Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Son Araştırmalardan kenlerinin sayısını azaltıyor, bunları engelliyor, sivrisinek ve larvalarının ömürlerini kısaltıyor (PLOS CBT 1442/7 Kasım 2014 7 Kitap Ergun Hiçyıldız Yılların gazetecisi Ergun Hiçyılmaz, “Türk KelebeğiGuyan Adası’na sürülmüş Cemil Bey’in hatıratı” adını taşıyan kitapla, ilginç bir tarihi gerçeği okura sunuyor. Kelebek, biliyorsunuz Fransız Guyam’ında geçen ünlü bir roman ve film. Ada, Fransa’dan kalebentliğe mahkum edilenlerin tıkıldığı hapishanesiyle ünlü. Cemil Bey bir polis ve İstanbul’un işgal yıllarında birkaç Fransız askerini vuruyor ve yakalanarak Şeytan Adaları’na gönderiliyor. “Tarihi roman tadında olan bu gerçek hikâyede hürriyeti için mücadele eden Cemil Bey’in vatanına, sevgilisine ve ailesine duyduğu büyük özlem ve sevgiye tanıklık edeceksiniz. Buram buram tarih kokan, bir solukta okuyabileceğiniz bir kitap.” (Kaynak Yayınları) *** Pathogens). John Hopkins Üniversitesi’nden George Dimoupoulos ve ekibi, Aedes sineklerine ve Anopheles gambiae sivrisineklerine (sıtma sineği) şeker çözeltisiyle zenginleştirilmiş bakteriler aşıladı. Deneyler sonucunda, bakteri bulaşan sivrisinekler diğerlerinden çok daha az yaşamışlar. Ayrıca tipik hastalık etkenleri de sivrisinekleri çok daha az bulaşmış. Bunun üzerine araştırmacılar bakterinin sivrisineğinin dışında da etkili olduğunu görmüşler. Bakteri Plasmodium’un çoğalmasını engellediği gibi Dang virüslerinin bulaşıcılığını da öldürüyor. Dahası diğer bazı bakterilerin büyümesini de önlemiş. Tüm bunlar CspP bakterilerinin, antipatojen etki yaparak virüslere, bakterilere ve taşıyıcı böceklere zarar veren bir madde ürettikleri anlamına geliyor. Hastalara ilk kez ‘ölü kalp’ nakledildi Avustralyalı doktorlar yeni bir yöntemle üç has mış. Maine Üniversitesi’nden Kurt Rademaker ve ekibi, Pucunhco havzasında geçmişleri 12.800 yıla kadar uzanan birkaç mızrak ucuyla birlikte 260 taş alet buldu. Ayrıca Pucuncho’nun yedi kilometre uzaklığındaki Cuncaicha kaya sığınağında da 12.400 yıllık buluntular... Buluntuların çok eski olması, avcıların, insanların Güney Amerika’ya ayak basmalarından sadece 2000 yıl sonra bu bölgeye yerleştiklerinin bir kanıtı. Obsidiyen, andezit, donuk akik taşından ve çeşitli hayvan kemiklerinden üretilmiş beş yüzü aşkın aletten anlaşıldığı üzere 4.480m yükseklikte yer alan bu bölge uzun bir süre kamp yeri olarak kullanılmış. Nitekim sığınakların tavanları isten kararmış ve bazı kısımlarında ise resimler bulunuyor. Tortuldan alınan örneklerin içinde de kül artıkları bulunmuş. Bu kül olası lıkla böl geye özgü çayır bitkilerinin yakılmasıyla oluştu. Buz devri avcı ve toplayıcıları yüksek platoya vikunya, guanako ve And geyiği avlamak için çıkmış olabilir. Çünkü bu hayvanların kemiklerinden yapılmış av aletleri ve kesiciler bulunmuş. Ateş yerleri ve duvar resimleri de insanların burada bir müddet yaşadıklarını yani sadece avlanma sırasında konaklamadıklarını gösteriyor. Pucuncho havzasındaki buluntu yerleri insanların Pleistosen’de bile yüksek yerlerde yaşama becerisine sahip olduklarının kanıtı. Demek ki insanlar bu tür koşullara uyum sağlayabilecek kadar dayanıklıydı. Türk Kelebeği Menderes’in Dış Politikası Batı’nın Güdümündeki Türkiye taya durmuş olan kalpleri “canlandırarak” naklettiler. Sydney St.Vincent Kliniği nakil ünitesi müdürü Peter Mac Donald, Kalp Araştırma Enstitüsü uzmanı Victor Chang ile çok özel bir teknikten yararlanmış. En fazla yirmi dakika önce durmuş olan kalpler, bedenden çıkarıldıktan sonra taşınabilir bir makine içindeki özel bir çözeltiye yatırılmış. Bu şekilde nötr bir dolaşıma bağlanarak yeniden atmaya başlamışlar. Bu makineye “Kutudaki kalp” de deniyor. Bu kutu sayesinde doktorlar durmuş kalpleri canlandırmak dışında uzun mesafelere de taşıyabiliyorlar. Üç hasta için alınan kalpler beş ila sekiz saatlik yolculuktan sonra ulaşmış kliniğe. Hastalardan ikisi iyileşmeye başlamış bile. Üçüncü hasta ise halen yoğun bakımda. Yeni teknik sayesinde mesela Avustralya’da yüzde 2030 daha fazla kalp nakli yapılabilecek. İnsanoğlu bundan 12.500 yıl önce And Dağlarındaki 4.500 yükseklikteki yerlere yerleşmiş. Peru’da bulunan avcı ve toplayıcılara ait yerleşim yerlerinde yaşam, Güney Amerika’ya ilk insanların gelmesinden kısa bir süre sonra başlamış (Science). Çorak ve ağaçsız bir bölge, dondurucu soğuklar, parlak bir güneş ve düşük oksijenli bir hava. 4.355m yükseklikteki koşullar çok çetindir. Bugün bile Peru Andları’ndaki Pucuncho havzasında yaşamak için bir alışma zamanı gerektiriyor. Ancak bu durum, arkeolojik buluntulardan anlaşıldığı üzere Güney Amerika’nın taş devri insanları korkutma En yüksekteki buz devri yerleşmesi Sigaranın bir zararı daha ortaya çıktı: romatizma riski iki misli fazla. Bunun sebebi, sigara dumanı içinde yer alan, bağışıklık sistemini kendi dokusuna saldırması sağlayan maddeler. Romatizma riski sigaranın bırakılmasından yıllar sonra bile devam ediyor. Sigaranın akciğer kanserine ve pasif içici çocuklarda damar hastalıklarına neden olduğu zaten biliniyordu. Ayrıca yaşamı da kısaltan sigara spermada DNA bozukluklarına da yol açabiliyor. Sigara içiminin romatoid artrit gibi iltihaplı eklem ve bağdokusu hastalıklarını da tetiklediğiyle ilgili kanıtlar da var. Son araştırma romatizma riskinin içilen sigara miktarına göre değiştiğini gösterdi. Ne kadar çok sigara içilirse eklem romatizma riski o denli yükseliyor. Diğer tüm otobağışıklık hastalıklarında olduğu gibi romatizmada da bağışıklık sistemi, dışarıdan gelen zararlardan korumak yerine bedene “saldırmaya” başlıyor. Ve bu hatalı savunma sistemi, eklemlerde, organlarda, kaslarda veya damarlarda yangılı süreçler başlatıyor. Romatizma bir kez başladığında sigara içenlerde çok daha agresif bir hal alır ve sigara içen hastaların ağrılı semptomlardan kurtulmaları için daha fazla ilaç almaları gerekir. Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com Sigara romatizma riskini de yükseltiyor Dr. Hüner Tuncer “Türkiye, komşularıyla “sıfır sorun”dan “derin yalnızlığa” nasıl itildi?.. Türkiye, bütün komşularıyla nasıl kanlı bıçaklı oldu?.. Türkiye, Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarını nasıl kaybetti ve bugünkü AKP Hükümeti’ne nasıl mahkum hale getirildi?.. Bütün bu sürecin kökeni, Adnan Menderes’in dış politikasında yatmakta. İktidar, Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde (19501960), iç ve dış politikada Atatürk’ün yolundan gitmemiş ve ülkemizi “Batı’nın Uydusu” konumuna indirgemiştir! 1950 yılında Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle Türkiye, Batı’nın ve özellikle ABD’nin buyrukları doğrultusunda bir dış politika izlemeye başlamıştır. Bu kitapta, deneyimli diplomat ve uluslararası ilişkiler uzmanı Doç. Dr. Hüner Tuncer, tarihimizin önemli dönemeçlerinden biri olan 19501960 döneminde, ülkemizin nasıl Batı’nın güdümüne sokulduğunu anlatıyor.” (Kaynak Yayınları) *** # Tarih – Bugünü Anlamak İçin Yapı Aylık Tarih dergisinin ana konusu “Kürtler1000 Yıllık Çözüm Süreci.. Sevinç’te, tasada, günahta, sevapta ortaklık ve ayrışmanın tarihi.” Kapsamlı bir ve ilginç bir dosya. Okunmalı.. Diğer konular arasında şunlar var: Amasya’da Zerdüştlük kültüne yeni kanıt: Sikke’de ateş bulundu”. İki türbe iki restorasyon. Biri tam isabet diğeri garabet. Talip Apaydın, soyadına yakışan bir hayat sürdü. Hâlâ aramızda yaşayan ve 1. Dünya Savaşı öncesi doğan 103 yaşındaki Ulviye Hanım ve kızı 85 yaşındaki Suna Hanım’la söyleşi.. Sahaflığın dünü bugünü: Çarşısıyla fuarıyla kitap aşkı… Ve daha bir sürü konu. *** Yapı Endüstri Merkezi’nin çıkardığı aylık “ MimarlıkKültürTasarım – sanat dergisi Yapı’nın 396. sayısı yayımlandı. Ana konu: Vallecas’da sosyal konutlar.. Kentin günlük devinimini tasarlamak. Yeşil alan manzarası ev sahipliğinin konut fiyatına etksi. Dencity konut projesi..