22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2011 Kimya Yılı olarak kutlanıyor Prof. Dr. Bahattin Baysal, Türkiye Bilimler Akademisi M adam Curie radyum ve polonyumu bulduğu için 100 yıl önce Kimya Nobel Ödülü’nü kazandı. 2005 fizik, 2009 astronomi, geçen yıl biyoçeşitlilik yılları olarak kutlanmış ve sıra bilimlerin ortak kaynağı durumunda olan kimyaya gelmişti. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Aralık 2008’de, “2011 yılının Uluslararası Kimya Yılı” olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Dünyadaki ilk kimyacı olarak bilinen ve ngiltere Bilimler Akademisi Royal Society’nin kurucularından Robert Boyle “Şüpheci Kimyacı” (The Scheptical Chymist) adlı kitabını 350 yıl önce yayımlamıştı Bilimlerin insan yaşantısındaki etkinlikleri dikkate alındığında, kimyanın diğer konulara göre merkezdeki konumu (central science) apaçık ortaya çıkar. Yeni maddeler, etkin endüstriyel ürünler, enerji konularında çağdaş teknolojiler için kimyanın en önemli bilgi kaynağı sağladığı kuşkusuzdur. Nature dergisinin 2011 yılındaki ilk sayısında, dünyanın önde gelen 10 kimyacısının gelecek yıllardaki bilimsel gelişmelerle ilgili beklentilerini belirten görüşleri ile bu bilim insanlarının hayran oldukları büyük kimyacıların fotoğrafları yayımlandı (Resim). Derginin sözü edilen sayısında, supramoleküler kimya, organik kimya ve biyokimya konularında yayımlanan üç ilginç makale yer alıyor. “2011 Kimya Yılı kutlamalarının” başlıca amaçları, özetle aşağıda verilen başlıkları çeriyor: • Toplumun kimyayı anlayıp beğenisini sağlamak, • Ulusal kimya dernekleri, eğitim kuruluşları, endüstri hükümet ilişkileri ve diğer örgütler ile uluslararası düzeyde işbirliğini desteklemek, • Küresel sorunların çözümüne katkı sağlayarak kimyanın rolünü belirtmek, • Gençlerin bilimsel disiplinlere olan ilgilerinin hipotez, deney, analiz ve sonuçlandırma yöntemlerinde toplanmasını sağlamak. Türkiye’de kimya biliminin başlatılıp geliştirilmesi, kimyager ve kimya mühendisliği mesleklerinin açılması, Prof. Dr. TÜRK YE VE K MYA Ali Rıza Berkem’in “Kimya Tarihine Toplu Bir Bakış” adlı ki dikkatle okumalarını üniversitelerde tüm kimya ve kimya mütabında ayrıntılı olarak açıklanmıştır . 19231966 yıllarında hendisliği bölümlerinin başkanlarına ve de özellikle mesleki stanbul ve Ankara üniversitelerinde 33 konuk kimyacı bilim kimya derneklerinde çalışanlara öneriyorum. Genç kimyacıadamı görev yapmıştır. stanbul ve Ankara Üniversitelerinin ların iş bulma ve çalışma hayatına atılma konusu, çeşitli kimgelişmesinde öğretimlerini yurtdışı tamamlayan 16 kimyacı, ya endüstrisi dallarındaki işsizlik sorunları üzerinde çok çarkimya öğretiminin Türkiye’de yerleşmesinde etkili oldu. pıcı ve profesyonel yaklaşımlar içeriyor. Kimya konularında bilimsel araştırmalar ikinci ve üçüncü kuTürkiye’de kimya sanayii büyük ve önemli bir yer tutuşak kimyacılarının çalışmaları ile yürütüldü. yor. Özellikle stanbul ve Marmara çevresi kimya sanayii baKimya bilimi Türkiye’de en geniş ve yaygın disiplinlerden kımından yoğun bir etkinlik içindedir. Buna karşın, kimya kobiridir. Hemen bütün devlet ve birçok özel üniversitede kim nusunda etkinlik gösteren mesleki derneklerin uzun yıllardan ya ve kimya mühendisliği bölümleri etkinliklerini sürdürüyor. beri son derece yetersiz kaldıklarını belirtmeliyim. Derneklerin Türkiye’de üretilen bilimsel yayınlar arasında kimya ve kimya bağlantılı konularda yapılan araştırmaların payı büyüktür. Ancak, uluslararası ilişkilerde başarılı bir işbirliği yapıldığı söylenemez. Uluslararası Saf ve Uygulamalı Kimya Birliği’nin (IUPAC), dünyanın belli başlı bilim merkezlerinde iki yılda bir düzenlediği kongreler, işbirliği için en önemli etkinlikler olarak biliniyor. 35. Uluslararası Kimya Kongresi 14 – 19 Ağustos 1994 ‘de stanbul’da toplanmıştır. Bu kongrenin bilimsel başkanlığını yaptığım için ayrıntıları ve sorunları biliyorum. O yıllarda, Türkiye’de ve çevre ülkelerdeki Büyük kimyacılar (Nature dergisinden Nature; Vol 469: 25, 2011). büyük ekonomik sıkıntılara karşın oldukça geniş bir kimyacı topluluğu bu kongreye katılmıştır. Amerikan Kimya Derneği (ACS) dünyanın en büyük ve güçlenmesi, endüstrinin desteğini arttırarak çok daha geniş etetkili mesleki kuruluşlarından biridir. ACS Başkanı Prof. Dr. kinlikler düzenlemeleri gerekir. Kaynaklar : Nancy B. Jackson 2011 yılı başında 2011 Uluslararası KimL. Principe , Nature 469, 31 (2011). Editorials, Nature 469, 5 ya Yılı nedeni ile geniş kapsamlı bir bildiri yayımladı. Bu bil(2011), What lies ahead, Nature 469, 23 (2011). Nature 469, 14, diride kimyanın dünya ve ABD ekonomisindeki kapsamlı ro18, 72 (2011) A.R. Berkem, Kimya Tarihine Toplu Bir Bakış. Türlü ve Amerikan Kimya Derneği’nin genç kimyacılara sağla kiye Kimya Derneği Yayınları 12. 1996. N.B. Jackson, Chem. Eng. dığı yol gösterici konumunu açıkladı. News,89(1) 24 (2011). ACS Başkanı Profesör Jackson’un bu uzun konuşmasını çekten de böyledir. Müslümanlar fetihlerle Arap Yarımadasının kuzeyine çıkınca antik Sümer/Babil, Hint, Mısır, Yunan ve Pers uygarlıklarıyla karşılaştı ve bunlardan etkilendi. Özellikle Abbasiler döneminde aydın ve ilerici halifeler, önce bu uygarlıklara ait bilim ve edebiyat eserlerini Arapçaya çevirttiler. Fetihlerin verdiği zenginlikle, halifelerin çevresinde bir burjuva sınıfı oluşmuştu. Aydın halifelerle birlikte bunların da bilimsel çalışmaları desteklemeleri, bilgin ve sanatçıları himayelerine almalarıyla, Avrupa’nın ortaçağ karanlığında yaşadığı 8. ve 12. yüzyıllar arasında bilimin ışığı slam dünyasında yükselmeye başladı. Bugün bilim tarihinde yerlerini almış olan Harizmi, Ömer Hayyam, Farabi, bnü’l Heysem, Razi, bn Sina, bn Rüşd gibi bilginlerin hepsi bu dönemde yaşadı ve yaptıkları buluşlarla matematik, fizik, tıp, felsefe vd. alanlarda evrensel bilime önemli katkılar sağladılar. Bu buluşlar arasında en önemlilerinden biri, ondalık sistemin bulunuşudur. Bu konuda, matematikte oldukça ileri olan Hintlilerin birikimlerinden yararlandılar. Gel zaman, git zaman; Haçlı seferleri ve Moğol istilalarıyla Müslümanların görkemli devirleri sona erdi. Ekonomik ve siyasal bunalımlar başladı. Bu koşullarda, halk arasında yükselen hoşnutsuzlukları önlemek için yöneticiler din sömürüsüne başvurdu. Bilginlerin toplumdaki saygınlığını eskiden beri kıskanan mollalar, bu konuda yöneticilerin yardımına koşmaya zaten hazırdı. Kısa sürede akıl ve bilim karşıtlığı yaygınlaştı. Bu alanda en büyük darbeyi, “dünya doğa yasalarına göre işlemez. Nedensonuç ilişkisi olamaz. Allah tüm doğal olayların nedenidir ve sürekli olarak dünyaya müdahale etmektedir…” diyen mam Gazali vurdu. Gazali, “haram olmamakla birlikte aklı güçlendireceği ve vahye olan inancı zayıflatacağı…” gerekçesiyle matematiğe, hatta satranç gibi zeka oyunlarına da karşı çıktı. Böylece antik Allianoi kentinin üzerinin kumlarla kapatılarak sulara gömülmesi gibi bilim ve felsefenin üzeri kapatıldı. Bilimin ışığı söndürüldü ve slam dünyası 12. yüzyıldan sonra dogmatizmin karanlığına gömüldü. Bundan sonra, Osmanlı dahil, slam dünyasında Piri Reis gibi kendi kendisini yetiştirmiş, üstün yetenekli tek tük bilim adamı ortaya çıktı ve bunlar, değerleri anlaşılmaksızın, kuyrukluyıldız gibi tarihimizde görünüp kayboldular. Bu nedenle, Osmanlı’nın Piri Reis’in haritasından haberi olmaması gibi, slam dünyasının ondalık sistemden haberi olmadı ve ticaretin değiştokuş döneminden beri kullanılan ilkel ölçü birimleri kullanılmaya devam edildi. Bu durum, akıl ve bilimi kılavuz edinmiş Atatürk gibi bir dahinin, devrimler yaparak ortaçağ karanlığını kaldırmasına kadar böyle sürdü, gitti. ngiltere’de bugün hâlâ pound, pint, inch gibi ilkel ölçü birimleri kullanılmaktadır. Bunu örnek olarak gösteren bazı çok ilerici(!) entellerimiz, Atatürk devrimlerinin üstyapı devrimleri olduğunu öne sürerek burun kıvırmakta. Bunların bilmediği bir şey var. Kurtuluş Savaşı yıllarında ngiltere başbakanı olan Lloyd George’un dediği gibi, sadece “yüz yılda bir, nadiren dünyaya gelen dâhiler”, devrim yapabilir. Ne yazık ki ngilizler henüz böyle bir devrimciye sahip olamadı. Bu nedenle, yüz yıla yakın bir süredir metrik sisteme geçmek istedikleri halde, statükoyu bir türlü değiştirememektedirler. Gericilere göre mam Gazali hâlâ en büyük mürşittir. Enteller, işte bu gericilerle birlikte karşıdevrimin lokomotifine kömür atmaktadır. Bilim ve slam 1768 yılında Osmanlı ile Rusya arasında savaş çıkar. Baltık Denizi’nde bulunan Rus donanması, savaşa katılmak üzere Akdeniz’e hareket eder. Coğrafya bilB gisinden yoksun Osmanlı yöneticileri, “Baltık Denizi ile Akdeniz’in bağlantısı olmadığı için, denizden bir tehlike söz konusu değil,” diyerek önlem almazlar. Elini kolunu sallayarak gelen Rus donanması, Çeşme Limanında tıkış tıkış demirli duran Osmanlı donanmasının tümünü yakar (56 Temmuz 1770). Prof. Dr. Süleyman Çelik, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (scelik44@gmail.com) O CBT 1251/ 19 11 Mart 2011 ysa bu tarihten 250 yıl kadar önce Piri Reis, denizlerin kitabını yazmış, haritalarını çizmişti. Piri Reis Osmanlı’da üst düzey memurluk ve kaptanı deryalık yapmış. Eserlerinin saray kütüphanesinde bulunması olası, fakat kimse farkında değil. Zaten yaşadığı zamanda da Piri Reis’in kim olduğunun farkında olmamışlar ki, Muhteşem Süleyman kellesini vurdurtarak öldürtmüş. Bu olayı, Sayın Osman Bahadır’ın, “Cumhuriyetin ölçü devrimi” başlıklı yazısını okuyunca anımsadım (CBT 1249, 25 Şubat 2011, s.12). Bahadır, 1934 yılında yapılan bir devrimle ondalık (metrik) sistem denilen ölçü birimlerine geçişin öyküsünü anlatmakta. Oysa Bahadır’ın çok iyi bildiği gibi, bilim tarihi kitaplarında, “ondalık sistemin bulunmasının, Müslüman bilim adamlarının evrensel bilime katkısı olduğu” bildirilir. Ger D N SÖMÜRÜSÜNÜN BAŞLANGICI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle