Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP Dünya ekonomisinin yapısal değişimi, yeni dengeler ve fırsatlar Prof. Mehmet Doğan 2 1.yüzyılda dünya ekonomisi büyük bir yapısal değişim geçirmektedir. 1990 yılı sonrası sosyalist sistemin çöküşüyle liberal ekonomi tek kutuplu hale gelen dünyanın ortak ekonomi politikası haline geldi. Dünya ticaretindeki liberalleşme küreselleşmeyi de (globalisation) beraberinde getirdi. Sadece Berlin’i ikiye bölen duvar yıkılmadı, gümrük duvarları da birbiri ardına yıkılmaya başladı. Artık engellemelerle karşılaşmadan ve koruyucu gümrük vergileri yüklenmeden sadece mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı ile de yetinilmedi. Bilgi, üretim ve teknolojilerin ülkeler arası serbest dolaşımı da başladı. ABD ve kapitalist Batı ülkeleri kendi ülkelerindeki fabrikalarını kapatarak üretimlerini işgücünün ucuz olduğu komşu eski Varşova Paktı ülkelerine taşıdılar. 19902000 yılları arasında çoğu Batılı sermaye şirketleri özellikle eğitimli ve ucuz işgücü buldukları başta Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi yakın ülkelerde fabrikalar kurarak üretimlerini bu ülkeler üzerinden pazarladıG. Kore 534 79139 504753 61509 63713 54281 49851 Taiwan 3484 82039 316386 41459 41111 41723 34132 İsrail 44493 119652 221507 22221 21926 21421 19024 Yıl/ yıllar arası Türkiye 19701980 2485 19902000 37682 20002013 258848 2009 36408 2010 40682 2011 36466 2012 30255 Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya ekonomilerini hızlı büyütürken Doğu Asya’da Japonya yanında G. Kore, Hong Kong, Singapur, Taywan “Asya Kaplanları” diye anılmaya başladı ve ekonomileri çok gelişti. Bu ülkeler Japonya ile birlikte elektronik ve bilişim teknolojisinde dünya önderi oldular. Uluslararası örgütlenen dev büyük firmalar küreselleşme rüzgârının egemen estiği yıllarda büyük kârlarla bilançolarını geliştirdiler. Dünya genelinde üretim de tüketim de hızlı arttı. Zengin daha zenginleştiği, fakirlerin daha fakirleştiği acımasız kapitalist sistem dünyada egemen olmaya başladı. Ancak bu büyüme biyogen, nono, iletişim ve bilişim teknolojileri gibi yeni teknolojilerin yaygınlaşmasıyla dünya genelinde yeni imkânlar da doğurdu. Mesela Finlandiya gibi sıradan, önemsiz küçük bir ülke “Nokia” gibi bir cep telefonu sayesinde dünya genelinde söz sahibi oldu ve ekonomisini üst düzeylere taşıdı. Benzer gelişimi Avrupa’nın küçük bir ülkesi İrlanda yazılım ve bilgisayar teknolojisi sayesinde yakaladı. G. Kore’nin Samsung ve Hundai gibi dev firmaları ülkelerini dünyanın öncü ileri teknoloji üreten sanayi ülkeleri arasına yerleştirdi. Küreselleşme rüzgârına ek olarak Çin’in politika değiştirerek kapılarını Batı, sermaye ve teknolojiye açmasıyla çok ucuz işgücü ve büyüyen pazarını gören tüm dünya yatırımcıları Çin’in yolunu tuttu ve yatırımlarını bu ülkeye taşıdılar. Büyük ölçekli yatırımlarla ürettikleri malları dünya pazarlarına taşırken, Çin de sadece yabancı yatırımcılara ucuz işgücü sağlamanın ötesinde kendisi bir plan çerçevesinde yatırım hamlesine girişti. Başlangıçta aynen Japonya’nın 1970’li yıllarındakine benzer şekilde, önce taklit ürünler olsa da büyük ölçekli üretimler yapmaya başladı. Benzer üretim hamlesini diğer dev ülke Hindistan izledi. Daha yakın bir zaman öncesine kadar milyarı aşan nüfuslarına rağmen dünya ticaretinde çok önemsiz bir paya sahip olan Çin ve Hindistan iç üretimlerini artırarak özellikle son 5 yılda yüksek kalkınma hızını yakalamakla kalmadılar aynı zamanda ihracat atağına başladılar. Çin büyük ölçekli üretim ve dünyanın her köşesine ihracatı ile Japonya’dan daha fazla ihracat yapmaya başladı. Son iki yılda dünya ihracat şampiyonluğunu Almanlardan aldı. Ülkemiz ise son yıllarda hızlı ve dünya ortalaması üstünde gelişmesine rağmen gerek toplam üretim ve GSMH, gerek FBMH gerek sanayi üretim ve katma değer yaratma bakımından orta değerleri yakalayabildik ve yüksek katma değer yaratamadığımız için bu büyüklükte patinaj yapmak üzereyiz ve atılım yapamıyoruz. ( Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı’nın 3 Şubat tarihli Milliyet gazetesine açıklaması ve Ekonomi Bakanının TV’lerce verilen ihracat artışı ile ilgili basın açıklaması). ÇİN: YENİ POLİTİKA Tablo 1. Ülkemizde son yıllarda bilimsel yayınlar ve küçük karşılaştırma özellikle Taiwan, G. Kore ve İsrail ile karşılaştırma Kaynak:ISI WoS, lar. Genel kanı ve beklentiler, eski zengin kapitalist ülkelerinin küreselleşme adı altında liberalleşen ekonomi ile daha büyüyecekleri ve dünyaya egemen olacakları yönünde idi. Petrolün tükeneceği korkusu ile sürekli artan fiyatı, yeni zengin petrol kaynaklarının yanında zengin doğalgaz yataklarının bulunarak devreye girmesiyle yerini iyimser gelişmeye bıraktı. Petrol fiyatları da beklendiği gibi hızlı yükselmedi. Batıda ABD ve Almanya yanında Kanada, CBT Nisan 2013 yılı sayılarında değişik makalelerle ayrıntılı tartışıldığı gibi Türkiye ihracatında ileri teknoloji ürünlerinin payı ancak %1,9 kadardır. Dışsatımının %90’ı sanayi ürünü olduğu halde bu ürünlerin %60 kadarı düşük ve orta düşük teknolojiyle üretilen ürünlerdir. En yüksek oranda teknolojik ürün ihraç eden G. Kore ve Tayvan’ın son yıllardaki yayınlarıyla ülkemiz yayınlarını karşılaştırırsak soumuzun cevabını bulabiliriz. Sayıların açıkca gösterdiği gibi 4 ülke arasında İsrail 1980 öncesi 3 ülkenin toplamının 6 katından fazla yayın yaparken 3 ülke de sayın sayılarını hızla artırmış ama en çok G. Kore yayın sayısını artırmıştır. Türkiye de G. Kore ve Tayvan’ın ardından yayın sayısını en hızlı artıran ülke olmuş, yıllık 40 bin yayına ulaşmıştır. Yayın dağılımı: TR en çok tıp; genel cerrahi, pediatri, nöroloji, mühendislik, eğitim, veteriner malzeme bilimi. G. Kore ve Taiwan: Elektikelektronik müh., fizik, bilgisayar, malzeme bilimi, iletişim, kimyanın payı daha yüksek. Türkiye’de tıp dışı bilim ve teknoloji çok düşük, ileri teknoloji için bu yayınlar artmalıdır. İsrail yayınları ise tıp, fen bilimleri bitki bilimi ve mühendislikler arasında dengeli dağılmıştır. Bizim de temel bilimlerde ilerlemeden ileri teknoloji toplumu olamayacağımız bilinmelidir. G.Kore ve Tayvan Nasıl İleri Teknoloji Üreten Ülkeler Oldular? İhracatın, ithalatın ve diğer uluslararası ilişkilerin başlıca amacı: Değer ithal etmek! Tınaz Titiz tinaztitiz@gmail.com H CBT 1370 18 / 21 Haziran 2013 erhangi bir mal veya hizmet’e (M/H) konu olan ithalat, ihracat vbg bir işlem söz konusu olduğunda iki süreç söz konusudur: M/H akımı süreci ve değer akımı süreci. Bu iki sürecin yönleri konusunda dikkat edilmesi gereken kurallar şöyle özetlenebilir: • M/H ihracı halinde: 1) Zorunlu ihracat: (Zorunlu ithalat için gereken dövizin temini için): Değer akımı süreci’nin yönü önemsenmeyebilir. 2) Zenginleşmek için ihracat: Değer akımı sürecinin mutlaka ihracat yapan yönünde (yani ihracat süreci ile ters yönde.) olması gerekir. • M/H ithali halinde: 1) Zorunlu ithalat: (Zorunlu M/H’in satın alınabilmesi için): Değer akımı sürecinin yönü önemsenmeyebilir. 2) Zenginleşmek için ithalat: Değer akmının ithalat yapan yönünde (Yani ithalat süreci ile aynı yönde.) olmasına dikkat edilmelidir. • Diğer uluslararası ilişkiler: Her ne olursa olsun amaç, Değer akımı’nın “değer ithali” yönünde olmasıdır. • Bütün bu kurallar: 1) Değer akımı yönünün taşıdığı önemin farkında olsa bile, bir şey yapabilecek güçte olmayan toplumlar için geçerli değildir. O tür toplumlar, zorunlu ihracat / zorunlu ithalat kurallarına tabidir. Örn. Açlıkla, yaygın hastalıklarla, iç çatışmalarla uğraşan toplumlar değer akımını gözetemezler.1) Değer akımı yönünün taşıdığı önemin farkında olmayan toplumlar ise farkında olanlar için mükemmel birer av alanıdır. 2) Değer akımı yönünün taşıdığı önemin farkında olan toplumlar için, yukarda değinilen kuralların, M/H akımının taraflarınca bilinip gözetildiği varsayılmalıdır. • En kritik nokta, değer akımı’nın yönünün nasıl kontrol edilebileceğidir. Değer akımı yönü, o akıma konu olan M/H üzerine bir Yaratıcılık Temelli Katma Değer (YTKD) eklenerek kontrol edilebilir. • Yaratıcılık Temelli Katma Değer keşif, icat, inovasyonla üretilebilir ve bu üretim için harcanacak “değer”, edinilenden küçük olacağı için bu tür KD makbuldür. Aksine, örneğin reeksport yoluyla daha yüksek değer harcayarak üretilebilecek katma değerler, pazara girme, kısa vadeli taktik hedefler vbg amaçlar için kullanılabilirse de, değer akımı yönünü sürdürülebilir biçimde etkileyemez. Eğer, mal / hizmet üretiminize paralel olarak, sürekli biçimde Yaratıcılık Temelli KD de üretiyor iseniz rekabet gücünüz o kadar artacak; ithalat da ihracat da yapılsa daima siz “değer kazanan” taraf olabileceksiniz. Sürekli olarak sömürü edebiyatı yerine Yaratıcılık Temelli Katma Değer üretmeye çalışmak akılcı yoldur. Daima siz “değer kazanan” taraf olabileceksiniz. Sürekli olarak sömürü edebiyatı yerine Yaratıcılık Temelli Katma Değer üretmeye çalışmak akılcı yoldur.