Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yazar ve çevirmenler için de bilim okuryazarlığı ‘eğitimi’ gerekli mi? Son dönemde basılan kitaplarımızın baskı, renk ve tasarım kaliteleri giderek artarken, içerik konusunda aynı özenin gösterilmediği kanısını uyandıran örnekler artıyor. İki örnek üzerinde duracağız. Dış görünüş kadar içeriğin de önemli olduğunun, dikkatli okuyucular zaten farkında. Ancak, editör ve yayıncılarımızın da dikkatli olması gerektiği, örneklerden görülüyor. Mehmet Emin Özel / Çağ Üniversitesi /TarsusMersin (Yayımlanan kitaplarda giderek artan yanlışlar ve özensizlikler) minoloji yeterince bilinmeyince (veya göz ardı edilince), bütün çabalar iyi bir çeviri için yetersiz kalabiliyor. Ülkede çıkan popüler bilim yazınını yakından takip etmek ve buna çeşitli yollarla katkıda bulunmak, kanımca, bu konuya katkıda bulunmak isteyenlere önerilebilecek en önemli ve tek ‘okul’. Üniversitelerin kendi isimlerini koyarak yaptıkları yayınların bu açılardan da yol gösterici olması gereği vardır. Yukarda ele alınan çeviri örnekleri, iyi niyet ve istemin, kusursuz veya güzel eserler meydana getirmede yeterli olmayabileceğini, birikim ve deneyimlerimizi paylaşarak eksiklerimizi daha kısa sürede giderme çalışmalarını sürdürmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu türden, belki yurt dışı katılımları da içeren geniş katılımlı çalıştay ve toplantıların düzenlenmesi ve sorunlarımızın tartışılmasının, Türk bilim ve kültür hayatı için yeni ufukların açılmasına yardımcı olacağı açıktır. lkini Mart 2009’da Çağ Üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz “Bilim Okuryazarlığı ve Popüler Bilim” çalıştayında bu soru ve sorunların bir kısmı, bazı akademisyen, yazar ve dergi editörü arkadaşlarımızın da katılımı ile ele alınmaya çalışılmıştı. Bunun devamının, deneyimli çevirmen ve editörlerimizin de katkılarıyla gerçekleştirilmesi, Türk kültür hayatının zenginleştirilmesine önemli katkılarda bulunacaktır. Boyut Yayınları’nın Stephenson ve arkadaşlarınca hazırlanan bol resimli eseri ‘Gökyüzü Tarihi’ adlı eserin Türkçe çevirisini tanıtım yazınız (CBT, sayı 1235, sayfa 11, 19 Kasım 2010) sonrasında edindim. Kitabın güzel resim ve görüntüleri gerçekten ilgi çekici idi. Bu, çevirinin de aynı güzellik ve özenle hazırlanmış olacağı beklentisini doğuruyordu. Ancak, bazı bakımlardan beklentilerin altında bir durum söz konusu. Hevesle girişilen bu yayın çabası takdirle karşılanmakla birlikte, bu durum, günümüzde özellikle bilim eserleri çevirmen ve yazarlarının çalışmalarına ayrıca dikkat etmesi ve özen göstermesi, varsa, eksikliklerini giderme çabalarına girerek bir bakıma kendilerini daha iyiye hazırlamaları gereğini gündeme getiriyor. Bu yazıdaki eleştirilerin de asıl amacı, büyük emek ve kaynak ayırarak kültür hayatımızı gerçekten zenginleştiren yayınevleri ve çevirmenleri uyarmak, bu konudaki eksikleri gidermek için elbirliği ile çalışma gereğini vurgulamaktır. ‘ Gökyüzü Tarihi’nin resimlerinin ve baskı kalitesinin güzelliğine ve düzenleme özenine, kitabın çevirisinin de eşlik etmesini haklı olarak bekliyorsunuz. Ama bunda bazı sorunlar olduğu hemen görülüyor: Hemen 3. sayfadaki, bir anlamda kitabın özeti sayılabilecek ‘ çindekiler’in sadece ana başlıklar olarak çevrilmiş olması, alt başlıkların ngilizce olarak, çevrilmeden bırakılmış olması, yakın gözlükleri takıp bir ‘olay yeri incelemesi’ başlatmayı gerekli kılıyor!… Çeviride kullanılan dil , bazen, sizi şaşırtabiliyor. (s.19): “Yıllar ilerledikçe denizciler bu tür araçları daha hassas hale getirir, ayrıca tamamen yeni araçların keşfi de sürdü.” Buradaki cümledeki eylemlerin (fiillerin), aynı veya uyumlu kiplerde olması, kanımca, daha rahat akış sağlar ve okuyanı daha az yorardı. Örneğin ‘getirir’ yerine ‘getirdi’ kullanılsa, (veya cümle ‘sürdü’ yerine ‘sürer’ ile bitseydi ) beklenen zaman uyumu kolayca sağlanabilirdi. Bu örneğin verilme nedeni, kitapta bu türden örneklerin çokluğu (s. 19, 28, 29, 32…). Kanımca kitabın geçmişe atıfta bulunan bir ‘geniş zaman’ anlatımı yerine bir ‘–di’li geçmiş’ ağırlıklı çevrilmesi, her şeyin takibini çok daha kolaylaştırırdı. Yine de kitabın Türkçemize kazandırdığı zengin tarihsel imajlar ve görüntüler ve bilgiler, övgüye değer. (Boyut Yayınları, xxx sayfa, 2009, stanbul) (I) GÖKYÜZÜ TAR H CBT 1256/ 18 15 Nisan 2011 Üzerinde durulmaya değer bir diğer kitap, NTV Yayınlarının Resimli Evren Atlası (M A Garlick, çeviri Ali Rüstem Aslan, . Akbulut, B.Toktamış, basım yeri: Singapur, 2008) için de benzer sorunların ve sıkıntıların söz konusu olduğu görülüyor. Yine alışılmışın dışında muhteşem baskılı ve özenle (büyük bir kısmı Türkçemizde ilk kez) resimlenmiş bu eserde de bir dizi çevirisel ve editoryal dikkatsizliği görüyoruz. Özetle, bu hacimli kitabın çevirisi, Türkçe’nin bazı inceliklerini ve Türkçe’deki benzeri emeklerin oluşturduğu daha özenli birikimi, ne yazık ki yansıtamıyor. Kitaptaki çeviri hataları listesi epey uzun. Bu nedenle, kısa bir özetle yetiniyoruz. (NTV Yayınları, büyük boy 306 sayfa, Singapur) (II) RES ML EVREN ATLASI lunabilecek hatalar, ancak, bazıları, konuyu bilmeyen okuyucuları yanıltabilirler. Örn. s.16’da, Ay’ın dünyaya uzaklığı 39.000 km olarak verilmiş. Yani 1 adet 0 unutulmuş! Dünyanın ve Ayın büyüklükleri de (s.18 ve s.24: yarıçap denilip çap değerleri verilmesi) bunun benzeri bir durum. Ay’ın yerberi ve yeröte noktaları mil olarak verilmesine rağmen birim olarak km yazılıyor. Burda da mil’den km’ye çevirmek unutulmuş… (diğer örnekler için Ek1’e bakılabilir). Terminoloji yanlışları: Bunun kaynağı Türkçe’deki yerleşmiş astronomik ve coğrafi terminolojinin çevirenlerce iyi bilinmemesi ve/veya belki de buna aldırılmaması olabilir. Türkçede iyi yerleşmiş durumdaki yerberi, yeröte, günberi, günöte terimleri, bazan yabancı karşılıkları ile birlikte, belli bir sistematik dışında kullanılmış (s.18, s.24). Dünya haritalarında yerleşmiş yer isimlerini yabancı ağırlıklı şekilde yeniden belirlemek de diğer bir tür ‘hobi’ olmuş: Örn. (s.21) Kuzey Amerika’daki ‘Kayalık Dağlar’, ‘Rocky Dağları’; ‘Takımadalar’ , ‘Archipilago’; Avustralya’da ‘Büyük Kum Çölü’, ‘Büyük Sandy Çölü’ olmuş. (Diğer örnekler için Ek1’e bakınız). Türkçe’ye uymayan söylem ve anlatımlar: Burada bazı tipik örneklerle yetinilecektir: s.10: ‘..aklımız bize irkilmeye başlar..’; ‘… kavranılamadığı halde gösterilebilmesi olanaklıdır’; ‘… Ay bu resimde Dünyanın kuzey yarımküresinden göründüğü gibi gösterilir.’ Bu ve benzeri çokça cümleler, Türkçe’den çok Azerice anlatıma uygundur. Yine benzeri tanımlar sözkonusu: (s.39): “… (Merkür’ün) bu gaz kabuğu vakumdan biraz daha özlüdür.” Burada ‘gaz kabuğu’ yerine ‘gaz tabakası’ ve ‘atmosferi’ kullanılmalı, ve en sonda da “…biraz daha yoğundur” denebilirdi. (bunların diğer örnekleri de Ek1’dedir). Bilgi yanlışları: Çevirmenlerin akademisyen kimliği, (varsa) orijinal kitaba bile ait olabilecek bazı yanlışlardan da çevirmenlerimizi sorumlu tutmaya neden olabilir. Ancak, bu grup yanlışlar, çevirmenlerin uzay mühendisliği kökenli olmalarından ve sahip oldukları astronomi ve uzay bilimleri birikimlerinin bu çeviri için yeterince uygun olmamasından kaynaklanmaktadır: s.25: ‘…göktaşı gezegen yüzeyine birkaç km/sn hızla çarptığında…’, meteorlar bir gezegene, mesela dünyaya ortalama 50 km/s hızlarla çarparlar, bu ‘birkaç km/s ‘ den en azından 1 mertebe yüksektir. Yıldız Ayı ve Güneş (Takvim) Ayı arasındaki farkı anlatırken kullanılan “Ay’ın biraz daha uzağa hareket etmesi…” ifadesinin yerine, anlatımın “Ay’ın dönmesine devam etmesi..” şeklinde sürmesi uygun olurdu. (Diğer örnekler için Ek1’e bakınız). Çeviri yoluyla Türkçe’ye bilimsel kitaplar ve yazılar kazandırma ve genelde kitap editörlüğünün, kendini yetiştirme dışında bir ‘mektebi’ ülkemizde yok görünüyor (Belki edebiyatla veya ilgilenilen bilimle ilgili bir lisans bölümünü bitirmek önemli ve iyi bir başlangıç sayılabilir). Bazen iyi bir dil bilgisi ve hatta bilimsel birikim bile –yerleşmiş ve doğru ter (A ) B a s i t b a s k ı v e d i z g i yanlışları : Bunlar, her kitapta bu (I)Basit baskı hataları [s.6: ’faklılık’ yerine ‘farklılık’; s. 8: ‘minareler’ yerine ‘mineraller’ olmalı; s.20: ‘(Pasifikteki) … Ateş Halkaları…’, bilindiği gibi, tüm Pasifik Okyanusu’nu çevreleyen bir tek büyük halka söz konusu, o nedenle, doğrusu ‘Ateş Halkası’ olmalı; s. 24: Dünya için yapılan çapyarıçap karışıklığı Ay için de aynen tekrarlanmaktadır; s.24: ‘… deniz yüzeyinden 289m yükseğe ulaşan…’, söz konusu olan Klimanjora dağıdır ve denizden yüksekliği 3200m civarindadır. Belki burada da bir rakam düşmesi söz konusudur ama bu sonda bir 0 mıdır, yoksa başta bir 3 müdür, karar vermek zor görünüyor… ] ‘uydurma’) teşebbüsleri ve bunları kullanmada tutarsızlıklar: [ s.18: günöte (afel) afel, ‘aphelion’ yerine olmalı ve biraz sonra sadece günberi (benzeri durum Ay’da da tekrarlanıyor: Yeröte(Apoje), Yerberi (Perije), s.24; uzay araçları için bazen ngilizce, bazen Türkçelerini kullanmanın, konuyu bilmeyenlerde yaratacağı karışıklıkları da göz ardı etmemeliyiz: ‘Voyager (Yolcu uzay aracı)’; s.19: atmosferdeki gaz için bazen azot bazen nitrojen kullanmak; bazen ‘aurora’ bazen ‘kutup ışıkları’ kullanılması; s.19 : ‘... akaçlama havzası’, her ne kadar bu terim dilimize aykırı değilse de Türkçe’de bu ‘su toplama havzası’ olarak bilinegelmiştir.; s.23: Afrika’daki ‘Sahel’ bölümü ‘Saha’ diye belirtilmiş; s. 24: ‘Güneş ışığı dayanımı’: bu yeni terim, anlatımın gidişinden, Ay’a (veya bir gezegene) düşen Güneş ışığı miktarının Dünyaya düşene oranı anlatılmak isteniyor, ancak tanımı verilmemiş; s.42: “… madde örtüsü parlak ışınlar yayar.” Burda da bir ışımadan çok, yansıtması fazla yüzey örtüsü söz konusu. (III) Türkçeye uymayan söylemler, ifadeler (bunların önemli bir bölümü çevirmen Azeri hocamızın dilinden alınmadır): [s.10: … ‘aklımız bize irkilmeye başlar’; ‘… kavranılamadığı halde gösterilebilmesi olanaklıdır’; ‘… Ay bu resimde Dünyanın kuzey yarımküresinden göründüğü gibi gösterilir.’ : bu cümle Türkiye Türkçesi’nde ‘… gibi gösterilir’ yerine ‘… şekliyle gösterilmektedir.’ şeklinde sonlanırdı…. Ve diğer örnekler…] (IV) Bilgi yanlışları –bazen terminoloji farklılığından kaynaklanabilecek bu hatalar, çevirmenlerin akademisyen kişiliği nedeniyle, eleştirilere ayrıca kapı açıyor: [s.10: ‘Astronomik Birim,(AU)’, Türkçede astronomların kullandığı AB yerine AU ile kısaltılmış, AB Türkçe’de yaygın olarak kullanılan bir birimdir; s.16: ‘...Ay’ın yerçekimi…Güneşin yerçe EK1 : Resimli Evren Atlası’ndaki Hata Örnekleri (II) Türkçede yerleşmiş astronomik ve coğrafi terminoloji yerine yenilerini bulma veya teklif etme (aslında SONUÇ