17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Türkcan’ın üzerinde durulacak bir görüşü şu: “Yenilik politikası, bilim ve teknoloji politikalarından ziyade, iktisat politikalarına eklemlenebilecek bir husustur.” Bilişim Kongresi’nde “Yönetişim” tartışılacak III. İstanbul Bilişim Kongresi 2931 Mayıs 2009 tarihleri arasında Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Nişantaşı Kampusu’nda gerçekleştiriliyor. Türkiye Bilişim Derneği (TBD), 1976 yılından beri Türkiye’nin bilişim stratejilerini oluşturulmasına ve bilişim sektörünün gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kurultaylar ve çeşitli etkinlikler düzenliyor. Son üç yıldan bu yana ise İstanbul’da 3.000’i aşan üye sayısı ve özel sektörün de katılımıyla “TBD İstanbul Bilişim Kongresi” organize ediliyor. Kongrenin bu seneki ana teması "Yönetişim". İstanbul Şube Başkanı Levent Karadağ soruları yanıtlıyor. 1. Kongreden ele al nacak konular neler? Kongre’nin ana hedefi Bilgi Teknolojileri Birimi’nin zorlu rekabet ortamında kurumların, iş süreçlerini iyileştirme, verimliliğini artırma ve maliyetlerini azaltma gibi temel hedefler doğrultusunda etkili olmasına katkı sağlayacak stratejilerin, taktiklerin, yöntemlerin, araçların gündeme getirilmesi ve deneyimlerin aktarılmasıdır. III. İstanbul Bilişim Kongresi’nde “Yönetişim”; Verimlilik Yöntemleri, Bilgi ve Bilişim Güvenliği, Altyapıda Bütünleşim ile Teknoloji ve İnsan olmak üzere 4 ana başlık altında ve çeşitli boyutlarıyla ele alınacak. • Verimlilik Yöntemleri; Proje Yönetimi, Çevik Yöntemler, Sanallaştırma, Ağişlem (grid computing) Çevreci BT, ITIL, CoBIT, SoX, CMMr • Bilgi ve Bilişim Güvenliği; Ağ Güvenliği, Bilgi Güvenliği, İş Sürekliliği, Mahremiyet. • Altyapı ve Bütünleşim; İnternet ve Mobil İletişim, SOA, Açık Kaynak, Veri Göçü, Kimlik Yönetimi, Dış Kaynak Hizmetleri, Yönetilebilir Altyapılar. • Teknoloji ve İnsan: 21. yy’ın bilişimcisi; eÖğrenme, Gençlik ve Bilişim, Bilişim Eğitimi. Ayrıca TBD’nin “Kadın@Bilişim”, “Bilgi Güvenliği” ve “TBD Genç” Çalışma Grupları da seminer ve paneller düzenleyecekler. 2. Yöneti im kavram n biraz aç klar m s n z? Günümüz i letmeleri “Yöneti im” kavram ndan nas l faydalanmal ? Bilişim teknolojileri (BT) yönetişimi, bilgi teknolojileri hedeflerinin iş hedeflerinden bağımsız sürdürülmesi riskini önlemeyi hedefleyen bir yönetim şeklidir. BT Yönetişimi, bilgi teknolojileri birimleriyle organizasyonların üst düzey yöneticileri arasındaki iletişim kopukluğunun giderilmesini sağlamakta, bilgi teknolojileri performansının üst yönetim tarafından takip edilmesini kolaylaştırmaktadır. Yönetişim kavramı içerisinde işlenecek konular arasında; kurumların, stratejilerinin oluşturmasında fırsat ve tehditlerin belirlenmesi, çok fazla sayıda projelerin etkin yönetilmesi için “Proje Portföy Yönetimi”, BT hizmetlerinin verimliliği için dünyaca kabul görmüş uluslarlarası standartların uygulanması, çok sayıda sunucuların ve bu sunuculardaki çok çeşitli yazılımların “Sanallaştırma” altında azaltılarak daha az maliyetle, verimli şekilde yönetilmesi, dünyada üst düzey yöneticilerin yüzde 80’in tercih ettiği “Çevreci BT” yaklaşımlarının BT departmanlarına uyarlanması, bilgi güvenliği ve kişisel bilgilerin mahremiyetinin korunması gibi çok fazla sayıda konuyu sayabiliriz. Çağdaş işletmeler, Kurumsal Yönetişim ilkelerini küresel ekonominin belirsiz koşullarında ve zorlu rekabet ortamında ¬iş süreçlerini iyileştirme, verimliliğini artırma ve maliyetlerini azaltma gibi temel hedefler doğrultusunda uygularken, bilişim teknolojilerini de kurumsal hedeflerine uygun bir şekilde kullanabilmeyi hedeflemelidirler. Kurumsal yönetişim, kurumun önemli kararlarını vermek, stratejilerini belirlemek ve süreci yönlendirmek amacıyla kullanılan bir araç olma özelliği taşıyor. 3. Özellikle KOB ’ler “Yöneti im” kavram ndan ve kongreden nas l yararlanabilirler? KOBİ’lerin küresel rekabette avantaj elde etmeleri için son teknolojinin, tek başına kullanılması yeterli değildir. Önemli olan teknolojiyi kurumun tüm faaliyetlerinde kullanarak, operasyonel verimliliğin sürekli gelişmesini sağlamaktır. Bunu “BT Yönetişimi”nin stratejik olarak ele alınması ve kurumsal stratejide önemli yer verilmesi ile sağlanacak. Kongremizde KOBİ’lerin, global finansal daralmanın yaşandığı ortamda kurumlarını, daha az maliyetle, verimli yönetmeleri için Bilişim Teknolojilerini, iş süreçlerinde nasıl etkili kullanacağına dair yöntemler, stratejiler ve araçlar konusunda bilgi edinmeleri hedefleniyor. 4. BT yöneticileri kongreden ne gibi faydalar sa layabilir? Son yıllarda BT’nin, kurumların iş süreçlerinde çok etkin olması, hızla değişen ve artan teknoloji yelpazesinde BT’nin kurumlar için hayati rol taşımasına neden olmuştur. BT yöneticileri, teknolojiden maksimum faydayı elde etmeleri için teknoloji ve yazılım maliyetlerini aza indirip, bunları etkili yönetmeleri gerekmekte. BT’nin gelişen teknolojiler ve uluslararası kabul görmüş standartlarla yönetilmesi kurumların; operasyonel verimliliklerini arttıracak, maliyetlerini azaltacak ve rekabet gücünü arttıracak. Kongrenin “BT Ergun Türkcan’ın Kitabı Hakkında (3) Prof. Dr. Erol Taymaz’dan geçen hafta yaptığım şu alıntıyı hatırlayacaksınız: “Türkiye’nin uzun dönemde ekonomik gelişmesini sürdürebilmesi ve rekabet gücünü artırabilmesi için teknolojik yeteneğini hızla güçlendirmesi, teknolojik yenilikler ile üretkenlik artışı sağlaması ve teknoloji yoğun sanayilerin gelişmesiyle üretim ve ihracat yapısını teknoloji yoğun ürünlere dönüştürmesi gereklidir. ...İmalat sanayiinin ve bir bütün olarak ekonominin teknoloji geliştirme ve özümleme kapasitesinin geliştirilebilmesi için net bir kalkınma stratejisine, kapsamlı sanayi, teknoloji ve yenilik politikalarına, etkin bir şekilde çalışan ulusal yenilik sistemine ihtiyaç vardır. ...Ulusal yenilik sisteminin kurulması özellikle TÜBİTAK tarafından 1990’larda gündeme getirilmiş ve sistemik bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu doğrultuda BTYK aracılığıyla politika önerileri geliştirilmiş; bu önerilerin bir kısmı uygulamaya konulmuştur.” Oysa, Sayın Türkcan kitabında diyor ki: “...bazı akademisyen ve uygulayıcıların gündeminden düşmeyen yenilik politikası hakkında da bir not eklemek gerekir. Çünkü, bir sanayileşmebirikim sorunu olarak yeniliklerin teşviki, bilim ve teknoloji politikalarından ziyade, iktisat politikalarına eklemlenebilecek bir husustur. Kurumu [TÜBİTAK’ı] sadece bu amaca tahsis etmek ve başarıyı bu şekilde ölçmek isteyen dar ‘ekonomizm’ görüşü her zaman dikkatle karşılanmalıdır. TÜBİTAK, adı üstünde ‘Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’ olarak kuruldu; bir inovasyon sistemi kurma işi asli görevi değildir ve olamaz da. Çünkü, yeniliklerin ortaya çıkması, araştırma faaliyetlerinden çok daha kapsamlı, sosyoekonomik ve kültürel şartları gerektirir...” (Sayfa 601) ‘Teknolojik değişim, yenilik ve ekonomik gelişme’ ilişkilerinin iktisadın başlıca araştırma konularından biri ve bu bağlamda, örneğin ‘ulusal yenilik sistemi’ kavramını ortaya atanların iktisatçılar olduğu bilinen bir gerçek. “Yeniliklerin ortaya çıkması[nın]” belli “sosyoekonomik ve kültürel şartları” gerektirdiği de elbette doğru... Ama buralardan kalkıp yenilik politikalarını bilim ve teknoloji politikalarından soyutlamak ve iktisat politikalarına eklemlenecek bir politikaya indirgemek ne ölçüde doğru? Sayın Türkcan, amacı sonuçta ekonomik fayda sağlamak olduğu için mi yenilik politikasını bilim ve teknoloji politikasından ayrı tutuyor? Ama ilk bilim politikası örneği olan 1945’teki ‘Science, the Endless Frontier’de de amaç “kamu refahı”nın sağlanması değil miydi? www.inovasyon.org’da tam metnini bulacağınız bu politika tasarısında Dr. Vannevar Bush ne diyordu? “Umutlarımızdan biri savaş sonrasında tam istihdamın sağlanmasıdır. Bu hedefe ulaşmak için Amerikan halkının yaratıcı ve üretken enerjisi bütünüyle serbest bırakılmalıdır. Daha fazla iş yaratmak için yeni, daha iyi ve daha ucuz ürünler yapmayı hedef almalıyız. Yeni, canlı, çok sayıda girişimin ortaya çıkmasını istiyoruz. Ama, yeni ürün ve prosesler tam anlamıyla olgunlaşmış olarak doğmazlar. Onlar, temel bilimsel araştırmalar sonucu ortaya konan yeni ilkeler ve yeni kavramlardan hareketle geliştirilirler. Temel bilimsel araştırma bilimsel sermayedir. Dahası, bu bilimsel sermayenin başlıca kaynağı olarak, artık Avrupa’ya dayanamayız. Çok açıktır ki, daha fazla ve daha iyi bilimsel araştırma, tam istihdam hedefimizi gerçekleştirmenin temel dayanağıdır. ...Devletin sınaî araştırmayı teşvik edebilmesinin en etkin yolu, temel araştırmanın desteklenmesi ve bilimsel yetkinliğin geliştirilmesine yardım etmek suretiyle sanaiye yeni bilimsel bilgi akışını artırmaktır...” Bu bilim politikasının bugünkü bilim, teknoloji ve yenilik politikalarından farkı nedir? ‘Devlet temel bilimsel araştırmaları desteklesin; bu suretle sanaiye yeni bilimsel bilgi akışını sağlasın [bundan ötesini nasıl olsa pazar güçleri halleder]’ anlayışı mı? İyi de, tavsiyenin bu olmasına karşın işlerin pek de öyle yürümediği biliniyor. Nereden mi? Gelecek hafta da buna ilişkin bir belgeye yer verdikten sonra Türkcan’ı anlayabilme çabamızı sürdüreceğiz. CBT 1157/ 6 22 Mayıs 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle