02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİKBİLİM Müfit Akyos http://www.ınovasyonheryerde.com/: mufı[email protected] ÇOCUKLAR VE İLAÇ KULLANIMI Bilimteknolojiyenilik yönetiminde kapasite inşasını sağlayacak bütünsel bir yaklaşıma öncelik verilmelidir. AB. 8. Çerçeve Programı: Horizon (ufuk) 2020 Avrupa Birliği’nin birlik iddiasını yansıtan önemli siyasa araçlarından biri de Çerçeve Programlarıdır (ÇP). Genel tanımıyla AB’nin küresel rekabet gücünü bilim teknoloji tabanında arttırmayı hedefleyen ÇP’ların, 20142020 dönemini kapsayan sekizincisi başlamış bulunuyor. Önceki ÇP’larda olduğu gibi 8. ÇP’da da TÜBİTAK ilgili diğer kamu kurumlarıyla işbirliği içinde Avrupa Komisyonu ile müzakereleri ülkemiz adına yürütmekle görevli sorumlu kuruluş olarak belirlenmiştir. Bu ÇP’ın başlığı “Horizon 2020” olarak belirlenmiştir. Türkiye 6. ÇP’na (20022006) ve 7.ÇP’na (20072013) asosiye ülke statüsünde katılmıştı. 7. ÇP’ın ana amacı Avrupa Araştırma Alanının oluşturulmasıydı. Horizon 2020’ye bakıldığında bu amacın ileriye taşınması için öngörülen esas aracın “açık yenilik (inovasyon)” olduğu görülmektedir. “Açık yenilik” en genel anlamıyla kurumların kendi sınırlarını “geçirgen” duruma getirmeleridir. Köklü bir kurumsal kültür değişimini gerektiren açık yenilik yaklaşımından yararlanabilmenin ön koşulu sahip olunan kurum içi kapasitedir. Biraz açacak olursak, kurumsal varlıklarınızın (sosyal sermaye, özümseme kapasitesi, nasıl bilgisi, fikri mülkiyet varlığı, yönetim kapasitesi, finansman, altyapı v.b) düzey ve kalitesi, bunların dış dünyadaki karşılıklarına erişmeeşleşmeişbirliği başarınızın belirleyicisi olacaktır. 8. ÇP’dan ülkemizin yararlanabilme düzeyini, tek tek Horizon 2020’e başvuracak kurumlarımızın söz konusu kapasitelerinden öte, bu konuda siyasa oluşturucu ve sorumlu kurumlarımızın “kapasiteleri” de belirleyecektir. Bu kurumlarımızın iki ÇP dönemi geçirmiş olmaları azımsanmayacak bir öğrenme süreci anlamına gelmektedir. Bu nedenle beklentilerimizi yükseltmekte haklı sayılmalıyız. 7. ÇP’nın elimizdeki son ara değerlendirme raporu1 Temmuz 2012 tarihli. Bu rapora göre, 879 kuruluştan (bunun içinde İstanbul 315; Ankara 354; toplam: 669) yaklaşık 3000 araştırmacı/uzman AB ÇP projelerinde aktif olarak görev almıştı. 30 Haziran 2012 tarihi itibarıyla projelerdeki ortaklıklar sonucunda Türkiye’ye 145 Milyon Avro’luk geri dönüş sağlanmıştır. Raporda, “AB 7. ÇP’nin rekabet ve mükemmeliyet odaklı doğasından kaynaklı ve Türkiye’deki iç işleyişe bağlı olarak, araştırmacı sayısının azlığı, yabancı dil problemi, ArGe kültürünün tam olarak oluşmamış olması, özel sektörün ARGE bir etki analizi yapılmaksızın değerlendirmede bulunmak güç olsa da şimdilik erişilen sonuçlar ülkemizin birikimi ile orantılı değildir. Rapordaki değerlendirmeye, ÇP’ları yürütmekle sorumlu kurumların kurumsal kapasitelerinin sorgulanması gerektiği de eklenmelidir. Yürütülmekte olduğunu öğrendiğimiz etki analizinin, sorumlu kurumun “etkisinden” uzak sonuçlandırılması sonrası ilgili bütün taraflarca irdelenmesi 8. ÇP’nin başarımını arttırabilecektir. ÇP’ların ülkemiz adına başarımını ençoklaştırabilmek için, “koyduğundan fazlasını almaktan” öte, ülkemizin bilimteknolojiyenilik siyasalarının stratejik önceliklerini esas alan bir yaklaşımla, bulunulan nokta (sahip olunan yetkinlikler) ile erişilmek istenen nokta (sahip olunmak istenen yetkinlikler) arasındaki farkı giderecek bilimteknolojiyenilik yönetiminde kapasite inşasını sağlayacak bütünsel bir yaklaşıma öncelik verilmelidir. Ancak ülkemizin genel yönetimsizliğine ve bu konunun sorumlusu kurumların şu anki durumlarına bakıldığında umutlu olmanın güç olduğu görülüyor. Seçimlerle ilgili not: Seçimlerin varlık savaşına dönüştürülmüş olunması demokrasimizin kalitesinin bir göstergesi olsa gerek. İktidar yandaşlarının sandık “hırsızlıklarını” adeta hak olarak görmelerinin nedeni üst düzey nitelikli hırsızlıkların örneklenmesi olabilir mi? Çaldıkları ülkemin geleceğidir. Saldırı güdüsünün altında liyakatın, bilgi ve becerinin hiçlenilmesiyle edinilen her türlü haksız konum, kadro ve çıkarın savunulması da olmasın? Direnen aydın, ilerici, bilinçli gençlerimiz bütün bunların farkındadır. Geleceğimizin yüksek nitelikli bu gençlerimizin ellerinde olduğunun farkında olmayan ise iktidardır. 1 AB 7. Çerçeve Programı Ara Değerlendirme Raporu, TÜBİTAK, Temmuz 2012 Antipsikotik ilaçlar çocuklara verilmeli mi? Günümüzün antipsikotik ilaçları çeşitli rahatsızlıkları olan çocuklara ve ergenlere giderek daha çok veriliyor. B CBT 1412 8 /11 Nisan 2014 u tür ilaçlar şizofreni ve bipolar bozukluk (çift kutuplu rahatsızlık) gibi kimi rahatsızlık belirtilerinin giderilmesine yardımcı olsalar da, başka rahatsızlıklardaki etkileri kesin olarak bilinmiyor. Buna karşılık, ABD’de özellikle de kamu kurumlarından sağlık hizmeti alan çocuklarda bu tür ilaçların prospektüsünde belirtilen endikasyonlar dışındaki amaçlarla kullanımı giderek artıyor. Psikotik bozukluklar genelde erişkinlik döneminde ortaya çıkan, çocuk ve ergenlerin yalnızca küçük bir bölümünü etkileyen rahatsızlıklardır. Ne var ki, ilaçların belirtilen amaçlar dışında kullanımı çoğu zaman dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile bağlantılı saldırgan ve yıkıcı davranışları hedef alıyor. Philadelphia Çocuk Hastahanesi çocuk sağlığı uzmanlarından David Rubin, “Asıl üzerinde durulması gereken konu antipsikotik ilaçların çocuklarda erişkinlerden çok daha kötü yan etkiler yaratabileceği yönünde kanıtların elde edilmiş olmasına karşın böyle bir uygulamaya gidilmesi,” diyor. Aşağıda çocukluk döneminde görülen 5 ruhsal rahatsızlığa çözüm getirmek üzere uygulanmakta olan antipsikotik ilaçların etkileriyle ilgili birtakım kanıtlara yer veriliyor. Bu ilaçların yararları çekincelerinden daha ağır basıyor olabilir mi? ŞİZOFRENİ: Son 10 yılda yapılan gelişigüzel denetimli deneyler, antipsikotik ilaçların şizofreni tanısı konan gençler için etkili bir çözüm olduğuna işaret ediyor. Nitekim, ABD Besin ve İlaç Dairesi FDA beş ilacın (risperidone, aripiprazole, olanzapine, quetiapine ve paliperidone) yaşları 1317 arasında değişen ergenler için kullanımına onay veriyor. BİPOLAR BOZUKLUK: Yapılan son araştırmalar antipsikotik ilaçların çift kutuplu rahatsızlık tanısı konan çocuklarda görülen manik ve karma bozukluk olaylarına hızlı bir çözüm getirebileceğini ve hastalığın giderilme olasılığını arttırabileceğini ortaya koyuyor. FDA, paliperidone dışında aynı ilaçların bipolar bozukluğu olan 1017 yaşlar arasındaki hastalar için kullanımını onaylıyor. OTİZM: FDA risperidone ve aripiprazole adlı ilaçların 56 yaş gibi küçük yaşlardaki çocuklarda kullanımına onay veriyor. Araştırmalar her iki ilacın da otistik çocuklarda yaygın görülen çabuk öfkelenme, saldırganlık, kendine zarar verme, sinir krizi ve duygudurum dalgalanmaları gibi belirtileri azalttığını ortaya koyuyor. Bugüne dek yapılan en kapsamlı çalışmalardan birinde risperidone adlı ilacın davranışsal belirtileri giderdiği ve otistiklerde çok yaygın tanık olunan değişmez ilgi alanlarına ve yinelemeli davranışla ra olabildiğince çözüm getirdiği, ancak toplumsal ve iletişimsel bağlamda yaşanan eksiklikler konusunda herhangi bir etki yaratmadığı gözler önüne serildi. DEHB VE YIKICI DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI: Doktorlar, antipsikotik ilaçların bu durumlar için kullanımına onay verilmemekle birlikte, davranış bozukluğu, zıtlaşma bozukluğu ya da DEHB tanısı konan çocuklara sıklıkla bu ilaçları öneriyorlar. 20002008 yılları arasında yapılan sekiz gelişigüzel denetimli deney sonuçlarının yeniden gözden geçirildiği 2012 tarihli bir çalışmada araştırmacılar günümüzde kullanılan antipsikotik ilaçların yıkıcı davranış bozuklukları olan çocuklarda saldırganlık eğilimini azalttığı, ancak bu etkilerin kayda değmeyecek denli az olduğu sonucuna vardı. OKB VE TOURETTE SENDROMU: Araştırmalar risperidone ve quetiapine ilaçlarının bir antidepresanla birlikte kullanıldığında erişkinlerde obsesif kompülsif bozukluk belirtilerinin giderilmesine yardımcı olduğunu ortaya koysa da, çeşitli olgu raporları bu tür antipsikotiklerin çocuklarda yeni OKB belirtilerine ve kaygıya yol açabileceğine işaret ediyor. ANTİPSİKOTİK İLAÇ REÇETELERİ YÜKSELİŞTE ABD’de 20022009 yılları arasında çocuklara verilen atipik antipsikotik ilaç reçetelerinin sayısında yüzde 65 artış var.. 2012 yılında JAMA Psychiatry dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bu reçetelerin yüzde 90 gibi şaşırtıcı bir bölümü kullanım amaçları dışında uygulanıyor. Çocuklar ve ergenlere önerilen tüm antipsikotik ilaçların yaklaşık yüzde 38 kadarının DEHB ve yıkıcı davranış bozukluğuna çözüm amacıyla önerildiği görülüyor. YAN ETKİLERİ BUNA DEĞER Mİ? İlk kuşak antipsikotik ilaçlardan ayırt edilmeleri amacıyla “atipik” adı verilen günümüzün antipsikotik ilaçları ilk başta öncüllerinden daha güvenli bir seçenek olarak üretildi. Ne var ki, atipik antipsikotiklerin kilo alma, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve kalp damar hastalıkları gibi son derece ciddi yan etkileri olduğu zamanla açıklık kazandı. Erken yaşta şizofreni tanısı konan 116 gencin katıldığı bir araştırmada, sekiz hafta boyunca risperidone alan çocukların ortalama 4 kilo, olanzapine alan çocukların da 6 kilo aldıkları görüldü. Bunun üzerine güvenlik inceleme heyeti araştırmanın olanzapine ile ilgili bölümünü sona erdirme kararı aldı. Vanderbilt Üniversitesi araştırmacıları, antipsikotik ilaçlar alan çocukların tip 2 şeker hastalığına yakalanma olasılığının, bu ilaçları kullanmayanlara kıyasla üç kat daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Ayrıca, istemsiz karmaşık devinimlere yol açan sinirsel bir bozukluk olan tardif ya da gecikmeli diskinezi riskinin her iki sınıf antipsikotikler için de geçerli olduğu görülüyor. Rita Urgan, Scientific American Online/ 1 Mart 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle