Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR Gıda ihtiyacı 2050’ye kadar ikiye katlanacak ait neredeyse hiç buluntu yok ama İspanya’daki Atapuerca buluntu yerinde 350.000 yıllık olan ve Neandertal kemiklerine çok benzeyen insan kemikleri gün ışığına çıkarılmıştı. Dişlerden iki tanesi 350.000 yıllık ve küçük azı dişleri. Weber bunların tek bir kişiye ait olacak kadar birbirleriyle uyumlu olduğunu söylüyor. Dişler, Neandertal ve Heidelberg insanının diş biçimine sahip ama boyutları modern insanın dişleriyle aynı. Yaklaşık 50.000 yıl daha eski olduğu sanılan üçüncü diş, biçim ve büyüklük olarak Neandertal ve Heidelberg insanının dişiyle uyumlu. Bu açıdan, dişlerin modern insanın gelişim çizgisine ait oldukları anlaşılıyor ve çiğneme aparatının nasıl küçüldüğünü gösteriyor. Eğer hipotezimiz doğruysa, Quesem mağarası insanları modern insana doğru gelişiyorlardı ve yeme alışkanlıklarını değiştirerek küçük azı dişleriyle yetinecek hale gelmişlerdi diye açıklıyor Weber. mide bakterisi aşağı yukarı insanlığın yarısına bulaşmış durumda. Son bir araştırmaya göre bakteriler küçük nüfuslarda daha çabuk ölüyor. Viyana Üniversitesi’nde Yoshan Moodley ve ekibi, Kamerun’daki Baka Pigme halkında Helicobacter enfeksiyonunun çok daha ender görüldüğünü saptadı. Helicobacter pylori yaklaşık olarak otuz yıl önce keşfedilmişti. Bilim insanları o zamandan beri kökeninin Afrika’ya uzandığını ve eski zamanlarda Afrika’nın güneyinde yaşayan San halkına bulaştığını biliyorlardı. Göçle birlikte enfeksiyon zamanla tüm kıtalara yayılmış. Bilim insanları birkaç yıldan bu yana bu bilgiler ışığında insanların diğer kıtalara yayılışını da takip ediyorlar. Çünkü insan ve bakterinin kalıtımı değişiyor. Bir topluluk ayrıldığında iki grup arasında genetik farklılıklar meydana geliyor. Bu farka göre iki grubun ne zamandan beri birbirleriyle temas etmedikleri hesaplanabiliyor. Bu şekilde birkaç yıl önce Helicobacter pylori’nin kalıtım analizleri sayesinde modern insanın Afrika kökenli olduğuna dayanan teori (Out of Africa) kanıtlanmıştı. Moodley mide bakterisinin yardımıyla Pasifik bölgedeki prehistorik göç hareketlerini de inceledi. Afrika’daki uzun yerleşim geçmişi nedeniyle Afrika’daki diğer avcı ve toplayıcı topluluklarının ve eski bireylerin de bu bakteriyi taşıdıkları tahmin edilmişti. Ekip bu tahmini Baka Pigmeleri ve komşu toplulukların üyelerine ait mide otopsileriyle kontrol edince sürpriz bir biçimde Baka Pigmelerinin sadece %20’sinin Helicobacter pylori enfeksiyonuna yakalandığını görmüş. Oysa komşu bölgelerde bu oran %80 civarında. Pigmelerdeki küçük nüfus grupları ve düşük yaşam beklentisi tüm halk grubunda bakterilerin doğal ölümüne neden oluyor. Club of Rome’un tahminine göre dünya genelindeki gıda ihtiyacı yüzyılın ortalarına kadar en az ikiye katlanacak. Bu tahmin yalnızca 7 milyarlık dünya nüfusuna 2,6 milyon kişinin eklenmesine göre değil, insanların değişen ihtiyaçları da dikkate alınarak yapılmış. Gıda ihtiyacı iyileşen refah durumuna bağlı olarak değişiyor ve et talebi artıyor diye konuştu Ottawa’da gerçekleştirilen yıllık toplantıda organizasyonun genel müdürü Ian Johnson. Bu arada enerji ihtiyacı da üçe katlanacak. Yeni düzenlemeler olmadan dünya bizim ihtiyaçlarımızı karşılama yacak. Doğal rezerv ler geç mişte hiç olmadı ğı kadar tüketiliyor. Mesela Neufoundland’daki morinalar sadece on yıllar içinde bile büyük oranda azalmış. Organizasyon, 21. yy için yapılması gereken çok şey var ama bunlar gezenimizin doğal rezervlerine yeniden çekidüzen vermeye yetmeyecek diyor. “Club of Rome” siyaset, bilim, kültür ve ekonomi alanında saygın bir yer edinmiş kişilerden oluşan bir birliktir ve insanlığın sürdürülebilir geleceği üzerine çalışmalar yapar. Organizasyon 1972 yılında dünya genelinde tartışma yaratan “Büyümenin Sınırları” raporuyla dikkat çekmişti. Mide bakterisi küçük nüfuslarda kayboluyor Yaklaşık 100.000 yıl öncesinden bu ya Metan, olası biyolojik etkinlikler ve yaşam için bir kanıt oarak görülür. Bu gaz Mars’ta da bulunuyor. Fakat NASA araştırmacıları, Curiosity aracının gönderdikleri verilerin sonucuna göre, Mars’taki metan oranları sanılandan çok daha düşük. Curiosity uzun bir zamandan beri özel ölçüm aletleriyle metan arıyordu. Mars’ın atmosferinde sanılandan altı misli daha az metan çıktı. Dolayısıyla da Mars’taki gazın biyolojik etkinliğe işaret ettiği artık geçerli değil. NASA Kızıl Gezegen’de metanla üretilen bakteriyel bir yaşamın varlığına inanmıyor. En pahalı ve en yüksek teknolojilere sahip Curiosity, bir yıl önce Kızıl Gezegen’de yaşamın izlerini bulmak üzere yola çıkmıştı. Yaşamın varlığını kanıtlayacak kadar metan yok Taş devri insanları yiyeceklerini ateş üzerinde pişirmeye başlayınca eskisi kadar çiğnemeye ihtiyaç duymadılar. Dolayısıyla da eskisi kadar büyük dişlere, çiğneme kasları ve Küçük dişler, büyük beyin na insanoğlunu midesinde yaşayan Helicobacter pylori mikrobu iltihap, ülser ve kanser gibi hastalıkları doğuruyor. Günümüzde Son Dünya Alzheimer Raporu’na göre demans hastalarının sayısı 2050 yılında dek üçe katlanarak 115 milyon kişiye ulaşacak. Şu sıralar dünya genelinde yaklaşık 35 milyon demanslı var. Yaşlı ve bakıma ihtiyaç duyan insan sayısının artmaya devam etmesiyle demans, sağlık sistemleri için en büyük zorluklardan biri haline gelecek. Ülkelerin ise 37 yıl sonra 115 milyon demans hastası Okulöncesi çocuklar öğle uykusu sayesinde daha iyi öğreniyorlar Uykunun yetişkinlerin öğrenme ve hatırlama yetilerini güçlendirdiği zaten biliniyordu. Fakat Amerikalı psikologlar şimdi okulöncesi çocuklarda öğle uykusunun çok benzer bir etki yaptığını saptadı. Buna göre öğlen bir saat kadar uyuyan okulöncesi çocuklar sabah öğrendiklerini, öğleden sonra daha iyi hatırlıyor. Üstelik bu etki bir gün sonra da kendini gösteriyor. Sonuç tam günlük yuvalarda çocukların öğle uykusuna yatmalarının ne kadar önemli olduğunu gösteriyor (Proceedings of the National Academy of Sciences). Çocuk yuvalarında sadece öğle uykusuna olanak tanımakla kalmayıp, çocuklara uykunun yararları da anlatılmalı diyor Massachusetts Üniversitesi’nden Rebecca Spencer. Bugüne kadar gerçekleştirilen birçok araştırmayla gece uykusunun genç yetişkinlerin öğrenme ve hatırlama yetisinde çok olumlu etkiler yaptığı öğrenilmişti. Fakat öğle uykusunun okulöncesi çocukların bellekleri üzerindeki etkisi daha önce araştırılmamıştı. Son çalışmaya altı yuvadan yaşları üç ila beş arasında değişen kırk çocuk katılmış. Çocuklarla resimli bir test yapıldıktan sonra bir kısmı (ortalama olarak 77 dakika süren) öğle uykusuna yatmış. Öğleden sonra ise öğrenilenler kontrol edilmiş. Öğle uykusuna yatan çocuklarda hata payı %35’ten %25’e düşmüş. Bu sonuç ertesi gün bile değişmemiş. Anlaşıldığı üzere küçük çocukların öğrendiklerini akıllarında tutabilmeleri için gece uykusu yeterli değil. On dört okulöncesi çocuktan oluşan diğer bir grupta, öğle uykusu sırasında beyin etkinlikleri incelenmiş. Özellikle de “uyku iğlerinin” (sleep spindle) ortaya çıkışı dikkat çekiciydi diyor araştırmacılar. Bunlar yeni bilgilerin işlenmesi sırasında EEG’de görülen dalga motifleridir. Uyku iğlerinin yoğunluğu artıkça, uykunun bellek yetisi üzerindeki pozitif etkinin de o denli büyük olduğu anlaşılmış ki bu da kısa bir öğle uykusunun öğrenme yetisini güçlendirmek için yeterli olduğunu kanıtlıyor. Düzenli öğle uykusu belki öğrenme zorluğu çeken çocuklara da iyi gelebilir diyor uzmanlar. güçlü çeneye ihtiyaçları kalmadı. Bu gelişme anatomik açıdan modern sayılan insanın kafatasını biçimlendirmiş olabilir, diyor Viyana Üniversitesi, Antropoloji Bölümü’nden Gerhard Weber.. Tel Aviv’deki bir mağarada bulunan 350.000 yıllık dişleri inceleyerek bu gelişmeyi kanıtlayabilecek izler buldu. Dişler, Neandertal ve modern insanın ortak atalarından gelişen Heidelberg insanının (Homo heidelbergensis) ortaya çıkmasından kısa bir süre sonrasına ait. Genetikçiler, bu gelişmenin 500.000 yıl önce gerçekleştiğini tahmin ediyor. Bu tarihe CBT 1385 6 / 4 Ekim 2013