24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner Üniversite Buldozerlere Karşı Duruyor Kök mülkiyeti Çukurova Üniversitesi’ne (ÇÜ) ait olan ‘Zeytin Gen Merkezi’ndeki, çoğu 1976 yılında dikilen toplam 79 zeytin ağacının, söz konusu arazi üzerinde 16 derslikli Fen Lisesi yapılması gerekçesiyle kesilmesine tepkiler sürüyor. Reyhan Oksay cetiner.m@superonline.com www.mustafacetiner.com İç hastalıkları ve kan hastalıkları uzmanıyım. Bu ülkenin Yüksek Öğretim Kurumu bana doçent unvanı verdi. On bir yıl üniversitelerde öğretim elemanı olarak çalıştım. Altı yıl öğretim üyeliği yaptım. Türkiye Cumhuriyeti’nin yeşil pasaport verdiği bir vatandaş olarak Edinbourg’da kan hastalıkları ile ilgili bir toplantıya katılabilmek için İngiltere’ye vize başvurusunda bulunmaya yeltendim. A dana’da, Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Gen Merkezi alanı, Adanı l Özel daresi tarafından 2008 yılında üniversitenin bilgisi dışında imar değişikliği yapılarak el değiştirdi. Yapılan yeni planlama ile söz konusu alan Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okul kompleksi yapılmasına tahsis edildi. 1 Nisan tarihinde sabahın erken saatlerinde Büyükşehir Belediyesi’ne ait iş makinesi Zeytin Gen Merkezi’nin bulunduğu alana girerek belirli bir alanda 35 yaş üzerindeki 12 büyük ve yaklaşık 50 kadar da daha küçük zeytin ağacını kökünden katletti. Bu gelişme üzerine Ziraat Fakültesi’nin öğretim üyeleri, çalışanları, Öğretim Elemanları Derneği, ZMO, Zeytin Gönüllüleri Derneği, kentten gelen diğer sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve öğrenciler olay yerine gelerek dozerin çalışmasının hukuki olmadığını belirterek, iş makinesini durdurdular. ÇÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayzin Küden zeytin ağaçlarının kesilmesini bir katliam olarak gördüklerini söyledi. YÖK’ün Milli Eğitime yazdığı yazıya, bilim adamlarının verdiği olumsuz raporlara rağmen zeytin gen merkezi üzerinde okul yapımından vazgeçmediğini aktaran Küden, “Tarımsal Üretimi Geliştirme Genel Müdürlüğü’nden gelen yazıda da bu zeytin gen merkezinin korunması gerektiği belirtildi. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü tarafından burasının genetik zeytin gen merkezi olduğu yazılı olarak bildirildi. Yine YÖK Başkanı’nın Milli Eğitim Bakanlığına yazdığı yazıda burasının kesinlikle zeytin gen merkezi olarak korunması gerektiği ifade edildi. Şu an için 79 ağacımızı kaybettik. Umarım diğerlerinin kurtarırız” diye konuştu. ZMO Adana Şube Başkanı Şahin Yeter ise hukuki süreci başlatacaklarını bildirdi. ÇÜ Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü’nden Prof. Dr. brahim Ortaş, bilimsel bir amaç ile kurulmuş zeytin genetik bahçesinin, ne yazık ki bu gün bu zeytinleri koruması gereken kamu eli ile sökülmek istendiğini söylüyor. Ortaş, “Bu olayda işin en acı yanı, devlet yetkililerinin üniversitenin ısrarla “burası genetik materyaldir” demelerine inanmamalarıdır. Öyle bir gündeyiz ki biz ‘güç’üz, biz istediğimizi yaparız noktasına gelinmiştir. 21 yy da bilim kuruluşlarının dikkate alınmaması kabul edilebilir mi? Ülkemiz kendi bilim insanına inanmaz ve söylemlerini dikkate almasa kim bizleri ciddiye alacaktır?” diyor Oysa söz konusu alan üniversite kurulmadan üniversiteye tahsis edilmiş bir alan. Ortaş son yıllarda üniversite arazilerinin arsa olarak görüldüğünü ve belediyeler üzerinden yeniden kamunun ala İngiltere Beni İstemiyor, Artık Ben de İngiltere’yi... Sadece birkaç günlük bir toplantı için gerekliydi bu vize. Vize için elbette makul bazı belgelere gereksinim vardı. En az 6 ay geçerli bir pasaport, vesikalık fotoğraf, vize başvuru formu filan… Belki birkaç ek belge daha… Ama nerede? Bir sürü evrak gerekiyordu vize için… Bu ek evraklardan ilki güncel ve pozitif bakiyeli şahsi mali durum belgesiydi, yani banka hesap cüzdanı. Bu cüzdanda hesap sahibinin son altı aylık hareketi konsolosluk yetkilileri tarafından görülebilmeli ve T.C.’nin yeşil pasaport verdiği bu akademisyenin hesabındaki para minimum 2.500 TL olmalıydı. Eğer banka hesap cüzdanınız yoksa konsolosluğa bireysel varlık hesap özeti sunabilmeliydiniz. Ama bu belgeyi kesinlikle bilgisayarınızdan almamalıydınız. Çünkü aldığınız belgede banka yetkilisinin ıslak imzası gerekiyordu. Bu belgeye rağmen mali durumunuz hakkında hâlâ konsolosluk yetkilileri yeterli bir fikir edinemeyebilirdi. Bu nedenle bir de adresinize gelen güncel bir kredi kartı hesap özetini de konsolosluğa sunmalıydınız. Bu hesap özetinin son dönem bir hesap özeti olması şarttı. Eğer hele devlet hizmetinden ayrılmış biriyseniz, işiniz daha da zorlaşmaktaydı. Bu durumda ek olarak imza örneği, imza beyannamesi de gerekmekteydi. Son altı ay içinde aldığınız bir faaliyet belgesini de konsolosluğa sunmalıydınız. Bütün bunları belgelemek sizin potansiyel tehlike olmadığınızı kanıtlamaya yetmiyordu. Belgeleri hazırlamak için daha fazla çaba harcamanız gerekiyordu. Mesela son 6 ay içinde alınmış olan Oda Sicil Kayıt Belgesinin de evraklarınız arasında yer alması şarttı. Daha bitmedi… Vergi levhası, en son ticaret sicil gazetesi ek belgelerinizden bazılarıydı… Bir akademisyen ve yeşil pasaport sahibi biri olarak başvurunuzda mutlaka SGK işe giriş belgenizi ve SGK prim bordrolarınızı da dosyaya eklemeliydiniz. Çok sayıda bilimsel makale, kongrelerde sunulmuş çok sayıda bildiri, 3’ü mesleki, 3’ü popüler bilim konularında yazılmış toplam 6 kitabın yazarı olmanız da pek bir şey anlamına gelmeyecekti. Hekim olduğunuzu konsolosluğa kanıtlamak zorundaydınız. Dolayısıyla son bir ay içinde alınmış olması gereken Tabip Odası üyelik yazısı da gerekiyordu. Tüm bunlar bile “neden Birleşik Krallığa geliyorsunuz” sorusunun yanıtı için yeterli değildi. Başka belgelere de gereksiniminiz vardı. İzin belgesi bunlardan biriydi. Antetli bir kâğıtta, yetkili makamın kaşe ve imzası olan, onaylı bu belgeyi de yanınızda bulundurmanız gerekiyordu. Bu yazının içeriğinde isminiz, soy isminiz, işe giriş tarihiniz, unvanınız, göreviniz ve görevli olduğunuz bölümün ismi de olmalıydı. Daha bitmedi.. Bir de izin yazısı eklemeliydiniz dosyanıza. Antetli bir kâğıda yazılması gereken bu izin yazısının içeriğinde gidişdönüş tarihleriniz ve gittiğiniz organizasyonun ismi de yer almalıydı. Son 3 aylık maaş bordrosu, çalıştığınız kurumun kartı da dosyanızda bulunmalıydı. Müttefikimiz (!) İngiltere’nin mesaj çok açıktı; Seni İngiltere ve Birleşik Krallık’ta görmek istemiyoruz. Ben bu mesajı net olarak aldım… Onlara yanıtım ise şudur; Ben de sizi istemiyorum ve ülkenize gelmiyorum… Avanaklık düzeyindeki saflıklarımıza, kendi kendimize söylediğimiz “lider ülkeyiz”, “Avrupa Birliği’ne gireceğiz” aldatmacalarına filan boş verin. İngiltere’ye vize başvurusu için gerekenler “bizi nasıl gördükleri” ile ilgili gerçeği tüm çıplaklığı ile ortaya koyuyor. Dolayısıyla diğer gevezeliklerin tümü lafı güzaftır… nı imarlandırarak istenilen kuruma aktarıldığını söylüyor. Çoğu zaman da üniversitelerin haberi olmadığı içinde zaman aşımına uğruyor ve resmi olarak kaybeden taraf üniversite oluyor. “Bir toprak bilimcisi olarak bu toprakların elde çıkmasına seyirci kalmak mesleğime ihanet gibi geliyor” diye konuşan Ortaş, “35 yıllık bir genetik materyalin bilimsel bir veriye ve rapora dayandırmadan yerinden sökülebileceğini söylemek ve dozerle girip belirli sayıda ağacı kökünden koparmak içimizi acıtıyor. Bugün bu genetik materyali savunamasak yarın bilimimizi savunamayız. Yetkilerimizin eksik bilgilendirildiğini düşünerek, okul yapımı için üniversite yerleşkesinin etrafından tarıma uygun olmayan alanların herhangi bir yerinde yapılacak okulun harcına bizlerde katkıda bulunmak isteriz. Ancak tarım topraklarına, genetik materyalimize yetkilerimizin bilim adına dokunmamalarını istiyoruz.” diyor. ANLAŞMAZLIK NE DURUMDA? Gerek vali yardımcısının ve gerekse valiliğin basına verdiği bilgiye göre ise Çukurova Üniversitesi’nin açtığı dava kaybedilmiş durumda. Üniversite Hukuk Müşavirliği tarafından açılan dava, tapu ve parselasyon iptali hakkında oldu. Ancak söz konusu alanın Milli Emlak’ın arazisi olduğu ve kullanımının üniversiteye verildiği biliniyor. Davanın mahkemece ret edilmesinin, söz konusu gen bahçesinin sökülmesi ve tarım toprağı üzerine bina yapılması anlamına gelmeyeceğini belirten Ortaş, “Üniversite, her zaman ‘kadim hakkı, diğer bir ifade ile zilliyetlik hakkı’ olduğu için hakkını savunacaktır” diye konuşuyor. Üniversitenin açtığı dava ret edilmiş olsa bile Öğretim Üyeleri Derneği, ZMO, ÇETKO yeniden kesilen ağaçlar için suç durusunda ve yürütmenin durulması için girişimde bulundu. Ayrıca protesto eylemine katılan tek tek kişiler, gerekirse olaya taraf olup kamu davası açabileceklerini belirtiyor. Ortaş bu son durumla ilgili şu soruya yanıt arıyor: “ lgili toprak ve zeytin yasasına uygun olan alanların amaç dışı kullanımına karşı yasal olarak kim koruyacak? Üniversite yanlış bir yerden dava açtı ve açılan dava da usulden ret edildi diye kamu kurumları karşı karşıya mı gelecek?” STED Ğ M Z YAPARIZ ANLAYIŞI CBT 1256 / 15 15 Nisan 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle