05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Domuz gribi: Durum kuş gribinden tehlikeli İnfluenza A virüslerinin evriminde korkulan gerçekleşiyor mu? 2005 yılında bütün dünya, ölümcül Kuş Gribi Virüsü H5N1’in evrimleşerek kuşlardan insana bulaş TÜRK YE NE YAPMALI? Canlılarla çalışan herkesin evrim olgusunu ve özellikma yetisi kazandığına tanık olmuştu. Bu kez bir diğer influenza A virüsü olan Domuz Gribi Virüsü le biyolojik evrimi çok iyi anlaması gerek. Halk politikaA/H1N1, Kuzey Amerika’da yüzden fazla insanın ölümüne neden oldu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) cılardan, mikroorganizmalar üzerine çalışan araştırmacılaen yükseği altı olan uyarı düzeyini, tarihinde ilk kez beşe yükseltti. Bu düzey, yeni virüsün en az ra ve sağlık kurumlarına daha fazla destek vermesini isteiki ülkede yaygın olarak insandan insana bulaştığı ve küresel boyutta bir salgının kapıda olduğu an meli. Bulaşıcı hastalıklar konusunda deneyimli ve bilgili bir sağlık ordusuna sahibiz, ama kriz anında onların ilaç ve lamına gelmekte. Dr. Haluk Ertan, New South Wales Üniversitesi, Sidney, Avustralya; halukertan@hotmail.com malzeme ihtiyaçlarının ne kadar karşılanacağı şüpheli. sorun daha karmaşıklaşmakta. 2 005 salgınında, H5N1’ın yeni evrimleşmiş alt tipi ancak kanatlı hayvanlarla temas sonucunda insana bulaşıyor, ama insandan insana geçme yetisi bulunmuyordu. Bu nedenle önlem olarak, insanın enfekte hayvanlarla bağlantısının kesilmesi oldukça etkili olmuştu. Bugün ise durum farklı. Çünkü virüsün kaynağı, biyolojik açıdan insana oldukça benzer bir memeli olan domuz. Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergisinin 28.01.2006 tarihli sayısında yayımlanmış derlememde, bugünkü duruma ışık tutacak şu bilgiler aktarılmıştı: “Memeliler dünyasında bilinebildiği kadarıyla ağırlıklı olarak domuzlar, hem memeli (insan dahil) hem de kuş grip virüsleri ile infekte olabilmektedir. Bu nedenle domuzlar, memeli ve kuş grip virüslerinin kalıtsal madde alışverişlerinin yapıldığı bir ‘gen karışım kabı’ olarak kabul edilmektedir”. Ne yazık ki son gelişmeler, domuzlarda yaygın olarak bulunan H1N1 ve H3N2 grip virüslerinden biri olan H1N1 tipine, insan ve kuşa özgü benzer tip influenza virüslerinden bazı genlerin geçtiğini ve daha önce varolmayan yeni bir H1N1 alt tipinin oluştuğunu göstermekte. Virüsün adındaki H ve N harfleri, anımsanacağı gibi, virüsün yüzeyini kaplayan, hemaglutinin (HA) ve nöraminidaz (NA) isimli iki ana glikoproteinden gelmekte. Bu proteinler, virüsün bulaşacağı canlı türünü ve hastalık yapma gücünü belirleyen çok önemli işleve sahip moleküller. Örneğin H3N2 tipi domuz virüslerinde bulunan HA ve NA protein genlerinin, insan influenza A virüsüne ait olduğu saptanmıştı. Böylece H1N1 ile H3N2 virüslerinin karışımından, insan solunum yolunu döşeyen hücreleri enfekte edebilecek yetide, yeni domuz gribi virüslerinin evrimleşmesi yolu açılmıştı. İnfluenza A virüslerinin genetik maddesi tek iplikçikli RNA (ribonükleik asit) molekülüdür. Fakat bu virüslerde bu molekül sekiz parçaya bölünmüş halde bulunur. Virüsün yapısında yer alan protein moleküllerinin genetik bilgisini taşıyan sekiz temel gen ise, bu parçalar üzerinde yer almaktadır. Farklı türlere ait H1N1 virüslerinde aynı genler bulunmasına rağmen, bu genler birbirlerinden küçük farklarla ayrılır. Virüslerde genleri taşıyan ve domino taşlarına benzetilebilecek bu RNA molekül parçaları, bir virüsten diğer bir türün virüsüne geçebiliyor. Örneğin domuzların solunum yollarını döşeyen hücreler, hem kuşa hem insana hem de domuza ait virüslerle aynı anda enfekte olduklarında, virüsler çoğalırken birbirlerine ait RNA parçalarından bazılarını yanlışlıkla kendi kalıtsal maddesi içine alabiliyor. Bunun sonucunda yeni gen karışımını taşıyan virüs, ana virüsten örneğin domuza özgü klasik H1N1’den daha farklı özelliklere sahip bir virüs haline gelebiliyor. BEDEN M Z KORUMASIZ A/H1N1, daha önce savunma sistemimizin karşılaştığı ve tanıdığı virüslerden biri olmadığından, bağışıklık sistemimiz bu yeni etmene hazırlıksız durumda. Savunma sistemimizin önlem alabilmek için daha uzun zamana ihtiyacı var. A/H1N1’in edindiği yeni genetik özelliklerin, H5N1’de olduğu gibi ona da, virüs tedavisinde kullanılan eldeki mevcut bazı ilaçlara karşı direnç kazandırması yüksek olasılık. Bu durumda salgının engellenmesi daha zor olacak. Bu kez karşımızda çok daha donanımlı, süper tipte bir virüs var. Kuşkusuz bu olumsuz gelişme yeni üretim biçimleri ve yaşam tarzımızın bir sonucu. Doğal koşullarda biraraya gelmeleri mümkün olmayan on binlerce hayvan ve insanın bir arada bulunması, hastalık yapıcı mikroorganizmaların farklı çeşitlerinin karşılaşma olasılığı artırmakta ve evrimleşmelerini hızlandırmakta. Bilinen tüm influenza A virüs tiplerini üreten ve onların taşıyıcısı olan kanatlı hayvanların varlığıyla birlikte, Virüs tedavisinde kullanılan modern ilaçların üretimine hâlâ geçilemediği için, bu konuda tam bir dışa bağımlılık mevcut. Virüs tiplerinin moleküler tanımlanmalarını yapacak yetkin mikrobiyologlarımız var, fakat gerekli cihazların ülke genelinde yaygınlaşması sağlanmalı. Böylece her örneğin analiz için İstanbul ve Ankara’ya gönderilip, zaman kaybı yaşanması önlenmeli. Ayrıca öpüşme, tokalaşma (ve el yıkamama) alışkanlıklarımızı bir süreliğine terk etmemizde büyük yarar var. Meksika gibi bir ülkede, kilise ibadeti ve futbol maçlarına dahi ara verildiğine göre, sorun oldukça ciddi. Bu tip salgınların çok önemsenmesi gerekiyor aksi takdirde tarihteki büyük yıkımlarla yüz yüze kalınması işten bile değil. İnsanlığın hastalık yapıcı organizmaların evrimiyle olan kavgası daha uzun yıllar boyu devam edecek. Her zaman olduğu gibi, bu acımasız süreçte tek güvencemizin, bilimin mum ışığı olduğu unutulmamalı. Kaynaklar 1 Vincent A. L. ve diğerleri. (2008). Swine Influenza Viruses: A North American Perspective. Advances in Virus Research. Vol. 72. s. 127154. 2 Brown H. I., (2001). The pig as an intermediate host for influenza A viruses between birds and humans. International Congress Series. 1219. s.173–178. 3 Vincent A. L. ve diğerleri. (2009). Characterization of an influenza A virus isolated from pigs during an outbreak of respiratory disease in swine and people during a county fair in the United States. Veterinary Microbiology. doi:10.1016/j.vetmic. 2009.01.003. CBT 1155/15 8 Mayıs 2009 lebe alınamaz. ‘Amele ve köylü çocukları yetişsinler de ali mekteplere devam etsinler’ demek ise, ali sınıfların uzun müddet daha münevverlere (aydınlara) mahsus bir imtiyaz halinde devamına göz yummak demek olurdu ve bu caiz değildi. Herhalde meseleyi en kestirme yoldan halletmeliydik. Bunun için mahsus (özel) amele fakülLunaçarski teleri tesisine gittik. Bunlar ali mekteplere talebe hazırlayacak ihzari (hazırlayıcı) mekteplerdi ki, 34 sene gibi kısa bir müddet zarfında ve en seri bir surette talebeyi hazırlayacaktı. Bu sistem iyi neticeler verdi ve az zamanda ali mekteplerin talebesi yüzde yetmişten fazla bir mikyas (oran) ile en demokratik gençlerden meydana gelmiş oldu.” Lunaçarski yoldaştan, ali tahsilin inkişafını (gelişimini) sordum. Ve Avrupa’nın diğer memleketlerindeki darülfünun (üniversite) teşkilatlarına nazaran Rusya’daki vaziyeti öğren mek istedim. Lunaçarski yoldaş bu bahiste birkaç noktayı izah etti: DARÜLFÜNUN ÖNEML “Darülfünunun bizi pek ziyade uğraştıran mühim bir mesele olduğunu söylemeliyim. Darülfünunu eski şeklinde bırakamazdık. Ali tahsil imtiyazlı sınıflara has bir nimet olup kalamazdı. Ancak Darülfünun’a oradaki tahsili hakkıyla takip edecek talebe de vermek lazımdır. Bu cihetin bizde şimdiye kadar tamamen iyi şekil almış olduğunu söyleyemem. Darülfünuna geçirdiğimiz ilk talebeler oraya girmek şartları itibarıyla az çok noksan idiler. Her halde umumi surette denebilir ki, darülfünuna girmek için ondan evvelki 910 sene azdır. Amerika’da bu müddet 12 senedir. Bizde de 10’dan, 1112’ye doğru ilerlemesi lazımdır. Şimdiki halde darülfünunda muhtariyet (özerklik) yoktur. Darülfünunu içinde bulunduğumuz şekliyle muhtariyete sahip kılmaklığımız mümkün değildir. Fakat zaman ile bu olabilir, oraya gidebiliriz. Şimdiye kadarki şeklinde darülfünun idaresine hem profesörler, hem talebe iştirak ediyorlar. Rektör, profesörler ve talebe tarafından geniş bir mikyasta (ölçekte) yapılan bir intihab (seçim) ile seçiliyor. Ancak ileride başka bir şekil ihtiyar oluncaya (seçilinceye) kadar Sovyet Rusyası’nda ali terbiye ve ali maarif, maarif komiserliğinin salahiyeti (yetkisi) ve idaresi altındadır. Umumi olarak okutmak ve alimleri hazırlamak hususu da İttihadı Umumi Akademisi’ne (Sovyetler Birliği Akademisi) bırakılmıştır. Sovyet Rusya İttihadı’nı teşkil eden bütün cumhuriyetlerde ayrı vekaletler vardır. İttihadı Umumi Akademisi bu vekaletlerin gönderdikleri murahhaslardan (üyelerden) terekküb eder (oluşur). İcrai komite nezdinde maarif işleri ile meşgul bir komite de vardır ki, bu da bütün ittihada şamil bir dairedir.” Lunaçarski yoldaşın izahatından Sovyet maarif işlerinin Sovyet rejimi icaplarına muvafık (uygun) bir surette tanzim ve tamamlanmasına çalışıldığını ve bu işe azami ehemmiyet ve gayret atfolunduğu vazıhan (açık olarak) anlaşılmıştı. Kendisini fazlaca işgal de etmiş idim. Artık musahabeye (konuşmaya) nihayet vermek sırası gelmişti. Lunaçarski yoldaşa muarefemizin (tanışmamızın) bende daima kıymetli bir hatıra olarak kalacağını söyledim. Kendisini sevgili kedisiyle odasında bıraktık ve çıktık
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle