05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Trafik düzeninde devletin sorumluluğu Karayollarında ve motorlu araçlarda bilinen gelişmeler insanlığın sosyal ve ekonomik ilerlemesine büyük katkıda bulunurken tehlikeleri de birlikte getirdi. Tehlike, motorlu araçların “kendi içinde gelişen kuvvetler yardımıyla hızı ve her yöne gidebilmesi”, “durma ve engellerden kaçınma güçlüğü”, “yere uyum sağlamada yetersizliği” ve “yarattığı sarsıntı” özelliğinin gerçekleştirdiği olaylarda söz konusudur. Çetin Aşçıoğlu Yargıtay Onursal Üyesi; cetinascioglu@gmail.com Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) 90’lı yıllarda yapılan bir kehanet olan telefon, bilgisayar ve televizyon cihazlarının tek bir cihazda birleştirilmesi tatminkar sonuçlar vermedi, ancak iPhone mini bilgisayar, cep telefonu ve mobil müzik dinleme cihazlarını tek bir çatı altında birleştirmeyi başardı. iPhone Çılgınlığı Apple’ın dünyayı alt üst eden ve mobil müzik dinleme ile cep telefonu özelliklerini biraraya getirdiği iPhone cihazının yeni kuşak temsilcisi iPhone 3GS Amerika’da piyasa çıktı. Türkiye’deki iPhone kullanıcıları video çekme özelliği olan bu cihazı edinmek için biraz daha bekleyecek olsalar da mevcut cihazlarına yeni bir uygulama indirmek istediklerinde Apple’in yeni bir şey daha piyasaya sürdüğünü fark ettiler. iPhone 3.0 yazılımı. Bir yandan yeni iPhone’lar piyasaya sürülür sürülmez beklentileri de aşarak bir milyonluk satış barajını geçerken diğer yandan da Apple’in AppStore isimli iPhone uygulamaları sanal dükkanında yer alan 25 bin uygulamanın yüzde 96’sı yeni versiyonla uyumlu hale getirildi. iPhone 80 ülkede satılmakta. Henüz sekiz aylık olan AppStore’dan ise bugüne dek 800 bin uygulama indirildi. Bu uygulamaların pek çoğu ücretsiz. Öte yandan bu türden iPhone uygulamaları yazan kişi sayısı 50 bin düzeyinde. Bu inanılmaz rakamlar iPhone çılgınlığının hangi düzeye ulaştığının da basit bir göstergesi. Bu 50 bin kişinin temel motivasyonu, ücretsizlerin yanı sıra bir kaç dolara satılan uygulamalarının satışından para kazanmak. Apple satış fiyatının yüzde 70’ini uygulamaları geliştiren kişi ya da firmalara ödüyor. Her ne kadar birim fiyatı düşük olsa da yüzbinlerce satışın sonucunda elde edilecek getiri hiç de yabana atılacak seviyede değil. iPhone 3.0 yazılımı bu elli bin kişinin çok daha gelişmiş uygulamalar yazmasına imkân verecek özelliklerle dolu. Bu sayede bir yandan indirilen uygulama sayısında artma gözlenecekken diğer yandan da daha çok kişinin iPhone uygulamaları yazmak için bu alana yatırım yapması bekleniyor. iPhone için uygulama yazmak pek de zor değil. Apple’in yayınlamış olduğu yazılım geliştirme araçları kullanılarak uygulamalar kolayca geliştirilebiliyor. Elbette ki bunun için yazılım kavramlarına aşina olmak gerek. Ancak henüz yazılım geliştirme eğitimlerini tamamlamamış meraklı gençler bile bu araçları kullanarak yeni uygulamalar geliştirebiliyor. Apple firması başlangıçta Macintosh bilgisayarları ile ticari başarı açısından Apple diğer tüm olası rakiplerini geride bıraktı. Apple’ın pazarlama alanındaki bu dahiyane çıkışı özellikle mobil müzik dinleme cihazları içinde tartışmasız bir numara olan iPod cihazları ile teknik alana da kaydı. Her ne kadar mobil müzik dinleme konusunda başka üreticiler de piyasada yer alsa da bugün mobil müzik dinleme denildiğinde ilk akla gelen marka ya da ürün hâlâ Apple ve iPod. Mobilite olgusu üzerinden devam eden Apple, önce iPod Touch ara ürününü çıkararak, müzik dinleme cihazını cep telefon dünyasına yaklaştırdı; ardından çıkardığı iPhone cihazıyla da bu iki komşu dünyayı biraraya getirdi. Böylece başlangıçta iki koldan ilerleyen mobil cihazlar dünyası (palm cihazları ile mini bilgisayar imkânları bir kol iken, cep telefonları diğer kolu oluşturdular) bir anda üçüncü bir akımın etkisi altında kaldılar: Iphone. Iphone cihazları piyasaya çıkana dek cep telefonu üreticilerinin geliştirdikleri yeni ürünlere mini bilgisayar özellikleri katmaları, palm ile mini bilgisayar kullanmaya başlayanları tatmin etmezken, palm cihazı üreticilerinin cep telefon özelliklerini ekledikleri yeni mini bilgisayar cihazları cep telefon kullanıcıları tatmin etmedi. Görünen o ki iPhone cihazı her iki dünyanın müdavimlerini de tatmin etmekte. 90’lı yıllarda yapılan bir kehanet olan telefon, bilgisayar ve televizyon cihazlarının tek bir cihazda birleştirilmesi ne yazık ki tatminkâr sonuçlar vermemiş olsa da, mini bilgisayar, cep telefonu ve mobil müzik dinleme cihazları iPhone çatısı altında birleşmiş gibi. Her ne kadar kimse bu konuda bir kehanette bulunmamış olsa da. B u özellikleri nedeniyle işletme durumunda bulunan motorlu araçların “kazaya ve ağır zararlara yol açma eğilimi” çok yüksektir. Hukuk, insanların yaşamları, sağlıkları ve mal varlıkları için gizil (potansiyel) tehlike oluşturan bu alanı düzenlemek gereğini duydu: Güvenli bir trafik düzeni için, bilimin onayladığı trafik kuralları hukuk düzeninde yerini aldı. Hukuk, özellikle sürücülerden trafik kurallarına uyulmasını beklerken yönetime de (devlet) denetim görevi yükledi. Ne var ki; ülkemizde, trafik düzenindeki buyurucu ve bilimsel kurallar “sürücüler” ve “ilgililerce” öğüt ve salık olarak algılandığı (bize bir şey olmaz) için trafik canavarı düzene egemen oldu. Sonuçta trafik kazalarında özellikle can ve sağlık yitimlerinin üst düzeyde gerçekleştiği ender toplumlardan biri durumuna geldik. Hukuk düzenimiz, trafik kurallarına uyulmaması durumunda kural çiğnemelerine ve bu çiğnemelerden doğan zararlarda sürücülere, motorlu araç işletenlerine (sahip) ağır yaptırımlar ve sorumluluklar yükledi: görev “karayollarının bakım ve onarımında” trafik görevlisinin davranışında” ve “görevin geç işlemesinde” gündeme gelebilir. Devlet, trafik düzenin sağlıklı işlemesinden yükümlü ve görevli olduğuna göre; yaygın somut olaylar ve görünen trafik düzenimiz işlemeyen hizmetin de güçlü kanıtıdır. Trafik düzeninde “görevin kötü işlemesi” somut zararların oluşması ve yönetim sorumluluğu açısından önemlidir. Ancak “güvenli bir trafik düzeni için" denetim görevini yerine getirmeyerek somutlaşan işlemeyen hizmet, istenmeyen zararlı sonuçların oluşmasını gerçekleştirmekle kalmaz, sürücülerde trafik kurallarına aykırı davranışı özendirerek hukukun üstünlüğünü ilkesini olumsuz etkiler. Sonuçta, “herkes kurallara uymuyor ben uysam ne yazar” biçimindeki inanç ve söylemler trafik düzenine egemen olur. D KKAT RADAR! Motorlu araçların olağan tehlikesini daha da arttırdığı için karayolunda motorlu araçların cinsine ve bulunduğu yere göre hız sınırı getirilmiştir. Özellikle yerleşim yerlerinde hız sınırının 50 km ile sınırlandırılmasının nedeni, yüksek düzeyde tehlike olasılığıdır. Denetim yapılmadığından hız sınırına uyulmamakta; ölümle ve ağır yaralanmalarla sonuçlanan kazaların büyük bir bölümü bu nedenle gerçekleşmektedir. Bu bağlamda özellikle yerleşim yerlerinde “dikkat radar" uyarısı da “sürücüler üzerinde uyarının olmadığı yerlerde kurarlara uyulmaz” inancını yerleştirmektedir. Kurallar, trafik güvenliğini sağlamayı amaçladığına göre; yönetimin görevi yalnız hız denetimi ile sınırlı değildir. Trafik düzeninde, tüm kural çiğnemeleri az ya da çok tehlike olasılığı yaratır. Çevrenizde trafik düzenine bir göz atın onlarca trafik kuralının hem de trafik görevlilerinin gözünün önünde çiğnendiğine tanık olacaksınız ya da olmuşsunuzdur. Ülkemizde, son günlerde, "domuz gribi” ya da “kenelerin getirdiği hastalık” nedeniyle devletin gösterdiği haklı duyarlılığı, her gün onlarca insanımızın ölümü ve sakatlanmalarıyla sonuçlanan trafik olaylarında gösterilmediği tartışmasız bir olgudur. Trafik düzenindeki yönetimin yaygın ilgisizliği ve özensizliği ağır görev kusuru oluşturur. Bu nedenle; devletin de sürücü ve motorlu araç işletenleriyle birlikte doğan zararlardan sorumluluğu söz konusudur. Yargı, bu bağlamda, yönetimin hizmet kusurunu belirlerken özellikle işletilmeyen görev kusurunun varlığını “zarar görenlerin yararına ve çıkarına olan kusur karinesine dayanarak” çözmelidir. Tersi durumda, yargı da yönetimin ilgisizliğine, görev savsaklamalarına ve en önemlisi hukukun üstünlüğünün çiğnenmesine katkı da bulunacaktır. CBT 1163/ 10 3 Temmuz 2009 Motorlu araç sahibinin (işleten), motorlu araçların işletilmesinden doğan yaşam ve sağlıkla ilgili zararlarda, yaratılan tehlikeye koşut ağırlaştırılmış sorumluluğu (kusursuz sorumluluk) söz konusudur. Yargı kararlarıyla ortaya çıkan ödenceler, orta düzeyde gelirli motorlu araç işletenleri (sahip) için bir yıkım düzeyine ulaşabilmektedir. Türk Ceza Yasası, ölümle ya da ağır yaralanmalarla sonuçlanan kazalarda; sürücülerin cezai sorumluluğunu, olayın niteliğine göre, kastı suçlara verilen cezalara yaklaştırarak ağırlaştırılmıştır. Kural çiğneyerek (kusur) neden olunan kazalarda öngörülen hapis cezaları; kişinin, toplum içinde yaşama özgürlüğünü kısıtlamakla kalmaz, cezaevlerinin bilinen koşullarının olumsuz etkisi altında psikolojik sorunlarla da karşı karşıya bırakır. Diğer yandan kazayla sonuçlandırılmasa bile salt bir trafik kuralının çiğnenmesinin bile azımsanmayacak yaptırımlar söz konusudur. Şimdi şu soruyu sorabiliriz: Hukukun belirlediği bilimsel kurallara ve ağır ceza ve hukuk sorumluluklarına ve yaptırımlarına karşın, trafik düzeni neden canavarlaşıyor? Bu bağlamda “sürücülerin ve araç sahiplerinin özensizliği ve duyarsızlığı” yanıtı yanlış olmasa da eksiktir. Çünkü; trafiğin güvenli olarak işlemesinde görev ve yükümlülük yönetimindir. Bu nedenle; trafik düzenimizin canavarlaşmasından öncelikle Devlet’in sorumluluğu söz konusudur. Yönetimin trafik düzenindeki sorumluluğu “hizmetin (görev) kötü işlemesi” ve “işlemeyen hizmet” olarak güncelleşmektedir: Kötü işleyen A IR YAPTIRIMLAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle