Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İklim Günlüğü rından olan Oxford Üniversitesi ruhbilim uzmanı Robin Dunbar’ın bu soruya verdikleri yanıt şöyle: Başta maymun ve insan olmak üzere, büyük beyinlere sahip primatların yavruları, öteki memeli yavrularına kıyasla çok daha uzun bir süre güçsüz ve çaresiz kalıyorlar, öldürülmeleri çok daha kolay ve bu yüzden de daha çok korunmaya gereksinim duyuyorlar. Bitkiler fotosentez ve solunum yoluyla karbondioksit gazını ilkyaz ve yaz mevsimlerinde içlerine çekip, güz ve kış dönemlerinde dışarıya saldıklarından, havaküredeki karbondioksit düzeyleri yıl içinde inişli çıkışlı bir seyir izler. Şimdi Scripps Oşinografi Enstitüsü uzmanları tarafından yapılan yeni bir araştırma, karbondioksit salımlarının fosil yakıt tüketimi ve daha başka insan etkinliklerine bağlı olarak artmasıyla birlikte inişlerle çıkışlar arasındaki aralığın da giderek açıldığına işaret ediyor. Karbondioksit Miktarı Arttıkça Mevsimsel Karbondioksit Dağılımı da Değişiyor mel görüşün doğruluğunu Bayes İstatistiği adı verilen güçlü bir yöntemle sınamak üzere işe koyuldular. Ekip eski dünya maymunları, yassı burunlu maymun ya da marmosetler, lemurlar gibi bilinen hemen hemen tüm primat türlerini içeren 230 primat türüyle ilgili olarak daha önceleri yayımlanmış genetik ve davranışsal verilerden yararlandı. Örneğin, ekip en az 20 yayında yavruların öldürüldüklerine ya doğrudan gözlem yoluyla ya da olası tek açıklama olarak yer verilmesi durumunda belli bir canlı türünde yavruların öldürüldükleri sonucuna vardı. Bayes yaklaşımı, araştırmacıların primat davranışlarıyla ilgili bilgileri tüm hayvan grubuna ait bir evrim ağacına aktarmalarına ve böylece toplumsal tekeşlilik, yavruların öldürülmesi vb. davranış özelliklerinin zaman içinde ortaya çıkış düzenlerinin bir çözümlemesini yapmalarına olanak tanıdı. YAVRULAR İÇİN TEKEŞLİLİK Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan yazıda öne sürülen her üç görüşle ana babanın bakım ve ilgisi, dişilerin yayılma alanı ve yavruların erkekler tarafından öldürülmesi çiftler halinde yaşayan yaklaşık 60 primat türünde, toplumsal tekeşliliğin ortaya çıkışı arasında yakın bir bağlantı olduğuna dikkat çekiliyor. Ne var ki, üç unsur arasından yalnızca yavruların öldürülmesinin, gerçekte toplumsal tekeşlilikten önce geldiğinin ve bu yüzden de evrimsel bir itici güç olarak değerlendirilebileceğinin de altı çiziliyor. Araştırmacılar öteki iki davranış biçiminin toplumsal tekeşlilikten sonra geliştiğini, bu nedenle toplumsal tekeşliliğin nedeni olmaktan çok, sonucu olabileceğini belirtiyorlar. Opie, “Yaptığımız çözümlemeler primatlarda ve bir olasılıkla da insanlarda tekeşliliği tetikleyen unsurun yavruların öldürülmesi olduğunu açıkça gözler önüne seriyor” diyor. Toplumsal tekeşlilik oranı, tüm memelilerde %5 iken, primatlarda neden çok daha yüksek bir oran olan %27’ye ulaşıyor? Opie ve arkadaşlarının yanı sıra, primatlara özgü karmaşık toplumsal grupların daha büyük beyinlere yol açtığı görüşünün savunucula Gelgelelim, sonuçlar çok farklı tepkilerle karşılandı. Zürih Üniversitesi primatoloji uzmanlarından Carel van Schaik araştırma bulgularını oldukça inandırıcı bulduğunu, ancak salt bu bulgulardan yola çıkarak insanlarda tekeşliliğin altında yatan asıl unsurun çocukların öldürülme riski olduğu sonucuna varmanın pek de doğru olmayacağını dile getirerek, “Bunun nedeni kısmen, farklı kültürlerle ilgili araştırmaların da ortaya koyduğu gibi, insanların tam anlamıyla tekeşli olmamalarından kaynaklanıyor. Şimdilerde görülen tekeşlilik toplumsal baskıyla yaratılan bir durum,” diye ekliyor. Britanya’daki Stirling Üniversitesi ruhbilimcilerinden Phyllis Lee de bu görüşe katılıyor ve insanların “en iyi koşullarda dönemsel tekeşlilikler” yaşadıklarına dikkat çekiyor. “Geleneksel toplumların” %60’ından çoğunda erkeğin birden çok kadınla evlenmesine göz yumulduğuna parmak basan Lee, çocuk öldürme olayının tekeşliliğin geçerli olmadığı çok sayıda primat türünde görülen bir özellik olduğunu ve bu yüzden ölümlere karşı geliştirilen tek evrimsel çözümün tekeşlilik olamayacağını belirtiyor. Nitekim, Science dergisinde yayımlanan ve tüm memelilerde tekeşliliğin masaya yatırıldığı bir araştırma, çok farklı sonuçları gözler önüne seriyor. İnsan dışındaki 2545 memeli türünde tekeşliliği araştıran Cambridge Üniversitesi hayvanbilim uzmanlarından Tim Clutton Brock ve Dieter Lukas, Opie’nin primatlarla ilgili araştırmasından elde ettiği sonuçların tersine, bu çok daha geniş örnekte türler arasında toplumsal tekeşliliğin dişilerin geniş bir alana yayılmış oldukları ve erkeklerin aynı anda çok sayıda dişiye ulaşamadıkları yerlerde ortaya çıkan bir durum olduğunu ortaya koydu; görünürde çocuk öldürmeler tüm memelileri tekeşliliğe iten bir unsur değildi. Opie, “dişilerin geniş bir alana yayılmaları, gruplar halinde yaşayan ve toplumsal yönü oldukça ağır basan primatlar için geçerli bir durum değil, bu yüzden insanlar, belki de tüm primatların memeliler arasında ayrıksı bir durum oluşturuyor” diyerek bu görüşe karşı çıkıyor. Dişilerin yayılımı savının önde gelen savunucularından ve Calgary Üniversitesi çevrebilim uzmanlarından Petr Komers de, çocuk öldürmelerinin “tekeşliliğin olası tek itici unsuru” olduğu görüşünü şaşırtıcı buluyor ve “Tekeşlilik, çocuk öldürmelerinin söz konusu olmadığı türlerde de ortaya çıkan bir durum. Öyle ki, burada tek bir çözümden söz etmek yanlış olur” diyor. Rita Urgan, Kaynak: Sciencemag/ 29 Temmuz 2013 BUGÜNKÜ TEKEŞLİLİK TOPLUMSAL BASKI MI? İsviçreli araştırmacılar sıcak dalgalarının yaşandığı dönemlerde hastalarda sindirim sistemiyle ilgili sorunların da depreştiğine dikkat çekiyor. The American Journal of Gastroenterolgy adlı dergide yayımlanan araştırmada sıcak hava dalgalarının etkili olduğu dönemlerde mide ve bağırsak yangılarında da bir artış meydana geldiğine ve bu etkinin en çok da sıcak hava dalgasından sonraki 7 günde kendini belli ettiğine tanık olundu. Sıcak Dalgaları, Mide ve Bağırsak Yangıları ve Sindirim Sistemi Sorunlarını Körüklüyor İklim değişikliği konusunda dünyanın en önde gelen yayın organlarından biri olan Nature Climate Change adlı dergide yayımlanan bir makalede iklim değişikliğinin tüm dünyadaki kıyı kentleri üzerindeki etkisi irdeleniyor. Bu araştırmaya göre, ivedi önlemler alınmazsa, kısa erimde iklim değişikliğinden en çok zarar görecek dünyadaki ilk 10 kent arasına İstanbul ve İzmir de katıldı. (Yeşil Gazete/ 22 Ağustos 2013) İklim Değişikliğinden Etkilenecek İlk 10 Kent Arasında İstanbul ve İzmir de Var Akıllı telefonlar hava durumuyla ilgili en güncel kestirimlerden haberdar olmamızı sağlayan müthiş aygıtlar. Şimdi aynı akıllı telefonların pillerinden bu kez hava durumuyla ilgili kestirimler yapılabilecek. Akıllı telefon uygulama geliştiricileri ve iklim uzmanlarından oluşan bir ekip akıllı telefon pillerinin içine yerleştirilen sıcaklık alıcılarının hava durumuyla ilgili kitle kaynaklar olarak kullanılmalarına olanak tanıyan bir yöntem geliştirdi. Söz konusu minik ısıölçerler genelde akıllı telefonların aşırı düzeyde ısınmasına engel oluyor. Ne var ki, pil sıcaklıkları çevreleriyle ilgili bilgilere de ışık tutuyorlar. Akıllı Telefon Pilleriyle Hava Durumuna Kitle Kaynak Sağlanıyor CBT 13859 / 4 Ekim 2013 Yakıt tüketimi verimli araçlara duyulan istem her geçen gün daha da artarken, dizel motorlar konusunda yıllar boyunca sürdürülen çalışmalardan elde edilen bilgiler ve “düşüksıcaklıklı yanma” (Lowtemperature combustion= LTC) adı verilen yeni bir yöntem sayesinde çok yakın gelecekte temiz dizel motorlar çok daha yaygın biçimde kullanılmaya başlayabilir. Dizel motorların genelde benzinli motorlardan çok daha verimli ve elverişli olduklarına dikkat çeken ABD’deki Sandia Ulusal Laboratuvarları araştırmacıları uzak mesafe taşımacılığında kullanılan kamyonların yıl içinde binlerce litre benzin tükettikleri düşünüldüğünde verimli motor konusunun daha da önem kazandığını belirtiyorlar. Verimin artması, aynı zamanda, küresel iklim değişikliğinin en önde gelen tetikleyicilerinden biri olan karbondioksit salımlarının daha düşük bir düzeye indirilmesi anlamına da geliyor. Hazırlayan: Rita Urgan DüşükSıcaklıklı Yanma ile Çok Daha Temiz ve Verimli Motorlar