Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Tropikal fırtınalar kutuplara doğru kayıyor lar aynı çukurda hayvan kemikleri de buldu. İ l k göçmen lerin ve günümüzdeki yerlilerin farklı kafatası yapıları nedeniyle farklı gruplarla ilgili teori hep akılları kurcalıyordu. Bu yüzden de çift kıtanın ilk sakinleriyle günümüzdeki yerli halkın, dünyanın farklı bölgelerine ait olduğuna dayanan bir teori ortaya atılmıştı. Ancak yeni DNA analizi, insanların Asya’dan ilk önce bundan 18.00026.000 yıl önce Bering ve Sibirya arasındaki kara köprüsüne ve Alaska’ya yerleştiklerini ve daha sonraları güneye yayıldıklarını destekliyor. Kızın kalıtımı, günümüzdeki Amerikan yerlilerin kalıtımıyla benzerlikler gösteriyor. olan kırmızı lekenin genişliği son yıllarda önemli ölçüde küçüldü.” 19.yy’a ait ilk tahminlere göre çapı 41.000 kilometreydi. 1979 ve 1980 yıllarında gezegenin yakınından uçan Voyager sondaları lekenin sadece 23.335 kilometre genişliğinde olduğunu ortaya koymuştu. NASA’nın uzay teleskopu Hubble’ın son görüntüleri ise küçülmenin devam ettiğini kanıtlıyor: Kırmızı lekenin çapı sadece 16.500 kilometre. Bu şimdiye dek ölçtüğümüz en küçük çap diyor Goddard Uzay Uçuşları Merkezi’nden Amy Simon. Veriler astronomları bir bilmeceyle karşı karşıya bıraktı. Antisiklonun devinirlik kaybı hakkında sadece tahminlerde bulunabiliyor. “Son gözlemler, küçük girdapların fırtınalarla kaynaştığını gösteriyor” diyor Simon. Astronomlar, bu rüzgâr akımlarıyla yaşanan etkileşimlerin, gözlemlenen değişimlerle ilgili olabileceğini düşünüyor. lunduğu iddia edilen kemikler ikinci Dünya savaşında kaybolmuş. Argentinozor’un ağırlığı da ilk önce 100 ton olarak açıklanmıştı. Fakat bu sayı daha sonra 30 ton kadar aşağı çekildi. Tropikal kasırgalar Ekvatordan git gide uzaklaşıyor. Kasırgalar son 30 yılda ortalama her on yılda bir 50 km kadar kutuplara doğru hareket etti, diyor Amerikan Hava ve Oşinografi Dairesi’nden (NOAA) yetkililer Nature dergisinde. Buna göre kuzey yarımkürede fırtınalar ortalama 53 km Kuzey Kutbu yönüne doğru, güney yarımkürede ise 62 km Güney Kutbuna doğru ilerlemiş. Pasifikte ve güney Hint Okyanusunda bu eğilim çok belirginken, Atlantik’te böyle bir şey söz konusu değil. Hatta kuzey Hint Okyanusunda az sayıda kasırga ekvatora doğru ilerlemiş. Bugüne kadar kasırgalardan korunmuş olan birçok bölgede gelecekte sık sık kasırga yaşanacak diyor araştırmacılar. Fakat öte yandan da Ekvator boyunca uzanan büyük bir bölgede bu tür doğal afetler görülmeyecek. Bunun olumsuz Bataklık kaplumbağası Pelomedusa subrufa’da bugüne dek bilinmeyen tür çeşitliliği saptandı. Genetik incelemeler sonucunda bu kaplumbağada en az 10 farklı türün barındığı bulundu. Bu kaplumbağalar Afrika ve Arap Yarımadası’nda yaşıyor. Oysa bugüne kadar Pelomedusa subrufa’nın tüm Afrika ve Arap bölgesinde yaygın olan Çok fazla türleşme de tehdit oluşturabiliyor Tüm zamanların en büyük canlıları tek tür olduğu sanılıyordu. Bu türleşme kaplumbağayla ilgili tehdit tahminini de değiştirdi. Söz konusu bataklık kaplumbağası otuz santim kadar büyüyor ve küçük durgun sularda yaşıyor. Yıllar boyu kuraklık evrelerine karşı direnebilen kaplumbağa bu koşullarda kendisini toprağa gömüyor. İncelemeler çok sayıda türün bulunduğunu ama her türün dağılım alanının çok daha küçük olduğunu göstermiş. Arap Yarımadasının güneybatısında yaşayan ve yeni belirlenen türlerden biri örneğin su kıtlığı yüzünden tehlikede diyor uzmanlar. tarafı ise, bazı bölgelerde su kıtlığı çekilebileceği. Bu araştırma, tropikal iklim bölgelerinin kutuplara doğru yayıldığını açıklayan gözlemlerle örtüşmekte. Birçok bilim insanı bu gelişmenin sera gazları, ozon tabakasının incelmesi ve hava kirliliği gibi iklim değişimi faktörleriyle ilişkili olduğunu düşünüyor. Ayrıca farklı yüksekliklerdeki hava tabakaları arasındaki basınç dengesini sağlayan özel rüzgârların, kasırgalar üzerinde önemli etkileri olduğu sanılıyor. Yüksek basınç farklılıkları genelde tropikal kasırga riskini yükseltir. Birçok ölçüm verilerinin değerlendirilmesi sonucunda bu tür rüzgârların son on yıllarda Ekvator boyu uzanan bölgelerde arttığını göstermiş. Oysa tropikal iklim kuşağının kenarlarında azalmış, buralarda kasırga riski artmış. Jüpiter’deki muazzam fırtına astronomları yüz yıllardan beri büyüler. Üzerindeki kırmızı leke basit teleskoplarla bile dünyadan görülebiliyor. Fakat “Hubble” teleskopunun son görüntüleri, güneş sistemimizdeki en büyük kasırganın küçüldüğünü gösterdi diyor NASA: “Bir zamanlar üç tane dünyayı yan yana içine alacak kadar büyük Jüpiter’in kırmızı lekesi yok oluyor Bir çiftçinin bir rastlantı sonucu bulduğu dev kemikler büyük bir sansasyon yarattı. Uzmanların Arjantin’in güneyindeki La Flecha bölgesinin yakınındaki çölden çıkardıkları kemikler (150 parça) dev boyutta. Kırk metre uzunluğunda ve elli metre yüksekliğindeki dinozorlar tüm zamanların en büyük canlılarıydı. Bir dinozorun yaklaşık yetmiş yedi ton ağırlığında olduğu tahmin ediliyor. Yine de buluntuların gerçekten de tüm zamanların en büyük canlısı olup olmadığı kontrol edilecek. Geçmişte bu “unvana” sahip olabilecek birçok aday ortaya çıkmıştı. Mesela bunlardan biri uzunluğu elli metre olduğu açıklanan Titanozor’du. Fakat bu Fosiller genelde taşlaşmış kabuklular ve kemiklerden oluşur, ama çok ender olarak yumuşak dokular da fosilleşebiliyor. İşte Avustralya’da on altı milyon yıllık sperma f o On altı milyon yıllık sperma Diyabet Tip 2’de iki öğün daha sağlıklı Sadece kahvaltı ve öğle yemeğiyle yetinmek, diyabet tip 2 hastalığının tedavisinde, sık yenilen öğünlerden daha etkili olabilir. Prag Klinik ve Deneysel Tıp Enstitüsü’nün araştırmaları böyle diyor. Hana Kahleova ve ekibi, her biri 27 kişiden oluşan iki gruba iki farklı diyet uygulamış. Birinci grup günde iki öğün, ikinci grup altı öğün yemek yemiş. İki grup da aynı kalori miktarını almış. Araştırma süresince, günde iki öğün yiyen grubun diğer gruba kıyasla daha çok kilo kaybettiği görülmüş. Ayrıca kan şekeri değeri de önemli ölçüde düşmüş. Birinci gruptaki katılımcılar yaklaşık 1.4 kilo verirken, bel çevreleri de dört santim incelmiş. Günde iki öğün yiyen hastalar akşamları acıkmaktan korkmalarına rağmen, öğlen yemeğinde iyice doyacak kadar yediklerinde açlık hissetmemişler. Şaşırtıcı bir şekilde bu olumlu etkiler, altı öğün yiyen grupta ortaya çıkmadı diyen araştırmacılar, sonuçların zayıflamak isteyenler için de ilginç olabileceğini düşünüyorlar. İngiltere’deki yaklaşık 2,9 milyon diyabet hastasından %90’ı diyabet tip 2 hastası. Hastalara günde üç öğün dışında ara öğünler de önerilmekte. Her yüz kişiden on dördünde diyabet hastalığının bulunduğu ülkemizde, diyabetiklerin %85’i, toplumun %8,9’u diyabet tip 2 hastası. Türkiye Diyabet Vakfı diyabet tip 2 hastalarına iki ila üç saat aralıklarla beslenmelerini önerirken, bir gün içinde yenilmesi gereken yiyecekleri gün boyunca yayarak sık ve az yemek yemenin, alınan öğünden sonra kan şekerinin daha az yükselmesini sağlayacağını söylüyor. Meksika’daki bir sualtı mağarasında bulunan bir kız iskeleti Amerika’nın ilk yerleşim tarihi hakkında yeni bilgiler sundu. Bulgu, Amerika’nın Kuzey Asya’dan gelen farklı gruplar tarafından iskân edildiğine dayanan teoriyi destekliyor. Kemiklerin 12.00013.000 yaşında olduğunu antropolog James Chatters gen analiziyle gösterdi (Science). 1516 yaşındaki kız daha sonraları suyla dolan bir çukura düşmüş. Dalgıç Amerika’ya nasıl yerleşildi? CBT 1419 6 /30 Mayıs 2014