02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) BİLİM TARİHİ ERDOĞAN’IN LAİKLİK ANLAYIŞI “Yeterince ileri her teknoloji sihirden farksızdır”. Sihirleşme sayesinde ara kademelerde neler olduğunu bir kenara bırakıp kestirmeden sonuca gidiliyor. Sonuç; artık kimse kullandığı teknolojinin nasıl çalıştığını bilmek zorunda değil ! Laiklik nedir? Başbakan Erdoğan laikliği her zaman “devletin her dine eşit mesafede olması” olarak tanımlamaktadır. Bir ülkede farklı dinlere (veya mezheplere) eşit mesafede durabilmek hangi koşullarda mümkün olabilir? Laikliği, “devletin her dine eşit mesafede durması”ndan ibaret olarak tanımlamak, bir yanıltma girişiminden başka bir şey değildir. Osman Bahadır [email protected] Dijital(Leşen) Sihir Arthur C. Clarke, üç büyük bilim kurgu yazarından birisi olarak kabul edilir (diğerleri Isaac Asimov ve Ray Bradbury). Kendisine atfedilen Clarke Kanunları üç tanedir: Seçkin ama yaşlı bir bilim insanı bir şey olası diyorsa, neredeyse her zaman haklıdır. Bir şey olanaksız diyorsa, büyük bir olasılıkla haksızdır. Olasının sınırlarını zorlamanın tek yolu, sınırları biraz olanaksıza doğru kaydırmaktır Yeterince ileri her teknoloji sihirden farksızdır. Özellikle üçüncü kanun diğerlerine göre çok daha popüler olmuştur. Geçtiğimiz günlerde Umberto Eco’nun bir makalesi de benzer bir konuya değiniyordu. Teknoloji neden sihir gibi geliyor? Eco’nun bulduğu cevap basit : Tıpkı sihirde olduğu gibi teknoloji de insanın ara kademelerde neler olup bittiğini atlayıp, kestirmeden sonuca ulaşmasını sağlıyor. Sihir ya da büyünün cazibesi nerede? Enaz eforla en çok sonuç elde etmede değil mi? Örneğin hasta olduğumuzda uzun uzun tedavi sürecine gireceğimize hastalığımızı bir dokunuşla, bir dua ile ya da benzer bir şeyle şipşak geçirecek bir şey ya da birisini bulmayı tercih ederiz. Şu an kullandığımız ilaçlarda da benzer bir şey arıyoruz. Bir ilaç alalım ve birkaç dakika içinde olmasa bile bir kaç saat içinde iyileşelim. Cep telefonu ile dünyanın öteki ucundaki birisiyle görüşürken de o görüşmeyi yapabilmek için kurulmuş, icat edilmiş, geliştirilmiş teknolojilerin neler olduğunu bilmeyiz, bilmek istemeyiz. Cep telefonuna ve aylık olarak GSM operatörüne yaptığımız ödemelerle adeta tüm o ara teknolojileri bilmeme hakkını da satın alırız. Dijital kültür, özellikle son yirmi yılda bir yanda internet diğer yanda da mobil teknolojilerdeki gelişmelere paralel olarak insanı giderek daha “cahil”, daha “aciz” hale getirmekte. Önceleri sadece sürdüğü otomobilin motor bölümünde ne olup bittiğini bilmeyen insanlar, giderek önce televizyon sonra da bilgisayar ve cep telefonunun kapıyı kırıp kendilerini esir almasıyla pes etmiş durumda. Artık kimse kullandığı teknolojinin nasıl çalıştığını bilmek zorunda değil ! Bu durum sadece dijital teknolojilerle mi sınırlı? Sağlık sistemine bakın, kamu yönetimine bakın. Aslında benzer bir “pes et(tir)me” durumu yaşamın her alanına nüfuz etmiş durumda. Ne kadar efor sarfetsen de birşeylerin değişmediğini gördükten sonra geriye öğrenilmiş acizliğin o güzel çıkarımı kalıyor: “Nasılsa bir şey değişmeyecek, o zaman ya hiç bir şey yapma ya da en az eforu sarfet”. Artık beş senede bir sandığa kadar gidip oy vermek bile pek çok bireye “zor” gelmekte. Bu sadece Türkiye için değil, dünyanın pek çok ülkesi için geçerli. O halde “sihir” kıvamına gelen olgular sadece ileri teknolojik ürünlerle sınırlı değil. Bir ülkede demokrasinin gelişmişliği o ülkede sihire yaklaşmış olguların, kategorilerin çokluğu ile (ters orantılı olarak) değerlendirilebilir belki de. Nedensellik ilkesi çerçevesinde sihir gibi kestirme sonuçlar üreten mekanizmalar söz konusu olamaz. Ancak pratikte bireyin eğitimsizliği ve bununla beslenip obezleşen “tembelliği” sihirin, büyünün hiç de imkansız olmadığını pratikte kabul ettiriyor. Eğer bu kavramdan rahatsız olduysanız adını da değiştirebiliriz. “Dijital(leşen) Sihir”e ne dersiniz? L aiklik, dinin siyasetten ayrılmasıdır. Bu kavramın en kısa tanımı budur. Daha açık olarak ifade edildiğinde, laiklik, dinlerin kamusal ilişkilerde (toplumun ortak yaşamını ilgilendiren ilişkilerde) hiçbir rolünün ve etkisinin olmamasıdır. Laiklik, büyük mücadeleler sonucunda kazanıldı. Batı’da kilisenin ekonomik, siyasi, kültürel, düşünsel egemenliğine karşı, sadece siyasi mücadelelerle değil, fakat bütün bu sayılan alanlarda yürütülen çetin mücadelelerle laikliğe ulaşılabildi. Bu nedenle kendisini sadece dinin siyasetten ayrılmasıyla tanımlamakla (ve sınırlamakla) birlikte, gerçekte laiklik toplumsal ve düşünsel hayatın bütününde sağlanan gelişmelerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. O halde niçin laiklik kendisini dinin sadece siyasete karıştırılmamasıyla sınırlamaktadır? Çünkü laiklik nasıl bir eşitlik ve özgürlük gereği olarak doğmuş ve gelişmişse, bireylerin din ve vicdan özgürlükleri de dokunulamaz temel insan hak ve özgürlükleri olarak bu sınırlama aracılığıyla korunmuşlardır. Dolayısıyla laiklik, herhangi bir dine mensup bir insanın bireysel olarak dini ibadet ve ifade özgürlüğünü yaşarken, aynı zamanda başka bir insanın farklı dini ibadet ve ifade özgürlüğüne de engel olunmamasının yegane olanaklı biçimi olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle laiklik toplumsal ve düşünsel olarak çok yönlü bir gelişmenin ürünü olmakla birlikte bireylerin düşünsel ve inançsal yönelişleriyle ilgilenmez. Bireyle toplumun ilişkisini demokratik bir temelde kurmakla yetinir. Şimdi devletin her dine eşit mesafede durması konusuna gelelim. Bir devlet her dine eşit mesafede nasıl durabilir? Sadece dinler karşısında nötr (yansız) kalarak. Bu durumda devletin hiçbir dine imtiyaz ve üstünlük tanıması doğal olarak söz konusu olamayacaktır. Biz buna laik rejim diyoruz. Peki, devletin kendisini herhangi bir dinle (veya mezheple) tanımlayarak her dine eşit mesafede olması mümkün müdür? Bu herşeyden önce tanım gereği mümkün değildir. Çünkü örneğin devlet kendisini Sünni Müslüman olarak tanımlıyorsa, bu doğrultuda davranması beklenecektir. Aksi takdirde bu tanımlama içi boş veya sahte bir tanımlama olur. O halde Sünni Müslüman devlet, diğer dinlere nasıl eşit mesafede durabilecek? Kendisine tanıdığı hakları ve öncelikleri diğerlerine de mi tanıyacak? Bu durumda devlet, çok eğitim proğramlı ve çok hukuklu mu olacak? Pratikte neler olduğunu zaten görüyoruz. Devlet gerçekte hiçbir şekilde diğer dinlere ve mezheplere eşit mesafede durmuyor. Üstelik devlet, anayasasında laik bir devlet olarak tanımlanmış olduğu halde bu böyledir. Örneğin eğitimde diğer din ve mezhepten öğrencilere ders seçme özgürlüğü bulunmuyor. Sünni İslam inancının resmi temsilcisi bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi protokoldeki sırası geçen sene 52. sıradan 10. sıraya yükseltildi. Devlet kadrolarında her din veya mezhepten kimseler eşit ölçüde yer bulamıyor. Dolayısıyla dini siyasete karıştırarak veya devleti bir dine mensup olarak tanımlayarak, devletin diğer dinlere karşı eşit mesafede durmasını sağlamak mümkün değildir. Bunu sağlamanın yegane yolu, devletin dini bakımdan nötr olmasıdır. Ancak burada şu önemli nokta gözden kaçırılmamalıdır ki, laiklik, devletin sadece tüm dinlere ve mezheplere eşit mesafede durmasının tek çaresi olduğu için geliştirilmiş bir uzlaştırma kavramı veya sistemi de değildir. Laiklik aynı zamanda yukarıda da belirttiğimiz gibi düşünsel ve toplumsal gelişmenin yeni bir aşaması olarak ortaya çıkmıştır. Bilimin, felsefenin, sanatın doğrudan katkıları ve toplumsal mücadelelerin kaçınılmaz sonuçları, bu tarihsel yaklaşımı ve sistemi yaratmıştır. Bu nedenle düşünsel ve toplumsal sekülerleşmenin belirli bir düzeyine ulaşmadıkça, “uzlaşmak gerekli” diye devletin dinlere eşit mesafede durması sağlanamaz. (Seküler eğitim ve seküler hukuk gelişmemişse, hangi eğitim tipi ve hangi hukuk tipi ile bütün dinlere “eşit mesafede” durulabilecek?). Bu yüzden, laiklikten bahsettiğimiz zaman bu gerçekliklerin hepsine birden işaret etmiş oluyoruz. Laikliği, “devletin her dine eşit mesafede durması”ndan ibaret olarak tanımlamak, bir yanıltma girişiminden başka bir şey değildir. CBT 1376 12 / 2 Ağustos 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle