02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Kuşların göç yollarını değiştirme önerisine bakın! Sayın Bursalı, 6 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesindeki yazınızda bütün yaşam alanlarının yok edileceği havaalanı projesi üzerine yazıyorum. Ekte 3. HavalimanI ile ilgili CED raporunun kuş göçleri ile ilgili kısmını gönderiyorum. Raporun tamamı asağıdaki linkte… Kuzeydeki yeni kentlerin kuruluşundan sonra çevre açısından durum daha da vahim olacak. Ahmet Salih İstanbul Bölgesi 3. Havalimanı, ÇED Raporu, Mart2013: Bölgeden her yıl geçen min. 500.000 leylek (CICONIA CICONIA) ve 25.000 kara leylek (CICONIA NIGRA) min. 250.000 yırtıcı kuş, başlıca şahin (BUTEO BUTEO), arı şahini (PERNIS APIVORUS) ile “mücadele” önerileri (s. 128): Kuşla mücadele faaliyetlerinde, öncelikle hava alanı ve çevresindeki kuş türlerinin ve mümkünse tahmini sayılarının tespitiyle (yoğun kuş aktivitesi bulunan hava alanlarında ekolojik çalışma yapılması tavsiye edilir), bölgesel özellikler bağlamında kuşları çeken etkenlerin belirlenmesi ve bunların giderilmesi ve uygulanması gerekir… Kuş çekici etkenler ve önlemler: Kuşlar, çok genel ifadeyle, hava alanı sahalarına beslenmek (yiyecek, su vb.) ve yuva yaparak belli bir dönemi (veya tüm yaşamını) geçirmek üzere gelirler. Öte yandan, kuşların mevsimlik göç güzergâhında bulunan hava alanlarında, göç dönemlerinde yoğun bir kuşaktivitesi olacaktır. Kuşları hava alanlarına çekmesi muhtemel etkenler aşağıda gösterilmiştir. • Yiyecek kaynakları • Su kaynakları • Tarım alanları • Çöp yığınları • Bitki türleri Kuş çeken bu unsurların ortadan kaldırılması/giderilmesi için alınabilecek önlemler: • Kuşları çeken yiyecek, içecek, vb. kaynaklar ortadan kaldırılmalıdır. • Kuşların; fare, köstebek, solucan, örümcek ve her çeşit böcekle beslendiği dikkate alınarak, hava alanı sahalarında otla mücadele ve temizlik faaliyetleri, Hava Alanları PAT Sahalarının Temizliği ve Otla Mücadele Yönergesi doğrultusunda, titizlikle yürütülmelidir. • Otla mücadele faaliyetlerinde, bölgesel zirai ve veterinerlik kuruluşlarının işbirliği ve desteği sağlanarak, kuşlara besin teşkil edecek toprak altı canlıların aşırı yoğunlaşmalarını önleyici uygulamalar yapılmalıdır. • Çimenler uzun bırakılmamalıdır. • Kuşların diğer beslenme kaynakları bitkiler (tarımsal ürünler, meyve vb.) olduğundan hareketle, özellikle yoğun kuş aktivitesinin görüldüğü hava alanları sınırlarıiçerisinde tarımsal faaliyetlerden kaçınılması, meyve veren ağaçların yetiştirilmemesi gereklidir. • Su havuzları, su birikintileri, bataklık araziler, yok edilmeli, kurutulmalı, pis su akıntılarının üzeri mutlaka kapatılmalıdır. Drenaj kanalları sürekli kontrol edilerek, tıkanmalara anında müdahale edilmelidir. Buralar, besin özelliği taşıyan bitki ve yosun türlerinden arındırılmalıdır. • Yukarıda belirtilen işlemler yapılırken, ilgili kuruluşlarla işbirliği sağlanarak, bölgenin ekolojik dengesi üzerinde olumsuz etki yaratabilecek gelişmelerden kaçınılmalıdır. • Kuşların barınma ve yuva yapabilecekleri yerler tespit edilmeli, yuvalanmaya müsait eski terk edilmiş bina ve kalıntılar kaldırılmalıdır. • İkram hizmetleri bina ve tesislerinin (açık alanlardaki restoran, kafeterya vb. dahil) temizliği sürekli denetlenmeli ve kuş çekici unsurların giderilmesi sağlanmalıdır. • Çöp araba ve kutuları temiz tutulmalı, düzenli olarak dezenfekte edilmeli, çöplerin açıkta kalması/bekletilmesi engellenmeli, en seri şekilde hava alanı dışındaki çöp mahallerine (pistlere göre kalkış ve tırmanma satıhları altında olmamak kaydıyla en az 13 km. uzaklıktaki) götürülmesi için gerekli önlemler alınmalıdır. • Hava alanı yakın çevresindeki (alçalma ve tırmanma satıhları altı dahil) diğer kurum ve kuruluşlarla temasa geçilerek, benzer önlemlerin alınması istenmeli, teşvik edilmelidir. Belediyelerle yakın işbirliği sağlanmalıdır. • PAT sahaları ve yakın çevreleri kuşları çekici oluşumlardan tümüyle arındırılmalıdır. • Hava alanlarında ağaçlandırma yapılırken, ağaçlar pist merkez hattından en az 150 m. uzağa dikilmeli, funda ve dikenli ağaçlar tercih edilmelidir. Göç mevsimleri başta olmak üzere pistler ve tırmanma/yaklaşma yüzeyleri kitlesel kuş hareketleri yönünden meydan kontrol kulesi tarafından gözle ve dürbünle devamlı gözlenerek, uçakların kalkış ve inişlerinden önce gerekli önlemler alınmalıdır. Uçuş kontrol kulesi, gerek kendi gözetimi sonucunda ve gerekse pilot tarafından kendilerine bildirilen kuş yığılmaları ihbarı olduğunda, Başmüdürlük/Müdürlük tarafından görevlendirilmiş birim tarafından öncelikle, hangi mücadele yönteminin en etkin ve pratik olduğuna karar verilerek, kümelenmeler hava alanı ise en hızlı şekilde mücadele işlemine başlanılmalıdır. Ayrıca, pilot tarafından bildirilen veya gözlemlerle tespit edilen kuş tehlikesisin, gerek muhabere araçları vasıtasıyla ve gerekse ATİS (Automatic Terminal Information Service) aracılığıyla, yerde ve havada bulunan pilotlara haber verilmesi zorunludur. Kuşların hava alanından uzaklaştırılması gereken durumlarda, uygulanabilecek yöntemler aşağıdadır. Sesle korkutma; • LPG (gazlı) toplar • Silah patlatma • Tehlike sesleri, İnsan kulağının duyamayacağı frekansta kuş kaçırıcı ultrasonik sesler, İnsan kulağının duyabileceği frekansta, kuşların tehlike çağrılarını andıran sesler. • Alarm sesleri • Diğer Görüntüyle korkutma: • Diğer kuş kaçırtıcı nesneler (maket, vb) • Bayrak ve flamalar, • Işıklar • Diğer teknikler Projenin gerçekleşmesi durumunda alanda floristik açıdan büyük bir habitat ve biyomas kaybı yaşanacaktır. Bununla birlikte alandaki iklimsel homojenite nedeniyle floristik çeşitlilik açısından etkiler ihmal edilebilir boyutta iken proje alanının özgün değerinin sulak alan olması nedeniyle Hidrobiyolojik ve Ornitolojik açıdan değerlendirilmesi son derece önemlidir. 3. HAVAALANI İÇİN ÇED RAPORU: Mustafa Çetiner [email protected] www.mustafacetiner.com Kafein: İyi, Kötü, Çirkin... Geçtiğimiz yılın aralık ayında Forbes dergisinde “Kafein: Duygusal Zekânın Sessiz Katili” ismiyle bir yazı yayımlandı. Bu dikkat çekici yazıdaki önemli satır başlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Kafein, emosyonel ruh halimiz ve entellektüel performansımızın artmasını sağlayan ve çoğu kez belki de farkında olmadan yardım umduğumuz uyarıcı bir madde. Araştırmacılar, kafeinin etkilerini Sergio Leone’nin o ünlü filminin ismi gibi “İyi, Kötü, Çirkin” olarak özetliyor. Kafein iyidir... Çünkü kullandığımızda kendimizi daha uyanık, daha dikkatli, performansımızı daha yüksek hissederiz. Gerçekten de yapılan çalışmalar, kafeinin bellek fonksiyonlarını düzelttiğini, dikkat süresini ve derinliğini arttırdığını ortaya koyuyor. Ama işin aslı tam da öyle değil. John Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesinde yapılan bir çalışma, kafein kullanımından bir süre sonra yukarıda sözü edilen bilişsel fonksiyonların hızla gerilediğini gösteriyor. Kafein kötüdür... Çünkü kafein kullanımı vücudumuzda “adrenalin” salınımını artırıyor. Artmış adrenalinin organizmamızda bir çok önemli etkisi var. Adrenalinin yadövüş veya kaç” etkisi deniyor. Kalp hızımız ve kan basıncırattığı etkiye “d mız yükseliyor, yaşamak için hızla karar vermemiz gereken bir tehdit karşısında yaşam kurtarıcı olabiliyor. Ama aynı adrenalinin aşırı ve sürekli salınımı, yüksek tansiyona, kalp hızının artmasına, ritm bozukluklarına, aşırı uyarılma, panik atak, yoğun kaygı durumu, baş ağrısı, ellerde titreme gibi olumsuz etkilere neden oluyor. Yani adrenalinde yükselme ani karar vermemiz gereken bir tehdit karşısında işe yarıyor ama bir elektronik postayı yanıtlarken gerekmiyor. Dahası, Carnegie Mellon Üniversitesinde yapılan bir çalışma, aşırı kafein kullanımının beynin oksijenlenmesini olumsuz etkilediğini, sakin ve akılcıl kararlar almayı zorlaştırdığını gösteriyor. Kafein Çirkindir... Çünkü kafein iyi bir uykunun önündeki en büyük engellerden biri. Kafein bizleri uykusuz bırakarak aslında ondan beklentilerimizin tam tersine neden oluyor. Çünkü uykusuz kaldığımızda bellek, soyut düşünme, değerlendirme, konuşma becerileri gibi bilişsel işlevlerimiz büyük zarar görüyor. Düzenli biçimde uykusuz kalmak bellek sorunlarına neden oluyor. Kafein sadece uykusuzluk yaratmıyor, bir şekilde uyumayı başarsanız bile uykunun tüm fizyolojik süreçlerini de olumsuz etkiliyor. Yani uyusanız bile uyku kaliteniz düşüyor, sabahları “dayak yemiş gibi” uyanabiliyorsunuz. Bu durum sizi daha çok kafein içmeye itiyor. Kendinize gelebilmek için yine kafein içeren içeceklere sarılıyorsunuz, sonra yine uyuyamıyorsunuz, yine kafein... Böyle sürüp gidiyor. Unutmayın, kafeinin yarılanma ömrü 6 saattir. Bu şu anlama geliyor, sabah saat sekizde içtiğiniz bir fincan kahve ile aldığınız kafeinin %25’i akşam saat 8‘de halen sizin vücudunuzda dolaşıyor. Daha bitmedi. Tüm uyarıcılar gibi kafein’de bağımlılık yaratıyor. John Hopkins Tıp Fakültesinde yapılan çalışmaya bakacak olursanız kafeinin ani kesilmesi; başağrısı, yorgunluk, konsantrasyon bozukluğu gibi bulgulara neden oluyor. Bu nedenle uzmanlar kafein kullanımının yavaş yavaş azaltılmasını öneriyor. Son söz olarak kafeinin kahve, çay, kakao, kolalı içecekler ve enerji içeceklerinde bulunduğunu hatırlatmak isterim. Benim bu köşede daha önce yayımladığım “Kahve İyidir” ve “Yaşasın Çikolata” yazılarımı anımsayanlar şaşırmasın diye bir de dip not ekleme istiyorum. Hem kahve, hem de çikolatanın olumlu etkisinden yararlanmak için mutlaka “kararınca” tüketmek gerekiyor. NOT: Geçen haftaki yazımda rahmetli Dr Ersin Arslan’ın ismi Ersin Aydın olarak yazılmıştır, bu yanlışlıktan dolayı özür dilerim. MÜCADELE USULLERİ CBT 1365/ 15 17 Mayıs 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle