24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban lişmiş olan beynin bölgelerini etkiler. Dolayısıyla yoğun nefret duygusunun geçmişi, modern insanın ortaya çıktığı 150.000 yıl öncesine dayanır. Evrimsel açıdan nefretin de bazı işlevleri olduğunu öne sürülüyor. Bunların en önemlisi, avcıtoplayıcı atalarımızın yiyeceğin kısıtlı olduğu koşullarda rakip gruplardan yiyecek çalmalarına gerekçe oluşturmasıdır. Ne var ki tarımı geliştirip, örgütlenerek uygarlığı oluşturmalarından sonra da insanlar arasında nefretin devam ettiği görülüyor. Bu durumda nefret duygusunun bir akıl hastalığı olduğu sonucunu mu çıkartmalıyız? Bu da gerçeklerle bağdaşmaz. Çünkü sıradan Alman ve Sırpların yıllardır birlikte yaşadıkları komşularını acımadan öldüren bir katile dönüşmesini akıl hastalığı olarak değerlendiremeyiz. Öte yandan nefret duyma eğiliminin hemen hemen herkeste görülüyor olması, bunun bir hastalık olma varsayımını çürütüyor. baha.kuban@gmail.com Almanya’nın gözbebeği Fraunhofer Enstitüsü Güneş Enerjisi Sistemleri (Fraunhofer ISE), Avrupanın, belki de dünyanın en başarılı ve saygın güneş enerjisi araştırma kurumlarının başında geliyor. Güneşin Fendi Kömürü Yendi ! Bu noktada bazı özellikler ilişkiler için daha “öldürücü” olabiliyor. Davis’teki Kaliforniya Üniversitesi’nden Diane H. Felmlee, ilk başta çok cazip gelmekle birlikte, ilişkiyi bitirme potansiyeline sahip kişilik özelliklerini şöyle sıralıyor: • EğlenceliAptal: Bu en sık rastlanan algı yanılgısıdır. Sürekli fıkralar anlatan, olayların eğlenceli yönlerini ortaya çıkartan insanlar, ilk başta çok cazip gelse de zaman içinde olgunluktan uzak, aşağılayıcı bir yapıya ve onur kırıcı davranış bozukluklarına sahip insanlar olarak değerlendirilebilir. • GüçlüBaskı kurucu: Bir kişiye ilkeli ve sağlam duruşu nedeniyle bağlanabildiğiniz gibi, zaman içinde bu özelliklerinin aslında otoriter, baskıcı ve zorba bir kişiliği işaret ettiğini anlayabilirsiniz. • SpontanNe yapacağı önceden belli olmayan insan tipi: İlk başlarda doğal, art niyetsiz olduğunu düşündüğünüz bir insanı, daha sonra sürekli fikir değiştiren, takip edilmesi zor bir insan olarak görebilirsiniz. 1981’de Adolf Goetzberger tarafından Freiburg’da kurulan ISE’nin Gelsenkirchen, Halle, Freiberg ve Boston‘da (ABD), güneş enerjisinin farklı alanlarında faaliyet gösteren birimleri bulunuyor. ISE’nin 2012 bütçesi 75 milyar €, 1200 çalışanı var. BilimselTeknik araştırma kurumu olmanın yanı sıra ISE, güneş enerjisi teknolojisinin ekonomik boyutlarına, pazarın gelişimine ve geleceğine yönelik geniş çaplı araştırmalar yapıyor ve sonuçları yayınlıyor. Bugün Almanya’nın güneş teknolojileri alanında bir süper güç olmasında ISE ‘nin önemli rolü var... Yani ISE bir şey diyor ise, vardır bir hikmeti... ISE, 2013’ün son aylarında “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Üretilen Elektriğin Seviyelendirilmiş Üretim Maliyeti” ( Levelized Cost of ElectricityLCOE Renewable Energy Technologies) başlıklı 50 sayfalık bir rapor yayınladı. http://www.ise.fraunhofer.de/en/publications/veroeffentlichungenpdfdateienen/studienundkonzeptpapiere/studylevelizedcostofelectricityrenewableenergies.pdf NEFRETİN KÖKENİ Aşkın evrimsel işlevi, koşullar ne kadar olumsuz olursa olsun soyu sürdürmektir. Nefret ise, insan evriminde görece olarak daha geç ge NEFRETİN EVRİMSEL İŞLEVİ CBT 1404 9 /14 Şubat 2014 Aşk ve nefret, beyinde aynı merkezden yönetilmelerine, aynı şiddette belirti vermelerine karşın farklı duygulardır. En belirgin farklılık romantik aşkın tek bir insana yönelmiş olması, nefretin ise ırk, cinsiyet, sosyal veya kültürel altyapı veya siyasi görüşlere dayalı grupları veya insanları hedef almasıdır. Prof. Zeki diğer önemli farklılıklara da dikkat çekiyor. Aşkta, yargı ve muhakemeden sorumlu serebral korteksin (gri madde olarak da adlandırılan kabuk), daha büyük bir kısmı etkisiz hale gelir. Bu iki duygu da insanın enerjisini tüketen bir tutku haline gelebilir. Bu durumda insanlar genel olarak aşık olduğu kişiye karşı daha az eleştirel ve yargılayıcı bir tavır sergilerken, nefret ettiği rakibine karşı daha acımasız ve önyargılı davranır. Zeki bu konuda şöyle konuşuyor: “Nefret dolu kişi, nefret ettiği kişiyi kendi kafasında zaten yargılamış ve mahkum etmiştir. Bir sonraki aşamada cezasını verme planları yapar.” AŞK VE NEFRET ARASINDAKİ FARKLILIKLAR 20. yüzyılın psikoanalitik öncüsü Sigmund Freud, nefretin normal bir duygu olmakla birlikte, bireyin, uygarlığın baskısı altında ezilen egosunu korumak için giriştiği mücadelenin bir yan etkisi olduğunu öne sürüyor. Kendisinden sonra gelenler ise sıradan, topluma uyum sağlamış insanların, kaldıramayacakları kadar büyük bir travma ile karşılaştıklarında nefret duygusuna teslim olabileceklerini söylüyor. Örneğin 2000 yılında yapılan bir çalışmada, savaşın yakıp yıktığı Kosovo’da yaşayan halkın, kendilerine işkence uygulayan Sırp askerlerine karşı aşırı nefret besledikleri ortaya çıkmış. Fakat diğer araştırmacılar, nefretin dolu bir silah gibi, iyi niyetli bir kişinin elinde iyiliğe, kötü niyetlinin elinde kötülüğe hizmet edeceğine işaret ediyor. “Asil nefret” kavramını ortaya atan psikiyatrist ve yazar Kurt R. Eissler, bu tür nefretin yapıcı amaçlara yönlendirilebileceğini savunuyor.. Buna en iyi örnek zalim bir diktatörü devirmeye yönelik nefrettir. Eissler, adaletsizliğe karşı başlatılan mücadelede, nefretin herkes için olumlu bir silah haline gelebileceğini söylüyor. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: htm http://www.worldscience.net/othernews/081029lovehate.htm http://psysociety.worldpress.com/2012/02/14/loveandhate www.epjournal.net2010. 8(1):528 http://psysociety.wordpress.com/2012/02/14/loveandhate/ http://www.psychologytoday.com/blog/adventuresindating/201211/fatalattraction http://www.theguardian.com/science/blog/2011/feb/14/ valentinesdaydatingtipsscientists http://science.howstuffworks.com/life/hate1. Rapor, farklı güneş enerjisi teknolojilerini, farklı coğrafyalarda ve ülkelerde, mevcut fosil esaslı üretim maliyetleri ile kıyaslıyor, geleceğe yönelik öngörülerde bulunuyor. En çarpıcı sonuçları en baştan açıklayalım; Halihazırda Avrupa’nın bir çok ülkesinde rüzgâr ve güneş (fotovoltaik) santrallarıyla yani büyük ölçekli üretilen elektriğin maliyeti, fosil yakıt esaslı güç santralları ile rekabet edebilir durumda. Daha da çarpıcı bir sonuç; dağıtılmış güç sistemlerinin en önde geleni olan çatı fotovoltaik sistemlerinde üretim maliyetleri (LCOE), Almanya’nın güneyinde, kömürden daha düşük... 2030’a kadar üretim maliyetlerinin düşüşünü inceleyen grafikte, 2015’den itibaren fotovoltaik teknolojisi (sarı çizgiler arasındaki taralı alan) ile elektrik üretmekten daha ucuz olarak yalnızca karada kurulu rüzgâr santralları ile en kirli kömür santralları görülüyor. Rapora göre, Almanya’nın güneyinde fotovoltaik üretim maliyetleri, 0.08 €/ kWs’e düşmüş... Almanya’nın kuzeyinde bile maliyetler 0.14 €/kWs civarında. Bir başka deyişle, Almanya’daki şebeke elektriğinin birim fiyatının yarısı! Almanya’nın güneyinde fotovoltaik üretim maliyetleri 0.08 €kWs’e düşmüş durumda. Almanya’nın kuzeyinde bile maliyetler 0.14 €/kWs rakamlarında yani Almanya’da şebeke elektriğinin birim fiyatının yarısı. Rüzgar için karada kurulu santralların üretim maliyetleri 0.050.11 €/kWs arasında hesaplanmış. Fraunhofer Raporu’na göre ‘seviyelendirilmiş elektrik maliyeti ‘( LCOE) hesaplarının en önemli bileşenleri, finansman maliyetleri ve risk primleri. Finans maliyetlerinin siyasi ve iktisadi nedenlerle yüksek olduğu örneğin Afrika ve Orta Doğu gibi coğrafyalarda, muazzam kaynak elverişliliğine rağmen LCOE beklenildiği kadar düşük çıkmıyor... Bu esnada ülkemizde; “...Türkiye, önümüzdeki yıllarda toplam kurulu gücü 37 GW’a ulaşan 5086 adet yeni kömür santralı kurmayı planlıyor...” (gazeteler)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle