Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YENİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ürünler Fujifilm XP10: Sağlam İlaçsız ağrı tedavisi ve marifetli kamera İster dağa tırmanın, ister kayak yapın ya da sulara d a l ı n , Fujifilm’in X P 1 0 Toughcam kamerası her zaman yanınızda olabilir. Çünkü 12 megapiksellik kamera darbeye, suya, şiddetli soğuğa ve dona dayanıklı. Kameranın pili 165 görüntüye dayanıyor. Fotoğraflar ve videolar tek tuşla Facebook ve YouTube’a yüklenebiliyor. Kamera, XP10 periskopik 5xzoom özelliği de taşıyor. Yeni kameranın önümüzdeki ay piyasaya verilmesi bekleniyor. Fiyatı: 200 Dolar. Bilgi için: http://www.fujifilm.com/products/digitalcameras/xp/ Milliyet gazetesi «Bu sözler çok tartışılacak» başlığıyla, büyük saygı ve sevgi duyduğum dostum Prof. İlber Ortaylı’nın, demokratik toplum ve darbe ile ilgili sözlerini duyuruyordu. Gerçek Aydın Konuştuğu Zaman... İlber’in toplumumuz hakkındaki düşüncelerini yakından biliyordum. Bir kere İlber demokrasi ile ilgili hiçbir şey söylememiş. Söylediği özetle, Türkiye’deki siyasetin kalitesiz, siyasetçilerin de beceriksiz ve bilgisiz olduğu ve bunların kaçınılmaz sonuçları. Buna katılmamak mümkün mü? Fakat vurguladığı en önemli ayrıntı, toplumumuzun karakter ve yetenekleriyle ilgili. Herşeyden önce, toplumların genel özelliklerinin uzun bir tarihi geçmiş süresince şekillendiğinin altını çiziyor, büyük tarihçimiz. Sonra da diyor ki, toplum olarak tarih bilmediğimiz için tarih bilincimiz yok. Tarih bilinci olmayanın standart hakkında bir fikri olmaz. Standart hakkında fikri olmayan bir toplum ise yönetilemez... Hangi aklı başında insan bu bilgi ve bilgelik yüklü sözlere itiraz edebilir? Türk milletinin tarih boyunca geliştirdiği en önemli yeteneğinin askerlik olduğunun altını çizen İlber, «Türk askeri sanatından, askeri toplum özelliğinden insanlar rahatsız oluyor, ama ne yapalım bu Türklerin en önemli vasfı» diyor. «Bizde de resim, heykel sanatı yok, musikiyle uğraşılmaz, filozof yoktur, fakat ölmeyen sanatımız, vasfımız askerliktir.» Sevgili dostum, hemen ardından güncel bir gerçeğin altını çizerek Türk ordusunun bugün dünyada eğitim veren nadir ordulardan birisi olduğunu hatırlatıyor, Türklerin bazı iyi vasıflarının da, yine askerliğe paralel olarak gelişen tıbbiye, veterinerlik ve mühendislik dalları olduğunu vurguluyor. Bunlar tarihi vakalar, gel de hayır de! Peki bunun zararını mı gördük? Tam tersine: Bu özelliğimiz olmasaydı Doğan Kuban Hocamızın bize hemen her hafta o enfes yazılarıyla hatırlattığı gibi, bugün Müslüman dünyasının geri kalan tamamı gibi biz de sömürge kalıntısı bir zavallı ülke olup çıkmıştık. İlber’in pek güzel ve bir o kadar da yerinde yaptığı vurgulardan biri de, politikacılarımızın cehaleti. Gene Milliyet’ten alıntılayayım: «Açılım boş laftır. Açılım isteyenler gitmez de durmaz da. Ekonomik olarak Fransa olabilirdik, ama bütçemizi 30 yıldır götüren bir durum var. Kimse kimseye kitle dalkavukluğu yapmak için, sempatik görünmek için konuşmasın. İran Kürtleri ile Türkiye’deki Kürtler arasındaki farkı görmeden adam jenositten söz ediyor. Bunun ne olduğunu bilmeden üstelik. Türklere karşı tez geliştirmek için arşive giren kaçıncı ecnebi Türk taraftarı oldu, onlar anladı, bizdekiler anlamıyor. Çünkü hakikati görmüyorlar. Çünkü okumuyorlar. Bunlar tehlikeli işler, belediyeciliğe benzemez.» İlber’in sosyal bilimler cihetinden vurguladığı cehalete hemen güncel bir örnek de ben doğa bilimlerinden vereyim: Milletvekili Bay İdris Güllüce, AKP Deprem Araştırma Komisyonu Başkanı, demiş ki Japonların raporunu okuyunca kimyam bozuldu, uykularım kaçtı. “Acaba Japonların hangi sözü kimyasını bozup uykusunu kaçırdı?” diye baktığımda ben, Xavier Le Pichon ve arkadaşlarımızın 2001 yılından beri söylediğimizi gördüm (zaten Japonların kullandıkları bizim ürettiğimiz veri; başka veri yok). Bizim söylediklerimiz belgeli; hem de uluslararası litratürde. AKP Deprem Araştırma Komisyonu reisi olan bu zat, 2001’den beri dünyanın en saygın bilimsel dergilerinde yayımlanandan bîhaber. Yani bu konuda adı araştırma komisyonu olan bir meclis kuruluşunun başındaki zat, son on yıldır yapılan çalışmaların neticelerini yeni, o da ancak ikinci elden duyuyor. El insaf! Gel de şimdi bu zatın komisyonuna ve onun bizi deprem tehlikesinden koruyabileceğine güven. Bu kadar cehalet nasıl bir çatı altında birikebilir, anlamak mümkün değil diyoruz hep, ama tarihçi Ortaylı bize bunun nasıl olduğunu anlatıyor. Ondan sonra Fazıl Say gibi büyük bir sanatçımız da çıkıp bu zevattan özür dilemelerini bekliyor. Ancak bunlar arasından Fazıl Say’a bir muhatab çıkamaz. İlber’in vurguladığı, benim bıkıp usanmadan anlattığım ve Fazıl Say’ın şikâyetçi olduğu ârâzı görüp nedenlerini anlamadan Türkiye tedavi edilemez. Şimdi yobaz/liboş koalisyonu İlber’e kimbilir neler söyleyeceklerdir, hem de kıymeti kendilerinden menkul «aydın» sıfatıyla! Ama onlar ne derlerse desinler, maalesef AKP altında Türkiye tarihinin en ağır hastalıklarından birine tutulmuştur. Hepimizin umudu bu hastalığın ağır bir ameliyat gerektirmeden atlatılabilmesidir. Bunun nasıl yapılabileceğinin reçetesi de halkımızın elindedir. Yeter ki malum «aydınları» değil, gerçek aydınları ciddiye alsınlar. Kişisel internet göstericisi Sony’nin ilk bakışta dijital çerçeveyi andıran yeni ürünü firmanın açıklamasına göre tamamen yeni bir ürün kategorisine giriyor. 17,7cm ekrana sahip “Dash”, kişisel İnternet göstericisi olarak tanımlanmakta. Dash WLAN alıcısı, stereo hoparlör ve bir USB bağlantısına sahip. Alete çok sayıda Apps yüklenebiliyor. Bu şekilde mesela hava durumu, haberler ve diğer bilgiler ekrandan izlenebiliyor. Dash ayrıca sosyal ağları, fotoğraf veya videoları da gösteriyor. Dash, Nisan ayından itibaren Amerika’da satışa sunulacak. Fiyatı: 200 Dolar. Bilgi için: http://www.sonystyle.com/webapp/wcs/stores/servlet /CategoryDisplay?catalogId=10551&storeId=10151 &langId=1&categoryId=8198552921644695998 Kısaca TENS (Transcutaneous Electrical Nerve Stimaliton) olarak adlandırılan sinir uyarıcı alet dünyadaki birçok hastanede ağrıların dindirilmesinde kullanılıyor. Küçük ve kullanışlı biçimli TENS geleneksel Çin masajının mikro elektronik teknolojiye aktarılmış biçimi. Yani altı geleneksel Çin masajı ve akupunktur fonksiyonu var: Yavaş vuruş, devamlı vuruş, akupunktur, naprapat akupunktur, şişe çekme etkisi ve masaj. TENS, omuz, sırt, kol/bacak, ayak ağrılarına, akut ağrılara, kollarda yorgunluğa ve ayaklarda şişmeye iyi geliyor. Fiyatı: 25 Dolar. Bilgi için: http://www.uxsight.com/product/2511/tensnervestimulator.html Taşınabilir DVD projektörü Mobile Cinema DVD Projector olarak sunulan mini projektörün temeli LED ekran teknolojisine dayanıyor ve görüntüyü beyaz LED lambasıyla veriyor. 480x240 piksel çözünürlükteki projektör 20cm127cm büyüklükte görüntü veriyor. 2x1 vat stereo hoparlörlü mini projektör dahili bir DVD oynatıcısına da sahip olduğu için PC’ye ihtiyaç duyulmadan da dijital medyalar da izlenebilmekte. Fiyatı: yaklaşık olarak 177 Avro. Bilgi için: http://www.firebox.com/product/2596/MobileCinemaDVDProjector Az yer kaplayan tarayıcı HoverCam X300 dokümanlar için yeni bir tarayıcı. Model, bildik tarayıcıya ihtiyaç duymayanlar bunun yerine küçük bir tarayıcı isteyenler için düşünülmüş. Dokümanlar, masa lambası gibi masanın üzerine yerleştirilen HoverCam X300’ün sensoru altına konuluyor. Tarayıcının çözünürlüğü 1600x1200 ve dokümanlar dışında fotoğraflar da taranabiliyor. Fiyatı: 140 Dolar. Bilgi için: http://trendsupdates.com/hovercamx300anewagescanner/ Wacom Intuos4 Wireless: Kablosuz çizim tahtası Wacom, Intuos4M çizim tabletinin, Bluetooth fonksiyonlu kablosuz modelini üretti. Kablosuz Intuos4 USB bağlantısıyla yükleniyor. 363x253x15mm boyutlarındaki aletin çalışma alanı 223,5x139,7mm. Wacom’un menzili 10m. Birlikte sunulan USB kablosu 2,5m uzunluğunda. Çıkarılabilir akü 56 saat içinde şarj olduktan sonra kullanıma göre 824 saat dayanıyor. Wacom, Mart ayının sonunda satışa sunulacak. Fiyatı: 400 Avro. Bilgi için: http://www.wacom.com/intuos/wireless.php Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1195/ 5 12 Şubat 2010