05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR S GARA DUMANI ERKE DAHA ÇABUK ETK L YOR nöronlar ve gamma dalgaları arasındaki karşılıklı etkinin, bilgi akışının hızı üzerinde de etkili olduğunu saptamışlar. Titreşimler özellikle de beyindeki çeşitli hücre tipleri arasındaki bilgi aktarımı sırasında önemli bir rol oynamakta. Otistiklerde gamma dalgaları farklı bir yoğunluk gösterirken, şizofrenlerde çok az parvalbumin nöronları bulunmakta (Nature Online). Huni biçimindeki siklonlar iyonosferde yaklaşık 470 km seviyeden 70.000 km kadar yükseliyorlar. Siklonlardan biri iyonosfere yüklü parçacıklar savurarak kutup ışıkları oluşturmakta. Diğer siklon ise parçacıkları dünyadan uzaklaştırıyor. Bu şekilde en az 100.000 amperlik dev elektrik devresi meydana gelmekte. Siklonlar kutup ışıklarının oluşumundan sorumlu. Çünkü Themis uyduları uzay siklonlarını kaydettikten sadece bir dakika sonra Kuzey Amerika üzerinde kutup ışıkları görülmüş. Elektromanyetik siklonlar insanlara zarar vermiyorsa da teknik aletleri ve uyduları bozabiliyorlar. Sigara ve ateş dumanı hatta kızartma yağından çıkan duman bile dolaşımı dakikalar sonra etkiliyor. Erkekler kadınlara kıyasla daha çabuk etkileniyor. Sonuçlar sigara dumanı ve havadaki diğer zararlı maddelerin sanılandan daha tehlikeli ol KUTUP I IKLARI NASIL OLU UYOR duğunu göstermekte. Kentucky Üniversitesi bilim insanlarının deneylerinde aralarında sigara içmeyenlerin de bulunduğu kırk sağlıklı kadın ve erkek küçük odalarda çeşitli dumanları solumuşlar. Araştırmacılar daha sonra dumanın solunum, kan basıncı ve nabız üzerindeki etkisini kontrol etmişler. Bilim insanları için özellikle de dumanın kadın ve erkeğin otonom sinir sistemi üzerindeki farklı etkileri sürpriz olmuş. Nitekim duman, erkeğin solunumunu, kan basıncını ve kalp etkinliğini sadece on dakika sonra (kadına kıyasla çok daha fazla) değiştirmekte. Düşük duman oranında bile böylesine etkiler ortaya çıkabiliyorsa, sigara dumanı ve diğer zararlı maddeler demek ki sandığımızdan daha tehlikeli diyor Joyce McClendon Evans. Dünyamızın karanlık yüzünde dev elektromanyetik tornadolar meydana gelmekte. Uzunlukları 70.000 km’yi aşan siklonlar, elektrik yüklü parçacıklar tarafından muazzam bir hızla takip edilen kıvrık manyetik alanlardan gelişmekte. Parçacıklar üstteki atmosfer tabakası olan iyonosfere düştüklerinde kutup ışıkları oluşuyor. Manyetik siklonlar, güneş rüzgârları tıpkı bir lastik gibi geri çekildiğinde ortaya çıkıyorlar. Braunschweig Teknik Üniversitesi’nde KarlHeinz Glassmeier ve arkadaşları bu tür iki siklonu Themis uydularıyla gözlemledi. Bu uydular Şubat 2007 yılında çeşitli yörüngelerden manyetosferi ölçmek için uzaya gönderilmişti. Dünyamızın koruyucu kılıfındaki manyetik alan, gezenimizi güneş rüzgarlarının partikül yağışından korumakta. Dünyamıza 500 km kadar yaklaşan araştırma uyduları eliptik yörünge NANO VIAGRA’NIN YAN ETK S YOK G B BEY NDEK R T M BOZUKLU U CBT 1155/ 4 8 Mayıs 2009 Beyin hücreleri belli bir ritim içinde çalışıyor. Şizofreni ve otizm gibi hastalıklarda gerçi beyin bilgileri alıyor ama doğru işlemiyor. Stanford Üniversitesi bilim insanı Karl Deisseroth, her iki durumda da sinir hücrelerinin doğru ritimde çalışmadığını buldu. Farelerle yapılan deneylerde gamma dalgaları hedefe uygun olarak ayarlığında beyindeki bilgi işlemi değişmiş. Beyin akımlarının ölçülmesi sırasında gamma dalgaları, denekler konsantre olduklarında ya da bilgileri öğrendiklerinde görünüyor. Bu dalgaların ortaya çıkmasında, parvalbumin proteinini üreten belli başlı nöron türleri etkili oluyor. Bilim insanları yeni geliştirdikleri teknikle, hücreleri genetik değişimden geçirerek ışıkla uyarılabilecek hale getiriyorlar. Farelerle gerçekleştirilen deneyler sırasında parvalbumin nöronları uyarıldığında, gamma ışını üretiyorlar. Söz konusu hücreler engellendiğinde gamma dalgaları üretimi de duruyor. Araştırmacılar Nanoteknoloji sayesinde mavi iktidar haplarına rakip olabilecek bir ürün geliştirildi. Amerikan Üroloji Kongresinde New Yorklu bilim insanları tarafından tanıtılan nanopartiküllü jel doğrudan doğruya cinsel organın üzerine sürülüyor. Jel, ereksiyonun sinyal zincirinde önemli bir rol oynayan uyarı molekülü azot monoksiti cilde aktarıyor. Bu molekül penisteki düz kasların gerilmesine yol açarak, daha fazla kan girmesini sağlamakta. Viagra merhemi yedi erkek fare üzerinde test edilmiş. Farelerden birçoğunda sertleşme neredeyse bir saat kadar devam etmiş. İlacın yalnızca cinsel organ üzerinde uygulanması etki maddesinin dozajını düşürmekte ki bu da ağızdan alınan ilaca kıyasla çok daha az yan etki yapacak, diyor bilim insanları. lerinde 180.000 km’den fazla uzaklaşıyorlar. Astronomlar şimdi dünyamızın karanlık yüzünde iki manyetik siklon keşfetti. ARTROZA KAR I ONARICI HÜCRELER limciler artirit kıkırdak dokusunda bugüne kadar bilinmeyen bir hücre türü buldu. Kök hücre benzeri hücrelerin, dünyada yaygın olan hastalığa yeni bir terapi olanağı sunabilir. Bilimciler şimdiye dek bilinmeyen onarım mekanizmasını diz eklemi artrozun geç evresini yaşayan hastaların kıkırdak dokusunda saptadı. Bu hastalarda tespit edilen kök hücre benzeri öncü hücreler sağlıklı kıkırdakta bulunmuyor. Söz konusu hücreler kıkırdak benzeri yedek doku ürettikleri için artroz için hücresel tedavi biçimine olanak verebilir diyor “Oral Biyoloji ve Doku Yenilenmesi” çalışma grubunun yöneticisi Nicolai Miosge. Bu “kıkırdak benzeri öncü hücreler” yetişkin kıkırdak hücrelerine çok benziyor. Daha önceki araştırmalarla da hastalıklı kıkırdağın, dokudaki onarım süreçlerini etkileyen hücreler barındırdığı anlaşılmıştı. Kıkırdak benzeri doku üreten bu hücrelerin diğer bir özelliği de hareket halinde olmaları. Bilim insanları çıkış noktasının kemik iliği olabileceğini düşünüyorlardı. Bu hipotezi kontrol etmek için hastalıklı kıkırdak dokusunda kök hücre karakteri taşıyan ve hareket eden hücrelerin bulunup bulunmadığı kontrol edilince, bugüne kadar bilinmeyen öncü hücre topluluğu saptanmış. Kıkırdak benzeri öncü hücreler, sağlıklı kıkırdak dokusu üretebilecek şekilde değişimden geçirilebilirlerse, yeni bir tedavi geliştirilebilecek. Artroz, özellikle de büyük eklemlerde meydana gelen kronik dejeneratif bir hastalık ve kıkırdak hücrelerinin hasar görmesi sonucunda hücreleri çevreleyen dokunun kolajen gibi büyük moleküller tarafından bozulmasıyla ortaya çıkar. Hastalık ileri aşamada çok ağrı vererek hareketleri kısıtlıyor. (Cell Stem Cell, Nisan sayısı). Nilgün Özba aran Dede Göttingen Üniversitesi’nden Alman bi Araştırma AT, BEŞ BİN YILDIR EVCİL Atın tam olarak ne zaman ve nerede evcilleştirildiği tartışmalı konuya, Science dergisinin son sayısındaki yazıyla son nokta konuldu gibi. İnsan yerleşik yaşam biçimini “neolitik devrime” borçlu. Bu dönemde çeşitli bitki ve hayvanlar evcilleştirildi. Yararları nedeniyle özellikle de atın özel bir yeri var insanların yaşamında. 18. yy’da buhar makinesinin bulunmasına dek atlar en önemli nakil aracıydı. Ayrıca orduda ve ticarette de önemli rolleri bulunuyordu. Krallıklar ve imparatorluklar atların yardımıyla kurulmuş veya yıkılmıştır. Mesela Büyük İskender ve Cengiz Han’ın orduları Asya’da ve Avrupa’da çok geniş alanları fethederken, Pizarro ise İnka uygarlığını topu topu otuz atla yerle bir etmişti. Alman, Amerikalı ve İspanyol bilim insanları şimdi çok eski DNA örneklerindeki renk genlerini inceleyerek, atın tam olarak ne zaman ve nerede evcilleştirildiğini belirledi. Buna göre atlar İ.Ö. 3. binyılda, bugünkü Rusya’yı, Kazakistan’ı, Ukrayna’yı ve Romanya’yı içine alan bölgede evcilleştirilmiş. Atların tüy renginde görülen çeşitliliğin birdenbire artması evcilleştirmenin bir sonucu diyor uzmanlar. Günümüzde bilinen renk mutasyonlarının son yüzyıllarda yetiştirilen özel ırklarla değil İ.Ö. 3. binyıldaki evcilleştirme süreciyle doğduğu da kanıtlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle