02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Su teresi: Antikanser süper besin American Journal of Clinical Nutrition adlı bilimsel dergide yayımlanan makalede, günlük su teresi tüketiminin DNA hasarını azalttığı ve aynı zamanda serbest radikallerin neden olduğu DNA hasarına karşı hücrelere direnç kazandırdığı açıklandı. Prof. Dr. Narçin PalavanÜnsal (İst. Kültür Üniversitesi) A raştırma, içlerinde 30 sigara içenin de bulunduğu 30 sağlıklı erkek ve 30 sağlıklı kadında yürütüldü ve her bireye sekiz hafta süre ile her gün 85 g taze (büyük bir kâse dolusu) su teresi yedirildi. En faydalı değişimler, sigara içenlerde saptandı. Bunun daha fazla toksik yüklenme ya da oksidatif stresin sigara içenlerde olmasının bir yansıması olabileceği sonucuna varıldı. Ayrıca, sigara içmeyenlerde araştırmanın başladığı zamana kıyasla, sigara içenlerin antioksidan düzeyleri kayda değer bir şekilde az bulundu. Projenin yürütücüsü Profesör Ian Rowland bulgularının hassasiyetinin çok yüksek olduğunu belirtti. Popülâsyon araştırmalarında su teresi gibi Cruciferae (turpgiller) familyasına ait olan sebzelerin yenmesinin birçok kanserde riski azalttığı belirlendi. Fakat bu araştırmalar, nedensel etkiler hakkında doğrudan bilgi vermiyor. Araştırmalar kanser riskinin biyomarkırlarının, özellikle DNA hasarının incelenmesi üzerine odaklandı. Profesör Rowland, kan hücrelerindeki DNA hasarının, tüm vücuttaki kanser riskinin bir göstergesi olduğunu belirtiyor ve araştırma sonuçları su teresi tüketiminin, vücudun farklı yerlerindeki kanser riskinin azalması ile ilgili olduğu konusundaki hipotezi destekliyor. Araştırma rasgele seçilmiş yaşları 19 ila 55 arasında olan gönüllü bireylerde yürütüldü ve denekler normal beslenmelerine ek olarak günde bir porsiyon su teresi yediler. OLUMLU ETKİLERİ Su teresi ile beslenmenin sonuçları şu şekilde gruplandırıldı: Lenfositlerde (beyaz kan hücrelerinde) DNA hasarında kayda değer bir azalma, % 22.9. Örnekler, serbest radikal meydana getiren kimyasal hidrojen peroksite maruz kaldığı zaman lenfositlerde (beyaz kan hücrelerinde) DNA hasarında % 9.4 oranında azalma. Kan trigliserit düzeylerinde ortalama % 10 azalma Antioksidan aktivitesi olan lutein ve betakarotenin kandaki düzeylerinde kayda değer bir artış, sırası ile % 100 ve % 33 oranında. Luteinin yüksek miktarda alınması, katarakt ve yaşla ilgili makular dejenerasyon gibi göz hastalıklarında azalma ile uyumluluk gösterir. Beslenme sırasında lif, vitamin C, vitamin E, folat ve betakarotenin ortalama alınması, araştırmanın su teresi fazı sırasında kayda değer bir şekilde yüksektir. Araştırmalar aynı zamanda su teresindeki özel hardal yağı, PEITC, kayda değer bir antikanser özelliği belirlendi. PEITC ile ilgili araştırmalar, esas olarak laboratuvar kültürleri ve hayvan araştırmaları ile sınırlıdır. Bu çığır açan araştırmanın iki yönü var: Su teresinin antikanser özellikleri PEITC’ye dayandırılmasından daha fazladır ve daha önemlidir, bu araştırma su teresi yenmesi ile kansere duyarlılığın azalması arasındaki ilişkiyi gösteren ilk çalışmadır. resi ekstrelerinin, kanser hücrelerinin gelişmesi ve çoğalması, hasarı veya kanser hücrelerinin kontrol edilemeyen büyümesi ve kanser hücrelerinin yayılması yani metastazı üzerine olan olumlu etkilerini ilk kez göstermişlerdi. Bu evreler karsinogenezin en önemli üç evresini oluşturuyor. Su teresi ekstrelerinin aynı zamanda apoptoz (programlı hücre ölümü) olarak bilinen kanserli hücrelerin ölümünü de tetiklediği gösterildi. Ulster Üniversite’nde yapılan araştırmalarda Avrupa’da yaygın olan bağırsak kanserinden sakınmak için su teresi yemenin yararları ortaya kondu. Her yıl binlerce insan bağırsak kanserinden yaşamlarını yitiriyor, oysaki spor yaparak ve iyi bir beslenme uygulayarak bundan kaçınmak mümkün. Saf kaynak suyu ile yetiştirilen su teresi, yüzyılın süper besini olarak değer kazandı. Tıbbın babası Hipokrat, bulunduğu yerdeki akarsu yakınındaki hastanesinde hastalarını su teresi ile tedavi etmişti. Ayrıca su teresi, savaşa gitmeden önce Yunan askerlerine kuvvet verici olarak uygulanıyordu, 16. yüzyılda herbalist Culpepper kanı temizlediğini iddia etmişti ve tüm bunlara ek olarak su teresi 15’den fazla vitamin ve mineral içermektedir. 1 gr su teresinde, 1 gr ıspanaktan daha fazla demir, aynı şekilde 1 gr portakaldan daha fazla C vitamini ve sütten daha fazla kalsiyum bulunuyor. Su teresi 19. yüzyılda İngiltere’de kahvaltıda sandviç içinde yenen önemli bir besindi ve bu nedenle de en tarihi salata malzemesi olarak kabul edilir. Yüz yıl sonra ise su teresi tabaklarda garnitür olarak yerini aldı. Günümüzde ise su teresi rönesans yaşıyor, İngitere’de satışı yılda 18 milyon Pound’dan 55 milyon Pound’a çıktı. İnsanlar farklı baharatlı tadı ve inanılmaz yararları ile su teresini yeniden keşfetti. Bazıları ise günde birçok kez su teresi çorbası içerek sağlıklı kalmayı hedefliyorr. * Chris IR Gill, Sumanto Haldar, Lindsay A Boyd, Richard Bennett, Joy Whiteford, Michelle Butler, Jenny R Pearson, Ian Bradbury, and Ian R Rowland. Watercress supplementation in diet reduces lymphocyte DNA damage and alters blood antioxidant status in healthy adults. Am. J. Clinical Nutrition, 2007; 85: 504 510. *Johanna W Lampe. Health effects of vegetables and fruit: assessing mechanisms of action in human experimental studies, Am. J. Clinical Nutrition, 1999; 70: 475S 490S. BAĞIRSAK KANSERİNDEN KAÇINMAK Bu araştırmaya karşı duyulan güven su teresinin insan kolon kanseri hücreleri de dahil olmak üzere, çok sayıdaki veri ile aynı araştırıcı grubu tarafından desteklendı. Bu araştırma grubu 2006 yılında yayınladıkları makalelerinde su te Karanlığın Kalbine Doğru Hazırlayan: Arif Solmaz ([email protected]) ökbilimcilerin, Samanyolu Gökadası’nın merkezinde özellikle etrafındaki maddeyi beklenen düzeyde tüketmeyen Yay A* (Sagittarius A*, ya da kısaca Sgr A*) olarak bilinen süper kütleli bir karadeliğin varlığından uzun Görüntü: NASA/CXC/MIT/Frederick zamandan beri haberleri Baganoff, R. Shcherbakov ve ark. var. Bu karadeliğin yakıtını etrafında kümelenmiş onlarca büyük kütleli genç yıldızların dışarıya attığı güçlü rüzgârlar sağlıyor. Bu yıldızlar görece karadelikten uzak mesafelerdeler, bu nedenle karadeliğin kütleçekimi zayıf kalmakta ve yıldızlardan salıCBT 1195 / 12 12 Şubat 2010 G nan yüksek hızlı rüzgârların karadelik tarafından yakalanıp yutulması güçleşmekte. Son hesaplamalarına göre Sgr A*, rüzgârlarla taşınan maddenin sadece % 1’ini tüketebilmekte. Bununla birlikte, Sgr A*’nın beklenenden daha az miktarda madde tüketiyoryüzde birlik kısmın yüzde birini yutuyor. Neden bu kadar az tüketiyor olabilir? Bunun cevabı, NASA’nın Chandra Xışın Gözlemevi ile gerçekleştirilen yeni bir teorik modelle bulunabilir. Bu model, karadelik etrafındaki iki bölge arasında enerji akışını göz önünde bulundurur; olay ufku (ışığın bile kaçamadığı sınırın ötesi) denilen yere yakın iç bölge ve karadeliğin yakıtını sağlayan dış bölge genç yıldızlar bir milyon kat daha geniş bir bölgeye uzanır. Sıcak iç bölgede bulunan parçacıklar arasındaki çarpışmalar, enerjiyi ısı iletimi denilen bir süreçle soğuk dış bölgedeki parçacıklara taşır. Bu, sırayla, dış bölgede bulunan neredeyse tüm gazın karadelikten dışarıya doğru kayarcasına gitmesini sağlayan ek bir dış basınç sağlıyor. Bu modelin Sgr A* etrafındaki gazın şeklinin hem Xışınlarında hem de diğer dalga boylarındaki genişlemesini oldukça iyi açıkladığı görülmektedir. Sgr A* ve çevresindeki bölgenin Chandra ile alınan bu görüntüsü yaklaşık bir milyon saniye ya da neredeyse iki hafta boyunca sürekli devam eden gözlem verilerine dayanmaktadır. Bu tür derin gözlemler bilim adamlarına Sgr A*’nın yakınındaki süpernova kalıntısı (Sgr A Güney olarak bilinir) ve karadeliğin diğer tarafında onlarca ışık yılı öteye uzanan sıcak gazın benzeri olmayan görüntülerini sağlar. Bu gaz kümeleri on bin yılı aşkın bir süredir çoğu kez gerçekleşmiş güçlü patlamalara delil sağlamaktadır. Bu görüntü ayrıca bazıları hızlıca dönen nötron yıldızlarıyla üretilen yüksek enerjili elektron akışlarıyla etkileşime giren devasa manyetik yapıların olabileceği birçok gizemli Xışın iplikçikleri de içermektedir. Bu özellikler atarca rüzgârı bulutsuları olarak bilinir. Sgr A*’nın bu yeni modeli Amerikan Astronomi Derneği’nin Ocak 2010’daki 215. toplantısında Harvard Üniversite’sinden Roman Shcherbakov ve Robert Penna ile Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Frederick K. Baganoff tarafından sunulmuştur. Kaynak:http://arifsomaz.wordpress.com;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle