Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarih kırımlarla doludur, ama? Tınaz Titiz ster bir ırkı yoketme, ister etnik arındırma, ister savaşlardaki kırımlar olsun, binlerce yıldır çeştli kılıklar altında süregelen hatta giderek artan bir vahşet türü, öldürmek olsa gerek. En büyük çok taraflı kırımlardan birisi sayılan II. Dünya Savaşı’nda 50 milyon asker ve 47 milyon sivil öldü. Günümüzde ise son 20 yılda, 1. Körfez Savaşı’nda sadece Irak’ta ölen insan sayısının 1 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Eski Yugoslavya’nın parçalanması sırasında etnik temizlik nedeniyle öldürülen insan sayısı 312,000, Darfur’da ise 300,000. Şimdilerde daha ekonomik olduğu için yerel savaşlar tercih ediliyor. Kısacası insanlar Kısacası insanlar ölöldürüyor, öldürüyor dürüyor, öldürüyor ve her birine de uyve her birine de uygun gerekçeleri ya icad ediyor ya da gun gerekçeleri ya oluşturuyorlar. icad ediyor ya da Bu resim için bir oluşturuyorlar. soru akla gelebilir: Acaba ölenler ve öldürenler arasında bir haklıhaksız ayrımı yapılamaz mı; örneğin çatışmalara herhangi bir şekilde katıl(a)mamış sivillerin durumlarında bir belirsizlik var mıdır? Kuşkusuz onlar tartışma dışıdır ve deyim yerindeyse kimvurduya gitmişlerdir. Eğer yeterince geçmişe gidilirse mesela birkaç bin yıl, bu mazlum kesimlerin dışında kalanların birbirlerinden alacak veya borçları olmadığı görülür. Rockefeller’e ait olduğu söylenen, “ilk milyonumun hesabını sormazsanız geri kalanları kuruşuna kadar açıklayabilirim“ sözü, günümüzde hesap soran ve sorulan tüm toplumlar için geçerlidir. Yunus’un “mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi“ sözü, aslında herkesin (toplumsal ölçekte) sahip olduklarının başlangıcının öyle ya da böyle bir zora, onun da öldürmeye dayalı olduğuna işaret ediyor. Bunu herkes bildiğine göre, nasıl oluyor da dünya yüzünde daima birileri diğerlerine hesap soruyor? Cep telefonlarıbeyin kanseri ilişkisi Çokuluslu ve çok merkezli bir araştırma grubu olan Interfone Study, cep telefonlarının baş, boyun bölgesi tümörlerinden meningioma ve gliomaya neden olmadığını açıkladı. Ancak araştırmaların diğer tümörler üzerinde devam ettiğini, bu nedenle de en az 5 yıllık süreç için cep telefonu kullanıcılarına önemli tavsiyelerde bulundu. Prof. Dr. Mustafa Demir, İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı, Teknoloji Bilgilendirme Platformu Üyesi, demirm@istanbul.edu.tr İ Birkaç yıl önce, kurban bayramlarında hayvanlara uygulanan vahşet sahnelerini eleştirdiğim bir yazıma bir arkadaşımdan, Danimarka’da yine tamamen dinsel bir gerekçeyle balinalara uygulanan daha vahşi bir tören örneği gelmişti. Belki aradaki fark oralarda o vahşete karşı çıkabilen insanların varlığıdır. Her toplumun benzer “uzun geçmiş sicilleri“ne rağmen, kimi toplumların hesap sorabilir konumda olmalarının nedeni, hesap soranların daha temiz olmları değildir. İddia edilen “tarihiyle yüzleşmek“ gibi öneriler geçmişi yıkayan bir temizleyici değil, sadece kendisinden hesap sorulmaya kalkışıldığında kullanılabilecek basit bir akıl karıştırıcıdır. Hesap soran ve sorulanları ayıran en önemli özelliği T.Roosevelt ünlü büyük sopa[1] ilkesiyle çok veciz biçimde ifade etmiştir. Hesap sorabilenler daima haklı oldukları için değil, sorun çözme yetenekleri (www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=1051) daha yüksek olduğu için sormakta, sorulanlar ise mazlum oldukları için değil sorun çözme kabiliyetleri düşük olduğu için sorulmaktadırlar. 1915 olaylarının adına ne denilirse denilsin bu denli sistemli biçimde üstüne gidilmesi yerine pekala iki toplum bir şekilde üzgün olduklarını ifade edip, enerjilerini gelecek nesillerinin nefretten uzak yetişmeleri için kullanabilirlerdi. Bu yoğun ve sistemli eylemler, Ermenistan’ın elinde bulunan büyük sopa nedeniyle değil, Türkiye’nin elinin boş olması, daha da doğru deyimle koz yönetimi ilkesini sorun çözme araçları dağarcığına sokamamış olması nedeniyle, bunun farkında olan ticari, siyasi, ideolojik vd “rakiplerinin” düşman deyimi yanlış deyimdir kendi işlerine yarayabilir koz üretme eylemlerinden başka bir şey değildir. Tarih birbirini rahatça dengeleyebilecek kırımlarla doludur. Mesele, bunları “işe yarar”(!) birer suçlama haline dönüştürebilecek koz yönetimi anlayışına sahip olmak ya da olamamaktır. [1] “Yumuşak konuş ama elinde iri bir sopa bulundur; daha uzağa gidabilirsin“ (http://www.tinaztitiz.com/yazi.php?id=822) C Düzeltme ve özür CBT 1211/ 18 4 Haziran 2010 Türkiye Bilimler Akademisi’nin 25 26 HAZİRAN 2010 tarihlerinde gerçekleştireceği I.KÖK HÜCRE KURSU ve V. TÜBA KÖK HÜCRE SEMPOZYUMU, 28 Mayıs 2010 tarihli sayımızda yanlışlıkla haziran ayı yerine mayıs ayı olarak algılanmış ve haber yanıltıcı bir şeklide yayımlanmıştır. Bu nedenle duyuruyu yeniden yayımlıyoruz: Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Kök Hücre Çalışma Grubu, kök hücre araştırmaları ve uygulamalarının güncel önemini göz önünde tutarak kök hücre konusunda her yıl yabancı ülkelerden ve ülkemizden konularında önde gelen bilim insanlarının katkıları ile eğitim amaçlı etkinlikler düzenlemektedir. Bu etkinlikler çerçevesinde TÜBA , 2526 Haziran 2010 tarihlerinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Kongre Merkezi’nde Prof.Dr.Abdülkadir Noyan Konferans Salonu’nda “I. Kök Hücre Kursu” ve “V. Kök Hücre Sempozyumu” nu gerçekleştirecektir. ep telefonu ile konuşanlarda beyin tümörü geliştiği, bu nedenle cep telefonlarının insan sağlığına zararlı olduğu yönündeki görüşler 10 yıllık interfon araştırması sonuçları ile büyük ölçüde açıklığa kavuştu. İnterfon araştırmasına 13 ülke (Avustralya, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İsrail, İtalya, Japonya, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve İngiltere) toplam 26 araştırma merkezi ile destek veriyor. Araştırmalara yaşları 3059 arasında olan 510 yıldır cep telefonu kullanan beyin tümörü olan 3115 meningioma hastası, 4301 glioma hastası ve 14354 kişilik kontrol grubu birey katıldı. Tüm grupların yaklaşık %70’i üzerindeki araştırmalar tamamlandı. Meningioma tümörü olanların ayda ortalama 2 saat, glioma hastalarının ayda ortalama 2.5 saat cep telefonu ile konuştuğu belirtilmiş. Araştırmaların sonucunda, her iki beyin tümörü vakalarında artış olmadığı bildirilmiştir. Diğer baş bölgesi tümörlerinden akustik nöroma (sinir ucu tümörü) ve parotid bezi (kulak altı) tümörleri üzerindeki araştırmalar halen devam etmektedir. Ayrıca cep telefonu ile uzun süreli konuşanlar üzerindeki araştırmaların da devam etmekte olduğu, bu nedenle cep telefonu kullanımında ihtiyatlı davranılması gerektiği belirtilmiştir. Ülkemizde özellikle cep telefonu ve baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik ışımaların toplum sağlığı üzerindeki etkilerini araştırmak ve toplumu doğru bilgilendirmek üzere Ulaştırma Bakanlığı ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) desteğiyle Teknoloji Bilgilendirme Platformu (TBP) kuruldu. Interfon araştırmasının kesin sonuçlarının açıklanması için en az 5 yıllık bir süreye daha ihtiyaç var. Bu süre içinde cep telefonu ile yapılacak konuşmalarda aşağıdaki tavsiyelerin dikkate alınmasında yarar vardır. * Gelen çağrıyı açtıktan 12 saniye sonra cihazı kulağa götürün. Telefona ilk sinyal geldiğinde doğrudan açılarak kulağa götürülmemeli. * Ulaşılamayan telefonlarda şansınızı çok zorlamayın. Cep telefonu ile görüşmeler, baz istasyonlarındaki vericiler aracılığıyla oluyor. Kişinin bulunduğu yer en yakın vericinin kapsama alanının dışında kalıyorsa görüşme mümkün olmaz, ancak buna rağmen kişi cep telefonu ile bir yeri aramada ısrar ederse her aramada elektrik yüklemesine maruz kalır. * Yolculuk sırasında cep telefonu ile konuşmayın. Yolculuk sırasında cep telefonu aracın geçtiği güzergâhta sürekli baz istasyonu değiştirir. Bu değişimler sırasında da yüzde 50 daha fazla enerji yüklemesi olur. * Şehir dışına çıkıldığında telefonu vücuttan uzak tutmaya özen gösterin. * Baz istasyonu ne kadar uzaksa cep telefonu o kadar tehlikelidir. Çünkü baz istasyonu ne kadar yakınsa cep telefonu iyi irtibat kurar, yaydığı ışınım azalır. * Konuşma sırasında cep telefonunu yüzünüze yapıştırmayın. Başparmağınızı telefon ile kulak arasındaki mesafeyi arttırmak için telefon ile kulak arasına yerleştirin. Bu uygulama ısı etkisini önemli ölçüde azaltır. * Cep telefonu ile görüşmeleri mümkün olduğunca kısa tutmalı. Uzun görüşmelerde kulaklık kullanın. * Çocukların gereksiz ve uzun süreli cep telefonu kullanmasına engel olunuz. * Telefonunuzu hep aynı kulağınıza yaslayarak konuşmayınız. Konuşmalarınızı her iki kulağınıza da eşit paylaştırmaya gayret edin. * Arabada araç kiti kullanmaya özen gösterin. * Kısa bilgi paylaşılacaksa SMS’i tercih edin. Kaynaklar 1. The INTERPHONE Study Group. Brain tumour risk in relation to mobile telephone use: results of the INTERPHONE international case– control study. International Journal Of Epidemiology, May 17, 2010. ÖNERİLER *Aranan numarayı çevirince cihazı hemen kulağa götürmeyin. Bağlantı sağlandıktan sonra cep telefonunu başınıza yaklaştırın.