Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Alerjik nezlede fototerapi Modern çağın hastalıklarından olan alerjik reaksiyonlar giderek yaygınlaşmaktadır. Alerji, vücuda giren ya da temas eden bir maddeye karşı vücudun kendine zarar verecek derecede reaksiyon göstermesidir. Aslında bu reaksiyonlar normal düzeyde olursa vücudu koruma amacı taşımaktadır. Doç. Dr.N. Tan Ergin Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi KBB Bölümü A lerjide genetik bir yatkınlık vardır ve her yaşta başlayabilir. Alerjenin vücuda girmesinden 23 dakika sonra histamin adı verilen maddeler salgılanır ve 15 dakika içinde maksimum seviyeye ulaşır. Burun bu tür alerjik reaksiyonlardan en fazla etkilenen organlardan biri olup saman nezlesi olarak da adlandırılan alerjik rinit (alerjik nezle) burun içerisindeki mukoza adı verilen dokunun alerjenlere verdiği anormal reaksiyonlarla karakterizedir. Hastalarda sık hapşırma, burun ve geniz akıntısı, burun kaşıntısı gibi şikâyetlere yol açan rahatsızlığın toplumun %2025’ini etkilediği düşünülmektedir. Sıklıkla havada uçuşan polenlere karşı gelişen bu alerjik reaksiyonlar başka alerjik faktörlere bağlı olarak da oluşabilir. Hafif bir hapşırık ve burun akıntısından hastanın yaşam kalitesini bozarak günlük aktivitilerini sekteye uğratabilecek boyutlara kadar çeşitli şiddetlerde alerjik nezleye rastlanılıyor. Alerjik nezlenin tedavisinde ilk adım alerji oluşturan sebeplerden uzak durmaktır. Alerjenin tam olarak belirlenememesi, çoğunlukla birden fazla maddeye karşı alerjinin bulunması, alerjen belirlense bile hastanın günlük yaşamında bu maddeden uzak durmasının bazen mümkün olamaması gibi faktörler tedaviyi zorlaştırır. Alerjenden korunmanın yetersiz kaldığı olgularda hastanın şikâyetlerini dindirmek için ilaç tedavisi de sıklıkla başvurulan bir tedavi yöntemidir. Antihistaminikler (antialerjenler), kortizonlu burun spreyleri, dekonjestanlar (rahat nefes almayı sağlayan burun içi ödem çözücü ilaçlar), lökotrienler (alerjik mekanizmayı bloke eden ilaçlar) en sık başvurulan ilaçlardır. Bazen tek başlarına kimi zaman kombine olarak kullanılırlar. Bu ilaçların uyku hali, ağız kuruluğu, çarpıntı, idrar zorluğu, göz içi basıncının artması gibi yan etkile rinin de gözlenebileceği akıldan çıkarılmamalı. İlaç tedavisinden yeterince fayda görmeyen hastalarda aşı tedavisi denenmektedir. Aşı tedavisi zaman alan, doktor gözetiminde yapılması gereken bir tedavidir, bazen lokal ya da sistemik alerjik reaksiyonlara da neden olabilir. FOTOTERAP Son yıllarda alerjik nezle tedavisinde kullanılmaya başlanan fototerapi, alerji yaratan sebebe bağlı olmaksızın, hastanın şikâyetlerini önemli ölçüde azaltan bir tedavi protokolü olarak ortaya çıktı. Çok uzun süreden beri fototerapi yani ışık tedavisi, cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktaydı, ancak KBB alanında son birkaç sene içerisinde gündeme geldi. Macaristan’da Prof. Lajos Kemény başkanlığında Szeged Üniversitesi’nin DermatolojiAlerji Bölümü’yle, Optik ve Kuantum Elektroniği Bölümü’nden bir araştırma grubu, ışık tedavisinin alerjik rinit hastalarını tedavi etmede de kullanılabileceğini buldu. Fototerapi kombine ilaç kullanımı ile şikâyetlerin kontrol altına alınamadığı, aşı tedavisinin uygulanamadığı hastalarda ya da bu tedavilerin yan etkilerinin görüldüğü olgularda uygulanabilecek bir tedavi seçeneğidir. Aslında görünen ışık ile ultraviyoleA ve ultraviyoleB ışınların bir kombinasyonu olan bu tedavide burun içerisindeki dokuya ışık tedavisi uygulanmakta ve alerjik reaksiyonların gelişmesi engellenmektedir. Burun içerisindeki dokuda ısı artımı yapmaması, acı vermemesi ve kısa süre içerisinde uygulabilmesi en önemli avantajlarıdır. Fototerapi uygulanacak hastanın bir KBB doktoru tarafından uygulama öncesi değerlendirilmesi gerekir. Aşağıda belirtilen durumlarda fototerapi tedavisi uygulanamaz ya da uygulansa dahi faydası olmaz: Burun içerisinde aktif bir iltihabın olması (akut sinüzit gibi), poliplerin bulunması Doç. Dr. N. Tan Ergin Tekniğin uygulanmasını imkansız kılan septum deviasyonu gibi anatomik bozuklukların bulunması Burun ve sinüste kanser gibi ciddi hastalıkların olması Işık tedavisine hassasiyet olması ve bizzat ışığa karşı alerjik reaksiyonun bulunması Mevsimsel alerjik nezlede 2 ila 3 dakika süren 6 seans, yıl boyu alerjik nezlesi olan hastalarda 8 seans uygulanmaktadır. Mevsimsel alerjik nezlede tüm tedavi 2 hafta içerisinde sonlandırılırken, yıl boyu alerjik nezlesi olan hastalarda ilk hafta 3 seans takip eden haftalarda bir seans olarak tedavi planlanmaktadır. Hamile olan hastalarda da güvenle kullanılabilecek bir tedavi seçeneği olan fototerapi bu hastalarda ilaç tedavisinin yan etkileri gözönünde bulundurulacak olursa tercih edilecek tedavi metodu olarak ön plana çıkmaktadır. Tedavinin en belirgin yan etkisi burunda kuruma olarak kendisini göstermekte, bu sorun da nemlendirici burun damlalarıyla kontrol altına alınabilmektedir. Amerikan Hastanesi’nde alerjik rinitli hastalarda fototerapi seçeneği Alerji bölümü ve KBB bölümünün ortak kararı sonrasında uygulanmaktadır. Memun’un Rüyası Osman Bahadır bahadirosman@hotmail.com Ünlü İslam tarihçisi ve bibliyografı Nedim, 10. yüzyılın sonlarına doğru yazdığı Fihrist’inde, Abbasi halifesi, bilim dostu ve hamisi Memun’un (hükümdarlık dönemi 813833) gördüğü, sonradan çok ünlenmiş olan bir rüyasından söz eder. Nedim, Memun’un rüyasını eserinde şöyle anlatır: “Memun rüyasında beyaz bir adam görür; adamın kırmızıya çalan bir teni, geniş bir alnı, birleşik kaşları, saçsız bir başı, koyu mavi kırmızımsı gözleri vardır; yakışıklıdır ve yatağında oturmaktadır. Memun anlatır: ‘Adamın önündeydim ve huşu içindeydim. ‘Kimsin?’ diye sorunca adam ‘Ben Aristoteles’im’ dedi. Çok memnun olmuştum, ‘Bir şey sorabilir miyim?’ dedim. ‘Peki, sor’ dedi. ‘İyi nedir?’ diye sordum. ‘İyi, aklın ka CBT 1164 / 13 10 Temmuz 2009 bul ettiğidir’ diye yanıtladı. ‘Sonra?’ dedim. ‘İyi, yasaların kabul ettiğidir’ dedi. ‘Sonra?’ dedim. ‘İyi, halkın kabul ettiğidir’ dedi. ‘Sonra?’ d e d i m . ‘Sonrası yok artık!’ diye yanıtladı.’ ”. Memun’un rüyasında Aristoteles’ten Abbasi halifesi Memun “duyduğu” şeyler, gerçekte insanlığı nihai refaha ve mutluluğa götürecek yola açılan kapının iki anahtarını tanımlamaktadır: Bilim ve demokrasi. Ancak insanlığa sonsuz barış ve mutluluk yolunun kapısını açabilmek için, bilim ve demokrasi anahtarlarının ikisi nin birden kullanılması gerekmektedir. Ülkeyi ve dünyayı yönetmek için demokrasiye dayanmadan sadece bilime dayanmak, bilim insanları aristokrasisine yol açacağı için sonunda bilimden de uzaklaşılmasına ve bilime dayanmadan sadece demokrasiye dayanmak, her türlü teolojik, metafizik ve postmodern düşüncelerin egemenlik kazanmasına (bugünkü koşullarda) yol açacağı için sonunda demokrasiden de uzaklaşılmasına neden olacaktır. Bu nedenle, insanlığı baskısız ve sömürüsüz bir dünyaya, gezegenimizi de canlı türleriyle birlikte varlığını sürdürebilir bir geleceğe taşıyabilmek için, ülkemizin ve dünyanın yönetiminde bilimin ve demokrasinin eşzamanlı ve eşyoğunluklu olarak uygulanması ve geliştirilmesi zorunludur. (Burada daha karmaşık ve çözümlenmesi daha zor olan sorun, bilim ve demokrasi arasında pratikte her an kurulması gereken ilişkinin sürekli olarak doğru bir biçimde çözümlenmesi sorunudur). Aristoteles’in, Memun’un rüyasında “söylediği” gibi, insanlığın iyiye ulaşması için, bilimden ve demokrasiden sonrası yoktur.