22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR GEV Ş GET REN MAYMUN oksit emisyonunun yüzde onuna neden olmakta. Mangrov ormanlarının korunmaması halinde 20120 milyon ton karbondioksit ağaçlar tarafından soğurulup toprakta depolanmayacak ki bu da atmosferde fazladan karbondioksit demek. HintPasifik bölgesindeki 25 mangrov ormanındaki karbondioksit rezervlerini inceleyen bilim insanları en büyük rezervleri yarım ila üç metre derinlikteki toprak tabakalarında rastlamışlar. Mangrov ağaçları karbondioksiti fotosentez ile organik maddeye dönüştürüyor ve bunun bir kısmı humus olarak birikiyor. Bilim insanları çok sayıda hayvan türünü barındıran, sahil erozyonlarından ve sellerden koruyan mangrov ormanlarının iklime yaptıkları önemli etki nedeniyle de ciddi bir şekilde koruma altına alınmaları gerektiği görüşünde. Uluslararası bir araştırma ekibi primatlarda bugüne kadar görülmeyen bir davranış biçimi izledi. Malezya’da yaşayan uzun burunlu maymunlar (Nasalis larvatus) yaprakları ve meyveleri yedikten sonra öğürüyor ve yeniden çiğneyerek yutuyorlar. nekler de aşağı yukarı bu şekilde besleniyor ama maymunlarda bu davranış biçimi daha önce hiç görülmemişti. Besinleri kalın bağırsaklarında sindiren at veya tavşanların aksine uzun burunlu maymunlar ön midelerinde sindiriyorlar: Besinler asıl sindirimden önce sindirim sisteminde önceden programlanmış bir organda bulamaç haline getiriliyor. Çok fazla bitki yediklerinde, besin bulamacı ön mideden çok çabuk geçiyor ve bu posa yeterince sindirilemiyor. Bu nedenle hayvanlar beslenme sırasında kendilerini dizginlemek zorundadırlar. Gevişgetirenler yutmuş oldukları yiyecekleri yeniden ağızlarına getirdikten sonra, çiğneyerek iyice ufalmasını sağlayarak ön mide sorununu ortadan kaldırıyorlar. Bu şekilde hayvanlar çok daha fazla yiyebiliyorlar. Gerçi primatlar bitkileri çok farklı yollarla sindiriyor, hatta bazılarının ön mideleri de var ama çiğnenen besinin yeniden ağza getirilmesini bilim insanları daha önce görmemişti. Bu fenomeni Kyoto Üniversitesi’nden Ikki Matsuda yönetiminde çalışan ekip ilk kez Malezya’daki araştırmalar sırasında belgeleyebildi. Bilim insanları üç aylık ilk keşif gezilerinde, 200 uzun burunlu maymundan 23’ünün geviş getirdiğini görmüş. Bu davranış biçimi yetişkin erkek ve dişi maymunlarda olduğu gibi genç hayvanlarda da gözlemlenmiş. kinci araştırma gezisinde maymunların beslenme süresini incelemişler, geviş getiren maymunun daha fazla yediğini dolayısıyla da yemek yemek için daha fazla zaman ayırdığını görmüşler. Ülkemizde de alışveriş merkezlerinde, havaalanlarında vb. toplu yaşam alanlarında ELEKTRON K MUSLUKLARDA DAHA FAZLA BAKTER sında bu tür bakterilere rastlamış. Oysa elle çalıştırılan klasik musluklardan akan suların sadece yüzde on beşinde bakteri saptanmış Ayrıca klasik musluklardaki örneklerde bakteri sayısı da daha azdı diyor bilim insanları. Gerçi sulardaki bakteri varlığı sağlıklı insanlara zarar verecek miktarda değil. Ama bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda enfeksiyon riskini yükseltiyor. Bu nedenle incelemeden sonra hastanedeki otomatik armatürler sökülmüş. Bilim insanları elektronik musluklardaki yüksek bakteri nedeni hakkında şimdilik sadece tahminler yürütüyor: elektronik armatürlerde, bakterilerin yapışıp çoğalması için ilave alanlar yer almakta. Ayrıca hastanelerin dezenfeksiyon standartları da karmaşık elektronik yapı parçalarını temizlemek için yeterli değil, diyen bilim insanları şimdi üreticilerle daha iyi temizlenebilen armatürler üzerinde çalışacak. rannus magnus “Zhucheng’in tiranı” anlamına geliyor. Hone, kemiklerin Doğu Çin’deki Shandong’daki Zhucheng bölgesinde bulunması nedeniyle bu ismi verdiğini söylüyor. GÜVENL ET TÜKET M Ç N AKILLI FOLYO Özellikle paketlenmiş etlerin tazeliği kullanılan ve hareketlere duyarlı oldukları için el değmeden çalışan muslukların daha hijyenik olması beklenirdi. Ne var ki Amerika’daki Johns Hopkins hastanesinde bilim insanları tam tersi bir durum ile karşı karşıya kaldı. Otomatik armatürlerden akan sularda üç misli daha fazla lejyoner bakterisi (Legionella pneumophila) saptanmış. Bu bakteriler lejyoner hastalığına ve hastanelerde sıkça görülen diğer enfeksiyonlara neden oluyor. Lisa Maragakis ile çalışan araştırmacılar elektronik musluklardan alınan su örneklerinin yarı Çinli bilim insanları yeni bir Tyrannosaurus türüne ait kemikler buldu. Zhuchengtyrannus magnus olarak isimlendirilen on bir metre uzunluğundaki hayvan, dört metre yükseğe kadar uzanabiliyordu, diyor Dublin Üniversitesi’nden David Hone, Cretaceous Research dergisinde. Dinozor tahminlere göre altı ton ağırlığındaydı. Gerçi bulunan kemik miktarı az ama bunlar Tyrannosaurus’un kemikleriyle karşılaştırılabiliyor ve sadece birkaç santim daha kısalar. Anlaşıldığı üzere Zhuchengtyrannus en büyük etçil dinozorlardan biriydi ve geç tebeşir devrinde (6599 yıl önce) Kuzey Amerika ve Doğu Asya’da yaşıyordu. Dinozor, iki parmaklı elleri, kısa kolları ve kemiği öğütecek kadar güçlü çenesiyle dikkat çekiyordu. Zhuchengty T.REX’ N KUZEN BULUNDU konusunda tüketiciler kuşkuya düşer. Münih Fraunhofer Modüler Katı Cisim Teknolojileri Kurumu (EMFT) bilim insanları şimdi etin tazeliğini hakkında bilgi veren bir folyo geliştirdi. Paketlerin iç kısmına uygulanan akıllı folyo biyojen aminlere reaksiyon gösteriyor. Bunlar en başta balık ve et olmak üzere gıdaların bozulma sürecinde oluşan moleküllerdir. Ayrıca kötü kokudan da sorumludurlar. şte bu moleküller paket içindeki havaya dağıldıklarında folyonun içindeki işaretleyici boyar maddenin rengini sarıdan maviye dönüşüyor. Belli bir yoğunluktan sonra renk değişimi belirgin bir şekilde görülmekte, dolayısıyla da uyarı işlevini görebilir. Ayrıca folyonun verdiği bilgi son kullanma tarihi gibi tahminlere değil gıdanın gerçek kontrolüne dayanıyor. Folyonun diğer önemli bir özelliğiyse hesaplı bir şekilde üretilebiliyor olması. Bu önemli, çünkü bu sayede seri üretime geçmek daha kolay olacak. Elektronik sensorlar gibi diğer çözümler paketli etin fiyatını çok fazla yükseltebilir. Bilim insanları şu sıralar sensorlu folyolu ölçüm modülü üzerinde çalışıyor. Gıda ve paketleme endüstrisi böylece ürünleri doğrudan doğruya test ederek tazeliğini belirleyebilecekler. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma CBT 1256/ 4 15 Nisan 2011 Nature Geoscience dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, mangrov ağaçları tropikal bölgelerdeki en büyük karbondioksit rezervleri. Ne var ki mangrov ormanları son elli yılda yüzde 3050 oranında azalmış. Sahillerdeki gelgit alanlarına uyum sağlayan mangrov ağaçları, tropikal ormanların sadece yüzde 0.7’sini oluşturur. Ancak Amerikan Tarım Bakanlığı’ndan Daniel Donato ile çalışan araştırmacılarının tahminlerine göre mangrov ormanlarının zarar görmesi, küresel karbondi MANRGOV AĞACI KL M DOSTU İNSANDAN BULAŞAN VİRÜS DAĞ GORİLLERİNİ ÖLDÜRÜYOR Emerging Infectious Diseases dergisinde yayımlanın bir araştırma yazısına göre insandan bulaşan virüsler, gorillerde daha sık görülmeye başlayan ağır enfeksiyonların sorumluları. Afrika’da soyları tehdit altında olan dağ gorillerini inceleyen bilim insanları, 2009 yılında ölen iki gorilin dokularında normalde insanlarda solunum yolları hastalıklarına yol açan bir virüs saptadı. nsan ve goril, kalıtımlarının yaklaşık olarak yüzde doksan sekizini paylaşıyor. Bu genetik yakınlık iki primat grubunun daha birçok özelliği dışında bazı hastalıklara yatkın olma durumlarını da paylaşmalarına neden olmakta. lk konakçı tür gorillere ne kadar yakınsa hastalık etkeninin bulaşma olasılığı da o kadar yüksektir. Bu durum özellikle dağ gorillerinde vahim sonuçlar doğurabilir, diyor bilim insanları. Nitekim Ruanda, Uganda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ni içine alan bölgede yaşayan bu goril türü tükenme tehdidiyle karşı karşıya olmasının yanı sıra yaşam alanı da Afrika’nın en yoğun nüfuslu bölgeleriyle komşu. Ayrıca ulusal park her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte. Dağ Gorili veterinerlik projesinin veterinerleri son yıllarda gorillerde ağır solunum yolları hastalıklarında bir artış olduğunu fark ettilerse bunun nedeni ilk başlarda bulunamamıştı. Ölüme yol açan hastalık etkeninin ne olduğunu şimdi Ruandalı ve Amerikalı bilim insanlarından oluşan bir ekip buldu. Ölen iki gorilin dokularıyla yapılan analizler sonucunda, hayvanlara normalde insanlarda görülen bir RNA virüsünün bulaştığı anlaşılmış. nsanda görülen özellikle de çocuklarda solunum yolları hastalıklarına neden olan insan Metapneumovirüs (HMPV) insanlarda çok yaygındır. Geriye sadece sekiz yüz tane dağ gorili kalmış ve son araştırma bunların korunma altındaki ulusal parkta yaşıyor olmalarının da güvenli olmadığını gösteriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle