17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EKİM AYINDA AY EVRELERİ Yeni Ay Gün 5 Saat 03:35 İlk Dördün Gün 12 Saat 02:02 Dolunay ve Ay Tutulması Gün Saat 19 02:38 Son Dördün Gün 27 Saat 02:40 KADİFEKALE’DE ÇAY VE ÖZGÜRLÜK Bir Geleneğe İlk Adım Prof. Dr. Üstün Dökmen BİR ELDE GÜNEŞ, DİĞERİNDE AY Gün (Ekim) 13 14 15 21 22 23 Saat 16:50:42 17:05:49 10:34:49 08:30:11 08:59:21 09:27:30 Batıda Güneş Güneş Güneş Ay Ay Ay Doğuda Ay Ay Ay Güneş Güneş Güneş Ufuktan Yükseklik (derece:dakika) 16:24 13:31 10:35 11:19 15:55 20:04 9 YER MERKEZLİ OLAYLAR Yer’den Bakıldığında Ekim Ayında Gezegenlerin Görünüşleri Özellik Gün Saat Uranüs–Yer–Güneş dizilişi ile karşı konumda Merkür–Güneş açıklığı en büyük (25 derece doğu) Merkür sabit görünümde 3 9 21 17 13 18 GÖKTAŞI 15 EKİM’DE KÜÇÜK Y A Ğ M U R U GEZEGENLERİN Avcı (Orion) PARLAKLIKLARI takım yıldızı ciKüçük Parlaklık varından yağan Gezegen (kadir) “Orionidler” Ceres 8.8 isimli göktaşı Pallas 8.8 Juno 9.8 yağmuru 2 Ekim ile 7 Kasım taVesta 8.2 rihleri arasında ekitabına astronomi.istanbul.edu.tr/semgörülebilir. En yüksek sayıya ise 21 Ekim’de pozyum2012 adresinden ulaşabilir. ulaşır: Saatte 25 kadar göktaşı görülebilir. 2– Yakın uzay çevremizde dolanan onBu göktaşı yağmurunu izlemek isteyen oku binlerce suni uydularımız artık halkımızın yucular, özellikle 20–21 Ekim’de gece saat görsel ilgisini çekecek sıklıkta görünmeye 24’ten itibaren sabaha kadar doğu tarafına başladı. Sayın Erol Özdemir Canon SX50 ufuktan 15 derece kadar yüksekteki Avcı HS (50X optik zoom, toplam 200x zoom takımyıldızı bölgesine ya da dolunay evre özellikli) fotoğraf makinesi ile 26 Ağustos deki Ay’ın yakınlarına bakabilirler. Bir–iki 2013 tarihinde gece saat 23:58’de çektiği göktaşının görülmesi akış yerini de hemen Ay videosunu ve resimlerini bizle paylaştı. belli eder. Video kayıtlarında Ay’ın parlak zemini üzerinde hızlı uydu geçişlerini yakalayabilmiş ve bir tanesini de fotoğraflamayı başarmıştı… Bu uydulu resim karesi uydusuz Ay ka1– İstanbul Üniversitesi, TÜBİTAK resi ile birlikte sayfada verildi, ilginç başka Ulusal Gözlemevi ve Çanakkale Onsekiz resimler çıkarsa buradan duyururuz. mart Üniversitesi’nin düzenlediği “TürkiKaynakça: The Astronomical Almanac ye’deki Teleskoplarla Bilim Sempozyumu 2013. GÜNCEL HABERLER Eylül 2013’te, ileride bir gelenek olması dileğiyle bir ilki gerçekleştirdik. İzmir’de, Kadifekale’de çay içtik. Yıllardır düşlediğim bu çaylı kutlama, İzmir’in kurtuluşuyla ilgili efsaneleşmiş bir olaya dayanıyor. Şöyle ki: Okuduğum kadarıyla, İzmir işgal altındayken, subaylarımız, “Ah, İzmir’i kurtarsak da Kadifekale’de bir bardak çay içsek” diyorlarmış. Büyük Taarruz sırasında İzmir’e doğru, atlı ya da yaya olarak koşan askerlerimizin hayali, İzmir’i kurtarıp Kadifekale’de bir bardak çay içmekti. Çoğu bu hayaline kavuşamadı; çok azı İzmir’e ulaştı. Ulaşanlar, kurtuluşu izleyen günlerde Kadifekale’ye çıkıp çay içtiler. İçtikleri çay ise şekersizdi. Çünkü Osmanlı’nın şeker fabrikası yoktu; o yıllarda Anadolu’da çay acı olarak ya da en fazlası kuru üzümle içilirdi. O gün, onca kanın, emeğin, alın terinin, göz yaşının maddi karşılığı, sadece Kadifekale’de içilen bir bardak çaydı. 9 Eylül’de biz Kadifekale’de çay içerek, geçmişin bu yarı hüzünlü, yarı sevinçli anısını hatırlamış olduk. Bu olayın bir geleneğin ilk adımı olmasını diliyorum. Çünkü bizler, geçmişini unutmayan, bugününü iyi değerlendiren, özgürlüğün anlamını kavramış olan ve geleceğini pozitif bilimin ve kendi aklının rehberliği altında oluşturan çocuklar, gençler yetiştirmek istiyoruz. Gelecek 9 Eylül’lerde de çay içelim. Ancak bunun ille de Kadifekale’de olması şart değil. İzmir’in herhangi bir köşesinde veya ülkemizin herhangi bir şehrinde 9 Eylül’de, kuru üzümle bir bardak çay içebilirsiniz. Aslında her yeri Kadifekale, her mekânı kurtuluşun ve özgürlüğün sembolü sayabiliriz. Biz 9 Eylül’de Kadifekale’de sadece kendi dedelerimizi mi andık? Hayır. Sultanahmet Meydanı’nda yapılan İzmir’in işgalini protesto mitinginde Halide Edip Adıvar, bir Fransız profesörün sözünü hatırlatarak şöyle demişti: “Devletler, hükümetler düşmanımız, milletler/halklar dostumuzdur.” Bu söz hâlâ geçerlidir. İzmir’in işgalinde önemli rol oynayan Venizelos, siyaseti bıraktıktan sonra Atatürk’le el sıkışmış, dostumuz olmuştur. Siyasetçi Venizelos düşmanımızdı; ama vatandaş Venizelos dostumuzdu. Biz bu mantıkla, 9 Eylül 2013’te Kadifekale’de, Kurtuluş Savaşı’nda gazi veya şehit olmuş tüm dedelerimizi, ninelerimizi ve Yunanlıların dedelerini ve onların “Büyük Felaket” adını verdikleri savaş için gözyaşı dökmüş ninelerini saygıyla anarak çay içtik. (“İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi başka başka da olsa, göz yaşlarının rengi hep aynıdır” Ü. D.) 9 Eylüllerde üzümle çay içmenin bir gelenek olması arzusuyla, nice 9 Eylül kutlamalarına … Bu arada bir not: Biz özgürlüğümüzü kazandıktan sonra Kadifekale’de çay içtik. Amerikalılar ise, İngiltere’ye bağımlı oldukları dönemde, Boston’da İngiltere’den gelen çayları denize döktükten sonra bağımsızlık savaşını başlattılar. Yani, dedelerimiz özgürlüklerini kazandıktan sonra çaydan keyif aldılar; Amerikalıların dedeleri ise özürlüklerini elde edebilmek için çay keyiflerini ertelediler. Çay ile özgürlüğün yan yana gelmesi, büyük bir ihtimalle bir tesadüftür ama çay ile özgürlük arasında, şimdilik nedenini kavrayamadığımız bir ilişki de (bir korelasyon da) var galiba. Çay üretimimize kota konulmayan günlerde özgür olmanız dileğiyle. Lekesiz aklın sonsuz günışığı Baştarafı 13. sayfadan devam yazgısından beslenir, bu süreç ancak akılla gerçekleşir, yeteneklerin gelişimi insanın kısıtlılığının ve sonluluğunun aşılmasına yöneliktir çünkü doğa ve toplum içinde insanı kısıtlayan şeyler esas olarak bilgisizlik, gelişmemiş ahlak ve estetik duyu yoksunluğudur. Bilgi, ahlak ve estetik alanlarında işleyen yasalar, aynı zamanda insanın kendi yasaları yani “düşüncenin yasalarıdır”. İnsanın, kendi dışındaki yasaların, kendi kafasındaki yasalarla aynı olduğunun farkındalığını ele geçirişi, özgürlük duygusudur. Bir başka ifade ile insan aklı ve doğadaki akıl, insan aklı ve toplumsal akıl, insan aklı ve estetik akıl ola CBT 1385 15 / 4 Ekim 2013 rak bölünmüş olmanın üstesinden gelmek, bu bölünmüşlüğü “birleyerek” ortadan kaldırmak amaç; sonuç ise özgürlüktür. Tarihsel sıfatına layık bütün toplumsal olaylar özgürlüğün gerçekleştirilmesi hedefine yöneliktir. İnsanoğlu özgürlüğe yeteneklidir, ama doğuştan özgür değildir. Doğuştan sahip olduğu bu yeteneği gerçek kılmak için alacağı yol uzun ve zorludur. İnsanlık tarihi, bu amacın içinden geçtiği ortamların, koşulların ve zorluklarının doğurduğu acılar ve ne mutlu ki zaferlerle doludur. Tarih bu zaferler üzerinde yükselir. *Lekesiz Aklın Sonsuz Günışığı başlığı, 2004 yapımı “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” filminin adının Türkçeye çevrilmiş halidir. BİLİM AKADEMİSİ KONFERANSLARI16 Bilim İnsanının Toplumsal Sorumluluğu Bilim Akademisi popüler bilim konferanslarının 16.’sı 5 Ekim 2013 Cumartesi günü 17:00’da Bahçeşehir Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi Türkan Şoray Salonu’nda gerçekleşecektir. Konferansta, Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu “Bilim İnsanının Toplumsal Sorumluluğu, Sanayi, Çevre ve Sağlık: Dilovası Örneği” başlıklı bir konuşma yapacaktır, Ayrıntılı bilgi için: www.bilimakademisi.org MEKTUP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle