Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kuzey Kıbrıs üniversiteleri intihal olayları ile sarsılıyor “Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nden Prof. Dr. Semra Galip Paşazade‘nin intihal örnekleri kamuoyu ile paylaşılmıştı. İddialar çok ciddi, üstelik kanıtlarla desteklenmiş. Paşazade’nin Turkish Policy Quarterly adlı akademik dergide yayınlanan “küreselleşme” makalesinde çok sayıda intihal örneği mevcut. Paşazade yazısında meşhur sosyolog Anthony Giddens’tan, filozof Charles Taylor’a ve Uluslararası Çalışmalar Birliği eski başkanı Oommen’e kadar çok sayıda yazardan “izinsiz, atıfsız” alıntılar yapmış. Kopyalamışyapıştırmış… Paşazade, UKÜ’nün ilk “intihal” vukuatı değil… Geçen dönem Psikoloji Bölüm Başkanı Ayşe Başel apartopar görevden uzaklaştırılmıştı. Ancak UKÜ yönetimi duruma sessiz kaldı. Başel’i niçin işten attığını, sebeplerini kamuoyu ile paylaşmadı. Böylece Başel’in doktorasının sahte olduğu iddiaları havada kaldı. Başel’e hangi komite tarafından, nasıl “yardımcı doçent” payesi verildiği de anlaşılamadı. İntihal (plagiarism) bir akademisyenin işleyebileceği en büyük suç. TC Yüksek Öğretim Kurumu “YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI YÖNETİCİ, ÖĞRETİM ELEMANI VE MEMURLARI DİSİPLİN YÖNETMELİĞİ” intihali, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek” olarak tanımlıyor. Bunun cezası çok ağır: Üniversite Öğretim Mesleği’nden çıkarılıyor intihalciler. UKÜ de Başel konusunda bunu yaptı. Sessizce ama kesin bir şekilde. Paşazade’nin ismi de yine sessizce kaldırıldı Üniversite’nin “hoca” listesinden… Ancak UKÜ intihalci hocalar konusunda yalnız değil ne yazık ki. Lefke Avrupa Üniversitesi’nin dört hocasının birden intihale bulaştığı iddiası ile çalkalanıyor. Yrd. Doç Dr. Özlem Salman Günalp, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Gülsüm Depeli’den intihal yapmış. Kopyalamış yapıştırmış Gülsün Hoca’nın makalesinden bol miktarda. Doç. Dr. Okan Veli Şafaklı ile Dr. Mustafa Ertan’ın daha geniş kapsamlı bir intihale bulaşmışlar. 8 ayrı eserden kesip kesip yapıştırmışlar. Eski Büyükelçi ve TİKA Başkanı Yrd. Doç. Dr. Umut Arık milliyetçi görüşleri ile biliniyor; ancak birden bire “Marksizm” konusuna merak sarmış. Ancak I Akıllı Güvenlik Sistemleri Kazalara Dur Diyor şık Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Mekatronik Mühendisliği öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Erkin Dinçmen liderliğinde sürdürülen ‘Taşıtlar için Aktif Güvenlik Sistemleri Araştırması’ trafik kazalarının bir numaralı nedeni olan sürücü faktörünü en aza indirmeyi amaçlıyor. Türkiye trafik kazalarında dünyada ilk on ülke arasında yer alırken,TÜİK Trafik kaza İstatistikleri Yıllığı 2010 verilerine göre trafik kazalarında sürücü hataları %90’lık bir oranla ilk sırada geliyor. Sadece 2012 yılında oluşan 1 milyonu aşkın kazada 4 bini aşkın yurttaş yaşamını yitirirken, 211 bin yurttaş ise yaralandı. “Kaza sayısını, dolayısıyla ölüm ve yaralanma oranlarını buna bağlı olarak oluşan ekonomik kaybı azaltmak için ilk adım sürücü hatalarını önlemeye dönük olmalıdır” diye konuşan Dinçmen, “Türkiye’de kazaların neredeyse tamamı önlenebilir sürücü hatalarından oluşuyor. Sürücü eğitimi ve geliştirilmesine yönelik adımların yanı sıra sürücülerin araç içi hâkimiyetlerini kaybetmelerini önleyecek araç içi aktif güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi de hayati önem taşıyor” dedi. Tüm dünyada yaygın olarak kullanılan aktif güvenlik sistemlerinin geliştirilmesi ve sürücü/araç kaynaklı kaza oranının ortadan kaldırılması öncelikli önem taşıyor. Aktif güvenlik sistemleri ihtiyacı ilk kez 1978 yılında Anti Blokaj Fren Sistemleri (ABS) ile ortaya çıktı. Tekerlek hızlarını denetleyerek tekerleklerin kilitlenmesini önleyen ABS, taşıtın çekişi sağlayan tekerleklerinin hızlanma esnasında patinaj yapmasını engelleyen Çekiş Kontrol Sistemi (TCS) sistemleri ve son olarak 1995 yılında geliştirilen Elektronik Stabilite Programı (ESP) ile aktif sürüş güvenliği yeni bir boyut kazandı. Optimum frenleme: Işık Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yol koşulları bilgisine ihtiyaç duymadan optimum frenleme performansını sağlayacak ABS kontrol algoritmaları geliştiriliyor. Geliştirilen algoritmaların temeli, güvenlik sitemleri içinde Ekstremum Arama Algoritması olarak adlandırılan yönteme dayanıyor. Bu yöntemle geliştirilen aktif güvenlik sistemi, acil durum frenlemesinde ihtiyaç duyulduğu gibi, bilinmeyen yol koşullarında tekerlek ile yol arasındaki frenleme kuvvetlerinin maksimize edilmesi sağlayacak. Savrulmayı önleme: Çalışmanın diğer ayağı olan savrulma önleyici kontrol algoritmaları ise kazaların en önemli nedenlerinden biri olan savrulmaları önleyici çalışmaları içeriyor. Yol koşullarına bağlı kalmaksızın güvenli hız sınırını belirleyen algoritmalarla yol koşulunun ölçülmesine gerek kalmadan her yol koşulu için kontrolörün doğru anda müdahale edeceği bir yöntem geliştirilmekte. Devrilmeyi önleme: Çalışmanın bir diğer ayağı ise oluşan kazalarda en fazla can kaybına yol açan devrilmeleri önceden tespit eden ve araca müdahale eden güvenlik sistemlerinin geliştirilmesine odaklandı. Devrilme önleyici algoritmalarla, araçların yanal ivmesi, yalpa açısı gibi parametreler seyir süresince gözlemlenerek tehlikeli bir durum tespit edildiğinde aktif süspansiyon, frenleme, direksiyona müdahale gibi yöntemlerle devrilme tehlikesi olmadan aracın güvenle yoluna devam etmesini sağlayacak çözümler geliştiriliyor. Geliştirilen algoritmalar, simülasyonlarla desteklenerek üretim sürecine katkı sağlayacak. MEVCUT AKTİF GÜVENLİK SİSTEMLERİ Marksist kuram zor… O da kısa yoldan gerçek bir Markistten alıvermiş paragrafları. Benno Tecshke’nin Oxford Siyaset Bilimi El Kitabı’ndaki Marksizm bölümü harmanlamış, karıştırmış kendine mal etmiş. Üstelik bütün bu intihal örnekleri Üniversite’nin kendi Sosyal Bilimler Dergisi’nde yayınlanmış. Derginin sahibi Rektör… Baş Editörü Dekan Şinasi Aksoy… Nasıl bir editörlük sürecinden geçtiği belli değil. Hakemlerden bu yazılar nasıl geçmiş,açıklanamıyor. Çünkü dergi “akademik”… Hakemleri var yani… Bir de intihal olayına adı geçen hocaların Doçentlik ve Profesörlük beklentileri var. Dekanlık, bu yayınlarla akademik yükseltilmeleri de desteklemiş… Burada Dekanlığın ağır bir ihmali var gibi. Onun da YÖK’teki cezası “görevden ayırma”… İntihal örnekleri bununla da sınırlı değil. Kamuoyunun uluslar arası ilişkiler konusunda yorumlarının sıklıkla dinlediği, özellikle Kıbrıs konusunun uzmanlarından bir başka milliyetçi Prof. Dr. Ata Atun’un adı çok sayıda intihal olayına karışıyor. Zaten bu konuda daha önce kendisini suçlayan da olmuş. Pek çok çalışmasında o da “kopyalayapıştır” tekniğini kullanmış. Bu makalelerini ciddi yayın organlarında da basmış Atun. Mesela Today’s Zaman içinde… ODTÜ Profesörü Meliha Benli Altunışık mağduru oluvermiş Ata Beyin. Profesör Altunışık yazmış, “Profesör” Atun kopyalamış. Yalnız kaynağın ismini atlayarak… Kuzey Kıbrıs intihale yabancı değil. Daha önce Birol Ertan ismi karışmıştı bu işe. Ertan DAÜ’den ayrıldı… YÖK’ün bu konuda tavrı çok net: “Atın” diyor hocalıktan. YÖDAK ise sessiz. Çünkü mevzuatı yok… Oysa intihal ve sahtecilik sadece UKÜ, LAÜ veya YDÜ’nün sorunu değil. Kuzey Kıbrıs’ta akademik hayatın tamamını ilgilendiren çok önemli bir konu. UKÜ bir intihalciyi işten atıyor, ama aynı anda başka birini profesör olarak işe alıyor… LAÜ Dekanlığı bir dergi çıkarıyor; içindeki yayınlarda önemli sayıda intihal örneği var… Denetim yok, kontrol yok. Kim nasıl hoca oluyor, doçentlik, profesörlük nasıl dağıtılıyor belli değil… Bu konuda YÖDAK sessiz kalmamalı. İşi, YÖK’e bırakmamalı. Gereğini kendisi yapmalı. Kanıtlar apaçık ortada…” Kaynak: Afrika Gazetezi, Kıbrıs (www.afrikagazetesi.net/Afrika Arsiv/Eylul2012/26eylul2012.pdf) ALGORİTMALAR ÜZERİNDEN AKTİF GÜVENLİK D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E R İ Kim Korkar Çin’den? Bazı ülkeler Çin’in ekonomik yükselişini tehdit olarak, bazıları da fırsat olarak değerlendiriyor. ABD’de başkanlık seçimleri yaklaşırken, Başkan Obama ile Mitt Romney arasındaki yarış kızışıyor. Bu yarışta Çin ile sürmekte olan ekonomik ilişkilerin oldukça belirleyici olacağa benziyor. Alman Marshall Yardımı’nın son yaptığı bir kamuoyu araştırmasına (http://trends.gmfus.org/transatlantictrends/) göre Amerikalıların çoğu Çin’i ekonomik bir tehdit olarak görüyor. Gerçekten de araştırmanın yapıldığı 14 ülkenin içinde, Çin’den en fazla çekinen ülkenin Fransa olduğu ortaya çıktı. Oysa Almanya ve İngiltere, Çin’i tehdit unsuru olmaktan çok ekonomik bir fırsat. olarak değerlendiriyor. CBT 1333/ 15 5 Ekim 2012