Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR DOMUZ GR B V RÜSÜNÜN KALITIMI ÇÖZÜLDÜ Kanadalı bilim insanları ilk kez domuz gribi virüsünün kalıtımını çözdü. Kalıtım verileri sayesinde virüsün kökeni, yayılışı ve değişimi hakkında bilgiler edinilebilecek. Kanada sağlık bakanı Leona Aglukkaq, sonucun büyük bir atılım olduğunu açıkladı. Aşı geliştirme çalışmaları Dünya Sağlık Organizasyonu (DSO) uzmanı MariePaule Kieny’nin açıklamasına göre önümüzdeki haftalar başlayacak. DSO’daki bir uzman grubu o tarihe kadar virüsün gelişimi hakkında toplanan verilere göre bir karar alacak. Bununla birlikte gripten koruması için kaç aşının gerekli olacağı bilinmemekte. Normalde tek bir doz yeterli oluyor. Ancak mutasyona uğrayan virüsün direnci henüz bilinmiyor. Ayrıca aşının öncelikli olarak kimlere yapılması gerektiği de henüz bilinmemekte. Normal grip aşısı çocuklara ve yaşlı insanlara yapılıyor ama mutasyona uğramış virüs genç ve sağlıklı yetişkinleri de hasta ediyor. meye başarmışlar. Buna göre hadrozor ve T.rex, tavuk ve devekuşuyla aynı soyağacında yer almakta. Avrupalı ve diğer Afrikalılarla karışmış. GENET K TEST, AFR KA’NIN GEÇM N AYDINLATTI Afrika’daki insanların kökeni, tüm kıtaya yayılan on dört ilkel halk grubuna uzanıyor. Mesela Orta Afrika’da yaşayan Pigmeler ve Güney Afrika’da yaşayan Sanlar arasında yakın akrabalık ilişkileri söz konusu. İlginç sonuç Maryland Üniversitesi araştırmacısı Sarah Tishkoff ve arkadaşlarına ait. Üç bin kişinin incelenmesine dayanan araştırma sonuçları aynı zamanda Asya ve Avrupa’ya yayılan modern insanın, kıtanın kuzeydoğusundan yola çıktığını da kanıtlamakta. Modern insanın Afrika’da geliştikten sonra dünyanın diğer bölgelerine yayıldığı uzun bir süredir biliniyordu, fakat Afrika kıtasındaki akrabalık ilişkileri henüz karanlıktaydı. Bilim insanları akrabalık ilişkilerini öğrenmek için aralarında 121 Afrikalının, dört AfroAmerikalının ve 60 Avrupalı, Arap ve Okyanusyalının bulunduğu toplam 3000 kişinin genlerini incelemişler. Analizler sırasında özellikle de belli başlı kısa DNA parçalarında göze çarpan farklılıklar dikkate alınmış. Büyük bir genetik çeşitlilik bulan Tishkoff ve ekibi, Afrika halkları arasında da birçok akrabalıklar saptamış. Analizler sayesinde akrabalık ilişkilerinin ana göç yolları ve gelişimi izlenebilmekte. Mesela insanların birçok kez Sahel Bölgesine göçtükleri görülmekte. Sonuçlar öte yandan kültürel ve dilsel modellere dayanan rekonstrüksiyonlarla da örtüşüyor. AfroAmerikalıların soyu Batı Afrikalılara uzanıyor ve genleri kısmen KL M DE M, TOPRA I DA DE T R YOR İklim değişiminin sadece atmosferdeki süreçleri değiştirmekle kalmayıp, toprağı da değiştirdiği anlaşıldı. Son araştırmalar olağanüstü iklim olaylarının biyokimyasal toprak süreçlerini ölçülebilir şekilde değiştirdiğini gösteriyor. Mesela kuraklık ve aşırı soğuklar toprağın soluma ve mineralleşme sürecini bozabiliyor. Dünyanın birçok bölgesinde ekosistemler uzun kuraklık dönemleri, şiddetli yağış ve yoğun don dönemlerinin etkisinin altında kalmakta. İklim değişimi devam ettikçe, bu tür olağanüstü iklim olayları da artacak. Bu gelişmelerin toprak ve bitkiler üzerindeki etkisi şu sıralar Almanya’daki Bayreuth Üniversitesi bilim insanlarınca araştırılmakta. Kısa bir süre önce “Global Change Ecology” dergisinde yayımlanan dört araştırma sonucuna göre biyokimyasal toprak süreçleri, olağanüstü meteorolojik olaylardan önemli ölçüde etkilenmekte. Mesela kızılçam ormanlarında yapılan bir araştırma çerçevesinde kış aylarında toprağın üzerindeki kar örtüsü kaldırılmış. Bu şekilde ortadan kalkan izolasyon nedeniyle dört ay boyunca 15cm derinliğe kadar inen bir don tabakası gelişmekte ve bu şekilde toprak çok daha az hava alıyor. Ayrıca toprak organizmaları ve bitki köklerince açığa çıkarılan karbondioksit miktarı da önemli ölçüde azalmakta diyor bilim insanları. Bu etki yaz aylarında yaşanan birkaç aylık kuraklık döneminde de devam ediyor. Çünkü orman toprağındaki uzun don döneminden zarar gören mikroorganizmalar su kıtlığı yüzünden iyileşmiyor, dolayısıyla da tüm bir yıl boyunca daha az karbondioksit atılmakta. DÜNYANIN EN HIZLI KAMERASI Kaliforniya Üniversitesi’nde Keisuke Gode ile çalışan bilim insanları, bildik kameralardan bin misli hızlı çalışan bir kamera geliştirdi. Işıklama süresi saniyede 440 milyar olan olan makine 163 nanosaniyede bir fotoğraf çekme özelliğine sahip. Yeni makinenin örneğin tıbbi lazer operasyonlarında kullanılabileceği düşünülüyor. Halihazırdaki dijital kameralar CCD tekniğiyle çalışıyor. Bilgi aktarımı için elektrik yükleri bir CCD hücresinden diğerine iletilmekte. Oysa yeni kamerada CCD dedektörleri yerine, iki boyutlu görüntüyü kodlayıp, optik olarak güçlendiren bir teknik kullanılmış. Bu şekilde sinyal sadece bir piksellik ışık dedektörüyle yakalanabiliyor. Bu sinyalden ise görüntü dijitalleştiriliyor. STEAM (serial timencded amplified microskopy) olarak adlandırılan kamera optik görüntüleri güçlendirdiği için yüksek hassasiyet ve görüntü hızı arasındaki uyumdan yararlanıyor. Ne soğutucu ne de aydınlık bir ışık kaynağı gerektiren yeni makinenin işleyişini bilim insanları canlı görüntülemede gösterdiler. Nilgün Özbaşaran Dede ZARAR GÖRMEM D NOZOR PROTE N BULUNDU Proteinler kemik dokusunda seksen yıl kadar dayanabiliyor. İşte bu tür bir doku, bilim insanlarının 2007 yılında yedi metre derinliğindeki kumtaşında buldukları hadrozorun üst baldır kemiğinde saptandı. Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesi’nden Mary Schweitzer ve Beth İsrail Diyakoz Tıp Merkezi’nden John Asara yönetiminde çalışan bilim insanları, fosilin zarar görmemesi için on ila on iki santimetre kalınlığındaki kum taşının içinden çıkarmadan laboratuvara getirmişler. Bu şekilde örnek çevresel etkenlerden korunmuş. Sience dergisindeki yazıya göre, söz konusu kemik gagalı bir dinozor türü olan Brachylophosaurus canadensis’e ait. Buluntu yeri daha önceleri de çok sayıda fosil veren Judith River formasyonu (Montana). Elektron ve kitle spektrometre mikroskobuyla gerçekleştirilen incelemeler sonucunda günümüze kadar sağlam kalan protein yapıları bulunmuş. Oysa bugüne kadar bu tür dokunun yerini, fosilleşmenin ilk milyon yıllarında madeni maddeler aldığı sanılıyordu. Toplam olarak sekiz farklı kolajen (yapı proteinleri) saptayan bilim insanları ayrıca günümüz kuşlarınkine çok benzeyen hücre yapılarının rekonstrüksiyonunu da gerçekleştir Araştırma Robot yakında konuşmaya başlayacak Japonya’da geliştirilen 130 cm büyüklüğündeki robot, küçük bir çocuk gibi öğrenebilecek. Açık gri silikonla kaplı çocuksu bedeniyle bir sandalye üzerinde otururken bacaklarını sallayan robot, nefes alıp verirken omuzlarını da oynatabiliyor. Ayrıca siyah gözleri çevresindeki tüm hareketleri kaydedebiliyor. Osaka Üniversitesi’nde Minoru Asada tarafından geliştirilen çocuk robot CB2, insanlarla iletişim kurarak, örneğin annesinin yüz ifadelerini tanıyabilen bir bebek gibi düşünebilecek. Projede robot mühendisleri, beyin uzmanları, psikolog ve diğer uzmanlarla birlikte çalışıyorlar. Lastiğimsi derisi altına yerleştirilen zar inceliğindeki 197 basınç sensoruyla CB2, örneğin başının okşandığını hissedebiliyor. Gözlerindeki kamerayla ise karşısındaki kişinin duygularını kaydedebiliyor. İlk olarak 2007 yılında tanıtılan robot o zamandan bu yana yeni yetiler edindi. Mesela bir insanın yardımıyla yürüyebiliyor. Hava basıncıyla çalışan 51 “kasıyla” oda içinde dolaşabiliyor. İki yıl içinde de iki yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip olacak CB2’nin basit cümleler kurması bekleniyor. Otomobil üreticisi Honda’nın doksanlı yıllarda ilk tip P2 robotlarıyla dünyayı şaşkına uğratmasından bu yana yapay zekâ alanında yeni gelişmeler yaşandı. Japon bilim insanları konuşan alıcı robot, bekçi ve bir ilkokul öğretmeni robotu ürettiler. Toshiba firması yalnız yaşayan yaşlılara yardım edecek bir robot üzerinde çalışıyor. Osaka Üniversitesi Mühendislik Bilimi bölümünden Furnio Miyazaki, 2020 yılında insanlarla birlikte binlerce insansı robotun çalışmaya başlayabileceğini söyledi. CBT 1157/ 4 22 Mayıs 2009