27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

nusu olduğunda ilk önce melanomaya öncelik vereceğiz. Daha sonra 34 yıl içinde meme kanserine odaklanacağız. Buna paralel olarak GT182 adını verdiğimiz kansere özgü moleküle karşı tedavi amaçlı antikora sahibiz. Bu antikor GANYMED adli ikinci şirketimizde gelistirildi, şu anda Faz I çalışmaları kapsamında ilerlemiş mide ve yemek borusu kanseri için klinik test aşamasında ve bu yıl Faz II deneylerinden geçerek pankreas kanserinde de denenecek. Türk üniversiteleri veya araştırma merkezleri ile temasa geçtiniz mi? Çalışmalarınızı ilerletmek için herhangi bir Türk kurumu ile işbirliği geliştirdiniz mi? Şimdiye dek hayır. Yurtdışından merkezlerle çalışmayı, lojistik gerekçelerle, Faz I’de değil Faz II’de devreye sokmayı tercih ediyoruz. Aşımız söz konusu olduğunda bu bir süre gerektirecek. Ne var ki Faz II aşamasındaki antikorumuz için Almanya, İsviçre ve Letonya’daki merkezlerin yanı sıra, Türk klinik merkezlerinin katkısını araştırabiliriz. (Soldan sağa, Aşı Takımı) Prof. Dr. Uğur Şahin, Doç. Dr. Özlem Türeci, Dr. Sebastian Kreiter, Dr. Mustafa Diken, Dr. Abderraouf Selmi tirilen kanser aşılarından bir diğer farkı da, aşı formatının RNA üzerine dayanması. Daha açık bir deyişle ekip yukarıda adı geçen molekülleri bu RNA formatına transfer ederek, kendi geliştirdikleri bir protokol dahilinde hastaya uyguluyor. Şahin, hayvan deneylerinde aşılarının diğer aşılarla karşılaştırıldığında güvenlik ve etkinlik açısından daha üstün olduğunun altını çiziyor ve ilerlemiş tümörü olan hayvanların bu aşı ile iyileştiğini belirtiyor,. Bu güne dek hayvan çalışmalarında elde edilen bulgular çok umut verici. Ekibin geliştirdiği aşı şu anda insanlara uygulanabilecek saflıkta ve miktarda. Uluslararası düzenleme kurullarının koyduğu kurallara uygun olarak yürütülen çalışmalar, son derece yüksek standartlara sahip. Şahin aşının insan deneylerinin ileri melanoma tanısı konmuş hastalarda başlanacağını söylüyor. Faz I denemelerine 18 ay içinde başlanacak. Faz I denemelerinin hedefi insanlarda uygun dozu bulmak, güvenilirliğini ve uygulanabilirliliğini sağlamak. Bu da birden fazla merkezin çalışmalara katılması anlamına geliyor. Uğur Şahin, bilim dünyasınca “mükemmel bir bilim adamı” olarak tanınıyor ve yüksek bir saygınlığa sahip. Uğur Şahin, kendisine yönelttiğimiz soruları şöyle yanıtladı: CBTAnladığımız kadarı ile sizin geliştirdiğiniz aşı, tümörün ameliyatla çıkartılmasından sonra geride kalan kanserli hücrelerin yok edilmesinde kullanılıyor. Aşı bu görevi nasıl yapıyor? Yanıt: Aslında tümör çıkartılabiliyorsa birisinin bunu yapması gerekir. Kaldı ki hastayı ölüme götüren, ameliyatla çıkartılmış tümör değil. Hastalar, cerrahın neşterinin ulaşamadığı bölgelere gizlenen hücrelerin yarattığı metastaz nedeniyle yaşamını yitiriyor. T lenfositleri vücudun tüm gizlisaklı bölgelerine ulaşmakta ve saklanmış bu hücreleri bulmakta çok yetenekli. Aşının 18 ay içerisinde ilk kez insanlarda deneneceğini söylüyorsunuz. Aşının insan deneylerinde yararlı olmama olasılığı var mı? Bir ilaç bileşimi ilk kez deneniyorsa bu risk her zaman vardır. Klinik deney aşamasındaki her 1000 ilacın ancak biri yararlı bulunur ve piyasaya çıkma şansına sahip olur. Bizler ve beraberimizdeki geliştirme grubumuz aşımıza güveniyoruz. Aynı şey Alman Federal Bilim ve Araştırma Bakanlığı için de geçerli. Bakanlık bu çalışmaya iki kez milyonlarca Avro destek sağladı. Benzer şekilde bize parasal destek sağlayan finansörlerimiz de buna inanıyor. Şu anda bu aşıyı kontrollü bir ortamda test etmek ve yararlı olduğunu kanıtlamak çok önemli. Biz stratejimizi belirledik: Hastalar üzerindeki klinik yararın istatistiksel kanıtları elde edilir edilmez, dünya piyasalarına açılmak için onay alma şansına sahip olacağız. Bu arada resmi sağlık kurumlarının bu aşıyı standart bir tedavi yöntemi olarak benimsemelerini ve aşının sağlık sigortası kapsamına alınmasını sağlayacağız. Aşı metastaz olasılığını azaltabilecek mi? Bizler de bunu merak ediyoruz. Hayvanlarda bunu başardık. Aşınız her türlü kanser tümörü için geçerli mi? Örneğin meme, pankreas, akciğer tümörleri.. Yoksa her bir kanser türü için ayrı bir aşı mı gerekecek?. Aşının hangi kansere karşı etkili olacağı o kanserin bizim bağışıklık sistemini ve özellikle Tlenfositleri eğitmekte kullandığımız kansere özgü molekülleri taşıyıp taşımadığına bağlı olarak değişecek. Ekibimiz her tip organ kanseri için moleküler özellikleri en geniş şekilde veri deposunda biriktirmiş durumda. Dolayısıyla tıbbi ihtiyaçlara cevap verebilecek potansiyale de sahip. Fakat uygulamada birkaç yıl içinde hangi kanser türüne öncelik vereceğimiz, testlerin onayı için yetkililere sunduğumuz klinik deney protokollerine bağlı. Her deneyde tek bir kanser türüne odaklanmamız gerek. Aşımız söz ko İZLENEN YOL FARKLI Şahin aşı geliştirme çalışmalarında tabloid gazetelerde yer alan ve sadece tek bir hastanın tedavi edildiğini gösteren “yeni kanser ilacı” kavramından farklı bir yol izlediklerini, daha yolun başında uluslararası yetkililerin gözetimi altında çalıştıklarını vurguluyor. Bu da çok uzun, zor ve pahalı bir süreç anlamına geliyor. Bilimsel mükemmeliyet ve girişimciliğin elele götürüldüğü bu çalışmanın risk sermayesi tarafından finanse edilmesi de girişimciliğin somut bir göstergesi. Türk medyasında kendileri ile ilgili haberlerin bazı hususlarda doğruları yansıtmamasından şikayetçi olan Şahin rahatsızlığını şöyle dile getiriyor: “Bazı haberler, elimizde yetkililerden her türlü onayı almış, piyasaya çıkmaya hazır, kanser tedavisinde devrim yaratacak bir kanser ilacının bulunduğunu ima ediyor. Bu doğru değil; umutsuz hastalara yanlış umutlar vermek istemiyoruz. Ayrıca, eskiden onkoloji kliniğinde çalışıp hastaları tedavi ettiysek de şu anki uzmanlık alanımız daha iyi kanser ilaçları geliştirmek. Bu yüzden kanser hastalarına hastalıklarıyla ilgili sadece sınırlı bir bilgi verebiliriz. Kanser kompleks bir hastalık olduğu için hastalar klinik uzmanlar tarafından birebir incelenebilecekleri özelleşmiş klinik merkezlerde tedavi olmalılar.” Kuantum Mekaniğine Giriş Kimyadaki Uygulamaları ile Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü profesörlarinden Linus Pauling (iki kez Nobel aldı) Harvard Üniversitesi’nde profesör E. Bright Wilson tarafından yazılan bu kitap, kimyacılar, denel fizikciler ve kuramsal fiziğe başlayan öğrenciler için pratik bir kuantum mekaniği ders kitabı niteliğindedir. Çevirisini Erdal İnönü ve Bahattin Baysal yaptı. Türkiye Bilimler Akademisi'nce yeniden yayımlandı.. Kitabın başlıca konusu, Schrödinger’in dalga denklemi ve bununla ilgili problemlerin incelendiği “dalga mekaniği”dir. Kitapta önce klasik mekaniğin bir özeti verilmiş, eski kuantum kuramı özetlenmiştir. Harmonik osilatör Schrödinger’in dalga denklemi ile incelenmiştir. Dalga denklemi üç boyutlu partiküllere ve hidrojen atomuna uygulanmıştır. Pertürbasyon kuramı ve varyasyon yöntemi geliştirilmiştir. Helyum atomu ve çok elektronlu atomlar incelendikten sonra basit ve bazı kompleks moleküllerin struktürleri ile istatiksel kuantum mekaniği incelenmiştir. Kuantum mekaniğinin genel kuramı ile matriks mekaniğine kısaca değinilmiştir. Osmanlı Bilimi Araştırmaları Osmanlı Bilimi Araştırmaları dergisinin “II. Meşrutiyet’in Yüzüncü yılı” ana konulu yeni sayısı (Cilt X, NR.1) yayımlandı. Bu sayıda, Emre Dölen’in “II. Meşrutiyet döneminde Darülfünun”, Feza Günergun’un “Darülfünun kimya eğitiminde reform: I. Dünya Savaşı yıllarında İstanbul’a gelen üç Alman kimyager”, Ali Baltacıoğlu’nun “Darülmuallimat’tan İnas Darülfünunu’na”, Asuman Baytop’un “Edward Kent Balls, bitki toplayıcısı ve yetiştiricisi” ve “Otto Schwarz’ın Anadolu florasına katkıları”, Mehmet Karayaman’ın “Türkiye’de eczane sayılarının sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemeler ve sonuçları”, “19. yüzyılda Osmanlı madenlerinin coğrafi dağılışı” ve “Osmanlı şehirlerinde vakıflar ve vakıf sisteminin şehre kattığı değerler” başlıklı makaleleri yer alıyor. Dergide ayrıca Şeref Etker’in, matematikçi Hüsnü Hamid (Sayman)’in “İlim ve Demokrasi” isimli broşürünün çeviriyazısı ile Gaye Şahinbaş Erginöz’ün, Mecmuai Fünun dergisini tanıtan 1863 yılında yayımlanmış Almanca bir makalenin çevirisi bulunmaktadır. Dergide, Ali Arslan’ın “İnas Darülfünunu üzerine açıklamalar”, Ali Baltacıoğlu’nun “İnas Darülfünunu hakkında”, “Dr. Gazimihalzade M. Halit Şazi Bey’in özgeçmişi” ve “Dr. Adnan Adıvar’ın müderrisliği neden gerçekleşmedi?” başlıklı katkı niteliğinde yazıları da var. CBT 1195/ 7 12 Şubat 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle