02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TARTIŞMA EDİTÖRE MEKTUP Fen Eğitimi Başarısızlığı Üzerine AdanaSamsun hattı doğusunda kalan üniversitelerimizin fizik, kimya ve biyoloji bölümleri boş kalmaya başladı. Halbuki fen bilimlerinin, en zeki öğrencileri seçerek ülkemizi bilim toplumuna taşıması şarttır. Kullandığımız her şeyin arkasında bilim ve ona bağlı teknoloji vardır. Kimya ve fizik bilinmeden enerji, makine, inşaat, sağlık, elektrik, modern cihazlar, verimli tarım, herhangi bir alanda güvenilir üretim hatta savaş ve silahların üretimi başarılamaz. Prof. Dr. Mehmet Doğan, Hacettepe Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi, olduğu halde, yasal ve sözde vakıf, fiiliyatta özel üniversitelerde bu bölümlerin yer almaması, hatta endüstri, elektronik ve bilgisayar mühendisliği gibi bölümlerin programlarında bu derslerin yer almaması veya çıkarılmasının izahı, ancak ekonomik kazançla açıklanabilir. Kimya okumadan iyi bir mühendis olunmayacağı bilinmelidir. AdanaSamsun hattı doğusunda kalan üniversitelerimizin fizik, kimya ve biyoloji bölümleri boş kalmaya başlamıştır. Hâlbuki fen bilimleri, en zeki öğrencileri seçerek ülkemizi bilim toplumuna taşıması şarttır. Kullandığımız her şeyin arkasında bilim ve ona bağlı teknoloji vardır. Kimya ve fizik bilinmeden enerji, makine, inşaat, sağlık, elektrik, modern cihazlar, verimli tarım, herhangi bir alanda güvenilir üretim hatta savaş ve silahların üretimi başarılamaz (3). Her alanın uzmanının medyada arandığı, bilgi ve liyakatin dikkate alınmadığı bir ülkede bilimin gelişimini beklemek de saflık oluyor. Büyük düşünmek, ülkenin geleceğini düşünmek, yandaşı, yakınını düşünmekten daha öncelik aldığında uygarlaştığımızı, ileri toplum olduğumuzu söyleyebiliriz. O zaman arkadan giden, değil, özenle izlenen toplum oluruz. Hatta bize gıpta ile bakan perişan İslam ülkelerine de güzel örnek oluruz. Biz ne yapıyoruz? Lise programlarından önce “Tabiye”, sonra jeoloji, astronomi ve felsefe derslerini kaldırdık. Sıra biyoloji, fizik ve kimya derslerini kaldırmaya geldi. Bilim bilincini gençlere nasıl vereceğiz? Gençlerimiz sadece spormüzik magazin (pubtop tap) değil, fen bilimleri ve güzel örnekleriyle bilinçlendirilmelidir. ÖSS sınav sonuçları açıklandığında sayıları 4080 bin arası gençlerinizin fen puanlarının “sıfır”, yani hesaplanamayacak kadar düşük olduğunu duymak sadece eğitimcileri değil, tüm toplumu düşündürmelidir. Çok geç olmadan fen derslerine ilgi artırılmalıdır (2). Bilim ve teknoloji toplumlarında köklü araştırma merkezlerine ve bilimler akademisi gibi ülke araştırma politikalarına yön veren kurumlara çok görev düştüğü halde bu kurumla da etkili olamıyor. Özel Vakıf Üniversitelerinin çoğu hiç fizik, kimya ve biyoloji bölümü açmıyor. Devlet üniversitesi mezunu fen bilimcilerin işsizliği aslında büyük ekonomik değer kaybıdır. Bu mezunlar araştırma merkezlerinde başarılı şekilde yeni buluşlara imza atabilir, ülkemizin ihtiyaç duyduğu teknoloji üretimini gerçekleştirebilirler. Fizik ve Kimyada Buluşlar: Fizikçilerin araştırmaları ile bugün nano teknoloji denen alanda büyük başarılar sağlanmıştır. Süper iletkenler, ultrason; laser teknolojisi bilgisayar teknolojisi yarı iletken teknolojisi, uzaktan algılama, fiber optik, laser diyodlar, çok ince yüzey kaplamaları, çok ince tel ve lif üretimi, özel yalıtkan üretimi, çok sert madde üretimi hep fizik alanında araştırmalarla gerçekleştirilmiştir. Doğa dostu üretim teknikleri, verim artıran, çevreye zarar vermeyen gübreleme, yanma önleyici yangın söndürücü maddeler, çoğu ilaçlar ultra saf madde üretimi, hep kimyasal araştırmalar sonucu gerçekleştirilmiştir. Genetikteki gelişmeler tür islahı, en verimli ve dayanıklı tohumların geliştirilmesi, suni tohumlama vb. birçok gelişmeler biyolojik araştırmalar ürünüdür. Çok ince saf karbon tellif üretimi gerçekleşmiş, bunların ileride hidrojenlenerek otolarda çevreye hiç zarar vermeyen illi Eğitimin Temel Amacı: Milli Eğitim Temel Yasasının öngördüğü gibi çağdaş bilgi, beceri ile donatılmış, kültürlü, nitelikli iyi insanvatandaş yetiştirme ve ülkenin tüm alanlarda ihtiyaç duyacağı her düzeyde işgücü ve uzmanı yetiştirmektir. Bu amaçları gerçekleştirmek üzere ülkemizde de okulu öncesi eğitim kurumlarından yüksek öğretim kurumlarına kadar sayıları bazı ülkelerin nüfusuna yaklaşan örgün eğitimöğretim kurumları ve yaygın eğitim kuruluşları açılmıştır. Henüz okul öncesi eğitim kurumları ülke genelinde yaygınlaştırılmamış olsa da ilköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretim Tablo 1.MEB 2006 Yılı Verilerine Göre Öğrenci Dağılımı kurumları Öğrenim Seviyesi Okul Sayısı Öğrenci Sayısı ülke geOkul Öncesi 3.222 640.849 n e l i n de İlköğretim 35.580 10.846.930 yaygınlaş Ortaöğretim 7.934 3.387.717 (Genel Lise 36602142218 ve MTL 42441244499) mış ve çağ Yaygın Eğitim 10.576 4.508864 nüfusunun MEB Toplam 56.388 19.383060 eğitim öğYüksekÖğretim 1306 (167 Üni) 2.946.000 retim ta2010: 145; 2013 başı 167 üniversite 3.000.000) leplerini 2010 Genel Toplam yaklaşık 2 5 milyon karşılaya cak potansiyel ve kapasiteye ulaştırılmaya çalışılmaktadır. Örgün eğitimöğretim kurumlarından yararlanamayanlara da yaygın eğitim kurumları ile ulaşılmaya gayret edilmektedir. Cumhuriyeti kurduğumuzda eğitim öğretim kurumlarının sayı ve kapasitesi yetersizliği yanında kırsal bölgelere bu kurumlar hiç ulaştırılamadığından okuryazar nüfus oranı %10’u ancak buluyor, kadınlarda %5’e bile ulaşamıyordu. Bugün nüfusumuz 1923 nüfusunun 6 katına ulaşırken eğitim öğretim gören bireylerimizin sayısı 50 kat artarak 25 milyona ulaşmıştır (Tablo 1). Eğitimöğretim kurumlarının sayısında artış daha da yüksektir. Bu dönemde bir üniversiteden 2010 yılında 50 kadarı özel vakıflarca açılan üniversitelerle üniversite sayımız 145’e ulaşmıştı. M yakıt olarak kullanımı yönünde araştırmalar devam etmektedir. Kimyasal araştırmalarla yeni ilaçlar ve kimyasal birleşiklerin ürettirilmesine ek olarak yeni teknolojilerin ihtiyaç duyduğu karışımlarının (kompozitler, seramikler, plastikler gibi) ve doğal maddelerin daha uygun, saf ve kullanışlı şekillerinin (kumun saf silisyum dioksit liflere, yani fiber optiğe dönüştürülmesi, karbonun elmas veya grafite dönüştürülmesi gibi) hazırlanması da sağlanmıştır. Öte yandan kimyasal analiz tekniklerindeki gelişmelerle eser elementlerin ve bazı vitaminler ve enzimlerin ormancılığa, arkeolojiden kriminolojiye tüm bilim alanlarında yeni gelişmelere ışık tutmuştur. İleri Teknoloji ve Fen Bilinci: Çağımıza yön veren teknolojiler: İletişim teknolojisi, Gen teknolojisi, Uzay teknolojisi, Nanoteknoloji, gibi ileri teknolojilerle çalışan merkezler kurulmalı, sayıları artırılarak bilim yanında teknoloji de üretmeleri de desteklenmelidir. Hedefinizi belirleyerek çaba harcadığınızda başarmamak söz konusu değildir. Çağımızda endüstrinin geldiği düzey, bir yandan toplumun gereksinimini karşılayacak çok büyük ölçekli üretim, öte yandan yüksek kaliteli, gittikçe küçülen, nano metrik boyutlarda ileri teknoloji ürünleri ile hücre altı moleküler düzeyde işlemleri yapma, bunları teknolojiye aktarma (gen teknolojisi) noktasına ulaşmıştır. Günümüzde sağlık, ekolojik soruların ekonomik ve etik değerlere uygun araştırılması daha ön plana çıkmıştır. Kimya ve fizik bilinmeden nanoteknoloji, biyoteknoloji, enerji, makine, inşaat, sağlık, elektrik, modern cihazlar, verimli tarım, herhangi bir alanda güvenilir üretim hatta savaş ve silahların üretimi başarılamaz (3). Sonuç olarak ülkemiz her alanda en çağdaş yöntemlerle başarılı ve çağdaş eğitim vermenin yolları bulunmalı ve uygulanmalıdır. Kaynaklar 1 MEB İstatistikleri MEB Web sitesi 2010. 2 2009 ve 2010 ÖSS sınav sonuçları. 3 Doğan Kuban, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji, 22 Şubat sayı 1353. 4 M. Doğan, Üreten Ekonomi Gerek, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji Dergisi, Ekim 2009. ÜLKEMİZDE BİLİM VE FEN BİLİNCİ SAĞLIK SEKTÖRÜNDE YENİ İLKE: Hasta için değil performans puanı için çalış, hastadan faydalan! Prof. Dr. Yelda Özsunar Dayanır, Adnan Menderes “Hayatta en hakiki mürşit bilim ve fendir”. Bilimin de teknolojinin de temeli fendir. Günlük yaşantımıza da bilim ve fennin yol gösterici olabilmesi için fen bilincini herkese aşılamalıyız. Bu da okulda eğitim sistemi, medya ve özellikle TV yayınlarında bilim programları ile sağlanabilir. Ülkemizde TV’lerde medyada boy gösteren bilimcilerimiz arasında fenciler akla gelmiyor. En çok tartışılan dini ve hukuki konulardır. Hukukçular ve ilahiyatçılar akla geliyor. İlahiyat, hukuk programları aynı konuda farklı görüşlerle toplumdaki tartışmaları daha da körükleyici rol oynuyor. Topluma kazandırdıklarını ben bilemiyorum. Depremler söz konusu olunca da yer bilimciler boy gösterir. Bilimi ile toplumu aydınlatacakları ise çok az görürüz veya hiç görmeyiz. Okullarda fen programları “hayat bilgisi ve fen dersleri” altında veriliyor; günlük yaşama yönelik fizik, kimya ve biyoloji deneyleri de olacak eğitim modelleri geliştirilmeli, dünyadaki örneklerden yararlanmalı, programlar geliştirilmelidir. Türkçe terimler, basit, ucuz deneyler, mutlaka programda yer almalıdır. Üniversitelerde Fen Bilimleri: Devlet Üniversitelerinin tamamına yakınında fizik, kimya ve biyoloji bölümleri FİZİK, KİMYA BİYOLOJİ, JEOLOJİ, ASTRONOMİ VE BİLİM FELSEFESİ Üniversitesi, Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı; [email protected] Sağlık sektörü dünyada da Türkiye’de de hızla değişiyor, dönüşüyor... Birçok yeni fikir deneniyor. Ülkemizde son yıllarda sağlık sistemindeki en büyük değişimlerden biri, Performansa Dayalı Ek Ödeme Sistemi’ ne (PDES), göre şekillenen hastahekim ve hekimhekim ilişkisidir. Hastahekim ilişkisi açısından değerlendirildiğinde PDES ile sağlık kurumlarında hasta sayılarında çok önemli artışlar olmuş, ancak kaliteden ziyade sayılara odaklanan hizmet mantığı nedeni hizmet kalitesinde ciddi düşüşler yaşanmıştır. Sağlık Bakanlığının 20122013 yıllarında, Türk Radyoloji Derneğinden (TRD) talep ettiği ve radyoloji sektöründe kalitenin sorgulandığı, toplam 9 bin 282 hastanın değerlendirilebildiği bir araştırmada, bu durum istatistiklerle kanıtlanmıştır. Bu çalışmanın çarpıcı sonuçlarından birkaçı şöyledir: Radyasyon kullanılarak çekilen Bilgisayarlı tomografi (BT) tetkiklerinin yüzde 28’i TRD’nin kalite standartlarına uygun değildir. BT çektiren hastaların %18’i çoğunlukla “tanı konulmaması” gerekçesi ile bir yıl içerisinde tekrarlanmaktadır. Kalite sorunları özel hastanelerde daha sık görülmektedir (www. Kalite.saglik.gov.tr). Benzer sorunlar Manyetik Rezonans (MR), Mamografi gibi diğer incelemelerde de mevcuttur. Hastalar performans sistemi baskısıyla CBT 1413 18 /18 Nisan 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle