Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Yazın en sık görülen acil vakalar Havaların ısınması, insanların açık alanlara, su kenarlarına, kırlık alanlara akın etmesine neden olmaktadır. Sıcak çarpmalarına, suda boğulmalara, yükseklik hastalığına, disbarizme (dalış hastalığı), böcek ısırıklarına en sık yaz aylarında rastlamaktayız. Dr. Rahşan Bayar, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Acil Servis taya çıkar ve genellikle ateşin 40.5 derecenin üzerine çıktığında oluşur. Ciddi sıcaklarda kişinin ağır egzersiz yapması sonrasında vücudun sıcak kaybetme mekanizması bozulur. Bu kişiler bulunduklarında dehidrate, aşırı terlemekten dolayı ıslaktırlar ve vücut ısıları belirgin olarak artmıştır. Her iki durumda da bilinç durumu değişiklikleri artmıştır. Özellikle psikotrop ilaçlar(halloperidol), antiparkinson ilaçlar, trankilizan(sakinleştirici), diüretikler(idrar söktürücü), sıcak çarpması ihtimalini arttırır. Kafein, alkol, kokain, ekstazi vb. gibi yasadışı maddeler yine sıcak çarpması eşiğini düşürür. Sıcak çarpmasından tüm organlar etkilenir ama en çok şu 4 sistemde değişiklik görülür: 1 Santral Sinir Sistemi: Bilinç bozukluğu her zaman vardır ve paralizi(güç kaybı veya felç) veya nöbetler eşlik edebilir. Yüksek ateş devam ettikçe koma tablosu ortaya çıkabilir. 2 Kalp – Damar Sistemi: Kalp yetmezliği, akciğer ödemi görülebilir. 3 Hepatik(Karaci er) Sistemi: Yüksek ateşlerde karaciğerde bozukluk(Santral Lobuler Nekroz) oluşur. 4 Renal(Böbrek) Sistem: Özellikle egzersiz sonucu olan sıcak çarpmasında rabdomiyoliz ve akut tübüler nekroz oluşur. Ancak bu sorunlar klasik sıcak çarpmasında pek görülmez. Sıcak çarpmasında yapılan kan biyokimyasında, karaciğer enzimlerinde yükselme en erken ortaya çıkar ve mutlaka görülür. İdrar tahlilinde yoğunlukta artış vardır. Egzersize bağlı sıcak çarpmasında idrar tahlilinde miyoglobulin ve laktik asit tespit edilir. Yine kanda CPK(Kreatin Fosfokinaz) artar. Tam kan sayımı ve pıhtılaşma faktörleri yaygın damariçi pıhtılaşmasına işaret edebilir. S CBT 1161 / 13 19 Haziran 2009 cakl k Hastal klar : Sıcaklıkların artması ile birlikte, özellikle kalp – solunum sistemi hastalığı olan yaşlılar, sabah 11: 00 ile akşam 16: 00 saatleri arasında güneşe çıkmamalı. Serin ve gölge alanları tercih etmeli. Bol sıvı tüketilmesi, açık renk – beyaz/pamuklu giysiler giyilmesi, cilde güneş koruma faktörlü krem sürülmesi, şapka takılması da sıcaklık hastalığından bir derece de olsa insanları korumaktadır. Özellikle öğlen sıcağında güneşlenmelerin ciddi yanıklara, ciltte kırışıklıklara ve erken yaşlanmaya, cilt kanserine neden olabileceği unutulmamalı. Beynimizin ısı regülasyonundan sorumlu bölgesi Anterior Hipotalamus’tur. Terleme ile olan ısı kaybı soğumada en etkili yoldur. Nem arttıkça, ter daha yavaş buharlaşır ve kıyafetlerde, vücut yüzeyinde birikir. Böylelikle soğuma giderek azalır ve çok yüksek nem oranında ise terleme tamamen etkisiz kalır. Kısacası rutubetli, sıcak hava ısı kaybını olumsuz yönde etkiler. Sıcaklık hastalıklarını hafiften – ağır forma şöyle sıralayabiliriz: 1 S cak ödemi ( i lik): Mevsimsel, geçici ve rahatsızlık vericidir. 2 S cak k zar : Mileria, geçici, hafif ve rahatsız edici durumdur. 3 S cak kramplar : Ağır egzersiz sırasında veya sonrasında özellikle bacaklarda ve baldır kaslarında görülen ağrılı kramplardır. Aşırı terleme ile olan su ve tuz kaybı yeterince telafi edilmezse kaslarda hiponatremi (sodyum eksikliği) olur ve ağrılı kramplara yol açar. Tedavide elektrolit (özellikle NaCl: Tuz) ve su eksiğinin yerine konulması gerekir. 4 S cak tükenmesi: Sıcağa maruz kalındığında su ve tuz eksikliğine bağlı ortaya çıkan ciddi bir tablodur. Bulantı, kusma, baş dönmesi, hafif ateş yükselmesi ve çok az düzeyde bilinç durumu değişikliği ile seyreder ama organ hasarı yoktur. Soğutma esas tedavi olup, ilk olarak kişi ısı kaynağından uzaklaştırılmalıdır. Intravenöz (damar yolundan) tuzlu su solüsyonu ilk tercih edilecek serum olmalıdır. Hastanın kan elektrolitleri mutlaka kontrol edilmeli ve eksikler yerine konulmalı. 5 S cak çarpmas : a Klasik s cak çarpmas : Genellikle şehirlerde, klimasız ortamlarda yaşayan yaşlı ve düşkün hastalarda görülür. Bu insanlar kendilerini fazla sıcaktan koruyamayıp, saatlerce hatta günlerce sıcakta kalabilirler. Sıcağa karşı vücudun karşılık verme yeteneği ve termoregülatuar mekanizmaları bozulmuştur. Uzun süre terlediklerinden dehidrate(sıvı elektrolit kaybı) kalmışlardır. Diğer risk grupları ise küçük bebekler (4 yaş altı), kalp hastaları, nörolojik ve endokrin hastalığı (şeker, troit hastalıkları gibi) olanlar ve daha önce sıcak çarpması yaşayanlardır. b Egzersiz sonras s cak çarpmas : Egzersiz sonrası sıcak çarpması ciddi bir durumdur ve ölümcül olabilir. Bariz bir ateş yükselmesi vardır. Burada çoklu organ hasarına yol açabilecek vücut ısı artışı or Bir önceki yazımda tıp kongreleri hakkındaki düşüncelerimi okurlarımla paylaşmıştım. Geçtiğimiz 2 hafta içinde konu ile ilgili çok sayıda geri dönüm aldım. Kimi mektuplar bazı meslek dernekleri başkanlarının turizm şirketi sahipleri ile birlikte puro içip poker oynayacak kadar yakınlaştığını anlatan, kanımca doğruluğu su götürür suçlamalardan oluşuyordu. Kimileri ise gerçekten dikkate değer saptamalar içeren özenli mektuplardı. Tıp Kongreleri Nelere Mal Oluyor? Birçok meslek örgütünün forumlarında da bu konu hakkında hararetli tartışmalar yaşanıyor. Sanırım tıp camiası bir özeleştiri sürecinin içine girdi. Bana ulaşan önemsediğim yazıları sizler ile paylaşarak bu sürece sağlıklı bir katkı yapmak istiyorum. Paylaşmak istediğim ilkyazı, değerli meslektaşım Doç Dr Cem İlnem’e ait. Dr. İlnem, kendi alanı olan psikiyatride kongrelerin maliyeti hakkında bilgi veriyor. Bakın neler diyor: “Maliyet hesapları için, en çok katılım sağlanan ulusal kongrelerden örnekler verecek olursak: Ulusal Psikiyatri Kongresi (2007): Yaklaşık maliyet 2.750.000 TL., Bahar Sempozyumu (2007): Yaklaşık maliyeti 750.000 TL., Gazi Psikiyatri Günleri için de yaklaşık 750.000 TL maliyet tahmin edilebilir. Sadece bu 3 ulusal kongrenin toplam maliyeti 4.250.000 TL.’dir. "Yurtdışı kongrelere gelince: APA kongresi katılım ortalama 150200 kişi x 6000 Dolar, kişi başı maliyeti ile toplam 1.500.000 TL., ECNP kongresi katılım ortalama 400500 kişi x 3000 Dolar, kişi başı maliyet ile toplam 1.800.000 TL. WPA kongresi için ise yaklaşık 150200 kişi katılım x 6000 Dolar kişi başı maliyet ile toplam 1.500.000 TL. Yalnızca en çok bilinen bu 3 yurtdışı ile 3 yurtiçi kongrenin toplam maliyeti görüldüğü gibi yaklaşık 9 milyon TL.’dir. Bunların yanı sıra her hafta düzenlenen 5 yıldızlı otellerdeki ilaç tanıtım yemekleri, hafta sonları Bolu, Safranbolu vb. yerlerde asistan eğitimleri ve ilaç tanıtım konaklamaları ile yurtdışındaki orta veya düşük maliyetli diğer kongreler ve fabrika tanıtım geziler de vardır. Yani pisikiyatri alanında toplam yıllık kongre maliyeti için en az 15 milyon TL gibi büyük bir rakama ulaşılmaktadır. Gerçek rakamlar ticari ve mali sır gibi saklandığından basit hesaplamalar ile ancak bu sayılara ulaşılabilmektedir. Sadece bir yıllık gerçek kongre maliyeti belki de 30 milyon TL'yi bulur. "Peki bu maliyet neden bu kadar önemli? Psikiyatriye ayrılan toplam yatak sayısı; 60 milyon nüfuslu İngiltere’de 38.800, 82 milyon nüfuslu Almanya’da 54.088’dir. Oysa 73 milyon nüfuslu ülkemizde bu sayı sadece 6000’dir. "Yatak işgal oranlarına bakıldığında toplam yükün çok büyük bölümünü üstlendikleri anlaşılan Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanelerine gelince; yaklaşık 4000 yatağın beşte dördü 1970 öncesine aittir. 1970 sayımında nüfusumuz 35,6 milyondur, 2007’de yaklaşık 73 milyon. Nüfusumuz %100’den fazla arttığı halde, zaten gelişmiş ülkelerin çok gerisinde olan yatak sayımız 37 yılda sadece %20 kadar artmıştır. Şimdi, nüfusumuza göre bu kadar yetersiz durumdaki yatak sayımıza bakınca; Ege ve Akdeniz bölgesindeki beş yıldız ve üzerindeki lüks sahil otellerinde veya ABD, Avrupa ülkeleri, Japonya vb ülkelerde, cebimizden 5 kuruş çıkmadan kongrelere katılmayı, vicdanlarda sorgulamak gerekiyor. "Zira serviste yatak sayısından fazla hasta var iken, bu durumu açıklama çabanızı dinlemek bile istemeyen ve yatmak için adeta yalvaran hastalar ve hastalarını biraz daha yatırmak isteyen aileler, ruh sağlığı hastanelerinde çalışanları fazlasıyla üzüyor, hatta tüketiyor. Oysa bu tip hastaneler için 2007 fiyatlarıyla Yapı Birim Maliyeti 482 YTL. /metrekaredir. Yani, sadece 6 kongrenin 9 milyon YTL’lik maliyetini ele alacak olursanız; bu yaklaşık her yıl bir 1800 yataklı Bakırköy Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesinin inşaat maliyetine karşılık gelir.” Dr. İlnem’in yazdıkları üzerinde düşünmeye değmez mi? Onu bu köşeye yeniden konuk edeceğim. TEDAV Öncelikle hasta ısı kaynağından uzaklaştırılmalı, elbiseleri çıkartılmalı ve transport sırasında ıslak havlulara sarılmalı. Hastanın üzerine ılık su sıkılabilir ve nemli deri üzerine vantilatörlerle devamlı hava akımı sağlanabilir. Koltuk altına ve kasıklara buz torbaları konulabilir (Soğuk yanığına dikkat, buz direkt cilde konulmaz). Buzlu su banyoları ateşin düşürülmesinde oldukça etkilidir. Ancak acil yaklaşımda yeri yoktur. Reflesk olarak titremeye yol açar ve böylelikle yüzeyel damarlarda daralmaya neden olarak ısı kaybını zorlaştırır. Sıcak çarpmasında hastanın yaşı çok önemli. Genç insanlarda ölüm hiç gözükmezken, şehirlerde yaşayan yaşlı kişilerde yüzde 50’den fazla ölüm olabilmekte. Öncelikle soğutmada geç kalınması, 2 saatten fazla hastanın komada kalması, kan testlerinde kreatinkinazda, laktat dehidrogenazda ve karaciğer enzimlerinde artış, tansiyonun düşmesi, uzamış protrombin zamanı hastalığın seyrini kötü yönde etkiliyor. Sıklıkla kalp, Santral Sinir Sistemi böbreklerde (Rabdomiyoliz ve akut tübüler nekroz) kalıcı hasar engellenemez.