Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Eticarette kıyaslanacak sürat ışık hızına doğru yaklaşıyor. Bu hızın altında gerçekleşen her işlem “yavaş” olarak nitelendirilecektir. Son dönemde hızı biraz daha artırmaya aracılık eden iki olgu ise sosyal ağ ve mobil teknolojiler. Baha Tevfik Bey ve bilim dilini Türkçeleştirme mücadelesi Baha Tevfik Bey, kısa yaşamı boyunca, yabancı bilimsel terimlerin Türkçeleştirilmesi için mücadele verdi. Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com CBT 1302/ 12 2 Mart 2012 Elektronik ticaretin 2011 yılında global anlamda 680 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği ifade ediliyor. (BKM verilerine göre Türkiye’de eticaret hacmi 2011’de 13 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti). Gelecek dönemde her alanda olduğu gibi eticaret alanında da iki akım etkisi gösterecek gibi görünmekte. Bunlardan ilki “sosyalleşme” diğeri ise “mobilite”. Eticaretin sosyalleşmesi bir kaç boyutta ele alınabilir. Birincisi Facebook gibi sosyal ağlarda ticari işlemlerin yapılabilmesi. Hatta daha şimdiden buna fticaret denmeye başladı. Bir başka boyutta ise dijital müşterinin sosyal anlamda segmentasyonu olgusu yer alıyor. Genel segmentasyon yaklaşımlarında müşteriler önceki alış veriş verilerine göre belli bir kategoriye oturtulur ve sonraki alışverişleri için bu kategoriye göre yönlendirilirlerdi. Bu modeldeki iki temel sıkıntı noktası verilerin güncelliği ile segmentasyonların yeterince “kişiye özel” olamamasıdır. Gelişen internet teknolojileri sayesinde özellikle müşteriyi kategorize ederken çok daha taze bilgileri kullanmak, kişinin tam da bir satınalma sürecini icra ederken bu kategorizasyon sürecini devreye sokabilmek gelecek dönemde üstünde durulacak olgular olarak öne çıkmakta. Elektronik ticaretin sosyalleşmesindeki bir diğer boyut ise Amazon.com gibi devasa elektronik ticaret portallarında öne çıkmayı başarabilmek. Bilindiği üzere Amazon.com sitesi ilk çıktığında sadece kendisi satıcı pozisyonundaydı. Ancak son yıllarda getirdiği yeniliklerden bir tanesi de başka satıcıların da site üzerinden ürün satabilir hale gelmesiydi. Bu imkân o denli popüler oldu ki şu an en kritik noktalardan bir tanesi bunca satıcı içinde öne çıkarak, malı satabilmek. Google’da yapılan bir aramada birinci sayfada listelenebilmek için gösterilmesi gereken çabanın bir muadili. Bu tür yatay portal hale gelmeye başlayan popüler alışveriş sitelerinde satıcıların kendilerini öne çıkarabilmeleri için sosyal ağ imkânlarından azami ölçüde yararlanmaları gerekmekte. Mobil teknolojilerden azami ölçüde istifade etmek gelecek dönemde eticaret açısından çok daha önem kazanacaktır. Mobil ticareti simgeleyen mticaret olgusu öteden beri zaten var. Ancak mticaretin bu ilk evresinde temel motivasyon daha ziyade bilgisayar üzerinden gerçekleştirilebilen ticari işlemlerin cep telefonu gibi cihazlar üzerinden de gerçekleştirilmesini sağlamak ile sınırlıydı. Bir tür platform çeşitlemesi yani. Oysa bu ikinci evrede mobil teknolojilerin kendine özgü imkânları da mticaret süreçlerine dahil edilmeye başladı. Örneğin alışveriş sürecine lokasyon bilgisinin dahil edilerek sürecin optimize edilmesi pek de uzağımızda olmayan bir imkân. Böylece satın aldığınız bir ürün, profil bilgilerinizdeki adresinize değil de o an bulunduğunuz yere yapılabilir. Bir başka örnek de bulunduğunuz yere yakın fiziksel lokasyonlardan alışveriş yapabilme imkânlarıyla ilgili olabilir. Müşterinin o an tam olarak nerede olduğu bilgisi alışveriş süreçlerinde tahmin edilenden çok daha büyük değişiklikleri beraberinde getirme imkânına sahip. Başta ifade edilen segmentasyon olgusu ile bunu birleştirerek örneğin belli bir profildeki müşteriye, yakınındaki bir mağaza, sadece 30 dakika için, çok özel indirim uygulayabilir. İş eticaret olduğunda tek rakip ışık hızı. O sürate ulaşamayan her süreç, “yavaş” olarak nitelendirilecektir. Er ya da geç ! mSeTicaret: Mobil Sosyal ETicaret S cek sair bazı kelime ve terimlerin izahı bir cetvel şeklinde on dönem Osmanlı düşünürlerinden Baha Tevfik kitabın sonuna koyulmuş olduğundan burada daha Bey (18811914), yayımladığı kitaplarda bilim diuzun uzadıya bahse lüzum görmüyorum. Şu kadar ki, bu linin Türkçeleştirilmesi için büyük bir çaba gösgibi terimlerin koyulmasının bütün bu hususa çalışantermiştir. O, bir yandan dilimize yerleşmiş bulunan Araplar için pek kati bir mecburiyet olduğu unutulmamalı ve ça ve Farsça terimlere Türkçe karşılıklar bulmaya çalıOsmanlı kavmini de taassup ve cehaletten kurtararak müşırken, diğer yandan da henüz hiçbir karşılığı bulunmayan tefennin (bilim sahibi), hâkim bir kavim yapmak hubazı Batı dillerindeki yeni bilimsel terimlere de karşılık susunda bütün gençler el ele vererek çalışmalıdır. yaratmaya çalışıyordu. Bu vazife ancak gençlerden bekleniyor ki, onların Baha Tevfik Bey’in bilim dilinin Türkçeleştirilmeda dayanacakları şey kaziyye (önerme) ve kıyastan ziyade si konusundaki düşüncelerini, yayımladığı bazı kitaplaevvela tecrübe, tarassud (gözlem), yani fen ve sonra felra yazdığı önsözlerde görebiliyoruz. Örneğin Ernst Hasefedir.” 8 Teşrinievvel (Ekim) 1327 (1911). eckel’den çevrilen İnsanın Menşei, Nesli Beşer (1911) Baha Tevfik Bey, yine Ernst Haecadlı kitaba yazdığı önsözde şunları söylekel’den Vahdeti Mevcud (1911) adıyla mektedir: (Bir Tabiat aleminin Dini altbaşlığıyla) ya“Bu mukaddimeyi bitirmezden evvel yımlanan kitaba, çevirmen Ahmed Nebil biraz da kitabın tahrir tarzından bahsetile birlikte yazdığı önsözde ise başka şeylerin mek isterim. Teceddüdi ilmi ve felsefi küyanı sıra şunları söylemektedir: tüphanesi, tamamıyla yeni lisanı kabul et“Bu tercümenin başka bir meziyeti damiş ve icap ettikçe çıkarttığı kitapların ha zannederiz ki, yeni lisanla tercüme mukaddimelerinde bu lisandan bahseyedilmiş olmasıdır. Bizde felsefi ve ilmi eser lemişti. Bugünlerde ikinci defa tab edilyazanlar yahut tercüme edenler her nedense mekte bulunan (Hassasiyet Bahsi ve Yeyazılarını birtakım muğlak tabirler ve teni Ahlak), pek çok çoğaltıldığı gibi, evrimlerle doldurduklarından her okuyan anveline (baş tarafına) bir de yeni lisan bahlayamaz. Anlayanlar da büyük bir sıkıntı Baha Tevfik Bey si ilave olunarak bu husustaki fikirlerimiz ile okurlar ki, bu hal bu gibi kitapların neş(18811914) izah olunmuştur. Artık burada uzun uzarinden husule gelecek faideleri azaltır. dıya yeni lisandan bahsetmek istemem. Binaenaleyh biz bu eseri yeni lisanla terŞu kadar ki, birtakım terimleri ve bilhassa ilim ve cüme ettik. Yeni lisanın dayandığı noktalar şunlardır; fen isimlerini tercüme ederken karşılaştığımız müşkülata 1 Arapça ve Farsça terkip (bileşik sözcükler) kulkarşı şöyle bir tedbir düşündük: Fransızcada ilim ve fen lanmamak. Hıfzıssıhha, tarihi tabii gibi klişe haline gelismi teşkil etmek için, lazım gelen kelimenin sonuna bir miş kelimeler müstesna. logie lafzı ilave olunuyor. Bizde de buna benzeyen 2 Arapça ve Farsça usulü ile çoğul yapmamak. Kâi(yat) lafzı var ki, ekseriya bu hususta kullanılmaktadır. nat, ahali gibi kelimeler müstesna. Mesela siyasiyat, içtimaiyat, ahlakiyat diyoruz. İşte biz 3 Arapça ve Farsça edat kullanmamak. bunu yaygınlaştırarak, bizde mevcut olmayan birçok isim4 Konuşurken kullanmadığımız kelimeleri yazarken ler teşkil ettik. de kullanmamak. Karşılığı olmayanlar müstesna. Bunlardan bazılarını sayalım: Anthropologie (in5 İlmi ve fenni terimleri mümkün olduğu kadar saniyat), Anthropogenie (tekamüliyat), Morphologie Türkçe yazmak. (şekliyat), Onthogenie (teşekküliyat), Philogenie (nesKitap ve tercümesi hakkında bizim söyleyecekleriliyat), Ethnographie (kavmiyat), Ethnologie (akvamimiz bu kadardır. Okuyanları, kitabın büyük bir dikkatyat), Zoologie (hayvaniyat), Botanique (nebatiyat), Geole mütalaasına davet ederiz.” Baha TevfikAhmed Nelogie (arziyat), Physiologie (gariziyat), Phsychologie (rubil. hiyat), Sociologie (içtimaiyat), Politique (siyasiyat), EcoDüzeltme: Geçen hafta yayımlanan “Baha Tevfik Bey’e nomie (iktisadiyat), Statistique (ihsaiyat), Biologie göre gelişmenin üç esası” başlıklı yazının son cümlesinde ge(hayatiyat), Metaphysique (mafevkattabiyat), Morale çen “19. yüzyılın başlarındaki” sözcükleri yerine, “20. yüzyılın başlarındaki” sözcüklerinin olması gerekiyordu. Özür di(ahlakiyat), pathologie (maraziyat), vs. leriz. Gerek bu kelimelerin gerekse kitabın içinde geçe 15 günde bir, başka bir dil yok oluyor “Uluslararası Anadili Günü”nde UNESCO, iki hafta da bir, yeni bir dilin yok olduğunu açıkladı. Dünya kültür organizasyonuna göre günümüzde halen konuşulmakta olan yaklaşık olarak 6000 dilden yarısı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Her kayıpla birlikte kültürel bilgi de yok oluyor. UNESCO yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan dilleri içeren bir atlas oluşturdu. Şu sıralar 2.474 dil, ismine, tehdit derecesine ve bulunduğu bölgeye göre listelenmiş. Bunların arasında 1950 yılından itibaren yok olan 230 dil de yar alıyor. Atlas her hafta güncelleniyor. Dillerin yok olması çeşitli nedenlere bağlı. Bunlara savaş, sürgün, göç ve özümleme de dahil. Ayrıca yeni bilgi medyaları da dünya genelindeki diller üzerinde çok etkili oluyor, en başta İngilizce tabii. Tehdit altındaki dillerin kaybolmaması ancak anadile karşı daha pozitif tutumla mümkün olabilir diyor uzmanlar.