Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POL T K B L M Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Teknolojide neyi ne kadar biliyoruz? Daha doğrusu, neyi ne kadar bildiğimizi bilebilecek durumda mıyız? Yeni bir uçuş eğitim merkezi Pegasus Hava Yolları, altyapısına eklediği yeni teknolojik yatırımlarını, bir toplantıyla tanıttı. Huawei, Türkiye’de geliştirdiği projeleri ihraç ediyor Geçen yıl İstanbul’da büyük bir ARGE merkezi açan telekomünikasyon şirketi Huawei, Türkiye’de geliştirdiği projeleri diğer ülkelere ihraç etmeye başladı. Bu ülkelerin başında Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu geliyor. Teknolojide Neyi Ne Kadar Biliyoruz? Genç Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğu’ndan sınai üretimle ilgili, ciddiye alınabilecek herhangi bir bilgi birikimi devralmamıştır. Bunun içindir ki, siyasi bağımsızlığını pekiştirmek için iktisadi güç arayışında olan Genç Cumhuriyet’in önemli meselelerinden biri fabrika kur[dur]mak, fabrika kurmayı ve imal etmeyi öğrenmek olmuştur. Daha ‘Cumhuriyet’ ortada yokken 1921’de Ankara Hükümeti’nin Maliye Bakanı Ferit Bey 1921 yılında şöyle demektedir: “Bize en lazım şey ...fabrika, gine fabrika[dır]…Türkiye çalışıyor, üretiyor, fakat ürünlerinden başkaları yararlanıyor…alın teri dökerek elde ettiğimiz iptidai maddeleri …yok pahasına harice satıyoruz sonra yabancılar bu maddelerin şeklini değiştirerek bize iade ediyorlar…Kırk kuruşa bir okka yün veriyoruz, aynı yünü bin iki yüz kuruşa bir metre kumaş halinde yalvararak geri alıyoruz.” [Zikreden: Şahinkaya, Serdar, Dr. (2008), Türkiye Ekonomi Kurumu’nda yaptığı, “1930 Sanayi Kongresi: ‘Türkiye Sanayileşmek Mecburiyetindedir” başlıklı sunum, 13 Şubat, Ankara.] Sanayi deneyimi açısından işe neredeyse sıfırdan başlayan bir toplum olarak, o dönemde mesele, elbette, bir fabrikanın nasıl kurulup işletileceğini ve söz konusu malların, doğal olarak da önce, tekstil ürünleri, şeker, kâğıt, demir, çelik, çimento gibi en çok tüketilenlerin nasıl üretileceğini, üretme tekniğini öğrenebilmekti. Bunda başarılı da olunmuştur. Başarının sırrı, ‘yaparak / üreterek’ bir nesnenin nasıl yapıldığını / nasıl üretildiğini öğrenme yolunun benimsenmiş ve bu yolda azimle yürünmüş olması kadar, bu sanayi hamlesiyle birlikte çağın “ilim ve fennine” egemen olmaya yönelik sistemli bir devlet politikasının da güdülmüş olmasıdır. Hatta sanayi hamlesinin başını çekenler öğrenme konusunda o denli iddialı ve ileri görüşlüdürler ki, kur[dur]dukları fabrikaların makine bakım atölyelerini adeta, o fabrikada kullanılan üretim makinelerini yeniden üretebilecek kabiliyet ve kapasitedeki makinelerle donattırmışlardır. Bir malı kendimizin üretebilmesi ne kelime, o malı üretecek fabrikayı da kendimiz üretebilmeliydik! Ne var ki, 1950’li yıllara doğru gelindiğinde, Türkiye, pek çok nesneyi yapmaktan, dolayısıyla da, yaparak öğrenip kendisini daha da geliştirmekten vazgeçmiştir. Türkiye’nin uçak ya da savunma sanayii gibi, ülkeyi, sanayide çok daha ileri yetenek düzeylerine sıçratacak, dolayısıyla da sanayileşmesine ivme kazandıracak sanayi dallarından geri çekilmesi, genellikle, bu sanayi dallarının üretim konusu olan malları üretmek yerine, o yıllarda başlayan Marshall Yardımı’ndan yararlanarak tedarik etmeyi tercih etmesine bağlanır. Bu tercihin arkasında yatan gerçek nedenler her ne olursa olsun, şu çok açıktır ki, Türkiye eğer başlangıçtaki azmiyle yoluna devam etseydi, o yılların teknolojilerine, bugünün şartlarındakinden çok daha kolay egemen olabilir; bunun üzerine geliştireceği ARGE yeteneğine dayanarak da şimdiye kadar çoktan günümüz teknolojilerini yakalamış ve pek çok alanda bunları kendisi geliştirebilme yeteneğini kazanmış olurdu. Türkiye’nin sanayileşmedeki duraksamasının en kötü sonucu öğrenmeye ara vermiş olmasıdır. O dönemlerde, iyi bir mühendislik eğitimi ve laboratuvar imkânlarıyla desteklenmiş ‘tersine mühendislikle’ pek çok şeyin, bugüne göre çok daha büyük bir rahatlıkla sırrına erişilebilir; hatta meram edildiğinde eldeki örneğin daha da gelişkinini yapma becerisi kazanılabilirdi. Tersine mühendislik, örneğin, hazır alınan bir makineyi parçalarına ayırıp her birinin işlevini, çalışma ilkelerini, imalatına esas teşkil eden özelliklerini çözümleyerek öğrenme ve o parçayı yanılma pahasına da olsa imal edebilmeyi deneme çabası olarak tanımlanabilir. Bu öğrenme tekniğinin rahat kullanılabildiği bir dönemi kaybettikten sonra, bugün gelebildiğimiz noktada, teknolojide neyi ne kadar biliyoruz; neyi ne kadar bildiğimizi bilebilecek durumda mıyız; gelecek hafta bu irdelemeyi sürdüreceğiz. P egasus Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı, Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat, Pegasus Uçuş Eğitim Merkezi Müdürü Cahit Taşbaş ve Pegasus Uçuş Emniyeti Müdürü Kemal Helvacıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, şirketin teknolojik altyapısına toplamı 22.3 milyon doları bulan iki büyük yeniliğin eklendiği açıklandı. Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Sertaç Haybat, bu yenilikler hakkında şu Sertaç Haybat, Cahit Taşbaş ve bilgileri verAli Sabancı di: “Türkiye’nin en yeni simülatörüne sahip uçuş eğitim merkezini kurduk. Dünyadaki 582 hava yolunun yalnızca %10’u simülatöre sahip. Ayrıca çift yönlü veri aktarımını gerçekleştirmek üzere ‘Wireless Groundlink End to End Solutions’ sistemini filomuza entegre etmeye başladık.” Pegasus Uçuş Eğitim Merkezi Müdürü Cahit Taşbaş da, Pegasus’un Boeing 737800 Next Generation tipindeki yeni simülatör ile ilgili şöyle konuştu: “Sivil Havacılık regülasyonları gereği pilotların, asgari 3 kez 4 saatlik periyotlarda simülatörde uçmaları gerekmektedir. Ancak regülasyonlarda yine başka yerlerde belirtilen gereklilikleri karşılamak için pilotlarımızın her birine yılda toplam 16 saatlik simülatörle uçuş eğitimi verilmektedir. Pegasus Uçuş Emniyeti Müdürü Kemal Helvacıoğlu ise dünya havacılığında ilk kez Pegasus tarafından kullanılmaya başlanan Wireless Groundlink End to End Solutions sistemi ile uçaklara veri aktarımının 15 dakikaya indirildiğini belirtti. A RGE Merkezi yıllık değerlendirme toplantısında konuşma yapan Huawei Türkiye Genel Müdürü Philip Zhihui Liang, Türkiye’nin, Avrupa, Orta Asya ve BDT ülkelerine yakın olması nedeniyle bu bölgelerdeki müşterilerin ihtiyaç ve taleplerini karşılama açısından kendileri için çok önemli bir üs olduğunu belirtti. Liang toplantıda şöyle konuştu: “Huawei, dünyanın dört bir yanındaki operatörlere yeni nesil telekomünikasyon çözümleri sağlamada öncü bir şirket… Şu anda 140’tan fazla ülkede dünyanın önde gelen 50 operatörünün 45’ine, dünya çapında iki milyarı aşkın kullanıcısıyla birlikte hizmet sunuyoruz. Tüm dünyadaki faaliyetlerimizde, bulunduğumuz ülkelerin altyapısına, sektörlerine ve ekonomilerine doğrudan ve dolaylı olarak katkıda bulunuyoruz…. Türkiye’deki ARGE Merkezimiz ile dünyanın farklı ülkelerine yönelik proje üretiyor; bir anlamda proje ihraç ediyoruz.” Kamil Şahin ve Philip Liang Huawei Türkiye ARGE Merkezi Yöneticisi Kamil Şahin, sadece Türkiye’nin değil tüm Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun (BDT) yazılım geliştirme sorumluluğunu üstlendiklerini belirtti. Dünya genelinde 20 ARGE merkezi bulunan Huawei’nin, toplam 110.000 çalışanının yarısı bu alanda çalışıyor ve şirket her yıl gelirlerinin %10’undan fazlasını ARGE faaliyetlerine ayırıyor. DÜNYA GÖSTERGELER Gençler yaşlıları yönetiyor Batılı ülkelerde nüfus yaşlandıkça yöneticileri gençleşiyor… Gelişmiş ülkeler giderek yaşlanıyor. Ancak ilginç olan, liderlerinin giderek gençleşiyor olması. Aşağıdaki tablo dört Batılı ülkenin (ABD, ngiltere, Fransa ve Almanya), 1950’den sonraki liderlerinin ortalama yaşlarını gösteriyor. 1950’lerde seçmenler Winston Churchill ve Konrad Adenauer gibi saygın ve deneyimli politikacıları tercih ediyorlardı. John F. Kennedy ile Batılı liderlerin yaşı genç yönetici devrinin başlamış (İngiltere, Fransa, ABD liderlerinin ortalama yaşı) olduğu düşünülürken, 1980’lerde Ronald Reagan ve François Liderlerin yaşı Mitterrand bu trendi sekteye uğrattı. Bugüne dek Batı, Barack Obama ve David Cameron kadar genç liderlere sahip olmamıştı. Bu trendin devam etmesi duruNüfusun ortalama yaşı munda liderlerin yaşı, vatandaşlarının yaş ortalamasının altına inecek. CBT 1256/ 6 15 Nisan 2011