02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Temel Sosyal Bilimler Olabilir mi? Köy Enstitülerinin kapatılması Yakup Kepenek, [email protected] M Doç. Dr. Örsan Ö. Akbulut 1 onist (tekçi)2 bilim yaklaşımı çerçevesinde, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında inceleme nesnesi, araştırma yöntemi ve araçları bakımından kurulan ortaklık günümüzde kültür bilimlerinin düalizmi (ikicilik)3 ile küreselleşmenin bağlamsallığı ve postmodern itkilerle birlikte daha güçlü sorgulanır hale gelmiş ve mutlak kültürelliğin4 toplumsala ilişkin temel hareket noktası ve meşru bilim paradigması olması bakımından önemli mesafe alınmıştır. Toplumsallığın salt kültür temelinde inşa edilen bir durumsallık kapsamında kavranışının kültürel indirgemeciliği yanında toplumsal olanı doğal olana indirgeyen pozitivist geleneğin mekanikliği, tüm sosyal bilimlere karakteristiğini vermiştir. Bu iki paradigma bakımından da, toplumsallık kategorileştirilerek5 kavramsallaştırılmaktadır. Bu kapsamda, iktisadi, siyasi, tarihi, kültürel, psikolojik, sosyolojik vb. kategoriler kapsamında toplumsal olan bölünmekte ve bu; hem kavramsal olarak var olanın bütünsel6 olarak incelenmesini zorlaştırırken hem de gerçekliği dönüştürmek bakımından ideolojik bir işlevselliği yansıtmaktadır. Toplumsal olanın kategorileştirilmesi ve bu kategorilerin her birinin neredeyse bağımsız bir toplumsallığı temsil etmesi, toplumsalın doğal ve kültürel indirgemeciliklerin ötesinde sözde çok değişkenli (veya çokluklar temelinde) incelenmesi sonucunu doğurmaktadır. Temel sosyal bilimler7 olabilir mi sorusu, kaba bir pozitivizm ya da kültürel indirgemeciliği aşma çabasından çok, toplumsalın oluşumsallığına8 ve bu kapsamda da bütünselliğine ilişkin oluş ve bir varsayımın sonucudur. Bu doğrultuda, toplumsal, insandoğa etkileşimi kapsamında bir tarihsellikle oluşmakta; bu tarihsellik üretim temelinde insan etkinliğine dayanmakta ve üretim toplumsallığın yaşamsal9 alanlarını özne temelli olarak yapılandırmaktadır. Dolayısıyla, toplumsal olan, üretim temelinde tarihsel olarak oluşmakta ve toplumsallık yaşamsallık bağlamında oluşturulmaktadır. Bu kabulde, toplumsalın, tarihsel, iktisadi ve siyasalyaşamsal bütünlük temelinde oluştuğundan hareket edilmektedir. Tarihsel olan insanın üretim temelindeki etkinliklerini, iktisadi olan üretim etkinliklerinin yürütülme biçimlerini, yaşamsalsiyasal olan ise toplumsalın öznel konumlanışlarını ifade etmektedir. Bu bağlamda olmak üzere, sosyal bilimler alanında, pozitivist bir öykünmecilikten çok, toplum ve doğa arasında olgusal bütünselliğin olduğu kabulü çerçevesinde, sosyal bilimlerde tarih, iktisat ve siyasal bilim/sosyolojinin temel sosyal bilim olabileceklerini önermekteyiz. Tüm sosyal bilim alanları bu üç alan üzerinde yapılandırılmalıdır. Bu üç alanı kapsamayan bir sosyal bilim toplumsal gerçekliği bütüncül olarak açıklayamaz. Türkiye’deki sosyalsiyasal bilimler alanındaki akademik yapılanma bakımından; sosyoloji, psikoloji, işletme, kamu yönetimi, maliye, uluslararası ilişkiler vb. alanların temel sosyal bilimler üzerine oturtulması bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu zorunluluğun temeli, tarih, iktisat ve siyaset bilimi/sosyoloji zeminine oturtulmadan, toplumsallığın mali veya uluslararası vb. düzlemlerinin eksik kavranacağı ve açıklanacağı iddiamızdır. 1 Siyaset bilimi ve kamu yönetimi doçenti. 2 Doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasında yöntem ve yöntem araçları bakımından bir farklılığın olmadığının savunulması. 3Toplumsal olanın kültürel ayırt ediciliği temelinde doğal olana indirgenemeyeceğinin ve doğal ve toplumsalın ayrı olduğunun ve aynı yöntem ve araçlarla incelenemeyeceğinin savunulması. 4 Toplumsalın özsel olarak kültürel bir içeriğinin olması ya da bu içerik temelinde inşa edilmesi. 5Toplumsal belli bir ideolojik temel ekseninde kavramsal olarak kurulmaktadır. Kültürel indirgemecilik, büyük ölçüde muhafazakâr bir ideolojiyi içsel olarak kapsamakta ve yeniden üretmektedir. 6Toplumsalın bütünselliği, tarihsel maddeciliğin temel hareket noktasını oluşturmakta ve aynı zamanda toplumsalın doğal ile olan bütünselliğini de kapsamaktadır. 7Bilindiği gibi temel bilimler ifadesi daha çok fen bilimleri alanında geçerli olan ve fizik, kimya ile biyolojiyi kapsayan bir kavramdır. 8Oluşumsallık, toplumsalın, sadece belli bir iradeye veya kültürel zemine dayalı olmadan nesnel koşulları ve bu koşullarla ortaya çıkan zorunlulukları yansıtan bir kavramdır. Nesnel koşullar ise insanın doğa ile emeği aracılığıyla kurduğu dolayımlayıcı ilişkiye bağlı olarak ortaya çıkan toplumsallığın temelini oluşturan üretim eylemliliğidir. 9Yaşamsallık, üretim etkinliği temelinde oluşan, kültürel, siyasal, ideolojik boyutların bütünlüğüdür. C BT’de (10 Mayıs 2013) Zeki Sarıhan’ın DP Değil Bizzat CHP üst başlığıyla yazdığı Köy Enstitülerini Kim Kapattırmış? yazısı, önemli eksikler içeriyor. Enstitülerin kapatılmasına ilişkin olarak 1950’den önce CHP iktidarının kendi kurduğu bu kurumlara sahip çıkmadığı, tersine bunları özünden uzaklaştırdığı konusunda Sarıhan’ın yazdıkları büyük ölçüde doğrudur. Ancak,1950 sonrasında BeşikdüzüÇifteler’de eğitim görmüş bir kişi olarak bizzat tanıklık ettiklerim, enstitüler konusunda DP iktidarının aklanmasına hiçbir biçimde olanak vermiyor. 1. DP iktidarının ilk yıllarında da okulumuzda bilgiye dayalı eğitim ile iş eğitimi birlikte yürütülüyordu. Türkçe, matematik, fizik, kimya, biyoloji, tarih coğrafya derslerinin dışında, yalnız demircilik, marangozluk, yapıcılık, tarım gibi işlerde değil, özellikle müzik, resim, yazı, yontu, tiyatro gibi sanatsal yaratıcılık alanlarında da çok güçlü bir eğitim alıyorduk. DP 1954’te bu uygulamayı sonlandırdı. 2. Okulumuzda eğitim karmaydı. DP iktidarı karma eğitime son verdi; acımasızca ve sapıkça bir anlayışla kardeşleri ayırdı, kızları ayrı erkekleri ayrı okullara sürgün etti. 3. Okul yaşamımız öğretmenöğrenciyönetici kaynaşmasına dayanıyordu; öğretmenlerimizle aynı yemekhanede yemek yiyor; birlikte halay çekiyor; koro oluşturuyor; tiyatro sahneliyor ve birlikte sinema ve tiyatro izliyorduk. DP iktidarı bu dayanışmacı, katılımcı, eşitlikçi ve özgürlükçü yaşamımızı da yok etti. 4. En iyi öğretmenlerin elinde Türkçeyi çok iyi öğreniyorduk. DP Anayasanın eski dildeki biçimini yürürlüğe koyarak, dilimizi eskiye götürdü; kitaplarımız o kadar Arapça ve Farsça sözcüklerle dolduruldu ki okuduğumuzu anlayamaz olduk. 5. Okul kitaplığımıza o zamana kadar gelmeyen Büyük Doğu, Sebilü Reşat ve Orkun gazete ve dergileri gelmeye başladı. Böylelikle, eğitimimize bugünkü sağcı siyasetin düşünsel temelleri yerleştirildi. 6. İnsan aklının özgürleşmesi ilkesine dayanan ve bölgeler arasında dengeli dağılmış olan ve tüm ülkeyi kapsamına alan Köy Enstitülerine yalnız köy çocukları alınıyordu; enstitüleri kapatan yasa ile DP iktidarı, alınacak öğrencileri ülkenin o zamanki nüfus dağılımına göre yüzde 80 köy; yüzde 20 olarak düzenledi. Başka hiçbir eğitim kurumunda görülmeyen bu ayrımcı tutumla, aslında böylelikle köy çocuklarının önü kesildi. 7. Köy Enstitülerinin DP tarafından kapatılması tekil değildir; CHP’nin mallarının elinden alınması; halkevleri ve halkodalarının kapatılması ve DP’nin benzer uygulamalarıyla, çok daha önemlisi 1950 sonrasında eğitimin bütün olarak bilimsellikten adım adım uzaklaştırılmasıyla birlikte düşünülmelidir. 8. Köy Enstitüleri birer tarım ve iş okulu değildi. O okullarda okuyanlar, üreterek özgürleşiyor; bilimsel bilginin yol göstericiliğinde, özgürlükçü ve eşitlikçi bir ortamda yaratıcı yeteneklerini geliştirme olanağı buluyorlardı. 9. Bugün, hiç kimse yıllar öncesinin enstitülerinin yeniden açılmasını, bildiğim kadarıyla, önermiyor. Ancak enstitülerin o öğrenciyi, üreterek ve yaratarak özgürleştirici eğitim anlayışına ülkenin bugün her zamankinden çok daha fazla gereksinimi olduğu da çok açıktır. 10. Yapılması gereken enstitülerle ilgili geçmişi irdelemek yerine enstitülerin eğitim düşüncesinin ve uygulamasının, günümüzün bilgi çağının koşullarında, eğitimle ilgili tüm kurumlarda olabildiğince yaygınlaşması için çaba harcamaktır. Bulut Bilişim Tabanlı İyi Uygulamalar: LoCloud Projesi Başladı. Temel çerçevesi, “Nitelikli Ağlarda Etkili Bilgi Yönetimi” olan ve LoCloud kısaltması ile isimlendirilen “Yerel İçerik Eurapeana Bulutunda” (Local Content in a Europeana Cloud) Projesi, 24’ü Avrupa Birliği üyesi 28 ülke (Finlandiya, Lüksemburg ve Malta dışında – bu ülkeler projenin sonraki aşamalarında yer alacaklardır.) ile İzlanda, Norveç, Sırbistan ve Türkiye’nin yer aldığı 32 ortaklı bir Avrupa Birliği (AB) Projesidir. 2012 yılında ICTPSP kapsamında başvuran 59 proje arasında kabul edilen 6 projeden birisi olan ve 1 Mart 2013 tarihinden itibaren 3 yıl sürecek Projenin Bilimsel Koordinatörlüğünü Norveç Kültür Bakanlığı, Proje Yöneticiliğini ise İngiltere’den MDR Partners yapacaktır. Ulusal Koordinatörlüğünü Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nden Prof. Dr. Bülent Yılmaz’ın yürüteceği Projenin Türkiye ekibi aynı Bölümde çalışmakta olan Doç Dr. Özgür Külcü, Yrd. Doç. Dr. Yurdagül Ünal ve Araştırma Görevlisi Tolga Çakmak’tan oluşmaktadır. Projede uygulama kuruluşu olarak VEKAM (Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi) yer alacaktır. CBT 137019 / 21 Haziran 2013 Proje çerçevesinde Proje ortağı ülkelerde bulunan ve Europeana’ya aktarılan küçük ve orta ölçekli kütüphane, arşiv ve müze gibi kültürel miras kuruluşlarının kayıtları, geliştirilecek Europeana Bulutu’na taşınarak bulut bilişim teknolojisi uygulamaya geçirilecek ve bu kuruluşların dijital kayıtları çevrimiçi erişime açılacaktır. Türkiye Europeana Bulutu’nda VEKAM kayıtları ile yer alacak ve proje bu alanda nitelikli bilgi yönetimibulut temelli teknolojinin Türkiye’deki ilk örneği olacaktır. Projeye ilişkin ayrıntılı bilgiye 2013 Nisan ayı sonunda http://dev.locloud.eu ve www.bby.hacettepe.edu.tr/projeler1.asp adreslerinden erişilebilecektir. TARTIŞMAEDİTÖRE MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle