Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ve buradan karaciğer ve akciğerlerdeki hasarlı hücreleri onarmaya gider. Kalbin normal gelişimi ve kemik yoğunluğunun düzene girmesinde de önem taşır (Cell, vol 135, p 825). İkinci beynimiz insanın ruhsal durumunu nasıl etkiliyor olabilir? Bir kere bağırsakların duygusu yoktur. Ama birinci beynin yarattığı duyguları etkiliyor olabilir mi? Genel kanı bağırsakta üretilen nörotransmiterlerin beyne ulaşamadığı doğrultusundadır. Ancak kuramsal olarak, hipotalamus gibi kanbeyin bariyeri olmayan küçük bölgelere girebilir. Her durumda bağırsaktan beyne gönderilen sinir sinyallerinin ruhsal durumumuzu etkilediği düşünülüyor. Gerçekten de 2006’ta yayımlanan bir araştırmaya göre vagus sinirinin uyarılması, başka tedavilere yanıt vermeyen kronik depresyon tedavisinde etkili olabiliyor (The British Journal of Psychiatry, vol 189, p 282) Bu şekilde bağırsaktan beyne ulaşan sinyaller, yağlı yiyeceklerin insanlara niçin büyük bir haz verdiğini de açıklar. Sindirilen yağ asitleri, bağırsaklardaki reseptörler tarafından saptanır. Reseptörler bu bilgileri beyne sinir sinyalleri üzerinden gönderir. Bu sinyallerin tek işlevi, yenilen yiyeceklerle ilgili beyni bilgilendirmek olmayabilir. Bu sorunun yanıtını arayan bilim insanları, bir grup insana doğrudan yağ asitleri verdiler ve bunlara insanın içini acıtan, hüzünlendiren resimler gösterdiler. Sonuçta doğrudan yağ asitleri verilen deneklerin, yalnızca tuzlu su verilen denekler kadar resimlerden etkilenmedikleri ve üzülmedikleri görüldü (The Journal of Clinical Investigation, vol 121, p 3094). Stres karşısında gösterdiğimiz tepki, iki beynin sağlam bir işbirliği içinde olduğunu gösterir. Beynin tetiklediği savaşveyakaç tepkisinde kanın mideden kaslara yönlendirilmesi sırasında midede “kelebekler uçuşuyormuş” gibi bir duygu oluşur. Ancak stres ayrıca bağırsakların ghrelin hormon üretimini arttırmasına yol açar. Bu hormon iştahı arttırdığı gibi beyni dopamin salgılaması için uyarır. Evrimsel geçmişimizde ghrelin stresi baskılayarak çok yararlı bir görev üstlenmiştir. Yiyecek peşindeki taş devri insanının heyecanını yenmesine yardımcı olmuş olabilir. Dallas’taki UT Southwestern Tıp Merkezi’nden Jeffrey Zigman, kronik strese maruz bırakılan farelerin yağlı yiyecekleri tercih ettiğini saptamış. Oysa başka bir araştırmada ghreline tepki vermemek üzere genetiği ile oynanmış farelerin, bu yiyeceklere yüz vermediği görülmüş (The Journal of Clinical Investigation, vol 121, p 2684). Zigman, modern dünyamızda yağ oranı yüksek yiyeceklerin yaygınlaşmasıyla, kronik stres veya depresyonun sonucu olarak obesitenin de yaygınlaştığını söylüyor. 2. BEYNİMİZİN DUYGUDURUM ÜZERİNDEKİ ETKİSİ sıra belleğe gelince sona erer. Ne var ki Gershon ESS’nin de belleği olduğuna inanıyor. Görüşlerini destek olarak şu gerçek olayı örnek gösteriyor: ABD’deki bir askeri hastanede bir hemşire her sabah saat l0’da felçli hastalarına lavman uygulamaktadır. Hemşirenin hastaneden ayrılmasıyla bu işlem ihmal edilir. Ama hastalar her sabah saat 10’da bağırsak hareketlerinin başladığını belirterek işlemin devam etmesini talep ederler. Bu da Gershon’ın haklı olduğunu ve bağırsakların da bir belleği olduğunu gösteriyor. dir. Bu hastalığa yakalanmış her 100 hastanın 87’sinin dolaşımında, antikorlara rastlandı ve bunların bağırsaklarındaki nöronlara saldırıp öldürdüğü ortaya çıktı (Journal of Neurogastroenterology and Motility, vol 18, p 78). Normal gelişimi engellenmiş ESS’in yarattığı sorunlar ikinci beynimizin geçmiştekinden daha fazla ilgiyi hak ettiğini gösteriyor. Pasricha, bağırsaklardaki sinir sisteminin daha iyi anlaşılmasıyla obeziteden diyabete, Alzheimer’dan Parkinson’a pek çok hastalıkla ilgili tedavilerde çok önemli gelişmelerin yaşanabileceğine ina İKİNCİ BEYİN İLGİ BEKLİYOR! YAĞLI YEMEK NİÇİN ZEVKLİDİR? İngilizcede “gut feelingbağırsaklardan gelen duygu” deyimi, 6.his, sezgi ve içgüdü anlamında kullanılır; mantıklı bir açıklaması olmayan temel bir duygu veya reaksiyonu işaret eder. Ancak yürek çarpıntısına benzeyen duyguyu aslında beyinden gelen sinyaller başlatır. Sonuçta ortaya çıkan endişe veya heyecan duygusu kararınızı belirler. ikinci beynin bilinç altı düzeyde sezgilere dayanarak alınan kararlarda rolü vardır ama seçeneğinizi yönlendirmiş olduğu fikri bilimsel olarak doğrulanmamıştır; durumu kavrayan aslında beyninizdir. Gershon bile bilinçli ve mantıklı bir muhakeme yürütürken ikinci beynin olaya “müdahil olmadığını” şöyle açıklıyor: “Din, şiir, felsefe, siyaset tamamen kafatasındaki beynin kapsama alanı içindedir.” SEZGİLERİN KAYNAĞI BAĞIRSAK DEĞİL, BEYİNDİR İKİ BEYİN ARASINDA İŞBİRLİĞİ Gershon’a göre, bağırsaklar ile ruh sağlığımız arasındaki güçlü bağın evrilmesinin nedeni, çevremiz ile ilgili pek çok bilgiyi bağırsaklardan elde etmemizdir. GersTehlikeyi gözlerimizle görürüz, kulaklarımızla duhon, “T yarız ve bağırsaklarımızla hissederiz” diyor. Baltimore’daki Johns Hopkins Nörogastroentroloji , eğer bağırsaklarıMerkezi’nden Pankaj Pasricha’ya göre, mız olmasaydı, yaşamımızı sürdürebilecek enerjimiz da olmayabilirdi. İki beyin arasındaki benzerlik ne kadardır? Bilim insanların pek çoğuna göre ikisi arasındaki benzerlik, ÇEVREYLE İLGİLİ BİLGİ KAYNAĞI CBT 1345/15 28 Aralık 2012 Yine de bilinmelidir ki sağlıksız ve tam gelişmemiş bir ESS, sadece hazımsızlık değil, daha pek çok soruna zemin hazırlar. Midede rahatsızlık yaratan kimyasal maddelere maruz bırakılan yeni doğmuş farelerin diğer normal farelere göre daha şiddetli endişe ve depresyon belirtileri gösterdiğini tespit eden Pasricha, bu tür belirtilerin diğer organ hasarlarında görülmediğini belirtiyor. Aralarında oksitosinin de bulunduğu anne sütü bileşenlerinin, bağırsaklardaki nöronların gelişiminde önemli bir rol oynadığı son araştırmalarda ortaya çıktı (Molecular Nutrition and Food Research, vol 55, p 1592). Bu da erken doğan ve anne sütü almayan bebeklerde bağırsak sorunlarının niçin daha fazla görüldüğünü açıklıyor. Serotonin de ESS’in düzgün gelişiminde önemli bir rolü vardır. Serotonin burada büyüme faktörü olarak çalışır. Serotonin üreten hücreler ESS üzerinde erken evrede gelişir. Eğer bu gelişim engellenirse ikinci beyin doğru çalışmaz. Gershon, erken yaşta aşırı strese maruz kalan çocukların ileri yaşlarda irritabıl bağırsak sendromu –spastik kolit olarak da bilinir denilen rahatsızlığa yakalanabileceğine dikkat çekiyor. Hastalığın en belirgin semptomları, kronik karın ağrısı ve diyare ya da kabızlık çekmektir. En önemlisi bu belirtilere depresyonun eşlik etmesi SAĞLIKSIZ BAĞIRSAKLARIN YARATTIĞI SORUNLAR nıyor. Buna karşın ESS konusundaki araştırmalar hâlâ tatmin edici boyutta değil. Pasricha “Bu kadar büyük bir potansiyelin bu kadar az ilgi görmesini anlamakta zorlanıyorum” diyor. Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 15 Aralık 2012 http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id=gutsecondbrain http://www.nature.com/nrgastro/journal/v9/n10/f ull/nrgastro.2012.171.html