02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YÖK Başkanı Özcan ve ziraat fakültelerinde ARGE Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, E.Ü.Ziraat Fakültesi Sayın Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, 9 Ocak 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde Yusuf Kuşdemir / Uşak (DHA)’ın haberinde, size atfen “YÖK Başkanı: Üniversitelerimiz Derin Uykuda” adlı bir haberi yayınlandı. Orada “Biz ekonomiye ne katkı veriyoruz? Yeni yeni teknolojiler mi üretiyoruz? Bugün domates tohumunu İsrail’den, buğday tohumunu da ABD’den alıyoruz. Utanç verici bir durum. Bugün bir kilo tohum altından daha değerlidir. Bizim ziraat fakülteleri bu tür işlerle hiç ilgilenmiyor mu? Eğer memleketimiz bugün bu durumdaysa bunun sorumlusu biziz” diyorsunuz. Bu habere tarafınızdan bir açıklama gelmediğine göre, izin verirseniz görüşlerinizi irdelemek istiyorum. Durum tespiti konusunda yapmış olduğunuz değerlendirmeye katılmakla birlikte, “ziraat fakülteleri görevlerini yapmıyor” şeklindeki ifadelerinizi paylaşmak mümkün değil. Bu bağlamda, size öncelikle ziraat fakülteleri ve tarımsal araştırma kurumlarında elde edilen tohumluklar ve damızlıklar konusunda kısaca bilgi vermek ve durumu yaratan nedensonuç ilişkileri konusunda görüşlerimi aktarmak dileğindeyim. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana, ziraat fakülteleri ve tarımsal araştırma kurumları, özverili bir şekilde tohumluk ve damızlık üretimi konularında ARGE çalışmaları yaptılar. yine ziraat fakültelerinin yaptığı araştırmalar kapsamındadır. Ziraat fakülteleri, üretim teknolojileri konularında da pek çok çalışmaya imza attı. Ancak bilimsel çalışmalarda elde edilen tohum ve damızlıklara Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TKB) yeterince sahip çıkmadı. Bu bağlamda kendi çalışmalarımdan örnek vermek isterim. İçinde bulunduğum bir araştırıcı grubu, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı işletmelerde birçok yeni koyun tipleri elde etti. Ancak, Kamu Tarım İşletmeleri, günümüzde özelleştirme ya da kiralama kapsamına alındığı için elde edilen tipler çoğaltılamaz durumuna getiriloi. Örneğin, İç Batı Anadolu eşiği için DenizliAcıpayam Tarım İşletmesi’nde elde edilen Acıpayam Koyunu, çiftliğin özelleştirilmesi ile önce Bala Tarım İşletmesi’ne (Orta Anadolu) götürüldü. Bu çiftlik de özelleştirilince Acıpayam Koyunu Gözlü Tarım İşletmesi’ne aktarıldı. Diğer yandan TKB’na bağlı BeydereManisa Meslek Lisesi’nde elde ettiğim ve hocam Reşit Sönmez’in adını verdiğim Sönmez koyunu da bu işletmenin özelleştirilmesiyle yok edildi. Sonuç olarak kırk yılı geçen sürede, genetik ıslah çalışmalarıyla elde ettiğimiz bu yeni damızlıklar, heba edilmiştir. Üstelik bu çiftlikler özelleştirilirken ve elde edilen tipler sahipsiz bırakılırken bize bir bilgi de aktarılmamıştır. Sayın Özcan, Öncelikle şunu belirtelim; ARGE etkinlikleriyle kazanılan tohumluk ve damızlıkların çoğaltımı ve bunların hedef kitleler olan çiftçilere ulaştırma işi, ziraat fakültelerinin işi değildir. Bu görev Türkiye’de TKB’na aittir. 1980’li yılların başından itibaren izlenen yeniliberal politikalar sonucunda, üniversiteler ile TKB arasında işbirliği ve eşgüdüm giderek yok oldu ve üniversiteler yaptıkları araştırma sonuçlarını sahaya aktarma olanağından yoksun kaldı. Bunun en önemli nedeni ise, özellikle TKB tarafından ortaya konulan “Tarımı ileri ülkelerde yapılan bizde de uygulanmalı, ARGE için zaman ve para kaybetmemeli” anlayışının egemen oluşudur. Diğer yandan, ortaya çıkan sonucu, salt üniversiteler ile TKB arasındaki ilişkilere bağlamak da doğru değildir. ÜRETİLEN YENİ TOHUMLAR Örneğin, makarnalık buğdayda (Aydın93, Ankara98, Kızıltan91, Sarıçanak98, Fırat93, Kunduru1149, Çeşit1252 vb.), ekmeklik buğdayda (Basribey95, Batraktar2000, Ceylan99, Cumhuriyet75 vb.), arpada (Tokak157/37, Tarm92 vb.) ile çeltik, pamuk, mısır, tütün ve yem bitkileri gibi tarla bitkilerinde birçok yeni tohum üretildi. Hayvan yetiştiriciliğinde damızlık gereksinmesinin karşılanmasında ise sığır, koyun ve keçi türlerinde yeni tipler oluşturuldu. Tavuk yetiştiriciliğinde, yumurtacı soylar ve etlik piliç soyları elde edildi. Yerli hayvan ırklarımızın korunması da 2008 yılı sonuçlarına bakıldığında İsveç ve İsviçre en yukarıda yer alırken, Türkiye ve Romanya’nın en alt sırada yer aldıkları görülmektedir. Ülkeler temelindeki “Proje Yönetim Göstergeleri” ve “İnovasyon Göstergeleri” verileri bir grafik üzerinde karşılaştırıldığında şekil 1’deki sonuçlar ortaya çıktı. Temeldeki neden, aslında Türkiye Bilim ve Teknoloji Politikaları‘nın (BTP) tarım bilimine yansımasının bir sonucudur. Türkiye’de adı olsa da, gerçek anlamda Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikası yoktur. Türkiye’de BTP oluşturma sürecinde, günümüzde iki yaklaşım var. Kimileri bu sürecin Avrupa Birliği’ne (AB) girmekle tamamlanacağını düşünür, kimileri de daha ulusalcı bir programın sürdürülmesinden yana bir yaklaşım içindedir. Egemen olan görüş,“Türkiye’nin sadece kendisi için bağımsız BTP yapmasının mümkün olmadığı” doğrultusundadır. Bu görüş kapsamında son yıllarda, Türkiye Araştırma Alanı ile Avrupa Araştırma Alanı’nı bütünleştirecek bir yaklaşımı, daha doğrusu bilimsel bir yanılsamayı da gündeme getirdi. Bu bağlamda AB Çerçeve Programları’na kaynak aktarıldığı ve araştırıcıların yönlendirildiği biliniyor. Gelinen noktada ise, aktarılan kaynağın çok azı Türkiye’ye geri dönüyor. Bunun en önemli nedeni ise, takdir edeceğiniz gibi Türkiye Araştırma Alanı ile Avrupa Araştırma Alanı’nın sosyoekonomik açıdan farklı oluşudur. Bu durum son dönemlerde, tarımsal ARGE etkinliklerinde bilimsel taşeronluk eğilimini de ortaya çıkardı. Sayın Özcan, Türkiye’de dışa bağımlı olarak uygulanmakta olan BTP’nin tarımsal araştırma alanına getirdiklerini kısaca sorgulamakta yarar var. Tarımsal girdilerde; tohumluk ve damızlıktan, gübre, ilaç, makine ve diğer girdilerde dışa bağımlılık sürüyor. Yenilikleri üretmede üniversitelerimiz ve araştırma kurumlarımız yeterince başarılı olamıyor. Akademik birimlerimiz hedef kitle olan çiftçi / köylülerimizle istenildiği ölçüde buluşamıyor. Araştırmaların kimileri raflarda kalıyor ya da bunlardan AB/ABD firmaları yararlanıyor. Son çözümlemede, Türkiye gıda egemenliğini yitirmiştir. Ziraat fakülteleri hakkında yapmış olduğunuz değerlendirme bilinen bir sonucun ifadesidir. Ancak ortaya çıkan sonucu, ziraat fakültelerine bağlamak doğru değil. Durumu, nedensonuç ilişkileri açısından irdelemek, sorunun temel nedenlerine inmek ve bunları gidermek gereği vardır. Yapmakta olduğunuz görev bunu zorunlu kılmaktadır. mesi sonucu sağlanacak %10’luk bir maliyet performansı artışının 1 milyon TL değerinde bir maliyet düşüşü sağlayacağı düşünülürse; “Proje Yönetimi Yeteneği” düzeyindeki iyileştirmelerin getireceği yararın boyutu gözler önüne serilebilir. Proje yönetimi yeteneğinin geliştirilmesi neler sağlıyor? Sözü edilen “Proje Yönetimi Değerlendirmesi” modelleri, kuruluşun varolan proje yönetim yeteneklerini değerlendirerek, güçlü ve zayıf yönlerini saptamakta ve ileri düzeylere çıkma yönünde yapılması gerekenleri belirlemektedir. Süreç ve organizasyonel yeniliklerin de değerlendirme sürecinde dikkate alındığı “Yenilikçi Proje Yönetimi Değerlendirmesi”nde uygulamaya dönük olarak: Kuruluşun insan kaynakları gereksiniminden (uzman havuzları oluşturulması), donanım ve yazılım gereksinimlerine, organizasyonel yeniliklerden (proje ve matris örgütler, proje ofisi), takım yönetimi uygulamalarına, çoklu projelerin yönetimine, eğitim planlamasından katma değer yaratmayan işlerin ortadan kaldırılmasına, işlevler arası eşgüdümün sağlanmasından proje bilgi paylaşımı ve raporlama sisteminin oluşturulmasına, süreç ve prosedürlerin yenilenmesine, stratejik işbirlikleri kurulmasına..değin uzanan geniş bir alanda oluşturulabilecek bir çok öneri iyileştirme planlarında içerilir. Modeller üst düzeylere çıkmaya yönelik iyileştirmeler için kullanılabileceği gibi, en iyi uygulamalarla ve diğer organizasyonlarla kıyaslama aracı olarak da kullanılabilmektedir. Tek tek kuruluş temelinde geliştirilen proje yönetimi yetenekleri’nin bütünleşik etkisi, tüm ülke çapında yenilikçi ve rekabetçi kapasitenin arttırılması olacaktır. Bir ülkenin yenilik kapasitesini geliştirmesi, proje yönetimi yetenekleri’ni dünya ölçeğinde ve yüksek düzeylerde geliştirmek ve sürdürmekten geçmektedir. 2“ 1 PM World Today, April 2009, Vol XI, No. IV Project management audit/assesment” karşılığı olarak “proje yönetimi değerlendirilmesi” kullanılmıştır. Şekil 1 Proje Yönetim Göstergesine karşılık İnovasyon Göstergesi Kaynak : PM World TodayApril 2009 CBT 1195/15 12 Şubat 2010 Grafik genel olarak, artan “Proje Yönetimi” yeteneği ile yüksek inovasyon düzeyleri arasında pozitif bir bağıntı olduğunu göstermekte. Çok fazla “Proje Yönetimi” uygulamalarının görüldüğü ülkelerde (grafikte eğrinin tepe noktasınının sağında kalan bölüm) ise yenilik düzeylerinde bir miktar azalmaya rastlanmış. Çok fazla standart ve biçimsel proje yönetim tekniklerinin yaratıcılığı göreceli olarak olumsuz yönde etkilediği ve bu nedenle yenilik performansının azaldığı tahmin ediliyor. Türkiye düşük “İnovasyon Göstergesi”ne sahip olmakla birlikte “Proje Yönetim Göstergesi” verilerine sahip olmaması nedeniyle grafikte yer almamış olabilir (B.G). Araştırmada sonuç olarak, “proje yönetimi tekniklerini yaygın olarak kullanan ülkelerin genellikle daha yenilikçi olmalarının beklenmesi gerektiği” belirtilmektedir. Proje yönetimi yetenekleri’nin geliştirilmesi işinin boyutları, doğal olarak, her kuruluş için başlangıç düzeylerine bağlı olarak farklılıklar göstermektedir. Bu çerçevede, firma ve kuruluşların halihazırda sahip oldukları proje yönetimi yetenek düzeylerinin belirlenmesi ya da ölçülmesi ilk atılacak adımlardandır. Proje yönetiminde hangi düzeydesiniz? Proje yönetimi yeteneğinin değerlendirilmesi önceden saptanmış standartlar çerçevesinde olabileceği gibi, mevcut en iyi uygulama örnekleri ile karşılaştırma şeklinde de yapılabilmektedir. “Proje Yönetimi Değerlendirilmesi”2 ile kuruluşların proje yönetim süreci gözden geçirilerek sahip oldukları “Proje Yönetimi Yetkinlik (Olgunluk) Düzey”leri belirlenir. Halihazırda, firma ve kuruluşların “Proje Yönetimi”nde ulaştıkları yetkinlik düzeylerinin ölçülmesine yönelik olarak geliştirilmiş birkaç yöntem/model bulunuyor. Uluslararası ölçekte yaygın olarak kullanılan modellere örnek olarak: OPM3 (Organizational Project Management Maturity 3PMI,US), PRINCE2 (CCTA,UK), P3M3 (OGC,UK), CMMI (SEI,US) verilebilir. Bu modellerde, genel olarak, organizasyonda yürürlükte olan “Proje Yönetimi” yaklaşımı ve uygulamaları birtakım sistematik analiz ve yöntemler (özdeğerlendirme, ayrıntılı değerlendirme, derecelendirme vb.) ile irdelenip değerlendirilir ve kuruluşun önceden belirlenmiş bir ölçüm skalasındaki yeri/derecesi belirlenir. Bazı uygulamalarda, kuruluşun sahip olduğu düzeyi belgeleyen sertifikalandırma hizmeti de sunuluyor. Bu yer ya da derece, kuruluşun/organizasyonun “Proje Yönetimi”ndeki halihazır düzeyinin göstergesi kabul edilerek, kritik ve öncelikli alanlar saptanır ve daha üst seviyelere çıkmak için yapılması gerekenler planlanmaya çalışılır. Daha üst düzeylere çıkmanın getireceği kazançları gösterecek basit bir örnek vermek istersek, 10 milyon TL büyüklüğünde bir projede proje yönetim yetenekleri’nin geliştiril
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle