17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Sayın Türkcan’ın kitabıyla ilgili olarak yazdıklarım bu hafta noktalanıyor. Düşündüklerini yazdığı ve bunları tekrar düşünmemize vesile olduğu için kendisine müteşekkiriz. Denizanalar n tan yal m: Ne kadar zehirli? Prof. Bayram Öztürk İÜ.Öğretim Üyesi, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Ergun Türkcan’ın Kitabı Hakkında (7) Vizyon 2023 olarak anılan Teknoloji Öngörü Çalışması’nın esasını Panel Çalışmaları teşkil etmiştir; Türkcan’ın dediği gibi ‘Delphi tekniği’ değil. Bu teknikten de yararlanılmıştır ama, panel çalışmalarında varılan sonuçların isabet derecesini soruşturmak için. Bu soruşturmayla doğrulanan sonuçlar da ayrıca, belirli teknoloji alanlarının uzmanlarından oluşan grupların süzgecinden geçirilmiştir. Çalışmalara katılan uzman, bilim insanı, araştırmacı profili, bu aşamaların gereklerine göre ve elbette, öngörü çalışmalarının temel felsefesine bağlı kalınarak belirlenmiştir (katılımcıların isimlerini, Vizyon 2023’ü karşılaştırabileceğiniz ülke örneklerini www.inovasyon.org’da bulabilirsiniz). Türkcan, Türkiye bu konuda ‘tecrübesizdi’; onun için ‘işi geniş tutmamalı’, ‘çok sınırlı bir akil insan grubuyla’ bunu kotarmalıydı, diyor. Teknoloji öngörü çalışması yapmadan bu tecrübe nasıl kazanılırdı bilmiyorum ama, Vizyon 2023’ü yürüten çekirdek kadro, başlangıçta sivil bir inisiyatifçe yürütülen, daha sonra TÜBİTAK, TTGV ve TÜBA’nın sahiplendiği, sekreteryalığını da TÜBİTAK’ın üstlendiği benzer bir çalışmanın deneyimine sahipti. Bilim, Teknoloji, Sanayi Tartışmaları Platformu ve onun, tıpkı öngörü panelleri gibi çalışan, o işleve sahip çalışma gruplarından söz ediyorum (Türkcan, Türkiye’nin bu özgün deneyimine kitabında hiç değinmemiş). Dahası, bu kadro, AB ülkelerinin öngörü çalışmaları yapan uzmanlarıyla deneyim paylaşımına gitmiş; böylece, Vizyon 2023 sürecinde araştırarakyaparak öğrendiklerini de doğrulama imkânını bulmuştur. Neyse ki, çalışmalar sırasında ortaya konan raporlar ve sonuçta ehemmi mühimden ayıran 20032023 Strateji Belgesi hâlâ TÜBİTAK’ın web sayfasındaki rafta duruyor. Bu köşenin okuyucularının kolaylıkla değerlendirebilecekleri yalınlıktaki Strateji Belgesi, Türkcan’ın söylediği gibi, gerçekten bir “tuhaf ve anlamsız sonuçlar” belgesi mi? Örneğin, Belge’de yer alan şu öngörü: “2010’lu yıllardan itibaren pazara girmeye başlayacak ileri teknoloji ürünlerinin şu tür yeni özellikleri içereceği görülmektedir: Gelişmiş insanmakine arayüzleri, biyomekatronik yapılar, biyoelektronik devreler, yüksek yoğunluklu taşınabilir enerji birimleri... Bu temel özelliklerin ürünlere kazandırılması, biyoteknoloji, mikro elektromekanik sistemler (MEMS) ve nanoteknoloji alanlarında bilimsel ve teknolojik yetkinliğe sahip olunması ile mümkün olacaktır. Bu nedenle, çok geniş bir ürün ve üretim faaliyeti yelpazesinin teknoloji temelini oluşturacak bu üç teknoloji alanına odaklanma sürecine çok daha büyük bir önem atfedilmelidir. Stratejik teknolojilere odaklanma içinde daha üst düzeyde bir odaklanmayı işaret eden bu yaklaşımının, uzun erimli bir bakış açısıyla Türkiye’nin geleceğini garantiye alacağı gözden kaçırılmamalıdır.” Türkiye, 2005 yılından başlayarak, öncelikle, işaret edilen bu üç teknoloji alanında, ulusal programlarını ilân ederek öngörülen odaklanmayı sağlasaydı çok mu tuhaf ve anlamsız bir iş yapmış olurdu? Türkcan’ın, “Türkiye’nin sadece kendisi için, bağımsız bir bilim ve teknoloji politikası yapmasının mümkün olmadığı” görüşünü ileri sürerken kastettiği bu tür öngörüleri içeren bir bilim ve teknoloji politikası mı? Vizyon 2023’ün, Türkiye için öngörülen sosyoekonomik hedefler, bilim ve teknolojideki öncelikler, izlenecek strateji ve politikalar açısından, elbette düzeltilmesi, yenilenmesi gereken yanları vardır. Kaldı ki, burada bilim ve teknoloji gibi iki stratejik değişken söz konusudur. Dolayısıyla, öngörülerin hem bu değişkenlere hem de değişen ülke ve dünya koşullarına göre sürekli gözden geçirilmesi gerekir. Oysa, Vizyon 2023 Strateji Belge’sinde öngörülenler ne uygulanmış ne de bunları yenileme yoluna gidilmiştir. Tek yapılan deneyimli öngörü kadrosunu dağıtmak olmuştur. Şimdi işler herhalde Sayın Türkcan’ın yeğlediği yoldan, “âkil insanlara [onlar galiba ‘ulemâ’ diyorlar]” danışılarak yürütülüyor. Denizlerimizde görülmekte olan denizanaları hakkında bilgiler... G CBT 1161/ 6 19 Haziran 2009 3. Bu tür, Kızıldeniz köeçen hafta deniz anakenli değildi. ları konusunda kamuBu tür şimdilik uoyuna bir çok gazete Karadenizde görülmemekve televizyon tarafından haber tedir. Bu türün özelliği zehir geçildi.Bu haberlerin bir kısmı taşımasıdır. Dolayısıyla bu ülkemizdeki bilgi kirlenmesinin zehir sözcüğü kamuoyunu düzeyini göstermesi bakımından etkilemiş ve yaz sezonunun ilginçti. Örneğin Pusula deniz gelmesiyle de tatilciler bu anasının tankerlerin balast suhayvana ilgi göstermişlerdi. larıyla ülkemize geldiği söylenAma bu ülkemiz sularında di. Bu yetmedi, bunların yaşayan tek zehirli denizaKızıldeniz'den geldiği anlatıldı. nası değildi. Bu da yetmedi bunların Türkiye Resim 1'de görülen bu suları için yeni olduğu söylenhayvan Chrysaora hysosdi. Açıklayalım, cella (Pusulua denizana1. Bu denizanası türü Resim 1 Hysoscella sı), zehirlidir ve geçen hafAkdeniz, Ege ve Marmara deta üzerinde konuşulan haynizi'nden daha once bildirilmişti. vandır. 2. Bu tür Marmara denizi'ne ilk kez girmemişResim 2 'deki hayvan da zehirlidir ve ti Kızıldeniz'den sularımıza girmiştir. Mutlaka korunmak gerekir. (Rhopilema nomadica). Rhopilema nomadica kıyılarımız için az bilinen bir türdür. Dış görünüşü ile bir çana benzeyen bu türün vücudunun kenarlarında uzantılar bulunmaz. Yakıcı kapsüller ağız kolları üzerinde ve şemsiyenin çevresinde bulunur. Denizlerimize Süveyş kanalından geçerek gelen bu tür, planktonlarla beslenir. Rhopilema nomadica hem eşeyli hem de eşeysiz olarak çoğalabildiği için oldukça yüksek üreme potansiyeline sahiptir. Böylece kısa sürede ve özellikle haziraneylüle kadar olan yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur. Resim 3'deki hayvan da çok azda olsa zehirlidir ve korunmak gerekir (Pelagia nocResim 2 R. nomadica tulica). Mantar şekildeki vücudundan sarkan 8 adet küçük ve ağız çevresinde bulunan 4 adet büyük tentaküller (duyarga) ile hoş bir görüntü oluşturan 10 15 cm. boyundadır. Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayar. 50 metre derinliğe kadar görülebilir. Rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebilir. Bu hayvana Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle yaz aylarında sıkça rastlanabilir. Duyargalar (tentakül) etrafında bulunan yakıcı kapsüller ile insana dokunduğunda vücutta acılara neden olabilir. Bu tentaküller 50 cm uzunluğa kadar olabildiğinden hayvandan uzak durmak gerekmektedir. Resim 4 'teki hayvan da zehirlidir (Cassiopea andromeda) ve Kızıldeniz kökenlidir. Cassiopea andromeda Akdeniz’e Süveyş Kanalı yoluyla girmiştir. Bu tür, nematosist adında vücutta acıya, deride kızarıklığa, kaşıntıya aynı zamanda kusmaya ve Resim 3 P. Noctiluca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle