Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Evrimin son sınırları için sorular Charles Darwin’in doğumunun 200. yıldönümünde günümüzün en önde gelen evrimsel biyoloji uzmanları evrim kuramının en önemli boşluklarına dikkat çektiler... Richard Dawkins (Oxford Üniversitesi evrimsel biyoloji uzman ): Evrimle ilgili gerçeklerin hangileri zorunlu, hangileri rastlantısal olarak meydana geldi? Doğal seçilimin işlerlik kazanması için genetik kodun sayısal olması mı gerekiyordu? Başka bir molekül sınıfı proteinlerin yerini tutabilir miydi? Cinselliğin evrimi ne denli kaçınılmazdı? Gözler? Zekâ? Dil? Bilinç? Yaşamın kendisinin ortaya çıkışı olası bir durum mu ve bu nedenle de evrende yaşam sıradan bir olgu mu? Kenneth Miller (Brown Üniversitesi biyoloji profesörü): Yeni veriler ve hatta bilimin yeni dallarıyla çarpıcı bir uyum sağlayan ve son deRichard Dawkins rece esnek bir bilimsel çatıya sahip olduğu kanıtlanmış olan evrim kuramında temel “boşluklar” olduğunu düşünmüyorum. Ancak dirimbilimin henüz çözüm bekleyen en büyük sorunu bizzat yaşamın kökeni. Elimizde yeryüzünün ilk evrelerindeki yaratıcı kimya ile ilgili bir yığın bilgi olmasına karşın, bu bilgiler sorunun çözümü için henüz yeterli değil. Frans de Waal (Emory Üniversitesi primat davran lar profesörü): İnsanların yüzleri neden kızarır? İnsanoğlu utandığında, ya da yalan söylerken yakalanıp suçluluk duyduğunda yüzü kızaran tek primat türüdür. İnsanlar bu tür duyguları birbirlerine iletmek için acaba neden böylesine gözle görülür bir sinyale gereksinim duymuş olabilirler ki? İlk insanlar birtakım seçilmiş baskılarla dürüst davranmaya itilmiş olabilirler mi? Bu tür bir davranışın yaşamsal değeri neydi? Richard Fortey (Londra Do a Tarihi Müzesi paleontoloji bölümünde görevli): Yeni türlerin üretiminin devinime geçirilmesinde coğrafik soyutlamanın rolü konusunda daha fazla bilgiye gerek var. Biyolojik çeşitliliği büyük ölçüde etkileyen unsur bu olabilir mi? Evrim, aynı ortamda uyum içinde birlikte var olabilen, Okaliptüs gibi son derece zengin türleri içeren bir canlı sınıfını nasıl üretir? Umarım bu yıldönümü biyoloji ve paleontolojide bu tür sorulara yanıt getirilmesine olanak tanır. David Dilcher (Florida Do a Tarihi Müzesi paleobotanik uzman ): Darwin zamanında çiçekli bitkilerin fosil kayıtlarında evrimin izlerine rastlanmamıştı. Bu nedenle Darwin bunların kökenini “berbat bir gizem” olarak tanımlamak zorunda kalmıştı. Araştırmacılar yoğun bir düşünsel değişim süreci sonucunda bu yanlışı düzelttiler. Daha önceleri paleobotanik uzmanları fosil bitkileri kendileriyle en yakın benzerlikleri taşıyan canlı türleri arasına yerleştirirlerken, günümüzde çözümlemeler morfolojik özelliklerin ayrıntılı bir biçimde gözlenmesine dayanıyor. Sonuçta, elimizde soyu tükenmiş ve Darwin’i sevindirecek çok sayıda türü içeren yepyeni bir çiçekli bitkiler fosil kaydı var. Niles Eldredge (Amerikan Do a Tarihi Müzesi paleontoloji küratörü): Darwin bizlere bugün de çağdaş evrimsel biyolojinin özünü oluşturan doğal seçilim yoluyla uyarlama kuramını bıraktı. Bu kuramın kanımca eksiği seçilimin hangi ekolojik bağlamda etkili olduğu. Moleküler biyolojiden kitlesel yok oluş ve evrimsel sıçramaların jeobiyolojisine uzanan her tür veri ve bulgunun birbirlerinden çok farklı zamanuzamsal boyutlardaki varlık ve süreçlerin bir araya getirilerek bir bütün halinde değerlendirilmesi gerekiyor. Steven Pinker (Harvard Üniversitesi ruhbilim profesörü): Seçilim süreci genom üzerindeki izlerini nasıl bırakır? Özellikle de, protein olmayan kodlayıcı bölümlerde nasıl bir etki yaratır ve geride ne tür değişimler bırakır? Şempanzelerden ve birbirimizden nasıl farklı olduğumuzu anlamak için tüm bu soruların aydınlığa kavuşturulması gerekir. Chris Wills (Kaliforniya Üniversitesi biyoloji profesörü): Evrim kuramının en büyük eksiği bizzat yaşamın kökenidir. Yaşamın, yaklaşık 3.83.5 milyar yıl önce, atmosferde oksijenin olmadığı bir dönemde muhtemelen volkanik açıdan etkin olan kuşakların yakınlarında Devamı 13. sayfada ortaya çıktığı artık biliniyor. 25 Şubat günü Viyana’dan THY’nin İstanbul seferini yapacak uçağına binmeden önce bir THY uçağının Amsterdam Schiphol Havaalanı’nda düştüğünü öğrenince büyük bir üzüntüye kapıldım. Hasan Tahsin Arısan Yarbayın Marifetinin Kaynağı İstanbul’a gelir gelmez kazanın nedenlerini öğrenmeye çalıştım, ama bunun bu kadar kısa bir zamanda tüm detaylarıyla öğrenilmesinin mümkün olmadığını biliyordum. Ancak kazanın resimlerini görünce şunları anladım: 1) Uçak yerinde fırıldak gibi dönüp takla atmadı. 2) Uçak yanmadı. 3) Uçak, çamur yani ıslak ve yumuşak bir zemine oturdu. Bütün bunlardan şunu çıkardım: Uçağın inişinin son anlarında belli ki çok önemli bir terslik olmuş. Pilot, bu tersliğe en uygun reaksiyonu anında göstererek uçağının gövde kısmına en az zararı verdirecek şekilde uçağı yere indirmeyi başarmıştır. Sevgili okuyucularım, uçaklar dünyanın en emniyetli araçlarıdır. Sıhhati en az uçak, en iyi otomobilden daha emniyetlidir. Ancak uçaklarda meydana gelebilecek bir terslik vasıtanın büyük süratinden ötürü pilotun çok hızlı ve doğru karar vermesini gerektirir. Bu nasıl sağlanır? Öncelikle pilot olacak kişinin çok iyi seçilmesi gerekir. Bu seçim bu kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığının iyice gözden geçirilmesi ve ondan sonra kendisine en iyi eğitimin verilmesiyle gerçekleştirilebilir. Türk Hava Kuvvetleri adam seçiminde ülkemizin en başarılı kurumudur. Bunun iki önemli nedeni, Türk Hava Kuvvetleri’nin her bakımdan yüksek kalitesinin iyi bilinmesi sonucu bu kuruma katılmak isteyen gençlerimizin sayısının çok olması ve aralarından çok iyi bir seçimin yapılmasıdır. Bu sütunda daha önce belirtmiştim: Hava Harp Okulumuzun öğrenci seçme eleği, dünyanın en iyi üniversitelerinden daha dardır. Yani bizim Hava Harp Okulumuzun öğrencilerinin potansiyeli, dünyanın en iyi üniversitelerinin öğrencilerinden daha yüksektir. Fiziksel ve ruhsal durumları o kadar sıkı bir elekten geçmektedir ki Hava Harp Okulu’na kabul edilen bir genç, insan örneği olarak neredeyse mükemmeldir. Bu mükemmel insan daha sonra dört yıllık bir askerlik ve akademik eğitim alır. Bunu iki yıllık uçuş eğitim, onu da gene iki yıl kadar sürebilen bir savaş uçuş eğitimi izler. Bu eğitimde neler öğrenilir? Her türlü akademik ve askerlik/spor/vs bilgilerinin yanında, her şeyden önce asker havacı görevine bağlılığı öğrenir. Görev aşkına yaşamını vermek onun doğal davranışı olur. Ancak görevini en iyi şekilde yapabilmek için hayatta kalmasının gerekli olduğunun da bilincindedir. İşte bu hayatta kalma/görev aşkına yaşamını verme dengesini en iyi asker havacı kurar ve bu kararı saniyenin küçük bir bölümünde verebilecek bir düşünce hızına erişmeyi öğrenir. Bunlar inasnüstü yeteneklerdir ve her asker havacımız bu inasanüstü düzeye çıkarılarak kıtalarına gönderilir. Bu düzeye çıkamayanlar meslekten uzaklaştırılırlar. Şehit Hasan Tahsin Arısan Yarbayım da işte bu insanüstü havacılarımızdan biriydi. Aldığı kararın kendi yaşamına mal olabileceğinin kuşkusuz bilincindeydi, ama o son saniyede aldığı karar arkada taşıdığı çoluk, çocuk yolcuların yaşamıyla kendi yaşamı arasındaki tercihi gerektiriyordu. Bu konuda merhum komutanımın en küçük bir tereddüt geçirdiğini sanmam. Son zamanlarda THY’nin AKP yerleştirmesi yönetiminin asker kökenli pilotları azaltma eğiliminde olduğu dedikoduları yayılmaktadır. Bu, milli havayolu şirketimizin yapabileceği en büyük yanlış olur. Türk Hava Kuvvetleri’nin savaş pilotları hiç kuşkusuz dünyanın en kaliteli, en yetenekli ve görev bilinci en gelişmiş pilotlarıdır. Merhum Hasan Tahsin Arısan Yarbayımı, okulu ve Türk Hava Kuvvetleri’nin içinden geçtiği diğer eğitim kurumları hepimizin göğsünü kabartan o muhteşem insan seviyesine çıkartmıştır. Bu, eğitimin ve kurumlaşmanın gücüdür. Ülkemizde çok şükür ki şimdilik karışamadıkları askeriye dışında her türlü eğitimi ve kurumlaşmayı rezil kepaze eden politikacılarımız bundan iyi ders alsınlar. O akılsız kafalarını kaldırıp gökyüzüne baksınlar: Orada, bulutların ardında, Hasan Tahsin Arısan Yarbayım ve onun gibi görevi en iyi yapmak uğruna şehit olan nice havacımızın asil yüzlerini göreceklerdir. Onlardan utansınlar ve 23. Hava Kuvvetleri Komutanımız Ergin Celasin Orgeneralimin dediği gibi, vatanını en çok sevenin cebini en hızlı dolduran değil, görevini en iyi yapan olduğunu kafalarına kazısınlar. CBT 1146/ 5 6 Mart 2009