24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Aykut Göker http://www.inovasyon.org; harunaykutgoker@gmail.com EKONOMİ Toplumdaki temel bazı meseleleri kavrayıp çözüm getiremezsek bilim, teknoloji ve sanayide de başarı yok… AKP’nin Gerçekte Başardığı Ne? AKP’ye oy vermeyen pek çok kişi bu partinin %4345 dolayında oy alabilmesinin ardındaki nedenleri kavramaya çalışıyor. Seçim sonucunu akıl yordamıyla önceden görenler bile, yeniden bir durum muhakemesi yapma gereğini duyuyorlar. Asıl arayışları, bu siyasi soruna, nedenlerini derinlemesine kavrayıp çözüm bulabilmek... Onların arasına kendimi de koyuyorum ama bir yandan da, hâlâ böyle bir kavrama “denemesinde” bulunma cesaretini kendimde buluyor olmama şaşıyorum. Malum, 2012’nin sonunda, toplumumuzun niçin yeterince yenilikçiyaratıcı olamadığını, bilim ve teknolojide niçin yetkinleşemediğini anlayabilmek için yaptığım çözümleme denemesini sitemde yayımlamıştım. Besbelli konunun özünü kavramayı başaramamış olmalıyım ki, denememe itibar eden pek olmadı. Şimdi bu seçim sonuçlarıyla, senin yaptığın denemenin ne ilgisi var, diyeceksiniz. Efendim, ben o denememde, aradığım nedenleri toplumumuzun kültürel kökenlerinde bulabileceğimi düşünerek, aslında o kültürel kökenleri anlamaya; anlayabildiğim kadarını da açıklamaya çalışmıştım. Orada boyumun ölçüsünü aldım ama şimdi de seçim sonuçlarının aynı kültürel kökene dayandığını düşünüyorum. Bu düşüncemde de desteği yine o denemede yararlanmaya çalıştığım kaynaklarda buluyorum. Madem lafı açtım; izninizle devam edeyim. Diyelim seçim sonucu toplumun kültürüne dayanıyor; peki, bu sonucu alan gerçekte neye dayanıyor? Bana göre, sonucu alan da o kültürel kökeni pek çoğumuzdan daha iyi bilmenin ötesinde toplumun çok önemli bir kesimini, o kültür düzeyinde tutabilmek ve her seferinde o kültürü hiç değiştirmeden yeniden üretmekteki başarısına dayanıyor, bir. Ve o kültür düzeyinde tutabildiği toplum kesimlerini denetimi altında da tutabilecek örgütlenme becerisini göstermesine ve bu örgütlenmenin maddî temellerini oluşturmaktaki başarısına dayanıyor, iki. İkincisinden, şu ‘örgütlenme becerisinden’ başlıyorum. Bu beceriyi kavrayabilmek için, sözü bu noktada o denemede yaptığım gibi, erbâbına Mübeccel B. Kıray’ın 199596’da söylediklerine bırakıyorum. Kıray diyor ki “...teknolojik ve ekonomik değişikliklerle hem köyünü terk eden, hem geçim kaynağını değiştiren, yeni ve bambaşka bir yaşam biçimine doğru giden eski köylülerin, eski zenaatkar ve esnafın dayandığı, uyum için kullandığı strateji, bundan on beş yirmi yıl önce, aile ve akraba yardımlaşması yanı sıra geldiği yeni yere yerleşmesinde, iş bulmasında, sorunlarını çözmesinde amca, bakkal, partili tanıdık gibi, genelde birebir ilişkilere dayanan patronaj ilişkileri dediğimiz düzen idi. Bunlar başlangıçta basit, masum yardımlaşmalardı. Lâkin zaman geçtikçe pazar ekonomisi yaratıp rekabeti keskinleştirdikçe, ev yapmaktan, okul bulmaya kadar her şey zorlaşınca ve insanların aile dışı ilişkilerinde onlara yol gösteren başka bir çerçeve oluşmadıkça, dinsel örgütler, tarikatlar bu işleri üstlendiler. Üstelik bu tarikatlar mali kaynak[lara sahip], otoriter hiyerarşik düzene bağlı, hukuksuzluğu gizleyen, devleti dışlayan [ve bunları] olağan ve istenir bir şey gibi gösteren yeni bir tür patronaj ilişkisini kolayca yerleştirdiler.” (Kıray, Mübeccel B. [1995, 1996], “Kentleşme ve Yeni Siyasal İslam”, ‘Toplu Eserleri 4: Toplumsal Yapı Toplumsal Değişme, Bağlam Yayınları, Kasım 1999, İstanbul’ içinde, s. 347 48.) Kıray bugün aramızda olsaydı; acaba şöyle bir yorumda bulunur muydu? ‘Ben 9596’da bunları söylemiş ve tarikatların işlevine vurgu yapmıştım ama şimdi gördüğüm o ki, tarikatların da desteğiyle iktidar olan AKP’nin siyasi kadroları, onları model alarak tıpkı onlar gibi örgütlenebilmişler ve onların yöntemiyle varoşlarda çalışıyorlar. Ve oralardaki patronaj ilişkisinde tarikatların işlevini devralmışlar gibi bir durum var...’ İki hafta sonra ‘kültürü yeniden üretebilme’ konusunda da bir şeyler söylerim. Ekonomik kriz derinleşiyor mu? düşüş eğiliminde olması mevcut reel ekonomi krizinin giderek derinleşeceğinin ikinci işaretidir. Her iki göstergenin(TFV ve Kâr Oranı) ürkiye Ekonomisi 2010 ve 2011 yıllarında göreli olarak yüksek büyümüştü. 2012 paralel gitmesi beklenen bir durumdur. Çünkü ve 2013 yıllarında ise bu oranlar yüzde kâr oranlarının kaynağı verimlilik artışlarıdır. 5’in altına düşmüştür. Bu yıl ve 2015’te bekle Verimlilik artışları hem artık değerlerin hem de nen büyüme oranları yine yüzde 45 civarlarında karların kaynağını oluşturur. Ekonominin en önemli göstergesi ile (TFV), olacaktır. Toplam Faktör Verimliliği (TFV) bir ekono sermayenin en önemli hedefinin (kârlılık) birminin en önemli göstergesidir. Çünkü üretim ile likte gerileme içine girmesi hangi sonuçları yaraçalışan insan arasındaki ilişkiyi tanımlar. Ülkede tacaktır? Hangi sosyal, siyasal ve ülkesel sonuçlar bir dönemde elde edilen toplam çıktı ile kullanı bizleri beklemektedir? Yakın ve orta vadede çok önemli çalkantıların olabileceği ve toplumsal lan toplam girdi arasındaki oranı verir. 1980 yılından 2001 krizine kadar sürekli dal düzeyde de çok yeni dinamiklerin devreye giregalanan TFV, 20012007 arasında göreli olarak bileceği öne sürülebilir. Bu koşullarda bizim önerimiz; “nasıl verimyükselmiş, ancak; 2007 yılından sonra da sürekli bir düşüş eğilimi içinde olmuştur. (bkz. Grafik lilik ekonomisi olabiliriz”, sorusunu ortaya atıp, uzmanlık düzeyinde yanıtlar beklemek ve bu 1). TFV’nin 2007 yılından sonra sürekli düşüş konudaki araştırma ve tartışmaları derinleştireğiliminde olması mevcut reel ekonomi krizinin mektir. Herhalde ilk önerilecek iş, genel kalkıngiderek derinleşeceğinin birinci işaretidir. Kâr oranlarının seyri de, hem sermaye kesi ma planlaması içinde bir verimlilik planlaması ve ona bağlı bir politika oluşturmaktır. Başta insan varlığımız olmak üzere, tüm kaynaklarımızın toplumsal refahın artması ve yaygınlaşması doğrultusunda barışçıl, insancıl, çevresel duyarlıklar içinde değerlendirilmesi temel ilkelerden biri olmalıdır. Ekonominin, bürokrasinin, sanayinin her düzeyinde “rant” ekonomisi anlayışlarından, Grafik 1: Türkiye Toplam Faktör Verimliliği Düzeyi uygulamalarından hızla 2007’den İtibaren Toplam Faktör Verimliliği(TFV) Düşüyor uzaklaşıp “verimlilik ekoKaynak: Hasan Yurtoğlu, Pınar Yaşar, Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma nomisi” ilkelerine ve güPlanı Perspektifinde Verimlilik, Anahtar, Aralık 2013,Sayı 300 zelliklerine yönelik yakminin artık değerden aldığı payı, hem de eko laşımlara ve uygulamalara yönelmek zorundayız. Türkiye’nin ve toplumun orta ve uzun dönomideki bölüşümün durumunu göstermektedir. Bu gösterge de, TFV’de olduğu gibi, 2001 nemde özlemi, hedefi ve başlıca stratejisi kaykrizinden sonra 2006’ya kadar sürekli yükselmiş, nakların tam ve etkin değerlendirilmesidir. Bunun araçlarından biri yerel potansiyelleancak; 2007 yılından sonra da sürekli bir düşüş rin araştırılması, keşfedilmesi ve toplumsal heeğilimi içinde olmuştur. (bkz. Grafik 2 ). Kâr oranlarının 2007 yılından sonra sürekli defler doğrultusunda değerlendirilmesidir. Bir diğeri de, kamusal plan ve programların sonuçlarının ve etkilerinin kapsamlı bir analizle ortaya konulması ve gelecek için yeni önerilerin türetilmesidir. Mevcut ve giderek derinleşmekte olan ekonomik ve siyasal krizin aşılmasına ve toplum yararına fırsatlar çıkarılmasına yönelik çalışmalar yapmak bugünlerin Grafik2: Türkiye kâr oranı (yüzde) temel görevlerinden biri 2006’dan itibaren Türkiye’re kâr oranı düşüyor Kaynak: http://thenextrecession.wordpress.com/2013/06/03/turkeycantseethetrees olmalıdır. Dr Halit Suiçmez (iktisatçı) drhsuicmez@yahoo.com T CBT 1413 8 /18 Nisan 2014 forthewoods
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle