22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Mart ayının 13. günü hekimler Ankara’da seslerini duyurmak için bir araya geliyor. Umuyorum bu demokratik hak hiçbir kışkırtmaya fırsat vermeden hekimlik onuruna ve duruşuna uygun biçimde kullanılır. Bu nedenle bu hafta köşemi Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Dr. Eriş Bilaloğlu’na bırakıyorum. Onun konuyla ilgili yazısını miting öncesi okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Dalgınlıkla Gelen Büyük Buluşlar Düşlere dalmak ve zaman öldürmek kimi zaman zorlu bilimsel sorunlara çözüm getirilmesinde ve yaratıcılığın körüklenmesinde etkili olabilir. Tarihe damgasını vuran bilimsel ve yazınsal çalışmaların bir bölümü bu tür zihinsel gezinmelerin birer ürünüydüler. CBT 1251/8 11 Mart 2011 “Bir canın ana rahmine düşmesinden son nefesini verişine kadar, yaşamın değerini, insanın biricikliğini bilerek; dünyanın herhangi bir yerinde, bir ülkenin doğusundan batısına, siyahından beyazına, yoksulundan zenginine, hiçbir ayrım yapmadan, aynı özveriyle, aynı özenle sürdürülmesi gereken bir mesleği seçtik: hekimlik… Biz hekimler; bütün sağlıkçılar acilde, ambulansın içinde, evde, doğumda, ameliyathanede, sağlık ocağında, bir mezrada aşılamada, toplum sağlığı merkezinde, kurumda, poliklinik odasında, muayenehanede, aile hekimliği merkezinde, gecegündüz, hafta sonutatil demeden oradaydık, “orada” olmaya çalıştık. İnsana, yaşama ve sağlık hakkına duyduğumuz sorumluluğu bilerek ve isteyerek girdik bu mesleğe. Biz kimdik? Sizin, bir akrabanızın, köylünüzün ya da komşunuzun kız veya erkek çocuklarıydık. Yaşıtlarımızla beraber top oynadık, düştük, belki… Belki daha çok ders çalıştık. Bizi dar gelirleriyle, binbir fedakârlıkla anamızbabamız, nihayetinde bu toplum okuttu, okuttunuz, yıllarca okuduk, hâlâ okuyoruz olanak bulabildikçe. Ve elbette minnettarız bize verilen maddi ve manevi tüm emeklere. Oysa şimdi… Yabancılaşıyoruz, kaygılarımız, kaybettiklerimiz artıyor, değerlerimiz yıpranıyor. Bu süreç nasıl hızlandı kestiremiyoruz, hafızalarımız bulanık… Sağlığımız da içinde olmak üzere tüm yaşam alanlarımız piyasalaşıyor. Televizyondagazetelerde döviz kurları, borsa haberleriyle başlıyoruz güne; filmlerin, internet sayfalarının altından üstünden reklamlar fırlıyor yüzlerimize. İnsan olmaktan, vatandaş olmaktan müşteri olmaya “yükseldik”. Piyasa, işletme tartışılmaz “değerler” oldu hızla. Mesleki değerlerimizin, bilgimizin, yapmamız gerekenlerin önüne tebliğler, SGK’nin talimatları geçer oldu. Öyle söyledi, öyle yaptı iktidarlar. Piyasaya en uzak olan sağlık, “beyaz” olduğu için belki de en çok “kir” gösteren oldu. Artık hedefteyiz; dövülen, saldırılan, politikacıların malzemesi olan, sürekli çok para verildiği söylenen ve diyeti için hastalarımızın önüne “itilen” bir “mevkideyiz”! Buna izin vermeyeceğiz. Biz hekimler ve hastalarımız, bunu hak etmiyoruz. Bu topluma ve mesleğimize karşı sorumluluklarımızı tekrar gözden geçirmemiz, daha çok tartışmamız ve çözüm üretmemiz gereken zamanlardan geçiyoruz… Hastalıklara çare bulmak için önce en önemli “hastalığımızı” çözeceğiz: Tek değil, bir arada olacağız. Sorunlarımızı beraber çözeceğiz. Artık kendimizin, hastalarımızın ve bu toplumun tüm fertlerinin giderek daha çaresiz, daha umutsuz olduğunu görmek istemiyoruz. Umudunuzu yitirmeyin, yitirmeyelim. Halkın/hastaların ve bizim durduğumuz yer aynı, haklarımız, taleplerimiz ortak: Sağlık istiyoruz. Onurlu ve insanca bir yaşam sürmeyi, hakkımızı istiyoruz. Bunun için temizliğe kirletenlerden başlayalım. Değerli meslektaşım, Bu mektubu size ÇOKSESTEKYÜREK mitingine “ÇAĞRI” amacıyla yazıyorum. Dürüstçe söylemeliyim ki aslında bu “ÇAĞRI” sadece bir miting daveti değil, çok daha ötesinde bir ”şeye”, sürece, yüzleşmeye, değiştirmeye, zor ama mümkün olan ortak bir çabaya çağrı: İktidardaki partiye, iktidara aday olan partilere sağlıkta “dönüşümü”, benzeri politikaları, hekimlere/sağlıkçılara hürmetsiz Bakan, yöneticileri istemediğimizi, bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte hakkımız olanı istediğimizi söylemeye, birlikteliğimizle herkese mesaj vermeye çağırıyorum. Bütün hekimler, sağlık çalışanları olarak o gün, 13 Mart Pazar günü Ankara’da olmamız çok değerli. ÇOKSESTEKYÜREK olmak mümkün, biz istersek. Hekimler Sokaklarda; Çok Ses Tek Yürek… B irçok kişiye göre başarının gizi bir işe odaklanabilme yetisinden kaynaklanır. Ne var ki araştırmalar bir soruna yoğun biçimde odaklanmanın her zaman hızlı bir çözümle sonuçlanmayacağını, ya da, bu türde bir odaklanmanın gerekli beyin fırtınasını yaratmaya her zaman yeterli olamayacağını ortaya koyuyor. Scientific American MIND dergisinin Mart/Nisan 2011 sayısında Josie Glausiusz tarafından kaleme alınan yazıda, yenilikçi görüş ve anlayışların genellikle kafanın dalgın olduğu zamanlarda ortaya çıktığı belirtiliyor. Örneğin, Albert Einstein görelilik kuramına ancak düşüncelerini matematikten uzaklaştırdığı bir dönemde ulaştı. Büyük buluşlar kimi zaman yoğun düşüncelere dalmadığınız bir anda, durup dururken de ortaya çıkabilir. Yunanlı matematikçi Arşimed, fizikçi Leo Szilard, organik kimya uzmanı August Kekulé ve biyokimyacı Kary Mullis gibi ünlü düşünürler, en önemli görüşlerine yürüyüş, araba kullanma, ya da banyo yapma gibi sıradan gündelik işlerle uğraştıkları sırada ulaştılar. Kısacası, bir süre ara verip kafayı dinlendirmek kimi zaman yaşamınıza yepyeni bir sayfa açabilir. Dikkatin dağılması kimi zaman ayrıntılı ve geniş kapsamlı düşlemler biçiminde olur. Düşseverler saatlerce, hatta günlerce düşler aleminde gezinebilirler. Günün böyle boşa harcanması insana anlamsız gelse de, aylaklık kimi durumlarda büyük sanat yapıtlarının ortaya çıkmasında etkili oluyor. Brontë kardeşlerin kaleme aldıkları dünyaca ünlü kitaplar, kız kardeşlerin çocukluk yıllarında kurdukları düşlerin birer ürünüydüler. Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk da romanlarını yazarken bu tür dalıp gitmelerle besleniyor. Aşağıda önemli çalışmalarının tohumlarını düşler aleminde gezinirken atan kimi büyük düşünür ve yazarların öykülerine yer veriliyor. nemde odaklandığına dikkat çekiyorlar. Zihinsel gezinmeleri sırasında Einstein devinim halindeki bir trenin önüne ve arkasına ayna anda yıldırım çarptığını düşünür. Demiryolunun kenarında bulunan birinin gözüne bu yıldırım çarpmalarının aynı anda meydana gelmiş gibi görünmese de, o sırada trende olan bir kişiye öyle görüneceği yargısına varır. Bu buluşunu 1924 yılında kamuya duyururken,”Yedi yıl boyunca (18981905) boşuna kafa yorduktan sonra, bir gün ansızın uzay ve zaman ile ilgili kavram ve yasaların ancak deneyimlerimizle ilintili oldukları ölçüde geçerli sayılabilecekleri düşüncesiyle çözüme ulaştım; üstelik, bu deneyim söz konusu kavram ve yasaların değişmesine de yol açabilirdi,” diyordu. Albert Einstein’ın başarısında, dizginleri sa ATOMLARLA 1800’lerin lıverilmiş düş gücünün büyük bir payı var ortalarında yadı. pısal organik Scientific American MIND Ekim 2006 sayısında Guenther Knoblich ve Micha el O ell in ge r ay la r boyunca matematiksel işlemlere kafa yoran Einstein’ın özel görelilik kuramına çalışmalarına ara verdiği ve “imgeleminin uzay ile zaman kavramları arasında gezinmesine izin verdiği” bir dö GÖREL L Ğ N KEŞF Macar fizikçi Leo Szilard kütleyi enerjiye dönüştürme kavramını ilk kez meslektaşı Ernest Rutherford’un 1934 yılında yaptığı bir konuşmada bu olasılığı dikkate almadığını okuduktan sonra düşünmeye başladı. Birkaç hafta sonra Szilard, Londra’nın bir caddesinde karşıdan karşıya geçerken çekirdeği bir nötron çarptığında iki parçaya bölünen bir element olması durumunda bölünmeden salınan iki nötronun da yakındaki atomları bölebileceklerini fark etti. Bu da “saniyenin milyonda birine eşit bir süre içinde milyarlarca atomun bölünmesine neden olabilecek” bir “zincirleme tepkimeye” yol açabilirdi. Böylelikle Szilard, atom bombaları ve reaktörlerin oluşmasına yol açan, nükleer parçalanma sürecinin özünde yatan görüşe varmış oldu. PATLAYICI ÖNSEZ TANGO kimyanın oluşturulmasına katkıda bulunan August Kekulé von Stradonitz, bir molekülün içinde atomların dizilişini gördüğü ünlü düşüyle tanınır. Uzun süre atomların dizilişine özellikle de aynı atomlardan, söz gelimi 5 karbon ile 12 hidrojen atomundan, oluşan iki molekülün biri patlayıcı bir unsur öteki diş macunundaki bir malzeme olan iki farklı maddeye na
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle