Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BEYİN VE TOPLUMUN BULUŞTUĞU NOKTA İktidar ve başarı beyinde uyuşturucu etkisi yaratıyor İrlandalı nöropsikoloji uzmanı Prof. Dr. Ian Robertson*, güçlü bir kişisel yayım platformu olan WordPress’te yayımladığı “Türkiye Başbakanı Erdoğan 10 Yıllık Bir Hastalığın Etkisi Altında mı?” başlıklı makalesinde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 11 yıllık iktidarı süresince ele geçirdiği gücün, beyninde tahribat yaratmış olabileceğine işaret ediyor. R obertson yazısında şöyle diyor: Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 10 yılı aşkın bir süredir iktidarda. Bu süre içinde ülke ekonomisi güçlendi ve uluslararası alanda prestij kazandı. Güç ve başarı. Bu ikisi, insanlık tarihi boyunca beyinde değişiklik yaptığı bilinen en güçlü haplarıdır. Kaldı ki hiçbir insanın beyni, bu iki ilacın yarattığı değişikliğe karşı direnemez ve bir daha eskisi gibi kalamaz. Erdoğan’ın Gezi Parkı eylemlerine karşı sergilediği tepkilere bakınca onun da direnemediğini ve beninin sakatlandığını görüyoruz. iktidarda kalma sürelerinin maksimum 10 yıl ile sınırlandırılmış olması bir tesadüf değildir. ABD ve hatta Çin Cumhuriyeti’nde de bu böyledir. Gücün beyin üzerindeki etkileri kokain benzeri uyuşturucularla benzerlikler taşır: ikisi de beynin ödül ağında dopamin faaliyetlerini arttırarak beynin işlevini belirgin şekilde değiştirir. Bu değişiklikler aynı şekilde korteksi de etkiler ve düşünce şeklinde devasa farklılıklar yaratır. (Ian Robertson’ın kitabı: The Winner Effect: The Science of Success and How to Use It). Kazanma Etkisi, biyolojide güçsüz düşmanlar karşısında birkaç kez galibiyet alan hayvanların, ileride karşılaşacakları daha güçlü hasımları ile girişecekleri mücadeleden büyük bir olasılıkla galip çıkacaklarını ifade eden bir terimdir. Aynı kavram insanlar için de geçerlidir. Başarı beynin kimyasını değiştirir. İnsanların daha iyi odaklanmasına, kurnaz davranmasına, kendine duyduğu güvenin artmasına ve daha saldırgan olmasına yol açar. Ne kadar çok kazanırsanız, sonrasında kazanma şansınız o kadar artar. Ancak bunun olumsuz yönleri de vardır; kazanma alışkanlığı bir süre sonra bağımlılık yaratabilir. Fakat bu değişiklikler aynı zamanda insanları daha ben merkezci, öz eleştiriye kapalı, daha az kaygılı hale getirir. Ayrıca hata ve yanlışlıkları görme becerisini köreltir. Bütün bunların bir araya gelmesi bir lideri muhaliflerine ve eleştirilere karşı tahammülsüz kılar. İşte Erdoğan’ın eylemcilere karşı sergilemekte olduğu uzlaşmaz ve saldırgan tutumunun altına bu yatıyor. Sosyal medyanın bir “baş belası” olduğu yönündeki görüşlerinin de nedeni büyük bir olasılıkla budur. İKTİDAR KOKAİNE BENZER Bu nörolojik değişikliğin güçlü liderler üzerinde yarattığı”kibir”, Fransa’da XV. Louis’nin “apre moi le deluge benden sonra tufan” sözlerinde vücut bulmuştur. Gücün beslediği bir başka yanılgı da vazgeçilmez olduğu inancıdır. Pek çok siyasi lider, bu hayalin etkisi ile koltuğu bırakmamak adına ülkede büyük bir karmaşayı, hatta iç savaşı bile göze alabilir. Bu liderler ülkelerinin bekası için kendilerine ihtiyaç duyulduğuna içten inanırlar ve bu işi de kendilerinden başka kimsenin yapamayacağını düşünürler. ‘BENDEN SONRASI TUFAN’ • Hubristik Yetersizlik olarak nitelendirilen durumun ortaya çıkması. Bunun nedeni liderin kendine aşırı güvenmesi ve aldığı yanlış kararlar sonucu işlerin sarpa sarması Sınırsız gücün beyin üzerindeki nörolojik etkileri, öz farkındalıktan sorumlu beyin bölgesinin baskılanmasında kendini belli eder. Erdoğan’da bu, muhakeme yetisinin 10 yıllık iktidarı boyunca bozulması şeklinde ortaya çıkıyor. Genel kanıya göre hiçbir liderin muhakeme yetisi iktidarda bulunduğu 10 yılın sonunda aynı kalmaz; tam tersi büyük ölçüde bozulur. Bunun en güzel örneği Erdoğan’ın son Gezi Parkı eylemlerine karşı gösterdiği tepkidir. Kimse, ama hiç kimse bu nörolojik bozulmaya karşı koyamaz. İşte bu nedenle pek çok ülkede liderlerin SINIRSIZ GÜCÜN NÖROLOJİK ETKİLERİ CBT 13703 / 21 Haziran 2013 İngiltere eski Dışişleri Bakanı Lord David Owen, iktidarda uzun süre kalan liderlerin beyinlerinde ortaya çıkan kişilik bozukluğuna işaret eden Hubris SendromuKibir Sendromu (http://brain.oxfordjournals. org/content/132/5/1396.extract) denilen nörolojik bozukluğa dikkat çekiyordu. Bu bozukluğa İngiliz eski başbakanlarından Tony Blair ve Margaret Thatcher’ın da yakalanmış olduğunu iddia ediyordu. Bu ikisi de 10 yıl başbakanlık yapmışlardı. Owen’in ortaya attığı Kibir Sendromu’nun belirtileri Türkçesi: Reyhan Oksay şöyle: • Dünyayı gücünü göstereceği ve başarı kazanacağı bir arena olarak görme eğilimine yol açan narsisistik yapı Kibir sendromu’na yakalanmış insanların tedavi talebinde bulundukları • İmajına ve görüntüsüne görülmemiştir. Buna karşın depresyon, alkol ile ilgili sorunlar veya aile sorunlarıyla aşırı önem verme ilgili yardım talebinde bulunabilirler. • Ülkesinin çıkarlarıyla Zaman içinde kişilik bozukluklarının tedavisinden olumlu sonuçların alındığını kendininkileri bir görme gören kibir sendoromlu narsisistik kişiler, çevrelerinden daha yakın ilgi görebilmek • Konuşurken kendisini umuduyla psikolojik destek arayışlarına girebilirler. “biz” sözcüğü ile tanımlama Aynı zamanda toplumda demokratik beklentiler arttıkça, siyasi liderler toplumun • Kendi karar ve anayasa ile belirlenmiş demokratik sınırlarına çekilmek zorunda kalabilirler. Örneğin yargılarına aşırı güvenme; ABD liderleri 8 yıllık ile sınırlanmış başkanlık süresi karşısında bir dönem daha aday başkalarının önerilerine veya olma talebinde bulunamazlar. eleştirilerine katlanamama, Gücünün etkisiyle kibir sendromuna yakalanmış siyasi liderlerin ülkelerine küçümseme verecekleri geri dönüşü olmayan hasarları önlemek için, bunların yaptıklarının • Kendisinin yalnızca hesabını verebilecekleri bir ortamın yaratılması gereklidir. Bu önlemlerden en Tarihe’e veya Tanrı’ya önemlisi liderin yeniden seçilmesinin önünü kesmektir. Bir diğeri ise iktidarda karşı sorumlu olduğunu kalma süresinin sabitlenmesidir. Örneğin ABD liderinin görev süresinin 4 yılla düşünme; yargıya hesap sınırlandırılmasıdır. verme zorunluluğundan muaf Bakanlar kurulunun kibir sendromunu baskılamakta çok da başarılı olmadıkları olduğuna inanma gözleniyor; bunun en önemli nedeni başbakan tarafından atanmış olmalarıdır. Ancak • Gerçeklerden kopma kuruldan tek bir kişinin istifası bile soruna dikkat çekip, kapalı kapılar ardında neler eğilimi ve giderek yalnızlaşma. döndüğünü kamuoyunun bilgisine sunabilir. HUBRİS SENDROMU VE BELİRTİLERİ Robertson yazısını şöyle bitiriyor: “Türkiye Batılı devletler ve Ortadoğu için kritik öneme sahip bir ülkedir. Bu nedenle ülke istikrarının, gücün sakatladığı bir beyin tarafından tehdit edilmesine izin vermemek gerekir. Türkiye’nin çevresi, bu nöropsikolojik hastalığa yakalanmış liderler tarafından yönetildikleri için zayıf düşmüş ülkelerle sarılıdır. Bu nedenle dünyanın bunlara benzer başka bir ülkeye artık tahammülü yoktur..” *Bilişsel sinirbilimci, klinik psikolog olan Profesör Ian Robertson, nöropsikoloji konusunda uluslararası saygınlığı olan bir uzmandır. Dublin’deki Trinity College’da psikoloji anabilim dalı öğretim üyesi ve Trinity College Sinirbilim Enstitüsü Kurucusudur. Robertson ayrıca İrlanda Bilimler Akademisi’ne seçilen ilk psikologdur. BÖYLE BİR LİDERİN ÖNDERLİĞİ ÜLKEYE ZARAR VERİR KİBİR SENDROMUNA KARŞI ÖNLEM ALINABİLİR Mİ ? NÖROPSİKOLOJİ