devam eden aşırı sıcak dönemlerin artışı bize pek orantılı görünmemişti. İklimbilimciler bu yüzden başka bir mekanizmanın da etkili olduğunu tahmin etmişlerdi. Orta enlemlerdeki küresel hava hareketinin Aşırı sıcakların sorumlusu dev dalgalar Steve StewartWilliamsSay Kitap Hem evrime inan hem de Tanrı’ya.. Bu iki konu birbiriyle zıt iki dünyayı anlatır gerçi, ama mükemmel bilimciler var ve bunlar aynı zamanda her ikisini de kabul ediyorlar.. “Doğal bir evrim sürecinin son ürünleri olmamız, insanlar olarak kendimiz hakkında keşfettiğimiz en köklü bilgidir.” Peki Darwin’in evrim kuramı evreni ve ve canlıları tanrının yarattığı görüşünü çürütmez mi.. Şüphesiz ki; zaten yazar da “Darwinci bilimin nihai bir amaç ve ahlaki bir yapıdan yoksun bir Tanrı’sız evren görüşünü desteklediği” kanaatinde. Ama insanlığın kurduğu ve yarattığı bir dünya da var. Bu toplumsal dünyada insanoğlunun hem amacı hem de ahlaki hükümleri ve yapıları var. Bizim dışımızda bir biyolojik hayat ile insanoğlunun kurduğu ayrı bir biyolojik toplumsal hayatlar var. İkisi yanyana yaşıyor. Evrim bize ahlaki olarak doğru ve yanlışı göstermiyor, yaşamın bir amacı olduğunu ve iyinin ne kötünün ne olduğunu da söylemiyor (varlıkların neslini sürdürmesi ve hayatta kalma mücedelesi dışında). Ama insanoğlunun kurduğu toplumsal düzen ve hayatın bu konuda görüşleri var.. Her ne kadar onun yasalarına tabi bir biyolojik yaşamı ve genetik karakterinden kaynaklanan “evrimsel yaşam mücadelesi varsa da, evrimin doğal akışına göre bir hayat sürmüyor insan toplumu.. Kurduğu dinsel kurumlar, derin inançları var. Peki, evet evrim doğru, ama toplumsal kurallara ve inançlara da inanıyorsanız, bunları nasıl birleştireceksiniz. Bu konuda derin veya yüzeysel bir çelişkiniz varsa size göre bir kitap.. Ayrıca, psikoloji, felsefe, sosyoloji ve çeşitli bilimlerden de yararlanarak, yazar, evrim ile yaşamı bir arada alarak yoğuruyor.. hem inanarak hem de evrimin doğruluğunu kabul ederek yaşayan milyonlar var. Üstelik bunların bir kısmı da evrime inanan mükemmel bilimciler. Yazar “dünyanın Darwin’den sonra da anlamlı, harika ve ahlaklı bir bir olarak kalacağını itinalı ve eğlenceli bir dille anlatıyor” yazar. Hem evrimi öğreniyorsunuz hem de yaşamla evrimin birlikteliğini.. İyi bir kitap.. Çeviren İbrahim Hoca. Demokrasi Savaşçıları Olarak Marx ve Engels August H. Nimtz, Çeviren Can Saday, Yordam Kitap “Mücadele”, Karl Marx’ın hayatında düşüncelerinde ve yazdığı kitaplarda ana temadır veya yaşama, düşünme ve yazma serüveninin odak noktasında durur. Bir “itiraf” oyununda kızı Jenny’nin sorularına verdiği yanıtlarda da bunu görürsünüz: • Başlıca özelliğiniz? Tek bir amaca sahip olmak. • Sizce mutluluk nedir? Savaşmak.. • Sefalet nedir? Teslim olmak. Engels de ölümü üzerine yaptığı konuşmada şöyle demişti: Marx herşeyden önce bir devrimciydi.. Kavga, onun özüydü. Ve pek az kimsenin rakip olabileceği bir tutku, azim ve başarıyla dövüştü..” Hem Engels hem Marx, aynı zamanda birer demokrasi savaşçılarıydı ve demokratik bir ortamın nasıl gerçekleşebileceği konusunda hem bir program ortaya koymaya çalıştılar hem de bunun için mücadele ettiler. Mesela şu soruya yanıt aradılar: “ Otoriter Prusya rejiminden demokratik düzene nasıl geçilecekti ve böyle bir dönüşüme kim veya toplumun hangi kesimi önderlik edecekti?” Katıldıkları devrimci mücadelenin sonuçlarından, Marx ve Engels, demokrasinin geliştirilmesi konusunda dersler çıkardılar. Yazar, demokrasi mücadelesinin geliştirilmesi ve ilerletilmesinde tümüyle Marx ve Engels’in başarılarına inanıyor. “Kitapta bu iki büyük devrimcinin köylülük ile ilgili siyasi tutumları, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkına verdikleri önem, kadınlığın eşitliği için mücedeleleri” de var. Yazarın tezi ve iddiası: “Marx ve Engels, insanlığın kadim demokrasi mücedelesinde belirleyici sıçrama dönemi olan 19. yüzyılda demokratik hareketin başkahramanlarıdır.. 18481849 devrimci ayaklanmalarına aktif şekilde katılmaları, demokrasi kavgasındaki etkilerini güçlendiren dersler ve sonuçlar çıkarmalarına imkân verdi... Sosyalizm mücadelesi verirken, demokratik mücedeleyi ilerletmek tümüyle Marx ve Engels’in başarısıdır..” Yeni bir bakış açısı, Mark ve Engels’i anlamak ve okumanın yeni bir biçimini yolunu öneriyor bize kitap... belki de bu kitabı okumanın en iyi zamanı.. önemli bir kısmı dünyamızı dolaşan dalgalar şeklini (Rossby dalgaları) alıyor. Bu dalgalar kuzeye doğru ilerlediklerinde tropikal bölgelerdeki sıcak havayı soğurarak, Avrupa, Rusya ve ABD’ye taşıyor. Güneye doğru salındıkları zamansa Arktik bölgedeki soğuk hava tropikal bölgelere taşınıyor. Rossby dalgalarının son 30 yıl içindeki yaz mevsimlerinde ne şekilde geliştikleri kontrol edilmiş. Bu şekilde bu dalgalardan bazılarının uç hava koşullarında sıkışıp kaldıkları ve yukarı doğru salındıkları ortaya çıkmış. Bunun arkasında, dalgaları orta enlemlerde tutarak, güçlendiren bir rezonans mekanizması gizli diyor Alman araştırmacı Stefan Rahmstorf. Değerlendirmeler, atmosferdeki belli başlı rezonans koşullarında alışılmışın dışında yavaş hareket eden farklı güçlerde dalgalar oluştuğunu ve bunların uç hava koşullarına neden olduklarını göstermiş. Araştırmadan çıkan en önemli sonuçsa, bu tür rezonans olaylarının artmış olmasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle