24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@Gmail.com) BİLİM TARİHİ TÜİK’in her yıl duyurduğu Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın “kendisi” enformasyon ya da bilgi üretme(ye yardımcı olmak) yerine “verisini üretip görevini yerine getirmiş” olmanın rahatlığını sergiliyor. Cumhuriyet ve elektrik Cumhuriyet yönetimi, Türkiyenin elektriklendirilmesini varlığının ve gelişiminin temel zorunluluklarından biri olarak görüyordu. Cumhuriyetin henüz üçüncü yılında İstanbul Boğazı’ndan iki elektrik kablosunun geçirilmesi de ülkeyi elektriklendirme hedeflerinin bir bölümünü oluşturuyordu. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com “Ara Eleman” Olarak Veri TÜİK 2014 yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nı geçtiğimiz hafta içinde yayımladı. Sloganlar şöyle : Internet kullanan bireyler %53.8 Internet erişimi olan hane oranı %60.2 Internet en çok evde kullanılıyor (%79.1) Internet en çok sosyal medyaya erişim için kullanılıyor (%78.8) Internet kullananların yarısı edevlet hizmetleri alıyor Internet üzerinden eticaret %24.1’den %30.8’e yükseldi. TÜİK’in web sitesinde 2005’ten günümüze kadar her yıl yapılan bu araştırma raporlarına erişmek mümkün. Ama sıkıntılı. Çünkü bu raporların sunum şekli ve içeriği hiç de kullanıcı dostu değil. Genelde araştırmalar bir özet sayfa ile ilgili tablolardan oluşuyor. “İndir” opsiyonu seçildiğinde tüm bu tabloları ve raporu indirmek mümkün. Yakın zamana dek indirilen sıkıştırılmış dosyanın içinde bu tablolar ayrı ayrı yer alıyordu, şimdi bunlar tek bir dosyanın içinde farklı klasörler şekline getirilmiş. Veri enformasyon bilgi üçgeninde; neyin veri neyin enformasyon neyin bilgi olduğu, bakış açısına, kullanım amacına vb. göre değişebilir. Yani aynı bilgi kırıntısı birisi için veri iken bir başkası için enformasyon ya da bilgi kıvamında olabilir. TÜİK’in sitesinde bu farklılığı görmek olası. Belli ki TÜİK için tablolarda yer alan sonuçlar “bilgi”dir. Hanelerde bireylerle anketler yapılmış, bu sonuçlar derlenmiş, bir araya getirilmiş ve o tablolardaki sonuçlar üretilmiş. Ve görev tamamlanmış. Bu raporlardan istifade edecek olanlar içinse iş daha yeni başlamaktadır ve raporlardaki değerler ancak birer veridir. Yukarıdaki sloganlardan birini ele alalım. Örneğin en çok sosyal medya kullanılıyor olması. Bu veri bize kendi başına çok az şey söylemektedir. Örneğin önceki yıllara göre kullanım amacı kategorisinde bir değişim var mıydı? Yoksa sosyal medya hep başta mıydı? Öyleyse 2014’te %78.8 olan kullanım oranı önceki yıllarda nasıldı? Bu tür soruların cevaplarını bulmak isterseniz, web sitesindeki tüm yıllara ait raporları indirip, sonra da ilgili tabloları yanyana getirip, kendiniz yıllara göre kullanım amacı tablosu oluşturmanız gerekir (Bu yılki raporda bu tür tek bir grafik Temel Göstergeler adıyla var) Bu bile bilgi değildir; ancak enformasyondur. Bilgi ise örneğin bu tür kıyaslamalı tablolara bakıp, oradaki gelişim ve değişime göre konuyla ilgili etkili kararlar verip bunları hayata geçirmekle ortaya çıkar. Örneğin bu tür tablolar ebeveynlere, kamu kurumlarına, öğretmenlere ne söylüyor, ne yapmalı vb. gibi (Rapor, bu anlamda bilgi önerileri de sunmalıdır). Belki de bu tür kıyaslamalı tabloları oluşturmak TÜİK’in değil de başka bir devlet kurumunun görevidir. Malum bir organizasyondan (devlet, şirket vb) işlerin yavaşlamasını istiyorsanız süreçleri olabildiğince alt süreçlere ayırın ve her birini başka bir kişi ya da birimin sorumluluğuna verin. Bu tespit sadece Türkiye için değil pek çok ülkedeki kamu süreçlerinin temel bir özelliğidir ve yıllardır bunların dijitalleştirilmesi anlamına gelen edevlet olgusuna Birleşmiş Milletler’den devletlere, şirketlere kadar geniş bir çevre tarafından destek verilmesi biraz da bu verimsizliği ortadan kaldırmak içindir. Türkiye’nin bilgi toplumu olması yolundaki temel göstergeleri sunan bu çalışmaların “bilgi toplumu ruhunu” daha yakalamış, eleştirel ve profesyonel bir şekilde “derlenip sunulması”, geride yapılmış işin, verilmiş emeğin layıkıyla taktir edilmesini de sağlayacaktır. Sadece veri ve enformasyon üreterek bilgi toplumu olmada ileri gidemeyiz. Ü CBT 1432 12/ 29 Ağustos 2014 lkemizde elektrik eğitiminin ve pratiğinin dikten sonra, uygulamayı yüklenmiş olan şirket, güvererken dönemlerindeki gelişimine önemli kat tesi kablonun çözülmesini yönetecek çeşitli görevlileri kılarda bulunmuş olan ilk elektrik mühendis rahatça kullanacak büyüklükte bir gemiye kablo dolerimizden Mehmet Refik Fenmen, Türkiye’nin Elekt labını yerleştirmeye karar verdi. Bu ameliyatı yapmak rikifikasyonu (1935) adlı kitabında şunları söylüyordu: için Şirketi Hayriye’nin araba vapuru seçildi. Bundan “Memleketimizde elektrik tatbikatının tarihi kısaca başka, gemiyi akıntıya ters yönde çekmeye yetenekli şöyle yazılabilir: kuvvetli bir römorkörün yardımını sağlamak da gerekti. 1 Şahsi saltanat devrinde elektrik tatbikatı yasak Vapur kaptanları ile kablo yerleştirmekle görevli müedilmişti. hendisler arasında yapılan bir toplantıda alınan karara 2 Meşrutiyet devrinde, ekseriyeti ecnebi sermayesi bağlı olarak, kablo yerleştirme ameliyatı, Boğaz’da geliş ve bazı belediyeler tarafından vücuda getirilen mahalli gidişin asgari düzeyde ve akıntıların da nispeten hafif tesisat ve dünyanın hiçbir tarafında görülmeyen yüksek olduğu bir vakitte, Güneş’in doğuşu sırasında icra edilfiyatlarla enerji satışı yapılıyordu. miştir. 3 Cumhuriyet devrinde, bir taraftan elektrik tariVapurlar, ön direklerine kablo yerleştiren gemilere felerinin ucuzlatılmasına çalışılmakla beraber, diğer ta mahsus sancakları çekmişlerdi. Boğaz’dan geçmek isteraftan asri tekniğin ve ekonomi kaidelerinin gösterdiği yecek gemileri de gerektiğinde durdurmak için sahillere yollardan gidilerek metodik ve ciddi bir surette memle işaretçi memurlar koyulmuştur. Daha önce geceleyin ketin elektrifikasyonuna başlanmıştır.” kablonun ucu, Arnavutköy’de bu iş için kazılan kanala İstanbul’da geniş ölçekli ilk elektrik kullanımı, 16 sağlam biçimde bağlanmıştı. Ağustos 1913 tarihinde Tünel ile Şişli arasında işlemeBoğaz’a iki kablo hattı çekilmiş olup Anadolu taraye başlayan tramvay hattında olmuştu. Bu tramvayın fındaki köylerin mevcut ihtiyaçları için bunların yalnız çalışması için gerekli elektrik, Kabataş’ta yapılmış olan bir tanesi bile yeterlidir. Her biri 2500 metre uzunlubir elektrik fabrikasından sağlanıyordu. İstanbul’un ğunda olan bu kabloların imali, İstanbul Havagazı ve Avrupa yakasının aydınlatmada, iletişimde (telgraf, Elektrik ve Teşebbüsatı Sanayi Türk Anonim Şirketi telefon ve radyo) ve ulaşımda ihtiyaç duyduğu elekt tarafından Fransa’da Geumont Kablo Fabrikası’na verik, daha sonra Haliç’te kurulan ve 1914’te faaliyete rilmişti. geçen Silahtarağa Termik Arnavutköy’ü Vaniköy’e Santralı’ndan sağlanmaya başbağlayan birinci kablo işte bu landı. Cumhuriyet yöneticişekilde 16 Mayıs 1926 tarihinde leri, elektrik kullanımını yayyerleştirildi. Şimal (Kuzey) Kabgınlaştırmak amacıyla 1926’da losu denilen ikinci kablo, aynı Silahtarağa Santralı’nın üretkoşullar dahilinde 29 Mayıs 1926 tiği elektrikten Üsküdar ve tarihinde Rumelihisarı Mezarlığı Kadıköy bölgelerinin de yaile Kandilli Burnu arasına konulrarlanması için Boğaz’dan bir Boğaz’a yüksek gerilim kablolarının döşenmesi du. Bu kablonun uzunluğu 1000 yüksek gerilim hattı geçirmeye metredir. Şimdi Kadıköy şebekesi karar verdiler. Kızıltoprak’a ve Moda ile Kuşdili Ameli Elektrik dergisi, Boğaz’dan elektrik kablo arasındaki (Sen Jozef) mektebine kadar uzanmaktadır. larının geçirilmesi uygulamasını okurlarına (bugünkü Arnavutköy’de ve Rumelihisarı’nda elektrik merkezdilimize dönüştürülmüş ve biraz kısaltılmış olarak) şu leri inşa edilmiş ve Silahtarağa Fabrikasının ürettiği şekilde anlatmaktadır : elektrik Boğaz’ı geçerek ışığı ve elektrik kuvvetini eski “...Üsküdar ve Kadıköy’e ve sair mahallere ışık ve Kadıköy’e ilk defa olarak neşreylemekte bulunmuştur. elektrik kuvveti verilmesi için Silahtarağa Fabrikası’nın Bu makine yalnız başına en kuvvetli yüklenmeürettiği elektriği almak ve Boğaz’ın iki sahilini birbirine lerde bile gerek Rumeli ve gerek Anadolu tarafı için uzun ve sağlam kablolarla birbirine bağlamak lazım gel şehre lazım olan bütün elektriği vermeye kabiliyetlidir. miştir ki, işte bilhassa bunlar muhterem okuyucularımız Boğaz’ın iki tarafındaki tramvayları, fabrikaları, değirtarafından önemli ve ilgi uyandırıcı safhalardır. menleri çalıştırabilir. Rumeli ve Anadolu sahillerinin birbirine bağlanŞehrin Anadolu kısmı, bugüne kadar mahrum olması, tahmin edileceği gibi, ancak elektrik iletimi ko duğu enerji kaynağı sayesinde bundan sonra sanayiye nusunda sağlanan en son fenni gelişmeler sayesinde ya sahip olacak ve Rumeli kısmı gibi iktisadi bakımdan gepılabilmiştir. 60 milimetre çapında ve 28.000 kilogram lişecektir. Bir kutunun kulaklarımıza nakledeceği lâtif ağırlığındaki bu kalın kablo, 2.5 metre uzunluğunda ve sadaları dinleyebileceğiz....”. 2 metre eninde bir dolap üzerine sarılmıştır. Boğaz’ın *** gayet kuvvetli akıntıları, kablonun yerleştirilmesine Bu yazı, Ameli Elektrik dergisinin Mart 1927 tarihli mahsus vapurların hem doğru bir hat izleyememeleri, 16. sayısında yayımlanan, “Yüksek tevettürlü (gerilimhem kablonun çözülmesine yetecek büyüklükte olma li) elektrik kablolarının Boğaziçi’nden geçirilmesi” başmaları, hem de kablonun Boğaz’ın tabanına yerleştiril lıklı makaleden alınmıştır. İstanbul Elektrik ve Trammesine uygun olmamaları yüzünden kablonun yerleşti vay Şirketi tarafından çıkarılan ve Cumhuriyet dönerilmesi işlemi büyük zorluklar gösteriyordu. minin ilk elektrik dergisi olan Ameli Elektrik dergisi, Akıntıların yönleri ve kuvvetleri epeyce incelen 19241928 yılları arasında 59 sayı yayımlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle