Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Babyboom kuşağı altmış yılda kurduğu dünyayı, adeta kendisinden sonra gelenlere yar etmemek üzere çıkardığı ekonomik krizlerle yine kendi elleriyle yok ediyor. Bu temizlik aslında yeni lider Y Kuşağı için de bir avantaj! Tarık Özker Hocamızı niçin çok seviyoruz? İTÜ Elektrik Fakültesi’nin eski öğretim üyesi Prof. Dr. Tarık Özker, vefatından 35 yıl sonra, öğrencileri tarafından hiç eksilmemiş bir sevgi ve özlemle anılıyor. Bunun nedeni, hiç şüphesiz Tarık Özker Hocamızın bizi çok etkilemiş olan unutulmaz yüksek vasıflarıdır. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com rencilerini bu ülkenin geleceğini temsil eden yurttaşları olaTÜ Elektrik Fakültesi’nde 19521977 arasındaki çeyrak görmesinden kaynaklanıyordu. Ve herhalde o bu turek asırda öğretim üyeliği yapmış olan Tarık Özker tumunu, aynı zamanda Atatürk’ün eserine ve gençliğe olan (19191977), çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Ondan ders öğütlerine bağlılığının bir parçası olarak sürdürüyordu. Bir alan öğrencileri, sadece elektrik devreleri teorisini öğders sırasında anlattığı 10 Kasım 1938 günü anısı da bu renmekle kalmadı, bilimin ve bilimsel düşüncenin esasdüşünceyi desteklemektedir. larını, bilimsellik kisvesi altında hurafeleri savunanlara karHocamız, Atatürk’ün ölümünü duydukları zaman büşı hiç taviz vermeksizin mücadele etmeyi, yurt ve insan sevtün İTÜ öğrencilerinin toplu olarak Taksim Anıtı’na çıkgisiyle bilimsel tutumu bağdaştırmayı, açık sözlülüğün, dütıklarını, saygı duruşu yaptıklarını, onun ilkelerine ve devrüstlüğün, cesaretin ve mütevazılığın büyük önemini de onu rimlerine bağlı olarak ülkelerine hizmet edeceklerine tanıyarak daha derinden kavradı. dair yemin ettiklerini anlatmıştı. Tarık Özker hocamızın bazı nitelikleri bakımından eşiTarık Özker, Atatürk’ün ülkemizi bir bilim ülkesi yapne çok zor rastlanacak bir insan olduğunu söyleyebiliriz. Öncelikle o çok parlak bir bilim insanıydı. Haydarpaşa Lisesi’ni ve 1944 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi’ni bitirdikten sonra aynı yıl elektrik fakültesinde Telgraf ve Telefon Tekniği Kürsüsü asistanlığına atanan Özker, 1948’de doktora çalışması için ABD’ye gitmiş ve Illinois Üniversitesi’nden doktora derecesini aldıktan sonra da 1952’de fakültesine dönmüştür. Uluslararası bilimsel bağlantılarını hiç kesmeyen Tarık Özker, 1958 yılında profesörlüğe yükseltilmiş ve 1963’te kurulan Devreler Teorisi Prof. Dr. Tarık Özker, ön sırada oturanlardan soldan üçüncüsüdür. (Aynı sırada soldan Kürsüsü’nün başkanlığına getiril dördüncü ise 20 Ekim 1978 tarihinde evinden çıkıp üniversiteye giderken faili hâlâ meçhul miştir. Gerçekte Devreler Teorisi bir silahlı saldırı sonucunda öldürülen İTÜ Elektrik Fakültesi Dekanı Prof. Bedri KarafakıKürsüsü’nü kuran, Özker’in kendi oğlu’dur) sidir. Çünkü modern devre teorisi disiplinini Türkiye’ye pek çok Avrupa ülkesinden önce Prof. ma idealini benimsemiş ilk cumhuriyet kuşağının simge Dr.Tarık Özker getirmiştir. Devre analizi, devre sentezi ve bir ismiydi. Bu nedenle o öğrencilerini yetiştirirken elekenformasyon teorisi derslerini o açmıştır. Özker’le birliktrik teorisi hakkında bilgi vermekle yetinmedi, onlara eleşte bu bilimsel disiplinde onun yetiştirdiği öğrencileri çeytirel ve analitik düşünmenin metotlarını ve üstünlüklerek asırlık bir dönemde hem yüksek nitelikte bilimsel yarini de göstermeye çalıştı. Bunu yaparken de tüm öğrenyın yapmışlar hem de eğitici olarak önemli hizmetlerde bucilerine, kızmış gibi göründüğünde bile, bir dost gibi yaklunmuşlardır. Tarık Özker’e ölümünden sonra 1980 yılında laştı. Bunu bütün öğrencileri her zaman derinden hisseTÜBİTAK Hizmet Ödülü verilmiştir. debiliyorduk. Facebook’un Halka Arzı! Her fırsatta bahsettiğim, eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile Facebook kurucusu Mark Zuckerberg’in, 2011 yılında çekilmiş o fotoğraftaki sembolik savaş, Facebook’un halka arz edilmesiyle acaba ekonomik bir savaş haline mi geliyor? İnternette çeşitli sitelerde yer alan bu fotoğraf karesinde (bir örneğini şu linkte http://tinyurl.com/cpj8fm9 ) 20. yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuş babyboom kuşağı ile dijital bir dünyanın içine doğmuş ilk kuşak olan YKuşağı arasındaki çatışmalı, gergin devir teslim töreni yer alıyor bence. Kendisinden sonraki kuşak olan X Kuşağı’nı kendi vizyonuna uydurup sindirmiş olan babyboom kuşağı, giderayak, er ya da geç yerine geçecek olan Y Kuşağı’nı da dize getirmeye çalışıyor. Dijital olmayan bir dünyanın nasıl bir yer olduğunu bilmeyen Y Kuşağı’nın ise kendisine ait bir oyun planı olduğu belli. Sarkozy’nin silaha benzer el hareketi ile Zuckerberg’in bu tehdide aldırış etmez görünen bir eli cebinde rahat tavrı sanki bu gerginliğin resmi! Arka planda iki figür daha yer almaktadır. Sarkozy ile Zuckerberg’in tam arasında bir kadın ve baktığı yönde, parlayan camın gerisinde silüet şeklinde bir erkek daha. Eski zaman tablolarını yorumlar gibi bu fotoğrafı yorumlamaya devam edersek, kadın bir yandan bu iki lider kuşak arasında yaşanmakta olan gerginliği hafifletmeye çalışmak üzere yanı başlarında her an müdahale etmeye hazır beklerken, diğer yanda ise belki de Y Kuşağı yerine bayrağı devralması gerekirken geride bırakılmış olan X Kuşağı’nı da gözardı etmemek, onun da değerli olduğunu ona anımsatmak üzere kafasını çevirmiş; onu izliyor. Facebook birkaç hafta önce ABD’de halka arz edildi. İki hafta içinde hisse fiyatları açılış değerinin %25’i oranında değer kaybetti. Yapılan ilk yorumlar, büyük yatırımcıların daha fazla beklemeden bu Facebook balonundan ilk fırsatta kar etme açgözlülüğünü gözler önüne seriyor. Halka arzdan önce bu denli yüksek bir beklenti fiyatı yaratıp, sonra da satışa geçmiş durumdalar. Aylardır ağzına lezzetli bir lokma girmemiş eski bir gurmenin ilk bulduğu fırsatta ne pahasına olursa olsun kendisine şahane bir ziyafet çekmesi gibi. Peki bu Facebook’u, sosyal medyayı, Zuckerberg’i nasıl etkileyecek? Babyboom kuşağının paradigması, dünya medyasına, “Zuckerberg iki hafta içinde dünyanın en zengin 40 kişisinden biri olma özelliğini yitirdi” haberlerini pompalaya dursun, Zuckerberg halka arzın olduğu hafta sonu yakınlarını, kız arkadaşının mezuniyetini kutlama bahanesiyle evine çağırdı ve sürpriz bir törenle onunla evlendi, şimdi de İtalya’da balayı yapıyor. Dört milyar dolar kaybetmiş olmasının onun için bir anlam ifade etmediğini gösterir şekilde gündelik yaşamına devam ediyor. Tıpkı yukarıda bahsettiğim fotoğrafta olduğu gibi, belki de Y Kuşağı’nın en temel ayırt edici özelliği bu. Çevre faktörü her ne kadar farklı şekilde tepki vermeleri için onları zorlasa da onlar kendi bildikleri yolda sakin sakin ilerlemeye devam ediyor! Bu tablo gözlerini kapatırken babyboom kuşağının son gördüğü sahne olacak gibi. Kurdukları dünyayı, çıkarttıkları krizlerle, yine kendi elleriyle yok ediyorlar! İ CBT 1316/ 12 8 Haziran 2012 Tarık Özker, fakültede hem farklı disiplinlerin ayrışmasını, uzmanlık alanlarının bağımsızlaşmasını hem de lisans ve yüksek lisans eğitiminin ayrılmasını savunuyordu. Bu konuda elektrik fakültesinde öncü nitelikte çabalar göstermiştir. Tarık Özker, sadece özgün bilimsel araştırmalar ve eğitim çalışmaları yapmakla kalmadı, bilimsel düşüncenin kavranması, geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için de büyük bir mücadele verdi. Meslektaşı Prof. Dr. Hasan Önal onun için “fakültemize bilimsel düşünceyi sokmuş olan kişidir’ demektedir. Ders sırasında da her fırsatta bilimsel düşüncenin diğer düşünüş biçimleriyle temel farklılıklarını ortaya koymaya çalışır, dogmatik düşüncelere şiddetle karşı çıkar ve çarpıcı açıklamalarıyla öğrencilerini sarsarak aydınlatırdı. Teorik açıklamalarını, tarihi ve felsefi çerçevesi içine yerleştirerek sunan o dönemdeki belki de tek öğretim üyesiydi. Tarık Özker hocamızın çok önemli bir diğer özelliği de, bilimsel düşünce ile yurtseverliği ve yurttaşlık duygusunu birleştirmesiydi. Bilimsel düşünebilme becerisini öğrencilerine kazandırma çabasının itici gücü de zaten öğ ÖZKER VE BİLİMSEL DÜŞÜNCE Bilimsel görüşlerinden ve tutumlarından hiçbir zaman taviz vermedi. Dogmatik veya bilimdışı görüşlerle karşılaştığında ise, bu görüşler birlikte çalıştığı meslektaşlarına ait bile olsa onları açıkça eleştirdi. Tarık Özker, yöneticisi olduğu Elektrik Devreleri Kürsüsü’nü uluslararası düzeye getirdi. En yeni bilimsel bilgileri öğrencilerine verirken, onları bilimsel düşünceye ve toplumsal sorumluluk duygusuna da yöneltti. Öğrencilerini eleştirirken gerçekte onlara ne kadar önem verdiğini de hissettirdi. Vefatından 35 yıl sonra, büyük bir tecrübe kazanmış öğrencileri, ülkemizin bugün karşılaştığı durumun da bilincinde olarak Tarık Özker’i sadece büyük bir bilimci olarak değil, fakat bir büyük yol gösterici olarak da görerek sevgi, saygı ve özlemle anıyor. Bugün toplum olarak en büyük ihtiyacımız, bilimin, bilimsel düşüncenin, düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin yaygınlaşmasıdır. Tarık Özker, işte bu doğrultuda hiç unutulamayan büyük bir öncülük yapmıştır. Onu çok sevmemizin nedeni budur. Sevgili hocamız Tarık Özker’i, ölümünün 35. yılında, yeni öğretim yılının başlarında geniş kapsamlı bir etkinlikle anmak için hazırlık yapıyoruz.